Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (776)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 17.10.2014 22:42:23

ERBAKAN`I RAHMETLE ANIYORUM


Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR

İMANİ GÖRÜŞÜN SİYASİ LİDERİ
ERBAKAN`I RAHMETLE ANIYORUM
Yıllar önce Kayseri`ye Taksan kurulurken genç bir gazeteciydim. Rahmetli dayımın arkadaşı olan Oğuzhan ASİLTÜRK o tarihlerde yanılmıyorsam bakandı. MSP nin ilk mücadele yılları ve bizlerde MHP saflarındayız. Gençliğin ``SAĞ-SOL´´ nifaklarıyla birbirine düşman edildiği yıllardı.
-"ABD Erbakan`ın ber tarafını istiyordu" Erbakan siyasette olursa diğerlerine kendi istediklerini yaptıramayacağını bildiğinden ``AMAN ERBAKANI DIŞLAYIN´´ diye talimatlar veriyordu.
28 Şubat döneminin Başbakanlık Müsteşarı Yazıcıoğlu, Refahyol hükümetine verilen ABD kriptosunun dönemin Başbakanı Erbakan`a iletildiğini, kriptonun ABD çıkarlarına ters düşen milli politikaları nedeniyle Erbakan`ın bertaraf edilmesini içerdiğini anlatıyor.
Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 28 Şubat süreciyle ilgili 1997- 1999 yılları arasında Başbakanlık Müsteşarlığı yapan Yaşar Yazıcıoğlu ile Müsteşar Yardımcısı Ömer Kayır`ı dinledi. 28 Şubat sürecinde Haziran 1997`de başladığı Başbakanlık Müsteşarlığı görevinden 1999 yılının başında ayrılan Yazıcıoğlu, darbelerin siyasi ve askeri bir konu olduğunu belirterek, "Bürokrasiyle ilgisi olan bir konu değildir" dedi. Milletvekillerinin 28 Şubat sürecine ilişkin sorularını yanıtlayan Yazıcıoğlu, ABD Dışişleri Bakanı`nın dönemin ABD Büyükelçisi Marc Grossman`a gönderdiği kriptoyu Refahyol hükümetinin Başbakanı Erbakan`ın kendisine verdiğini belirterek, "Merhum Erbakan`ın yürütmüş olduğu milli politikaların ABD çıkarlarına ters olduğunu, dolayısıyla Erbakan hükümetinin bir şekliyle bertaraf edilmesini içeriyordu. Bunu zaman zaman Erbakan ile de konuştuk. Mahiyeti, ABD çıkarları doğrultusunda yeni bir hükümetin kurulması ve ABD çıkarlarına hizmet eden hükümetlerin işbaşına getirilmesiydi diye konuştu. Yazıcıoğlu, kriptonun Türkçe`ye çevrilmiş halini mi yoksa orijinal halini mi gördüğü yönündeki soruya, "Orijinal halini. Orijinal İngilizce" karşılığını verdi. 28 Şubat kararlarının, Bakanlar Kurulu Kararı haline getirildiği yönünde basında çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine Yazıcıoğlu, "Bakanlar Kurulu Kararı şeklinde çıktığını zannetmiyorum. Ama orada görüşüldü. Başbakan Erbakan, bütün bakanlıklara irtica ile mücadele etmek için kısa, orta uzun vadeli diye bir genelge gönderiyor. Bunun acil olarak yerine getirilmesini istiyor. Benim elime Bakanlar Kurulu Kararı olarak geçmiş değil. Yalnız genelge var" dedi.

"BTK`NIN GÜCÜ YOKTU"
Yazıcıoğlu başkanlığını yaptığı Başbakanlık Takip Merkezi ile ilgili sorulara ise "Burada yapılan olay şudur; gelen imzalı ve imzasız şikayetler, hiçbirisi resmi kayda alınmadı. Gelen şikayetler burada görüşülerek doğrudan doğruya Başbakanlığı ilgilendiriyorsa Başbakanlık Teftiş Kurulu`na gönderildi, diğerleri ise kendi bakanlıklarına gönderilmiştir. O Bakanlıklar da disiplin ve teftiş kurullarında ne gerekiyorsa o yapılmıştır. Başbakanlık Takip Kurulu`nun hiçbir yaptırım gücü yoktu. Nitekim Sayın Erbakan da, zamana oynayarak olayı yumuşatarak, zaman kazanarak olağanüstü durumun değişmesine yönelik beklenti içerisinde olmuştur" karşılığını verdi.

