Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (776)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Nevruz SINACI - (Ziyaretci) 11.05.2013 21:54:20

Demokrasi nedir ve ne değildir?..

Demokrasi nedir ve ne değildir?..

Mustafa Nevruz SINACI

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 4 Şubat 2013 günü Duma da, bazı Müslüman azınlıklarla ilgili yaşanan gerginlik hakkında yaptığı konuşmada aynen şunları dedi:

``Rusya`da Ruslar yaşar. Herhangi bir azınlık, Rusya`da çalışmak, yiyip içip yaşamak istiyorsa ``Rusça´´ konuşmalı ve Rus yasalarına saygılı olmalıdır. Yok, eğer Şeriat hukukunu tercih ediyorlarsa, o yasaların geçerli olduğu ülkelere gitmelerini tavsiye ederiz.

Rusya`nın azınlıklara ihtiyacı yoktur. Azınlıklar Rusya`ya muhtaçtır ve ``ayrımcılık´´ için ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, yasalarımızı değiştirmeyeceğiz ve onlara asla ``özel ayrımcılık´´ tanımayacağız. Bir millet olarak hayatta kalmak istiyorsak, Amerika, İngiltere, Hollanda ve Fransa tarihlerinden daha iyi dersler çıkarmalıyız.

Rus gelenek ve görenekleri, azınlıkların ilkel ve eksik kültürleriyle uyumlu değildir. Bu onurlu ``Yasama Organı´´ (Duma) yeni yasalar çıkarmayı düşünüyorsa ilgili azınlıkların ``Rus olmadıklarını´´ dikkate alarak, öncelikle ``ulusal çıkarları´´ göz önünde tutmalıdır!.."

Duma`daki politikacılar Putin`i tam beş dakika süreyle ayakta alkışladılar...

Her ne kadar ucu bize dokunsa da, Putin`in konuşması küresel emsaller, evrensel gerçekler ve yeryüzü cehenneminin emperyalist yasaları çerçevesinde doğrudur. Ancak, bu &8216;doğru` nitelemesi evrensel hukuk, adalet ahlâkı ve orijinal demokrasi normlarını kat`iyyen ilzam etmez. Buna rağmen, başta ``kızıl´´ kisvesinden kurtulmayı bir türlü başaramayan Çin, komşi Bulgaristan, Yunanistan ve diğer; İlâh tacirleri tarafından tasallut edilen onlarca çete devletinde durum aynıdır. Şu kadar ki, bunların, kendini ``medeni´´ olarak tanımlayan küçük bir bölümü, kendi halkını korumakta, kollamakta ve her ne pahasına olursa olsun ezmemekte azimli, kararlı ve kurallıdırlar. Örneğin: Bir ABD vatandaşı, eş başkanlıklar dâhil olmak üzere dünyanın hiçbir ülkesinde tutuklanamaz ve yargılanamaz. 2012 Ramazanında İncirlikte Camii basıp, cemaati taciz eden ve Mukaddes Kuran-ı Kerim-i ayalarının altına alıp çiğneyen domuz yavrusu coniler tutuklanabildi, sorgulanıp, yargılanabildi mi?.. Kesinlikle hayır!..

Oysa 200 yıllık mazisi ve 50 yıllık cebri ve ceberrut Jandarmalığı olan Amerika`ya nazaran; 600 yılı mücavir dünya barış ikliminin hamisi Osmanlı Devleti adaletli, himmetli, yüksek faziletli ve îlmi (medeni) siyaset sahibi idi&8230; O`nu, bu yüksek medeni vasfı, ilmi ve idari, siyasi fazileti nedeniyle imha ve ilga ettiler.

