GIYBET, KÜFÜR NİFAK ve SİYASET
Mustafa Mete İSLAMOĞLU YAZIYOR GIYBET, KÜFÜR NİFAK ve SİYASET Milletler mücadelesinde siyasi yapı; toplumların sevk ve idaresinde, güven, huzur, hak ve sosyal adaleti tesis eden bir içtihat alanıdır. İslam toplumlarının sık sık düştüğü hatta düşürüldüğü çıkmazlar; zulüm, vahşet, sömürü, küfrün her türlüsü.. Batı`lı İslam düşmanlarının Müslümanlar üzerine oynadığı oyunlardan yani; İslamiyetin düşmanlarından kaynaklanmaktadır. Bu zulüm tezgahına düşenler ise cahil, dini hiç bir terbiye almamış sosyal hayata kapalı devrede yetişmiş kesimin insanlarıdır. Cahilleri aldatmanın kolay olduğunu iyi bilen İslam düşmanları , bizim içimizdekileride bu yolla kullanmaktadır. NEFİS ve SAPLANTI! Hataların bilmemezliklerin ağır faturasını milletçe ödemeye alıştırıldığımızdan bu oyunlar halen devem etmektedir.Müslümanların bu içtihat alanındaki yanılmaları nefsin galebe çalmasından dahada artmakta ve bunun önüne geçilmesi mümkün olmamaktadır. ``NİFAK ve BİR İDAM´´ Türkiye ve dünyaya Menderes`in idam haberini morsla böyle duyurmuşlardı.´´DİNİMDEN DÖNERİM AMMA PARTİMDEN DÖNMEM´´ diyenlerin olduğu bir toplumda bu anlayışla İslam düşmanlığını körükleyenleri bizzat yakından tanıdım. Rahmetli Adnan Menderes`in idam edildiği haberini duyan bir baba ve oğlunun, bu vahşeti kutlamak için içki masası kurduklarını ve baba ile oğlunun kadeh kaldırdıklarını, komşumuz oldukları için yakından biliyorum. Bu kıssadan bir hisse.. ya bilmediklerimiz neler yokki... İmanı zedeleyen, vicdanı hiçe sayan ahlakı, fazilet hissini, çiğneyenler zulmü, vahşeti dahi siyasi inanç uğruna marifet sayabilmekte.. buda ``GIYBET ve KÜFRÜN´´ ta kendisidir. İslami hareketlerin en büyük çıkmazlarından biri ise siyasal alanda küfür temelinde okumaya yönelmeleridir. Çünkü siyasetin varlığını iman ve küfür ayırımı çerçevesinde yorumlayarak büyük sorunlara yol açtılar. İslam siyasal teorisini iman ve küfür ayırımı bağlamında ele alarak çeşitli kargaşalıklara, kaoslara ve çatışmalara davetiye çıkardılar. İslam toplumlarında siyasal arayışlar içinde olan, çeşitli faaliyetler örgütleyen ve bir takım eylemlerde bulunan İslami hareketler, siyasal teoriyi bu söz konusu iki kavram üzerinde tanımlamak suretiyle oldukça dar bir siyasal dünya anlayışına sıkışıp kalmakta. Birbirleriyle çatışmacı bir rekabet, karşılıklı olarak bir birlerini dışlayıcı, ötekileştirici ve reddedici tutumlar bir milletle alay etmek ve onu hiçe saymak olduğunu hç düşünmeyenler toplumu yaralamaktadır. Bundan dolayı bütün toplumsal kesimlere hitap eden, kuşatıcı ve tarihsel mirasla bağdaşarak çağdaş döneme hitap eden bir siyasal tutum geliştirmekte zorlanıyorlar. İman ve k-üfür ayırımını siyasal alan ile özdeşleştiren yaklaşımın başında haricilik gelmektedir. Haricilere göre hem Şia hem de Ehl-i sünnet İslam`dan uzaklaşmış yaklaşımlardır. Hakimiyeti Hz. Ali ya da Muaviye`ye hasretmek bunun somut ifadesidir. Oysa hakimiyet sadece Allah`ındır. Onun dışında bir arayış içinde olmak küfürdür. Bu yaklaşımlarıyla, siyasal ayrışmasını imanla temellendirir ve kendisi gibi siyasal pozisyon edinmeyenlere de küfür damgasını vurur. İslamın özünü zedelemeden ve imani duygularla oynanmaden vicdan ve insan bilincini unutmadan yapılan her hareket bizim milletçe özlediğimiz bir davranış biçimidir. TBMM`DE KÜFÜR ve NİFAK TBMM`de bundan bir süre önce seyrettiğimiz bir manzarada milletin içinden seçilip yine milleti temsil için gittikleri mecliste ``Ana avrat tekme tokat birbirlerine girenlerin millet adına hizmet yaptıklarını sanmaları büyük bir hata nifak ve küfürdü. Onlarında sonradan bu yapılanlardan pişman olduklarına inanıyorum. Siyaset meydanında nifak ve küfrün olması hiç bir topluma ve siyaset erbabına yakışan hareket değildi. İslam-i edebin zayıflığını gösteren bu davranışların devam ettiğini milletçe asla istemememize rağmen `` GIYBET-NİFAK ve SİYASET üçgeninde Türk ve Müslüman millet olan bizlerin heder olduğunu bir kez daha hatırlatmak istedim. 2014 yılının bu son gününde Bu satırlardan 2015 senesinde aziz ve çileli milletimize meclis çalışmalarında hizmet verenlere, Türk ve İslam alemine ve tüm dünya insanlarına zülümsüz, gıybetsiz, nifaksız, huzurlu sağlık dolu günler diliyorum. Selam ve dua ile 30-ARALIK-2014
|