Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (776)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 10.11.2015 13:34:07

HİLEBAZSIN KILIÇDAROĞLU


Kas 9 saat 11:55 PM


HİLEBAZSIN KILIÇDAROĞLU


15 Haziran Milletvekili Genel Seçimi`nde başarısız olan CHP Genel Başkan K.Kılıçdaroğlu yüzde 60`lık bir blok oluştuğu, AKP ile koalisyon kurulacağı, Meclis Başkanı seçimi, MHP suçlamaları gibi bahanelerle gündemi karıştırdı.

Tabanda oluşan "Genel Başkan" değişikliği öngören olağanüstü Kurultay taleplerini başından savdı...






Bu kez 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi sonuçları CHP`de yeniden kurultay tartışması başlattı.

Muhalefet "Olağanüstü Kurultay" toplamak için imza topluyor, Genel Merkez`in yeni seçilecek delegeleri etkilemesini engellemeye çalışıyor.

Genel Merkez ise "Gündemimizde olağanüstü kurultay yok, olağan kurultay takvimi işliyor"noktasındadır, vakit kaybetmeden elini güçlendirmenin çabasını veriyor.






Nitekim 15 Haziran seçimleri sonrası CHP; Siyasi Partiler Yasası, tüzük ve yönetmeliklerin hilafına "Delege Seçimi Duyurusu" hükümlerine uymaksızın,

Yalnızca İl ve İlçe örgüt idarecilerinin yakınında olan üyelerle sessiz sedasız 12 il kongresi ve en az üçte bir ilçede kongreleri tamamlamış, yeni kurultay delegelerini belirlemiştir...

Belli ki, seçilen delegelerin tümü Kılıçdaroğlu tandanslıdır.






Bu Pazar da yine hukukun "Delege Seçimi Duyurusu" hükümlerine uymaksızın, çoğu üyenin bilgisi dışında bir çok ilçede kongreler yapıldı, Kılıçdaroğlu tandanslı "yeni delegeler" seçildi.

CHP Genel Merkezi yılbaşından önce bütün il ve ilçelerde kongreleri tamamlayarak kurultaya yeni delegelerle gitmeyi kafasına koymuş gibidir.






Ne ki CHP Tüzük Madde 48 A; "İlçe ve il kongrelerinin delege sayıları, partinin son genel milletvekili seçiminde aldığı oyla orantılı olarak Merkez Yönetim Kurulu kararı ile belirlenir" diyor.

Buna göre 1 Kasım Milletvekili genel seçimleri resmi sonuçları beklemeksizin CHP`nin delege seçimlerini yapması hukuksuzluk ve bir hak hırsızlığı anlamına geliyor...






K.Kılıçdaroğlu ise "Hiçbir kongreye müdahale edilmeyecek.Tek bir delege seçimi ile ilgili en küçük bir şikâyet gelsin, hemen gereğini yapacağım" diyor.





Aslında pek çok kişi `siyasi partiler var, seçimler yapılıyor` diye Türkiye`de demokrasi olduğunu sanıyor, oysa tam tersi doğrudur; seçimler demokrasinin gerçekleşmesinin değil, engellenmesinin araçları olarak görev yapıyor.

Bu sayede siyasi partilerde oligarşik yapılar ayaktadır, sömürü, yağma ve talanın sürüp gitmesi olanaklı hale geliyor.






Şimdi önemli olan CHP`nin bu Kurultay sürecini ayrışmalara neden olmadan tamamlamasıdır.

Ayrışmalara neden olmamak için ya da bir siyasi partinin geleceğe dönük hayatta kalma taktiği olarak iki temel unsura özen gösterilmesi gerekiyor.

Birincisi; Karar alma mekanizmalarının parti tabanı ile birlikte hareket etmesi,

İkincisi; Siyasetçilerin şeffaf, adaletli ve dürüst siyaset, diyalogcu eylemi benimsemiş kişiler olmasıdır.






Ama ne gezer? CHP`de, bu konuda Genel Başkan K.Kılıçdaroğlu ve kadrosu büyük bir sorun olarak öne çıkıyor.