"ASKERİN OYUNU"
Yazıcıoğlu "28 Şubat bir gecede gelip ortaya konmuş hadise değil. Küresel sermayenin Türkiye üzerindeki oyunu bu. Askerin gerçekten oyuna getirildiği kanaatindeyim" dedi.

`EĞER ERBAKAN DİRENMESEYDİ
KAN GÖVDEYİ GÖTÜRÜRDÜ`

Dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ömer Kayır ise göreve geldiğinde Başbakanlık çalışanlarının ciddi sıkıntılar yaşadığını gördüğünü söyledi. Kayır, "Başbakanlık gibi bir kurumda insanlar Cuma namazına gitmeye korkuyordu" dedi. Kayır "Takip kurulu sekreteryasında görev almam millet menfaati bakımından ne kadar iyi olduysa şahsım bakımında o kadar yıkıcı olmuştur. Kurulda görev yaptığım süre içinde neyi kurtarabilirsek, neyi erteleyebilirsek kar kardır mantığıyla yürüttüm. Gizli kapaklı askerin siyasetçinin arkasından dümen çevirerek çalışmadım. Açık net yaptım" diye konuştu. Başbakan Necmettin Erbakan`ın, o dönemde takındığı tavra ilişkin ise "Eğer Başbakan direnç göstermeseydi bu ülkede kan gövdeyi götürürdü. Başbakan sivile zaman kazandırmıştır. Sayın Erbakan en doğrusunu yaptı. Milleti bir birine kırdırmadı" diye konuştu.

KOMİSYONDA İŞKENCE YÜZLEŞMESİ
Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu`nda, AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca ile eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürü Adil Serdar Saçan arasında `işkence` yüzleşmesi yaşandı. Görüşmeler sürerken Karaca toplantı salonuna geldi. Karaca, Saçan`ı kendisine işkence yapmakla suçladı ve "4 gün gözlerim bağlı, diz üstü beton zemin üzerinde bir koridorda beni beklettiniz" dedi. Saçan ise işkence yapmadığını ileri sürdü. Karaca`nın da bunun üzerine, "Gözlerimin içine baka baka burada `işkence yapmadım` diyorsunuz. Ama işkence gördüm, komisyona söylüyorum" dediği ifade edildi. Komisyona Urfi Çetinkaya`ya yönelik operasyonu da anlatan Saçan, dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır`ın bir koruması- nın Çetinkaya`nın yakın adamı olduğunu tespit ettiklerini ileri sürdü. Komisyonda MHP`li Özcan Yeniçeri ile Saçan arasında da `Üslup krizi` de yaşandı.

PKK`DA DEVLET GÖREVLİLERİ VARDI

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde kurulan 12 Eylül Alt Komisyonu, KADEP Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi`yi dinledi. Elçi, darbeye gerekçe olabilecek bir tek Kürt sorununun kaldığını belirtirken, PKK`nın kuruluşunda devlette görevli olanlar bulunduğunu söyledi. Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, Gazeteci Fatih Altaylı`yı da dinledi. Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ile olan ilişkisini anlatan Altaylı, "Ben Cübbeli Ahmet`i bilmezken ondan korkuyordum, şimdi adamın içerde olmasına üzülüyorum" diye konuştu.
HİÇ BİR SİYASETÇİNİN YAPAMADIĞINI O YAPTI
Batı sevr-i istiyor diye ABD büyük elçisini kovmuştu.