Ancak dünyada insani boyut, adalet ahlâkı, ilmi siyaset ve medeniyet: ``Türk İnkılâbı ve Ata-Türk ilkeleri´´ namıyla tekrar, İslâm Ümmetinin Efendisi Türk Milleti`nin şerefli ve şanlı bağrında, ``Ana Yurt´´ Anadolu`da hayat buldu. 1923 &8211; 1938 yılları boyunca Türkiye Cumhuriyeti, rejimi sadece Cumhuriyet olmasına rağmen, çok yüksek ve ileri standartlarda demokrasiyi yaşadı. Tıpkı tarihte olduğu gibi, o dönemde de evrensel barış, insan hakları, adalet ahlâkı ve evrensel hukukun, yaşam ve ilham kaynağı TC ve Anadolu oldu&8230;

Öyle ki; Yukarda açıklandığı üzere dünyanın dört bir yanında ıstırap kol gezer, azap ve engizisyon mahkemeleri aralıksız çalışır, azınlıklara en alçakça katliamlara maruz kalırken, Türkiye`de azınlıklarla asli unsur arasında tam bir eşitlik, hattâ pozitif ayrımcılık, iktisadi, siyasi ve sosyal himaye hüküm sürmekte idi. Lozan da resmi azınlık olarak belirlenen Ermeni, Rum ve Yahudilerin Lahey Yüksek Adalet Divanı ve Cemiyet-i Akvam`a vaki başvuruları ile bunların devletçe kabul gören ve Mecliste onaylanan belgeleri; İnsan hakları, evrensel hukuk ve barış yönünden emsalsiz ``demokrasi´´ belgeleridir.

Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti`nde 1923-1938 ilâ 1950-1960 dönemlerinde isabet, istikrar ve huzurla uygulanan demokrasi.; 27 Mayıs 1960`da, büyük bir ihanet, sistemli isyan ve kanlı başkaldırma sonucu imha ve ilga edilinceye kadar, ülkemizde barış, imkân ve fırsat eşitliği ile &8216;suç işlemenin` en asgari düzeyde ve echelü cühelâ nezdinde vaki olduğu bir huzur, emniyet, refah ve saadet iklimi vardı&8230;

Devletin ana dil, ırk, din, mezhep, ayırma, kayırma, hırsızlık, yolsuzluk, sahtekârlık gibi adi, süfli, alçaklık, yalancılık, talancılık gibi sorunları yoktu. İşte ``DEMOKRASİ´´ o idi.







14 Mayıs ``Beyaz İhtilâl´´ ve Demokrasi Bayramı

Mustafa Nevruz SINACI

Bundan 63 yıl önce Türkiye`de koyu ve korkunç bir dikta, despotizm, sulta ve cunta hüküm sürmekte idi. Daha iyi anlamak için ``Beyaz İhtilâl´´ ve ``Demokrasi Bayramı´´nın ne anlama geldiğini irdeleyip inceleyelim, tefekkür edelim.

Zira on yıllık hükümet dönemlerinde 1 Mayıs`ı bayram ilân eden, asil ve aziz milletin kutsallarını başta ``Ergenekon´´ olmak üzere anlamsızlaştıran; Buna mukabil ihanet, şiddet ve dalâlet, milli unsurları tehdit vasıtası olarak kullanılan ``newroz´´ himayeciliği yapanların.; Bu devasa sürede 27 Mayıs`ı sorgulamaması, yargıya taşımaması ve 14 Mayıs`ı Milli Demokrasi Bayramı ilân etmemesi pek hayreti mucip, garip ve acaip bir meseledir.

Oysa ta başından beri AKP`den beklenen: Türkiye`nin ilk ve tek seçilmiş Baş Vekili ve Hükümeti`nin darbeyle indirildiği ve yıllarca ironik bir biçimde "Hürriyet Bayramı" olarak, kinayetle kutlanan 27 Mayıs`ı, tersten bir vuruşla, demokrasi bayramı ilan ederek; Türkiye`nin tüm kurumlarıyla ve toplumuyla sivilleşip, demokrasiyi özümseyeceği bir dönemece tam bir samimiyet, adalet ahlâkı ve hukukla taşıması idi.. Ne yazık ki, bu güne kadar olmadı!..

