SİYASETÇİLER VE ASKERLER
SİYASETÇİLER VE ASKERLER
-Rıza MÜFTÜOĞLU- Askerler kendi görevini, siyasiler de kendi görevini yapmalılar. Ama bu genelde böyle olmamaktadır. Bana göre siyasilerle askerlerin gerginliği hep ``hakim olma´´ meselesinden doğmaktadır. Bu hakim olma meselesi üstelik siyasileri ikiye bölmekte ve iktidardaki siyasiler askerleri pasifice etmeye çalışırken diğerleri de iktidarı yıpratmak için askerlerin yanında yer almaktadır. İki ihtilal ve bir muhtıra görmüş ve bir ihtilalin de mağduru olmuş biri olarak söylüyorum ki siyasetçiler ve askerlerin bütün gerginliklerinde askerler bütün yanlışlarına rağmen daha masum ve haklıdırlar. Çünkü siyasiler yanlış yollardan bir türlü dönmemektedirler? Neden siyasiler yanlış yoldadırlar? Bir kere siyasilerin askerleri hedef alan bütün fikir ve eylemlerinde DEMOKRASİ adına hareket etmektedirler. Peki siyasiler ve siyasi partiler ne kadar demokrattır? Hangi siyasi lider başında olduğu siyasi partiyi demokratça yönetmektedir? Hangi iktidar, devlet kurumlarını kendi kuruluş ve işleyiş felsefesine uygun bir şekilde idare etmeyi tercih etmiştir? Ve siyasiler askerlerle ilişkilerde neden hep ikiye ayrılmış, bir kısmı yererken bir kısmı desteklemektedir? Özetle söylenecek şey şudur: Demokrasi adına Türk silahlı kuvvetlerini yıpratmaya ya da sindirmeye veya mecrasına sokmaya çalışanlar önce kendileri demokrat olmalıdırlar.Demokratlık da sadece bölücülere, toplumu karıştırmak isteyenlere haklar vermek değil, kendi yönetimini demokrasiye uygun şekilde yürütmek demektir. Aksi takdirde demokrasi adı altında yürütülen bir güç merkezleri mücadelesi söz konusu olur ki bunu adı ``yapılabildiğince krallık´´ olur. Şimdi siz partizanlık yapacaksınız, her yerde ve her zaman yandaşlarınıza vereceksiniz, kadrolaşma partizanca olacak, imkanların dağıtımı partizanca olacak, partinizin yönetimini istediğiniz gibi oluşturacaksınız, milletvekillerini istediğiniz gibi seçeceksiniz, topluma etki eden iletişim araçlarını kendinize göre dizayn etmeye çalışacaksınız sonra da DEMOKRASİ adına Türk silahlı kuvvetlerini ya da başka kurumları yıpratmaya, pasifice etmeye çalışacaksınız. Bunu kimse yutmaz. Bu, güçleri kendine toplama gayreti demek olur. Böyle bir manzara da doğarsa şunu açıkça söyleyebilirim ki halk genelde askerleri tercih eder ya da en azından halk askerlerin herhangi bir eylemine karşı çıkmaz. Hemen belirteyim, bu yazımın Ergenekon diye adlandırılan davayla hiçbir ilişkisi yoktur. Bu davada yargılananlar Türk silahlı kuvvetlerini temsil noktasında da değiller ve benim yazımdaki konuda sadece bir virgül kadar yerleri olabilir. Ben genel bir durumu ortaya koymaya çalışıyorum. İktidardaki siyasetçileri uyarıyorum, demokrasi adı altında askerlere yönelmeyin, onları yıpratmayın.Askerlerle olan meselenizi resmi kulvarlarda görüşerek çözün. Muhalefetteki siyasiler de askerleri tahrik etmemelidir.İktidarı devirmenin yolu bellidir. Sizi, bu iktidar nasıl devirdiyse, siz de benzer yollarla devirin. Evet demokrasi adına hareket edenler, yerenler, mahkemelere başvuranlar önce kendileri demokrat olmalıdırlar. Siyasi partiler yasasını değiştirmelidirler, Seçim yasasını değiştirmelidirler, devleti yeniden yapılandırmalıdırlar.Devleti siyasilerin dümeninde değil devletin kendi kuruluş ve işleyiş felsefesine uygun işletmelidirler. Bunlar gerçekleşirse hiçbir iktidar askerlerle karşı karşıya gelmez. Ordu da kendi mecrasında yürür. Milleti daha fazla kandırmanın anlamı yoktur.Bırakalım bu demokrasi masallarını, millet iradesi hikayelerini.
|