Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (779)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 12.04.2023 22:54:57

Değerler ve ilkeler yerine siyasi çıkarlar

Değerler ve ilkeler yerine siyasi çıkarlar


12 Nisan 2023
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com

Partiler, milletvekili aday listelerini YSK’ya verene kadar, parti genel merkezleri ana baba günü ve aday adayları aday olabilmek için kıran kırana bir mücadele verdi.

Özel buluşmalar ve kulis faaliyetleri ise Çukurambar kafeleri ve restoranlarına taşmıştı.

Kısacası, çok renkli ve hareketli geçen süreç, siyasi partilerin 9 Nisan’da milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) teslim etmesiyle son buldu.

Aday adaylarının aday olma yarışı seçimlerin en sancılı dönemini oluşturuyor.

Bir yandan bürokrasiden gelen beklentileri karşılamaya bir yandan da listeye giremeyeceklerin kırgınlık yaşamasını önlemeye çalışılsa da istisnasız her parti sancılı dönemi yaşadı ve halen de yaşayan partiler var.

Kimi partilerde tansiyon biraz daha düşük, kimilerinde krizler istifalarla sonuçlandı. Kimi partilerde küçük dalgalanmalar yaşanırken, CHP’de sarsıntılar, İyi Parti’de ise istifa depremleri yaşandı yaşanıyor.




Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasi gelişmeler, Türkiye’deki siyaset sosyolojisinin değişime hatta erozyona uğradığı bir süreci yaşıyoruz.

Siyasiler, siyasi ikbal uğruna savundukları ideolojileriyle vedalaştıkları, dünya görüşleri ve inandıkları değerlerle hiç bağları bulunmayan siyasi partilerde kendilerine yer aradıkları ve kadroları içinde bulunmayı bir kazanım olarak görmektedirler.

Bu gerçekten hareketle, ‘siyasette inandırıcılık ve güven’ sorununun nasıl oluştuğunu anlamak için sadece birkaç yıl veya son aylar ile son günlerde siyasilerin kendi içindeki ilişkiler, ortaya koydukları siyaset tarzı ve tartışmaları irdelemek sanırım yeterli olacaktır.


Günümüz siyasilerinin önemli bir kesimi silikleşti. Biz değil, ben kavramı derinlik kazandı.

Özetlemek gerekirse, mevcut siyasi düzenin siyasal, ekonomik ve kültürel yapısı büyük bir yıkıma sebep olmuştur.

Hakkı hakim kılma iddiasındaki Temel Karamollaoğlu, ilkeli duruş, demokratik değerler ve siyasi ahlaktan dem vuran daha doğrusu makamını kaybedince karakterini de yitiren A. Davutoğlu ile A. Babacan, “Yeter Söz Milletindir!”, kullandığı ana sloganıyla Türk siyasetinde yeni bir dönemi başlatan ve demokrasi uğruna başbakanını ve bakanlarını şehit veren bir hareketin devamı olduğunu iddia edenler, geçmişten bugüne, bu milleti millet yapan değerlerle kavgalı bir zihniyetin temsilcisi olarak, bir dönemin zulmüne öncülük eden CHP gibi bir partinin listesinden aday olunuyor ve bir bakanlık ile birkaç milletvekilliğine davalarını pazarlık yapanlar asla inandırıcı olamaz ve güven veremezler.

Önemle ifade etmek isterim ki, değerlere ve siyasi ahlaka dayanmayan birliktelikler, bir siyasi uzlaşma kültürü değil, çıkarların öncelendiği ilkesizliğin en belirgin örneğidir.



Erdoğan’ın 20 yıldır sürekli tekrar ettiği bir sözü var. “Siyasette aldatan olmadık olmayacağız. İlkeler ve değerlerimizin yılmaz savunucusu olarak ülke ve milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz ve de etmeye devam edeceğiz.” Erdoğan bu ilkeli duruşundan dolayı 20 yıldır kesintisiz bir şekilde seçimleri kazanıyor. Muhalefet ise bir taraftan dış mihrakların değirmenine su taşıyan taşeron bir parti diğer yanda ülkenin bölünmez bütünlüğünü tehdit edenlerle demokratik değerler maskesi altında gizli açık ittifaklar kurmaları nedeniyle topluma güven vermediği gibi inandırıcı olamıyor ve sürekli kaybeden oluyorlar..


Bu yanlışlarından vazgeçmedikleri bir siyaset tarzıyla bu seçimlerde de kaybedecekleri kuvvetle muhtemeldir.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.