RAHMETLİ ERBAKAN HOCA`NIN ACI İTİRAFINA DİKKAT EDİN!
Yıllar önce Rahmetli ERBAKAN söylemişti BAŞBAKAN OLDUKTAN SONRA ABD BÜYÜKELÇISI ZIYARETIMIZE GELDI. BANA ŞUNU SÖYLEDI: BIZ BILIYORUZ KI SIZIN DAVANIZ İSLAM`DIR. BAŞBAKAN OLDUNUZ. TABII BU BIZIM HOŞUMUZA GITMEDI. AMA BERABER ÇALIŞMAYA MECBURUZ. SIZINLE ÇALIŞABILIRIZ ANCAK 6 TANE... ŞARTIMIZ VAR. 1)İRAN ILE TICARETINIZ 50 MILYON DOLARDAN FAZLA OLMAYACAK. 2) İRAN`A GITMEYECEKSINIZ. 3)TÜRKIYE`DEKI AMERIKAN ÜSLERINE DOKUNMAYACAKSINIZ.... 4)DIĞER MÜSLÜMAN ÜLKELERLE DE TICARETINIZI ARTIRMAYACAKSINIZ. 5)ÇEKIÇ GÜÇ`E DOKUNMAYACAKSINIZ. 6) İRAN VE IRAK BORU HATTINI AÇMAYACAKSINIZ. BIZIM TARIHTE MEŞHUR BIR SADRAZAMIMIZ VARDIR, ALI PAŞA. ONUN MEŞHUR BIR SÖZÜ VARDIR: MÜHIM BIR IŞ YAPMAK ISTERSEM ÖNCE RUS ELÇISIYLE KONUŞURUM. NE DERSE TERSINI YAPARIM. BENDENIZ DE AMERIKAN ELÇISININ BÜTÜN DEDIKLERININ TERSINI YAPTIM." DEMİŞTİ.
İşte bu ülkenin Erbakan ve onun gibi düşünenlere her günden daha çok bu günlerde ihtiyacı değil muhtaçlığı var.
&8226; İşte, Rahmetli Hocamızın hikmet ve hakikat derslerinden bazı notlar:
``İslam, bizim zamanımıza ve arzularımıza uymaya mecbur değildir. Herkes ve her şey İslam`ın adalet ve saadet prensiplerine uymakla mükelleftir. Çünkü İslam; değişen ve gelişen bütün zaman ve mekânların ve her türlü ihtiyaç ve sorunların ilahi reçetesi ve kurtuluş çaresidir.´´
``Trabzon`un Fethi ve Pontus`un devrilmesi sırasında, çok zahmetli dağ geçitlerini aşma esnasında; Uzun Hasan`ın annesi Sara Hatun`un: ``Ey oğul onca mülkün sana yetmez mi? Bir Trabzon için bunca meşakkate değer mi?´´ sözlerine karşılık Sultan Fatih`in cevabı:
``Ben bütün bu zahmet ve mihnetlere, yeni bir ülke daha fethetmek, mülkümü genişletmek ve kahramanlık göstermek için değil; Allah`ın adalet hükümleri buralarda da uygulansın; Buradaki insanlar da gerçek huzur ve hürriyetle tanışsın ve böylece benim kulluk görevimde bir eksiklik kalmasın ve bunların hesabı benden sorulmasın diye katlanıyorum!...´´
``Şimdi maalesef bütün İslam Alemi ve özellikle Türkiye`miz, Üstü açık umumi bir Siyonist sömürü ve sindirme hapishanesine çevrilmiştir. Ve ülkemiz, bir nevi esir kampı görünümündedir. Bu nedenle farklı din ve düşünceden bütün insanlarımızın, gerçek bir huzur ve hürriyete, refaha ve saadete ulaşması için, ilmi ve insani ölçüler içerisinde her türlü cehdü gayreti göstermek, İslamiyet`imizin ve insaniyetimizin bir gereğidir.´´
``Tasavvuf: tarihimiz boyunca İslam`ın, usta-çırak metoduyla örnek alarak, yaparak ve yaşayarak öğrenildiği bir talim ve terbiye mektebi olarak hizmet vermiştir. Nefisle mücadelenin ve kötü düşüncelere karşı direnmenin manevi kışlası hükmündedir.
"Kur`an`ın, Beytullah`ın damına veya bir dağın başına, hazır bir kitap şeklinde gönderilmeyip, onu bizzat tarif, tatbik ve talim etmek üzere Hz. Peygamber Aleyhisselama indirilmesi de, bu hikmetledir.´´
``Müslümanın ve sorumluluk sahibi inançlı bir insanın vazifesi: ``Şu farzdır, şu haramdır. Şunlar günahtır, şunlar sevaptır!...´´ diye konuşmak ve edebiyat yapmak değildir.. Asıl görevimiz: İyilikleri yürütecek, kötülükleri önleyecek bir adalet düzenini kurup yerleştirmektir. Yani Cenabı Hak bize: ``Faiz haramdır, alan da veren de günahkârdır´´ diye konuşmamızı değil, faiz sistemini değiştirmemizi emretmektedir.
Bakınız, ``Faiz, haramdır, günahtır´´ şeklinde papağan gibi milyonlarca kere tekrarlanan sözler, vaizler, nasihatler, faiz oranını ve tahribatını artırmaktan başka bir netice vermemiştir.
Halbuki, ``Faiz kaldırılmıştır´´ kararnamesinin mürekkebi 1 mg. bile tutacak değildir... Ancak bunun gerçekleşebilmesi için ilmi, siyasi ve disiplinli, ciddi bir gayret gerekmektedir.
İşte bu nedenle, şu anda MSP`nin (ve diğer Milli Görüş partilerinin A.A.) mevcudiyeti; ülkemizde ve yeryüzünde, adalet düzenini gerçekleştirmek ve hasretle beklenen, barış ve bereket medeniyetini ilan etmek kadar önemlidir!
