Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (776)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 3.10.2020 15:34:29

Devlet yönetme kabiliyeti ve Erdoğan farkı

Devlet yönetme kabiliyeti ve Erdoğan farkı


Başkan Sn. R. Tayyip Erdoğan’ın

“Bu bölgedeki kalıcı barışın yolu Ermenistan’ın işgal ettiği her karış Azerbaycan toprağından çekilmelerinden geçiyor. Bu haydut devlete destek verenleri kendilerine insanlığın ortak vicdanı önünde hesap sorulacağı konusunda ikaz ediyorum” şeklindeki açıklaması gerçekten günün anlamını ifadesi bakımından çok anlamlıydı.

Ayrıca; “Eğer barış ve huzur isteniyorsa Ermenistan’ı yöneten ve yönlendiren güç odakları hem bu yanlışlarından vazgeçmeli hem de piyonları Ermeni çetelerini dizginlemelidir. Aksi halde ateşkes çağrılarıyla Azerbaycan’ın ilerleyişini durdurmaya çalışan o ülke ve güç odaklarına rağmen gereği yapılacak” anlamına gelen bu mesaj bir kararlılık ifadesi taşıyor.

Ayrıca, 30 yıldır oyalayıcı politikalarıyla Ermeni işgalinin devam etmesine destek olanlar, bu mesajla “böyle geldi ancak böyle devam etmeyecek” olduğunu anlamaları ve içinde bulundukları yanlış politik tavırlarından dönmeleri için bir uyarı niteliğindeydi.

Ben bu konuşmayı dinlerken, Azerbaycan’ın içinde bulunduğu imkansızlıkları ve yaşanan ihanetleri bir anda hatırlar oldum.

İşgal esnasında Bakü’de kendisiyle görüştüğümde rahmetli Elçibey çok üzgün ve sıkıntılıydı.

Zira emperyalist güç odaklarının kışkırtmaları sonucu ülkesinin içinde bulunduğu siyasi kaosun yanında Ermeni işgali devam ediyordu.

Ne, dış destekli ihanetleri önleyebilecek kadrolara sahipti ne de işgali durduracak eğitimli ve askeri donanıma sahip bir ordusu vardı.

Eğitimsiz, demode olmuş elinde derme çatma silahlarıyla gönüllülerden oluşan bir halkı gücü ise sivilleri korumaya çalışıyordu.

Böyle bir ortamda kendisiyle görüştüğümde “Türkiye’den beklentiniz nedir?” diye sorduğumda. “200 milyon dolar kredi istedim vermediler. Rus destekli Ermeni saldırıları karşısında Kelbecer’den sivilleri tahliye etmek için Türkiye’nin yanında komşu ülke diyerek Rusya ve İran’dan 4 helikopter istedim.

Rusya ve İran’dan verilmeyeceğini bile bile bir politik taktik gereği istemiştim. Onlar da zaten cevap bile vermediler.

Beni asıl üzen onların cevap dahi vermemesi değildi, Türkiye’de “Uluslararası ilişkiler açısından şartlar müsait değil gönderemiyoruz” cevabı oldu beni kahreden.

Hâlbuki ben savaş uçağı veya savaş helikopteri istememiştim. İstediğim şey insani yardımdı. Yani sivilleri işgalci Ermeni çetelerinin katliamlarından kurtarmaktı.

Bu isteğime olumlu cevap verip bir tane bile olsa helikopter gönderemeyen Türk hükümetinin yöneticilerinden ne yardımı isteyeceğim. Maalesef o büyük devlet olan Türkiye’yi cesaretsiz ve basiretsiz kişiler yönetiyor. Bunu söylerken üzülüyor ve utanıyorum ama maalesef bunlar gerçek.”

Evet, şimdi de o günden bu güne bakıyorum ve kıyaslamaya çalışıyorum.

Şöyle ki:

Dün, Can Azerbaycan Cumhurbaşkanı rahmetli Elçibey’in Türkiye’den 200 milyonluk kredi isteği karşılanmıyor ve sivilleri kurtarmak için istenen 4 helikopter verilmiyor. Bugün ise Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye tüm imkânlarını Azerbaycan için seferber ediyor.

Seversiniz, sevmezsiniz, takdir eder veya eleştirirsiniz. Ama şu bir gerçek:

O, sadece konuşan değil, aynı zamanda konuştuğunun gereğini yerine getiren cesur bir liderdir. Bunu dost ve düşmana Azerbaycan konusundaki tavrıyla bir kere daha göstermiştir.

ELÇİBEY’E BUGÜNKÜ GİBİ DESTEK VERİLSEYDI İŞGAL ÖNLENİRDİ

Kısa bir zaman önce aile dostum işadamı Ayhan Atmacı Bey’le ziyaretime gelen Azerbaycan’ın kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Mehmet Emin Resulzade’den sonra halk desteğiyle Cumhurbaşkanı olan rahmetli Ebulfeyz Elçibey’in damadı ve İstanbul’da kurulan ‘Elçibey Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Akil Samedbeyli ile geçmişten bu güne Azerbaycan ve Ermeni işgaline karşı ‘işgal toprakları kurtarma savaşı’ üzerinde hasbihal ettik.

Sohbetimiz esnasında “Elçibey neden işgale mani olamadı?” soruma değerli dostum Akil Samedbeyli şu cevabı veriyor.

“O günlerin şahidi olarak düşünüyorum. Geçmişte rahmetli Cumhurbaşkanımız Elçibey’in sivilleri kurtarmak için istediği helikopter ve 200 milyonluk kredi isteği Türkiye’den karşılanmaz iken, bugün Türk devleti ve hükümetinin Azerbaycan için seferber olması ve hiçbir konuda desteğini esirgememesi takdire şayandır ve Cumhurbaşkanı Sn. R. Tayyip Erdoğan’ın şanındandır.

Eğer, o dönemde az da olsa Türkiye’den destek gelmiş olsaydı, belki bugün topraklarımız işgal altında olmayacaktı ve o insanlık faciası olan soykırıma dönüşen toplu katliamlar da yaşanmamış olacaktı” şeklindeki açıklaması gerçekten düşündürücüdür.

Sanırım başka söze gerek yok.

Bu gerçeklerin yorumunu ise okurlarıma bırakıyorum…



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.