Hani Cumhuriyet Halk Fırkası, cumhuriyetin kuruluşundan 1950`de iktidarı Demokrat Parti devralana kadar ülkeyi yöneten tek parti olarak siyasi tarihe damgasını vurmuştur. 1908 sonrasındaki küçük çaplı denemeleri saymazsak -iki defa çok partili hayata geçiş denemesi- DP, CHP karşısında kurulan uzun soluklu, tek ciddi muhalefet partisidir. DP`nin 14 Mayıs 1950`de seçim kazanması bu anlamıyla çok partili hayata dönüştür. Burada, `çok partili hayata geçiş`ten ziyade `çok partili hayata dönüş` kavramsallaştırmasının kullanılmasının nedeni de yukarıda bahsi geçen demokrasi deneyimlerini yok saymamak ve çok partili hayatın Asım Karaömerlioğlu`nun deyişiyle, "Cumhuriyet`in bir icadı olduğu" yanılgısına vurgu yapmaktır.

Bugün sene-i devriyesi idrak edilen 14 Mayıs, yani CHP`nin DP`ye iktidarını serbest seçimle devretmesini sağlayan seçimi `Demokrasi Bayramı` olarak tanımlamadan önce 1946 yılı öncesine ve sonrasındaki sürece hızlıca göz atmakta fayda ve zaruret var:

10 Mayıs 1946`da Olağanüstü Kongre`nin toplanarak, CHP`nin İnönü`nün `Değişmez Genel Başkan` ve `Milli Şef` unvanlarını kendi arzusuyla kaldırması.; Mayıs 1945`te görüşülen çiftçiyi topraklandırma kanununun akamete uğraması ve 7 Haziran 1945 tarihinde 4`lü Takrir diye bilinen önergenin verilmesi; Demokrasi`nin ayak sesleri olarak ifade edilebilir.

7 Ocak 1946 tarihinde DP`nin kurulmasıyla siyasi atmosferdeki zorlu yarış başlamış, çok kısa sürede tüm kesimleri çatısı altında toplamış, hürriyet, adalet ve demokrasi hasreti içinde kıvranan bütün kesimlerin ilgi, ümit ve sempatisine mazhar olmuştur. DP, seçimlere asker sivil herkesin umudunu kendisine bağladığı bir süreçte girmiş.; Emekli General A. Fuat Cebesoy, Korgeneral Fahri Belen, Yargıtay Başkanı Fahri Özyörük, Amiral Fırat Özdeş, Sinan Tekelioğlu, Suat Hayri Ürgüplü, H. Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Nadir Nadi gibi isimler seçimler öncesinde DP saflarına katılmışlardır.

Ancak CHP, DP`yi engellemek için her yola başvurmuştur. Celal Bayar bu konuda şöyle yakınır: ``Öyle valilere rastladık ki, ben burada bulundukça DP kurulamaz´´ veya ``Ben burada Halk Partisi`yim, nasıl bitaraf kalabilirim´´ dediler. "Demokrat Parti`ye girmeyi, vatan hainliği seviyesinde gösterdikleri bile oldu!" Karakollarda vatandaşların dövüldüğü, telefon konuşmalarının dinlendiği, mektupların açılıp okunduğu, jandarmaların DP ocak ve bucak kapılarındaki levhaları söküp karakollara taşımalarının olağan işler haline geldiği bu dönemle ilgili, İçel`in Aslanköy ilçesinde olanlar en bilindik olaylardan biridir.

Öyle ki; 1946 seçimlerinde organize seçim yolsuzluğu vuku bulmuş ve 1947 yılındaki muhtarlık seçimlerinde, 38 ilin 79 köyünde çıkan olaylarda 7 kişi ölmüş 167 kişi yaralanmış, 1950 seçimlerinde ise Zonguldak ve Malatya da iki kişi öldürülmüştür. Yani, tek parti cuntası ve amansız diktatörlüğe galip gelerek 14 Mayıs`a ulaşmak çok zor olmuştur. Dolayısıyla bu miladın, ``demokrasi bayramı´´ olarak ilan edilmesi, Türkiye`nin tüm kurumları ve toplumuyla sivilleşip, (sözde) yeni ve ileri demokrasi özümsediği şu dönemece büyük katkı sağlayacaktır.



--
______________________________________________
Mustafa Nevruz SINACI
Siyaset Bilimci-Hukukçu, Araştırmacı-Yazar
e.mail (özel), gercek.demokrat@hotmail.com
Yazışma Adresi: P.K. 118 [06 442] Yenişehir-ANKARA
WEB ::: http://www.mustafanevruzsinaci.blogspot.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.