SİYASETÇİLERE TAVSİYELER (12) (A)
SİYASETÇİLERE TAVSİYELER &8211; 12 (Aktif Konuşma Teknikleri)
``Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz&8230;´´ Yunus Emre
Merhaba sevgili arkadaşlar! Sizlerden gelen ``eleştiri´´ mailleri beni çok mutlu ediyor. Çünkü bu, hür düşüncenizi ortaya koymanız açısından son derece önemli bir kazanımdır. Bazı okurların ortalama şöyle eleştirileri geliyor: `` Hocam bırak artık siyasetçileri.. Biraz da bize gel. Bizim problemlerimizi ele al. Onların iflah olacağı yok!! ´´ Fakat bu serzenişlerin son bulacağını umuyorum. Çünkü bu seride, birkaç makaleyi dinleme üzerine yazdım. Ve dedim ki, okumak da dinlemek gibidir. Tecrübeyle sabit: Birçok arkadaş, okumadan böyle bir yargıya varıyor. Sadece başlığa bakarak böyle kanaat oluşturması üzüntü verici bir durum olduğunu düşünüyorum.
Bana günlük yaklaşık 300 ve üzeri spam mail gelir. Elbette hepsini sonuna kadar okuyamam. Fakat tamamına göz gezdirir, incelerim. Lazım olanı almak için çaba gösteririm. Böylelikle aklınıza gelebilecek her şeyden haberim olur. Size de bunu tavsiye ederim. Artık.. takdirinize..
Birkaç gün önceki seminerimde yazılarımızı takip eden bir katılımcı: ``- Hocam bir şey çok dikkatimi çekiyor. Konuşmamıza rağmen neden uzlaşma noktasında bu kadar zayıfız? ´´ dedi. Beyefendiye radyo ve telsiz mukayesesini örnek olarak verdim. Radyolardakiler, sadece konuşur. Anlaşılıp anlaşılmadıklarını bilemezler. Ama telsiz kullananlar için durum farklıdır. Konuşur ve dinlerler. Hatta telsiz görüşmelerinde rutin bir ifade vardır: ``Anlaşıldı´´ veya ``anlaşılmadı´´. Neden böyle olduğunu düşündünüz mü? Bilirsiniz de, ben yine de açıklayayım: Eğer söylenenler anlaşılmamışsa, karşısındakinden ek açıklama almak için bunu yaparlar.
Kimi insanlarda (radyo misali) sadece verici bandı çalışıyor. Alıcı bandı gereksiz görüldüğünden midir nedir, hep arızada. Dolayısıyla onlar radyo gibidirler. Sadece konuşurlar. Sorsanız, görevlerini yapmışlardır. Bu sadece siyasetçilerde görülen hastalık mıdır? Elbette hayır. Evdeki anne baba da, marketteki kasiyerde, hastanedeki doktorda, kurumlarda ``danışma´´ ya bakan görevlilerde (kim bilir.. oradaki bu yazının anlamı: bana danışma! Sorma geç kardeşim!.. zaten ne diye buraya beni koyarlar ki), sekreterlerde, idarecilerimizin büyük bir kesiminde. Aslında toplumun birçok kesiminde görülen bir hastalıktır bu. Hekimler bilir, kişi kendi hastalığını kabul etmezse, ona hangi tedavi metodu şifa verebilir ki?!
O halde ``Ağzı olan konuşuyor! ´´ sloganı pek bir işe yaramıyor diyebiliriz. Bunu ``Ağzı olan ses çıkarıyor!´´ şeklinde değiştirmek lazım diye düşünüyorum. Düzgün, anlaşılır ve sıkıcı olmadan konuşmak hepimize lazım olan bir meziyettir. Ama bu durum, özellikle insanlarla çok sık konuşmak zorunda olanlar için olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Şöyle çevrenize dikkatlice bir bakın, ne kadar çok örnekle karşılaştığınıza siz bile şaşıracaksınız. Konuşmakla bir şeyler söylemek aynı değildir. Eskilerin ``Laf olsun torba dolsun´´ sözü, bunun için söylense gerek. Hâlbuki konuşmalarımızda mutlaka anlamlı bir mesaj taşımalıyız. Bu espri yaptığımızda da değişmez bir kural olmalıdır. Çünkü insan denen varlık, fikriyle değerlidir. Hiçbir meziyeti bunun önüne geçemez, geçmemelidir.
Öyleyse etkili, aktif konuşmayı öğrenmeliyiz. İki lafı bir araya getiremeyenlerin, zaman zaman ne kadar büyük sıkıntıya düştüklerine hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Böylesine güçlü ve anlaşılır bir konuşma yapmamız için konuşmamızın belli bir planı, çerçevesi, kuralları olmalı. Bir saat konuşup yorulacak yerde, çok daha az performansla ve fazlaca yorulmadan daha iyi sonuçlar almak hanginizin hoşuna gitmez? Elbette eğitimlerimizdeki kadar size faydalı olmayı beklemiyorum. Çünkü ne kadar dikkat etsem de, anlamadığınız noktalarda başka bir açıdan açıklama şansım yok. Bazen bu konuyu 6, hatta 8 saat işlediğimiz oluyor. Eğitim molalarında bire bir sorulanları cevapladığımız süreler de cabacı. Eh.. becerebildiğim kadar ve sizin gayretinizle daha iyi neticeler almaya çaba göstereceğim. Anlaşılmayanlar için her zaman olduğu gibi maillerinizi bekliyorum. Bunun yanında sağ olsun menajerim Ahmet Bey ve ekibi Facebook (kesifyolculugu2@gmail.com) sayfamı açmışlar. Orada yazdığım tüm makalelerimi görme şansınız var. Anlamadığınız konular için vakit buldukça açık tuttuğum msn (kesifyolculari@hotmail.com) adresimden görüşebiliriz.
Dinlerken ve konuşurken dikkat etmemiz gereken temel prensipler arasında bazılarının aynı olması sakın sizi şaşırtmasın. Yapmamız gereken şey, bu iki farklı durumda rol değişikliğimizin bilincinde olmamızdır. Yani birinde o kuralları dinlerken kullanacağız, diğerinde ise konuşurken işimize yarayacaklar.
|