Ankara’da hava puslu, kafalar ise fevkalade karışık
Ankara’da hava puslu, kafalar ise fevkalade karışık 18 Ocak 2023
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Kısa bir zaman önce beş günlüğüne Ankara’da bulundum.
Ankara’daki siyasi kulislerde devam eden tartışmalar, ‘Altılı Masa’da gizli-açık pazarlıklar ile siyasi partilerin seçim hazırlıkları, kısacası Ankara’daki siyaset senaryolarının odağındaki konular üzerinden yaklaşan seçimlerin nabzını tutmaya çalıştım.
Gördüm ki, ülke genelinde olduğu gibi Ankara’da da gündemin birinci maddesi seçim.
Seçim sath-ı mailine girdiğimiz bugünlerde iktidar ve muhalefete mensup siyasiler, STK mensupları, Tv yorumcuları, köşe yazarları ve eski politikacılar ile üst düzey bürokratlardan sade vatandaşa varıncaya kadar herkesi bir seçim telaşı almış vaziyette.
Anketler, yorumlar, senaryolar ve komplo teorileri artık her mekandaki sohbetlerin konusu oldu.
Ancak, kritik bir seçime doğru ilerlerken, siyaset arenasında puslu bir hava hakim ve Ankara’da kafalar fevkalade karışık.
Çünkü, siyasi kulislerde ülke ve millet adına politik hamleler gerçekleştirecek fikirler üretme yerine, gizli ilişkiler, kirli oyunlar ve çelişkilerle dolu pazarlıklar ayyuka çıkmış.
•
AK Parti ve MHP ile BBP’nin içinde olduğu ‘Cumhur İttifakı’ belli bir oranda rahat diyebiliriz. Çünkü, adayı belli ve yol haritası yönünde seçmene doğru yürümek üzere hazırlıklarını tamamlamış durumda.
HDP, CHP ve İYİ Parti’ye gizli değil, açık pazarlık istiyor.
Bu da en doğal hakları.
Ayrıca İYİ Parti’de Yavuz Ağıralioğlu başta olmak üzere ‘Ülkücüleri HDP oylarıyla tekrar meclise taşımak’ gibi bir niyetleri olmadığını yüksek sesle ifade ediyorlar.
Bir pazarlık sonucu mu bilmiyorum ama İYİ Parti’de Ülkücüler kongrede ve milletvekilliği listelerinde devre dışı bırakılmaya başlandığı bir gerçek.
‘Millet İttifakı’ ve ‘Altılı Masa’da ise büyük sancılar olduğu diğer bir gerçek.
Her biri farklı siyasi görüşlere sahip olmalarına rağmen ‘Başkan Erdoğan’ın liderliğindeki hükümeti devirme’ adına bir araya gelen 6 parti genel başkanının oluşturduğu ‘Altılı Masa’nın cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden olmayan hayali bir iktidar nimetleri ile yetkilerinin paylaşımında devam eden liderlik adına rol kapma ve gizli pazarlıklar karşılıklı suçlamalara dönüşmeye başladı.
Başta Kılıçdaroğlu ve Akşener’in basamak olarak kullanmak istediği ‘Altılı Masa’nın figüranları Davutoğlu, Babacan ile Karamollaoğlu, partilerinin oy oranları yok denecek kadar düşük olmasına rağmen masada aynı yetkilere sahip olmak istiyorlar.
Onlar hem milletvekili olmak hem de Cumhurbaşkanı yardımcısı ve de grup kuracak kadar CHP ve İYİ Parti’den milletvekili istiyorlar.
Babacan’ın anayasanın ilk 4 maddesiyle 66. Maddesini yani Türklük tanımını tartışmaya açacaklarını, Kürtlere özerlik vereceklerini ve din dersini zorunlu olmaktan çıkaracakları şeklindeki pervasız açıklamaları, Davutoğlu’nun ise cumhurbaşkanı yardımcılığının yanında 10 milletvekili CHP’den 10 milletvekili İYİ Parti’den talep etmesi aksi halde 6’lı masanın dağılacağı tehdidinde bulunması Meral Akşener’i çileden çıkardı.
Meral hanım Kılıçdaroğlu’na “6’lı masa ben demek sen demek, gerisi hikaye” diyerek, Kılıçdaroğlu’na tam yetkili Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, İç ve Dış İşleri Bakanlıkları ise İyi Parti’ye verilmesini istiyor.
Diğer bir ifadeyle “kurtlar sofrasında kimse kuzu olmak istemiyor” ve gelinen noktada ‘Altılı Masa’nın hareket alanı sınırlanmış durumda.
Sizin anlayacağınız o ‘Altılı Masa’ itiraf edilmese de sözde var gibi ama özde ise yok.
•
İçi boş ‘Altılı Masa’, siyasi doyumsuzlukları hiç tükenmeyen, hırsları akıllarının ve vicdanlarının önüne geçmiş kişilerin buluşma yeri olduğu gerçeği görülmüştür.
Çeşitli halk katmanlarında ‘Altılı Masa’ için
“Misyon ve vizyonu olmayan, siyasi strateji belirleme kabiliyetinden yoksun siyasiler, içinde yer aldıkları ‘Altılı Masa’yı idare etmekten aciz, ülkeyi nasıl idare edecekler?” sorusuna cevap arıyor…
Anlaşılan o ki, seçmenin önemli bir kesimi ‘Altılı Masa’dan ümidini kesmiş durumda.
Doğrusu ben de bu soruların cevabını merak edenlerdenim.
Bekleyelim görelim…
|