Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (776)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet YAVUZ - (Ziyaretci) 16.04.2020 15:03:36

İstifa olayı ve geri planı

İstifa olayı ve geri planı

Ahmet Yavuz

14 Nisan 2020

Bakan Soylu`nun istifası üzerine birçok kişi yorum yazdı. Kendine göre değerlendirme yaptı. Yazının başlığındaki geri plandan kastım bu tür bir yorum yapmak değil. Benim işim de değil. Belli ki parti içinde tartışmalı konular var. Baştan beri içinde doğrular ve yanlışlar barındıran koronavirüsle mücadelede, geçen Cuma akşamı yaşananlar, derindeki krizi yüzeye çıkardı. Etkisinin kalıcılığını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Belli ki köklü bir sorun var ve gelecek hesaplarını etkileyecek&8230;

Benim esas üzerinde durmak istediğim konu başka. Cuma akşamı, hafta sonu sokağa çıkma yasağına ilişkin karar çok doğru ve yerindeydi. Ancak zamanlaması yanlıştı. Bunun üzerine sokağa çıkanlar da başka bir yanlış yaptılar. İki yanlış birden krizi büyüttü. Ama o yapılanlar o kadar yanlış bir mecrada tartışıldı ki, esas sorun gözden kaçtı ya da kaçırıldı.
Oysa geri planda iki kök sorun var. Bunları kabul etmeden bir adım ileri gitmek mümkün değil.
İlki iktidara ait olanıdır. Bugüne kadar her yaptığı halkın bir kesimince kabul gördüğü için iktidar hatalarının bedelini ödemedi. Bağışıklık kazandı. Bazı hatalarından dönse bile bu hataları ortadan kaldıracak büyük dönüşümleri yapmak yerine, hatalarından dolayı kendisine zarar gelmemesini önceleyen adımları atmayı tercih etti. FETÖ`de böyle oldu. Suriye`de böyle oldu. Olmaya da devam ediyor.

SORGULAMADAN KABUL ALIŞKANLIĞI

Öyle ki, destekçilerinin ``sorgulamadan kabul alışkanlığı´´ iktidarı tamamen kontrolsüz güç haline getirdi. Zaten yargı bağımsızlığı ortadan kalmıştı. Basında da aynı manzara egemen olunca keyfi yönetim alanı genişledi.
Gelinen noktada, ``sokağa çıkma yasağı konulsun´´ diyenleri vatan hainliğiyle suçlayan ucuz bir anlayış ülke sathında yayıldı. Geçerli akçe halini aldı. Bütün geçmişi şöyle veya böyle ihanetle maruf ya da tek özelliği iktidarı alkışlamak olan türedilerin sesi diğer sesleri bastırdı. Aynı insanlar geçen hafta sonu konulan yasağı alkışladılar. Bu da yetmedi, bunların bir kısmı, Cuma akşamı yasak öncesi bakkallara hücum edenleri ``ayı sürüsü vb.´´ nitelemelere layık buldular&8230;
Aynı kitlenin yüz seksen derece farklı iki ayrı politikayı, bu kadar kısa zamanda, aynı iştiyakla desteklemesi evlere şenlik bir durumdur. Bunun izahı akıl ve mantıkla açıklanamaz.
Belki şunu da ilave etmek lazım: Son yerel seçimlerdeki sonuçlar, iktidarı daha çok ``kendisi için bir varlık´´ haline getirdi. Kendisi için bir varlık haline gelen, eğer bunun farkında olamazsa, daha çok hata yapar, çöker. İşlevsel olarak biter. Çünkü varlık sebebi ortadan kalkmıştır. Tarih bunu söylüyor.
İkinci sorun cehalet. Evet, sokağa çıkma yasağının ilanı geç bir saate bırakılarak hata yapılmıştı. Açıklama da eksikti. Aynı açıklamanın önüne ``fırınlar açık olacak´´ ifadesi eklenseydi, bu ölçüde sokağa çıkma talebi olmazdı. Ancak, kimse kusura bakmasın, o gece, insanın yüzünü kızartacak cehalet manzaraları ortaya çıktı. Gerçek budur. 1912-1922 yılları arasında aralıksız on yıl harp yaşamış, gereğinde çekirge yemiş bir milletin çocukları, eğer geçmişini unutmasaydı, açlık korkusuyla o ölçekte sokağa çıkmazdı.
SÜRDÜRÜLEN POLİTİKALARIN SONUCU
Bu karardan dolayı değil, bu kararı uzun zamandır almadığı için iktidarı eleştirelim. O gece verilen kararın zamanlamasından dolayı da iktidarı eleştirelim. Ama o gece sokağa çıkanları da eleştirelim. Bu nedir yahu?
Sanırım sürdürülen politikaların sonucu olarak hayat bulan cehalet, iktidar sahiplerini de ürkütmüştür.
Dört çıkarımla yazıyı noktalayalım:
1. Hazırlığı yapılmayan hiçbir iş başarılamaz.
2. Cehaleti yenmeden demokrasi vb. inşa edilemez.
3. Disiplininin anlamını kavramadan ve yaşam tarzı haline getirmeden hiçbir sorun çözülemez. Asker olduğumuz için disiplini sadece hizaya gelme/getirme ve itaat sandığımızı zanneden kısır görüş sahiplerine bir tanım vereyim. Belki lazım olur: ``Disiplin, kişinin üstüne düşen bir sorumluluğu yerine getirmeye, hiçbir zorlama olmaksızın gönüllü olma halidir.´´
4. Ahlak eğitimi vermeden ve örnek olması gerekenler bunu bütün boyutlarıyla topluma yansıtmadan din eğitimi çözümün ilacı olamaz.
Cumhuriyet, hayatın merkezine cehaletle mücadeleyi koymuştu. Bu, muasır medeniyete giden yolun yapı taşıydı. Programı terk edildiği için başaramadık. Ancak başka başarma yolu yok&8230;
Devlette biri gider, diğeri gelir. Esas olan sürdürülebilir bir gelecek inşasıdır. Yoksa ´´Hamam aynı hamam varsa bir tas değişti, yumruk aynı yumruk varsa vuran bir el değişti,´´ tekerlemesini söyler dururuz. Oysa buna ne vaktimiz var ne de mecalimiz&8230;


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.