``MSP, sinsi Siyonist ve emperyalist güçlere karşı kurduğumuz bir siperdir. Bize ve ülkemize yönelik tehdit ve tehlikeleri savuşturmak üzere böyle bir imkândan yararlanmak, akli ve dini bir vecibedir, bir vesiledir. Ülkemize ve milletimize hizmet için her münasip fırsatı değerlendirmek görevimizdir.´´
``Dikkatle incelenirse, Bedir Harbi`nin de, müşriklerin koyduğu savaş usulleriyle yapıldığı görülecektir. Çünkü asıl olan ve amaçlanan, usul ve şekil değil; niyet ve neticedir.´´
``Siyaset bizi ilgilendirmiyor´´ demek; ``Kur`an`ın yarısı ve insanlığın sorunları bizi alakadar etmiyor´´ demekle aynı anlama gelir. Kur`an`ın prensipleri, Müslümanların ve insanlığın problemleri, kendilerini ilgilendirmeyen kimselerin: şefkat, merhamet, huzur ve hoş görüyle alakalı sözleri sahtedir.
Böyleleri ya İslam`ı tam bilmeyen ve Kur`an`ı incelemeyen gafil ve cahil kesimlerdir. Veya bile bile gerçekleri ve kulluk görevlerini görmezlikten gelen kötü niyetli kimselerdir.´´
``Cenabı Hakkın, şer cephesine ve şeytan ekibine, bizden daha çok maddi imkân ve eleman vermesi, inananlar için bir nevi rahmettir. Çünkü böylece, daha dikkatli olmamız, daha çok çalışmamız ve neticede daha büyük şeref ve sevap kazanmamız murat edilmiştir.´´
``Herhangi bir konuda, en uygunu ve en doğruyu bulmak için gayret gösterip gerçeği ve gerekeni öğrenmek, ilahi bir nimet ve inayettir.
Ancak bu durumun, yani bulduğumuz doğrunun, hakkımızda hayırlı ve yararlı olup olmadığını fark etmek de, ayrı bir fazilet ve ferasettir.´´
``Biz bütün esbaba tevessül etsek ve her türlü gayreti göstersek bile, Cenabı Hak istediğimiz neticeyi vermeye mecbur değildir. Beş mi çok, bin mi çok? Bu akılla ve matematikle tespit edilir. Ama bazı durumlarda bizim hakkımızda beş mi hayırlı, bin mi hayırlı, işte bu ancak imanla, İslamiyet`le ve kadere teslimiyetle bilinir.´´
``Her şuurlu Müslüman kendisini: Hz. Peygamber Efendimizin Uhud`da diktiği nöbetçi yerinde görmeli, dünyalık heves ve hesaplarla görev yerini terk etmenin, nelere mal olacağını devamlı düşünmelidir.´´
``Bir Hak davaya makam ve menfaat düşüncesiyle girenlerin veya nefsi ve dünyevi hesaplarla yan çizenlerin; cehenneme atılmak için kendilerine başka günah aramaları gereksizdir.´´
``Cenabı Hakkın en sevdiği insan, kendi görevlerini en iyi şekilde yerine getirmekten ve şahsi hatalarını ve noksanlarını düzeltmekten, başkalarıyla uğraşmaya vakit bulamayan müminlerdir.´´
``Askerlikte, malum ve makbul eğitim süreci ve hizmet kademeleriyle, terfi ederek sadece orgeneralliğe erişilir. Ancak; mareşal olabilmek için, mutlaka birkaç meydan muharebesini kazanmış olmak gerekir!´´
Bunları okuyunca aklıma geldi:
``Erbakan`ı siyaseten öldürüp gömdük. Ama yetmez, üzerine beton dökmemiz gerekir!´´ Diyen Siyonist lobiler acaba bu meydan muharebesinin telaşı ve tedirginliği içinde mi, bu sözleri sarf etmişlerdir!?.
İçerisindeki çarpıcı tespitlerin kime ait olduğunu çok iyi bildiğimiz ve canu gönülden desteklediğimiz ``stratejik hedef´´ Kitapçığının, ciltler dolusu gerçeği özetleyen kapağındaki resim, İsrail`i göstermektedir. Ve buna O muhteşem Zatın dışında hiç kimsenin, ne feraseti ne de cesareti yetmeyecektir!...[1]
Bugünkü Tevrat`ın büyük kısmını yazanlar, Yahudilerin üzerinde tarih boyunca kontrollerini sürdürmüş olan hahamlardır. Beni İsrail Tevrat`tan önce kendi ananelerini, örflerini Kabala adlı bir kitapta toplamışlardı ve bu Kabala`ya sıkı sıkıya bağlı idiler. Kabala`daki görüşlerini Tevrat gönderildikten sonra da muhafaza ettiler. Kendileri Tevrat`a uyacaklarına, Tevrat`ı eski ananelerine uydurmak yoluna saptılar.
Kendilerine, Kabala`nın bir hedefi olarak, kesin dünya hâkimiyeti vadedildiğine inanıyorlardı. Bunun için de yapılması gerekenleri şöyle özetliyorlardı.
1- Bütün Yahudiler toplanıp, Filistin (Kudüs)`e yerleşecekler.
2- Süleyman mabedini inşa edecekler. (bunun için Mescid-i Aksa`nın yıkılması gerekir)

