Değerler ve ilkeler yerine siyasi çıkarlar
Değerler ve ilkeler yerine siyasi çıkarlar
12 Nisan 2023 Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com Partiler, milletvekili aday listelerini YSK’ya verene kadar, parti genel merkezleri ana baba günü ve aday adayları aday olabilmek için kıran kırana bir mücadele verdi.
Özel buluşmalar ve kulis faaliyetleri ise Çukurambar kafeleri ve restoranlarına taşmıştı.
Kısacası, çok renkli ve hareketli geçen süreç, siyasi partilerin 9 Nisan’da milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) teslim etmesiyle son buldu.
Aday adaylarının aday olma yarışı seçimlerin en sancılı dönemini oluşturuyor.
Bir yandan bürokrasiden gelen beklentileri karşılamaya bir yandan da listeye giremeyeceklerin kırgınlık yaşamasını önlemeye çalışılsa da istisnasız her parti sancılı dönemi yaşadı ve halen de yaşayan partiler var.
Kimi partilerde tansiyon biraz daha düşük, kimilerinde krizler istifalarla sonuçlandı. Kimi partilerde küçük dalgalanmalar yaşanırken, CHP’de sarsıntılar, İyi Parti’de ise istifa depremleri yaşandı yaşanıyor.
•
Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasi gelişmeler, Türkiye’deki siyaset sosyolojisinin değişime hatta erozyona uğradığı bir süreci yaşıyoruz.
Siyasiler, siyasi ikbal uğruna savundukları ideolojileriyle vedalaştıkları, dünya görüşleri ve inandıkları değerlerle hiç bağları bulunmayan siyasi partilerde kendilerine yer aradıkları ve kadroları içinde bulunmayı bir kazanım olarak görmektedirler.
Bu gerçekten hareketle, ‘siyasette inandırıcılık ve güven’ sorununun nasıl oluştuğunu anlamak için sadece birkaç yıl veya son aylar ile son günlerde siyasilerin kendi içindeki ilişkiler, ortaya koydukları siyaset tarzı ve tartışmaları irdelemek sanırım yeterli olacaktır.
Günümüz siyasilerinin önemli bir kesimi silikleşti. Biz değil, ben kavramı derinlik kazandı.
Özetlemek gerekirse, mevcut siyasi düzenin siyasal, ekonomik ve kültürel yapısı büyük bir yıkıma sebep olmuştur.
Hakkı hakim kılma iddiasındaki Temel Karamollaoğlu, ilkeli duruş, demokratik değerler ve siyasi ahlaktan dem vuran daha doğrusu makamını kaybedince karakterini de yitiren A. Davutoğlu ile A. Babacan, “Yeter Söz Milletindir!”, kullandığı ana sloganıyla Türk siyasetinde yeni bir dönemi başlatan ve demokrasi uğruna başbakanını ve bakanlarını şehit veren bir hareketin devamı olduğunu iddia edenler, geçmişten bugüne, bu milleti millet yapan değerlerle kavgalı bir zihniyetin temsilcisi olarak, bir dönemin zulmüne öncülük eden CHP gibi bir partinin listesinden aday olunuyor ve bir bakanlık ile birkaç milletvekilliğine davalarını pazarlık yapanlar asla inandırıcı olamaz ve güven veremezler.
Önemle ifade etmek isterim ki, değerlere ve siyasi ahlaka dayanmayan birliktelikler, bir siyasi uzlaşma kültürü değil, çıkarların öncelendiği ilkesizliğin en belirgin örneğidir.
•
Erdoğan’ın 20 yıldır sürekli tekrar ettiği bir sözü var. “Siyasette aldatan olmadık olmayacağız. İlkeler ve değerlerimizin yılmaz savunucusu olarak ülke ve milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz ve de etmeye devam edeceğiz.” Erdoğan bu ilkeli duruşundan dolayı 20 yıldır kesintisiz bir şekilde seçimleri kazanıyor. Muhalefet ise bir taraftan dış mihrakların değirmenine su taşıyan taşeron bir parti diğer yanda ülkenin bölünmez bütünlüğünü tehdit edenlerle demokratik değerler maskesi altında gizli açık ittifaklar kurmaları nedeniyle topluma güven vermediği gibi inandırıcı olamıyor ve sürekli kaybeden oluyorlar..
Bu yanlışlarından vazgeçmedikleri bir siyaset tarzıyla bu seçimlerde de kaybedecekleri kuvvetle muhtemeldir.
|