BİR DİLSİZİN DİLİNDEN
BİR DİLSİZİN DİLİNDEN Prof. Dr. Salih Şimşek
Eli Bebecan’ın partisi, hani şu kendi derdine ‘derman’ olamayan DEVA Partisi, geçen gün, bir vesileyle bir açıklama yapmış. Demiş ki: Türküm diye bağırmak insani bir ihtiyaçtır”. Öyle midir acaba? Bir Bilen olsa da ona sorsak…
Ukrayna-Rusya savaşında Rusya, yenilse de yenilmese de, Ukrayna destekçisi Amerika’nın ülkemize karşı yürüttüğü ‘hasmane politika’, yani ‘Türkiye Ajandası’, hiçbir zaman değişmez. Bu yüzden ham hayallere kapılmamak gerek…
Komiklikte sınır yok ki… Tüm dünyada artan akaryakıt fiyatlarını bir eşeğe binerek, bir petrol istasyonuna gelen ve burada zamları protesto etmek isteyen Gelecek Partisi Nizip İlçe Başkanı, bindiği eşekten düşmüş. Seyredenler kahkahaya boğulmuşlar. Muhalefete bakın muhalefete… Eşek bile bunların adam olmayacaklarını biliyor! İşte adamların buldukları çözüm…
Bir analize göre, Türkiye`nin Emperyalist Batı tarafından ‘işgaline’, Rusya asla izin vermez... Boğazlar, Rusya için çok önemli… 15 Temmuz’da hava sahamızda ve sınırımızda MİG savaş uçakları devriye gezdi. “işgal amaçlı kalkışma asla kabul edilemez”, diyen ilk devlet, Rusya’dır. Rusya zayıflatılırsa, Türkiye ‘işgal edilmeye’ biraz daha yaklaşmış olacak…
Günümüz ‘dünya siyaseti’ hızla kabuk değiştiriyor. Her yıl periyodik olarak İsviçre’de Davos şehrinde toplanan Dünya Ekonomi Forumu’nda, önceki toplantıda, dünya lideri Erdoğan, “Van minit... Bir daha Davos’a gelmem” deyip postasını koymuş, restini çekmişti. Şimdi bakıyorum da galiba “Davos hizaya geldi”. İşte böyle, R.T.Erdoğan, Davos’a gelmezse, Davos tümüyle Antalya’ya gelir. Bundan sonra da gelecekler, hiç şüpheniz olmasın.
Ukrayna-Rusya Savaşı’nın ortaya belirgin olarak çıkardığı global problem ve ihtilaflarda Türkiye, tarafsız ve dengeli kalmayı becerir ise, öyle görünüyor ki, İsviçre gibi para-yatırım limanı olabilir. Bu arada, Selanik Heykel Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık heykel esaretinden kurtulamaması için, tabiatına uygun olarak, her ihanete razı olacaktır. Telaffuz ettikleri ‘helalleşme’ kavramı, kendilerine özgün bir ‘kavram’ olmayıp, FETÖ-CIA pitclerine aittir, başkalarına değil…
Son zamanlarda dünyadaki ve hassaten ülkemizdeki fiyat artışları ve hayat pahalılığını biliyorsunuz. Her şey, eskiye göre, en azından yüzde yüz pahalandı. Olabilir, niye olmasın ki… Bunda bir gariplik yok… İktisadi veya Ekonomik hayat, tek düze, ‘monoton’ devam eden bir ‘süreç’ değildir ki… Nasıl ki, insan, ömrü boyunca, çeşitli hastalıklara maruz kalabilir, hastanelerde uzun veya kısa süre yatıp, tedavi olabilir, ağır ameliyatlar geçirebilir, sonra da sağlığına kavuşabilirse, ekonomik hayat da böyledir. Her zaman, her şey güllük gülistanlık olmayabilir. Bazen arzda bir artış olmadığı halde, talep artarsa, fiyatlar yükselir. Ekonomi biliminin temel kurallarından biri budur. Bazen talep daralır, işsizlik baş gösterir. Şimdi benim ve belki de çok kişinin anlayamadığı durum şudur: Her şey bu kadar pahalıyken, milleti böylesine tamahkâr, kanaatsiz, ihtiraslı ve alım gücü, daha önce, hiç böyle yüksek görmedim. Benzin 20 &8378; olmuş, bakıyorum, trafikte, gözle görülebilir, bir azalma yok… 5 kilogramlık bir ay çiçek yağı, 200 &8378;’den talan edildi, kapışıldı marketlerden… Bir sene önce 100 bin &8378; civarında olan arabalar şimdi 500 bin’e ‘yok’ satıyor. Bayilerde ‘sıfır araç’ hiç yok… Kıytırık, hiçbir özellikleri bulunmayan, kartondan dairelerin fiyatı 500 binden 1,5 Milyona çıktı. Dahası, ortada ‘satılık ev’ de yok… Avm’ler mi? Ağzına kadar çakılı… Adım atılacak yer yok… Bir fincan kahveyi 30 liraya satan kafelerde, boş yere aramayın, oturacak yer yok… Tüm masalar dolu… Millet, markete gidip, 10 lira ucuza almak varken, hem 10 lira fazlaya, hem de üzerine getirme parasıyla, internetten sipariş veriyor. Gel de bu durumun makul bir açıklamasını bul…
|