3-Fırat ve Nil arasındaki topraklara (Arz-ı Mev`ud) sahip olunarak bu bölge merkezli (Büyük İsrail Projesini) gerçekleştirecekler.
Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır..

Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz. Herkes kardeşi için yaşar. Menfaati Öldürmenin en kolay yolu budur..

Namaz dinin direği, cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil cihad yapıyoruz..

Müslüman hakkın hakimiyeti için ``motor``, şerrin yok olması için ``fren`` olma görevlisidir....

Hakk`ı üstün tutmak her zaman saadet getirir..

- Milli Görüş; Bu milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür.

İman varsa imkanda vardır, milli görüşçü asla vazgeçmez.

Bir çiçekle bahar olmaz. Ama! Her bahar bir çiçekle başlar...

Irak`ta ölen bir tek çocuğun vebalini, yedi sülaleniz alnını secdeden kaldırmasa da ödeyemeyecektir..

Kelime-i şehadet getirip iman etmekle her işimiz bitmiyor, tam aksine, kulluk imtihanımız yeni başlıyor. Yani kelime-i şehadet, bir nev`i, Kur`an programıyla yapılan kulluk imtihanına, giriş belgesidir.

İslâmi tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah`tandır.

Aşk, azim ve Millî Görüş tekeden bile süt çıkarır.

CİHAD: Kur`an nizamını kurmak ve yürütmek için var gücümüzle çalışmaktır.

Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz..

Biz mantar zihniyetli değiliz, biz çınar ağacıyız..

Herkes milli görüçcüdür ama farkında değildir.

Allah`ına kul olmayan davasına er olamaz.
.
Hak`kın tesisi için çalışmamakla Batıl`ın hakimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur...

Akıl, bir işin sonunu düşünmektir. Yani karını, zararını çok iyi hesap ederek bir işe girişmektir. Çünkü son pişmanlık para etmeyecektir. Ve ``ah keşke´´ sözleri, akılsızlığın neticesidir.

Akıl; "şunlar, şunlar doğru ise, şunlar da doğrudur" şeklinde bir mukayese ve muhakeme (karşılaştırma ve karar verme) kabiliyetidir. İslamsız akıl, tek başına ilk ve mutlak doğruları bilemez, hayır ve şerri tayin edemez.
İslamsız bütün nimetler ve saadetler eksiktir ve yetersizdir. Bu nedenle "Bugün dininizi ikmal ettim ve nimetlerimi tamamladım" ayeti en son indirilmiştir.

Akıl, bir temyiz (iyiyi kötüden seçip ayırma) yeteneğidir.