Kılıçdaroğlu Atatürk`ten emanet aldığı CHP`de,

Programında,"Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği zemininde kurulmuştur"ifadesine rağmen,

Bugün, kimse CHP`nin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir bölümünün düşüncesini ve karakterini oluşturan "CHP`lilik Duruşu"na ki;

-meşrutiyetler döneminde Mithat Paşa, Namık Kemal, Talât Paşa`lardan, emperyalizme karşı ezilen bir ulusun devriminde Atatürk`ün devrimlerinden yükselmektedir-

Atatürkçü milliyetçilik anlayışı ve O`nun inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda belirlenen Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığı ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğüne bağlı olduğunu söyleyemiyor...






Ya? CHP liberal sosyal demokrasi eksenine oturmuştur, deniyor.

Halbuki, Kemalistler Sosyal Demokratları sever ama CHP`nin o günlerde de, bugün de halâ emperyalizmin sol ayağını temsil eden ve Atatürk devrimlerini reddeden Sosyal Demokrat saldırısı altında olmasını içine sindirmez.






Çünkü Türkiye`de, ABD`nin AKP`ye verdiği destekle "Egemenlik" iç içe iki aşamada el değiştirirken,

Birincisi;Türk Milleti çerçevesi, esaslı bir İslamcı kadro hareketiyle devletin elit kadrolarını oluşturan tüm yapılardan silinirken,

İkincisi; AKP`nin hareketini kısıtlayan ekonomik dengelerin yeniden düzenlemesi karşılığında İslam coğrafyasına yönelik politikalarda açık işbirliği ve kurumlaşmalar oluşturulur ve Türkiye ülkesi kimliksizleştirilirken;






Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu CHP`yi Türk milletinin hiç bir soy, din, mezhep, konum ayrımcılığını içermediği için devrimci,milliyetçi, lâik, cumhuriyetçi, devletçi, halkçı olan,

Bu yüzden bağımsızlıkçı-antiemperyalist ve çağdaş karakterinden sonsuza kadar boşamıştır.

O yüzden CHP Türkiye`nin en temel konusu olan egemenliğe ilişkin basireti dahi gösteremiyor.

Lideri ve kadrolarıyla birlikte güven vermediği gibi sevgi ve saygıyı da hak etmiyor.





Ama Kılıçdaroğlu, CHP`yi AKP`nin oluşturduğu merkezin diğer kutbu haline getirmeyi başarmış görünüyor.

Cumhuriyet seçkinleri ve eğitimlilere ek olarak emekçi kitle hedeflenmiş, hedef kitleye ulaşmak üzere yeni bir jargon geliştirmiştir.

Egemenlik, Laik Cumhuriyet tartışmaları yerine bölüşüm tartışması, sınıfsal sorunlar, kişi hak ve özgürlükleri savunuculuğu yapılıyor.

Atatürkçü kadrolar tasfiye olmuş ve YCHP sosyal demokrat, sosyalist, kürtçü, cemaatçi, liberal, oradan-buradan kadrolarla "her kafadan her sese" dönüşüvermiştir...







15 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimleri ardından,

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu`nun, "Bu partiye demokrasiyi getiren kişiyim" iddiasının boş olduğu anlaşılmıştır.

Onun Kemalizm`i partiden dışlamak, CHP`yi "Ekmeleddin İhsanoğlu" na mecbur bırakmak ya da "Mehmet Bekaroğlu"nu Kadın Kotasına yapılan bir darbeyle Parti Meclisine almak gibi her adımında bir hile kurduğu, "CHP`lik duruşunu" yok etmeyi misyon edindiği görülmüştür.






Artık adam denmez, çıkmış,

"Hiçbir kongreye müdahale edilmeyecek. Tek bir delege seçimi ile ilgili en küçük bir şikâyet gelsin, hemen gereğini yapacağım" diye yavuzluk yapıyor.

Ama bir çok il ve ilçeden yasal olmayan kongrelere yapılan itirazlar masasında bekliyor...

İnsanlar hayal kırıklığına düşüyor,güveni kalmıyor,küsüyor ve CHP eriyor,eriyor,eriyor.




10.11.2015






































Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.