Akıl; İmanın ve İslam`ın emrinde en büyük nimet, nefsin ve şeytanın elinde ise, sebebi felâkettir.
AKP Milli Görüş gömleğini çıkarıp, Amerikan Çuvalını giyince üç şey oldu..
1) Hidayetleri karardı
2) Hayrı, şerri ayıramıyor
3) Hayır diye şerre hizmet ediyor.
Bunun sonu da helak olmaya gider, insanlık tarihinin isbatı budur.
AKP Hükümeti hormonlu birer domatese benzer.
Hormonlu bir domates nedir biliyor musunuz?
Hormonlu bir domates dıştan güzel ve lezzetli görünür, fakat içi ya boştur, ya da kurtludur.
Umarızki bunlar içi boştur, çünkü kurtlu olursa durum daha da vahim..
Akp bu gün en cok milli görüşten korkuyor.
Neden?
Hırsız en çok kimden korkar?
Hırsız en çok EV SAHiBiNDEN korkar.
- Herhangi bir durumun oluşmasında ve gelişmesinde Müslümanların üç ayrı safhada, takınacağı, üç ayrı tavır vardır:
1- Önce emredilen ve yapılması gereken bir konuda, takatımızın sonuna kadar ceht, gayret ve her türlü esbaba tevessül,
2- Olayın meydana gelişi sırasında, korku ve telâşa kapılmadan Allah`a teslimiyet ve tevekkül,
3- Sonunda ise, takdire rıza ve ortaya çıkan neticenin hakkımızdaki en hayırlı durum olduğunu kabül etmek gereklidir.
- Peki, " Neden şu an siyonistler hakim, biz mahkûmuz?"
1- Siyonistlerin batıl da olsa, kendi davalarına inancı bizden fazla olduğu için..
2- Onların şeytani gayeleri uğrunda ki gayreti ve cihadı, bizden üstün olduğu için.
Siyonist emeller taşımayan, ülkemiz aleyhindeki faaliyetlere karışmayan, başkalarını ezmeyi ve sömürmeyi amaçlamayan, dürüst ve sade yahudilere karşı hiçbir düşmanlığımız söz konusu değildir. Biz, temel insan haklarına saygı çerçevesinde, herkesle birlikte ve barış içersinde yaşamaya hazırız ve razıyız.
- Evet, hayat; iman ve cihattır.. Bu iki değer ve dinanizme, kim sahip olursa, zaferi onlar kazanacak ve üste çıkacaktır.
- Düşmanlar ve canavarlarla dolu ıssız ve karanlık bir orman kurtulmak için, nasıl ki;
1- Teh bölgelerini ve güvenlik yollarını gösteren bir haritaya,
2- Doğru yön tayinine yarayan bir pusulaya,
3- Ve de çevremizi aydınlatacak bir ışığa ihtiyaç vardır.
İşte, haksızlık ve şeytanlıklarla kaplı bir dünyada, selamet yolunu bulmak için de, Kur`an bir harita, akıl bir pusula, iman ise önümüzü aydınlatan bir fener hükmün-dedir. Bunlar biri birinin tamamlayıcısıdır. Biri olmadan diğeri işe yaramaz ve kurtuluşa ulaştıramaz.
- İslam`ın dışında, hiçbir Hak ve hakikat kaynağı yoktur.
Fen ve hikmet, sanat ve sanayi dahi, İslam`ın içindedir ve onun bir şubesidir.
İlhamını Kur`andan almayan hiçbir ilim ve teknik asla hayr-ı mahz olamaz, şerden ve zarardan arınmış sayılamaz.
Mutlaka yeterli ve yararlı olduğu savunulamaz.
Felsefelerin ve filozofların birbirini inkârı, ideolojilerin devamlı çatışması, beşeri kanun ve nazariyelerin eskimesi ve değişmesi, hatta yapılan ilaçların bile, bir müddet sonra yan tesirlerinin anlaşılması, hep bu yüzdendir.
- Müslümanca düşünmenin üç temel esası vardır:
1- Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Ahiret ise, dünya hayatının hesabı ve imtihandaki artı ve eksi puanların karşılığıdır.
Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize, çok yakındır.
2- İslâm Dini, Allah yapısıdır. Bunun için mükemmeldir ve tastamamdır. Haşa, zerre kadar noksanı, fazlası ve hatası bulunmamaktadır.
3- İslâm Dini, bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve ondan bir şey çıkarılamaz. Baştan sona Hak`tır, hayırdır ve hepsi, herkes için ve her yerde lazımdır.
Çünkü İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.
- Şu dünyaya gönderiliş gayemiz olan kulluk imtihanını başarabilmek için, üç tane temel ve birbirini tamamlayan esas vardır:
1-Her şeyden önce İslâmı öğrenmek, İslâmın her konudaki emrini bilmek,
2-Öğrendiğimiz İslâmi esaslara göre yaşamak, Kuranın hükmünü hayatımıza tatbik etmek,
3-Her yerde, her halde ve her meselede, mutlaka İslâm`a göre, yani İslâmca düşünmek.
Yani, itikat ve ilmihal konularını öğrendiği ve bildiği bir kısım ibadetleri yerine getirdiği halde, ticaret, siyaset ve devlet hayatında müşrikler gibi düşünen, olayları batılı ve cahili ölçülerle değerlendiren bir kimse, hakikat nazarında Mümin sayılamaz.
Örneğin:
Beş vakit namazı imamın arkasında ve tadili erkanıyla kılan bir insan, içinden ``Camiden çıktıktan sonra, sattığım tarlanın parasını acaba hangi bankaya yatırsam?´´ diye geçiriyor ve rahatlıkla faiz yiyorsa, bu kişi islamca düşünmüyor demektir.

- Milli Görüş çağdaş bir medeniyet projesidir. Milletimizin kendi görüşüdür. Sultan Fatih`in İstanbul`u feth ederken kalbindeki inanç ne ise Milli Görüş odur.
Bizim milletimiz bin yıl Milli Görüş ile dünyaya hakim oldu. Bugün de bütün dertlerimizin ilacı MİLLİ GÖRÜŞ`TEDİR.
Bütün gücüyle ve tüm imkanıyla inandığı Hak yolunda çalışarak manen ve maddeten kalkınmış "Yeniden Büyük Türkiye`nin" kurtulmasında insanlığın özlediği medeniyetin tesisinde ve bütün insanların Refah, Saadet ve Selamete ulaşması yolunda hizmeti geçenlere NE MUTLU!...
``Siyonizm`i bir timsaha benzetirsek, bunun üst çenesi, komünizm, alt çenesi ise kapitalizmdir. Alt ve üst çenenin (komünizm ve kapitalizm) karşılıklı çarpışmaları düşmanlıklarından değil, ağızlarına giren avlarını parçalamak ve gövdeyi (Siyonizm`i) beslemek içindir.
´´ Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
"Demokratur ; bunların tink tank kuruluşları var, çeşitli kuruluşları var, YANİ HALKI İDAREYE ALET ETMEK için geliştirilmiş sistemleri ve hazırlanmış uygulayıcı orduları var.´´ Demişti.
Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN

BATILIN HAK ANLAYIŞINA GÖRE HAK 4 SEBEPTEN DOĞAR:
1-Kuvvet
2-Çoğunluk
3-İmtiyaz (Ayrıcalık)
4- Menfaat (Çıkar)

HAKİKİ HAK ANLAYIŞINA GÖRE DE HAK 4 SEBEPTEN DOĞAR:
1-Cenabı Hakkın bütün insanlara doğuştan eşit olarak verdiği temel insan hakları
a-Yaşama Hakkı
b-Neslin Korunması, Irz ve Namusun Korunması Hakkı
c-Mülkiyet Hakkı
d-Aklın Korunması Hakkı
e-İnancın Korunması Hakkı
2-Emek
3-Karşılıklı Rıza ile Yapılan Mukavele
4-Adalet Gereği Doğan Haklar. Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
Neymiş Avrupa Birliğine Girecekmiş..!
Neymiş avrupa birliğine girecekmiş.
Avrupa birliği dediğin ne senin be.
Ne aile kalmış, ne çocuk kalmış,
uyuşturucu, içki, her türlü felaket.
Çökmüş Çürümüş
Sen hangi inancın evladısın,
hangi tarihin çocuğusun,
neyi bırakıp nereye gidiyorsun.
DELİMİSİN BE DELİMİSİN..! diyordu.
Günümüz iktidarının bir çok mensubu bu terbiyeni insanı taka bizim içim,izdeki bir takım soysuz kumpanyası bu inanan insanları etkisiz hale getirmekte.
Vatana, din,e insana hainlikler siyaset adı altında yapılmaktadır.
SORUYORUM?
Sizler KİMSİNİZ?
BU VATANI DÜŞÜNENLERE SELAM ve DUALARIMLA
17-Ekim-2014
Alanya


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.