Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nu birbirine düşüren, Akşener, adaylığa hazırlanıyor
Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nu birbirine düşüren, Akşener, adaylığa hazırlanıyor
24 Aralık 2022 Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com Kılıçdaroğlu, Akşener ve İmamoğlu üçgeninde oluşan karmaşık ilişkilerde ‘abla- kardeş’ten sonra ‘baba-oğul’ tartışmaları karşılıklı restleşmelere varacak operasyonlara dönüştü.
Türk siyasi hayatında görülmemiş siyasi ayak oyunlarını konu olan böyle bir tiyatroyu millet olarak ilk defa seyrediyoruz.
Senaristlerin planlı bir kurguya dayanarak hazırladığı ve başrollerini Akşener’in oynadığı oyunda Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ise figüran olarak kullanıldı, kullanılıyor.
… Ve ilk defa cezaya sevinen ve mutlu olanların kucaklaşarak kutlama ve sevinç sahnelerine milletçe şahit olduk.
Sosyal medyada en çok sevinenlerden birinin ise FETÖ’cüler olduğu görülüyor.
Ayrıca, ABD ve Avrupa basınında Türk yargısını ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı suçlayan yorumlar dikkatimi çekti.
Bütün bunlar bir arada değerlendirildiğinde ABD’nin Pensilvanya üzerinden işin içinde olduğu örgütsel bir dayanışma ve karanlık mahfillerde kirli bir oyunun tezgâhlandığı açıktır.
O malum emperyalist güç odakları, E. İmamoğlu’nu ileri sürerek Meral Akşener’in önünü açmaya çalışıyor.
Kısacası, E. İmamoğlu olamazsa Meral Akşener olsun istiyorlar.
Meral Hanım, Kılıçdaroğlu’na haber verilmeden gerçekleştirilen Saraçhane Mitinginde “85 milyon arkandadır” diyerek İmamoğlu’nu aday ilan etmesinin asıl sebebi planlanan oyunun gereği olarak Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nu karşı karşıya getirmekti.
Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin grup toplantısındaki o konuşmasına.
Kılıçdaroğlu, Meral hanımın CHP’nin içişlerine müdahalesinden İmamoğlu’nun İP genel başkanıyla gizli işler çevirmesine ve kendisine haber vermeden Saraçhane de şova dönüşen miting yapılmasından fevkalade rahatsızdı.
O, ona karşı bir ihanet planı olduğunu biliyordu ancak rahatsızlığını gizlemeye çalışıyordu.
İmamoğlu’nu “kucaklayarak” karşılayan Kılıçdaroğlu’nun, grup konuşmasında “CHP ailesinin üyesi” vurgusu yapması ve İmamoğlu’yla ilişkisini, “baba-oğul gibi” diye tanımlaması Kılıçdaroğlu’nun son hamleler karşısında içinde bulunduğu acziyetin bir ifadesiydi.
Aslında mağduru oynayan ‘abla-kardeş’ ikilisi, Kılıçdaroğlu’nu mağdur etmişti.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının satır aralarında İmamoğlu’na “Meral hanıma uyma ve vefasızlık yapma” diyerek uyarırken, CHP’lilere ise “vefalı olun ve bana sahip çıkın” mesajını vermiş oldu.
İnsanoğlu doymak bilmez, ‘iktidar ve yükselme hırsı’ uğruna değişir olduğu bir gerçektir.
İnsanlığın var olduğu günden beri nice sultanlar, krallar, iktidar ve taht uğruna kardeşlerini hatta evlatlarını katlettirdikleri ve nice evlatlar, babalarına ihanet ettikleri tarihten bilinen bir diğer gerçektir.
Kılıçdaroğlu, bu tarihi gerçeği unutmuşa benziyor…
İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını gülümseyerek alkışlaması ve İmamoğlu’na grup başkanı Özgür Özel’in övgüler dizmesi takdirden değil, bir mecburiyettendir.
Aslında ilan edilmeyen bir savaş için çoktan kılıçlar çekildi bile…
Kılıçdaroğlu, her fırsatta “iki belediye başkanımız yerlerinde kalacak ve hizmetlerine devam edecekler” ifadesine rağmen ne Mansur Yavaş ne de E. İmamoğlu bugüne kadar “Biz görevimize devam edeceğiz aday değiliz” demediler ve de demiyorlar.
İmamoğlu, tüm ısrarlı sorulara rağmen “bu omuzlar Türkiye’nin yükünü kaldıracak güçtedir, karar 6’lı masanındır” diyerek kendisinin adaylıktan vaz geçmeyeceğini ima ediyor.
Çünkü İmamoğlu, her şeye rağmenülke dışından ve ülke içinde çeşitli mahfillerden gelen destek fırsatını kaçırmamakta kararlı.
Ancak oyun hâlâ bitmedi.
…Madalyonun diğer yüzünde ise İmamoğlu’nu Kılıçdaroğlu değil, Meral ablasının bitirmeye çalıştığı gerçeği var.
Meral hanım, bu hamleleriyle Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nu birbirine kırdırırken, kendini de Cumhurbaşkanlığı adaylığına gizlice hazırlıyor.
Pusuda bekleyen Meral hanım başlattığı hamlelerinin sonuçları üzerinden zamanı geldiğinde ortaya çıkacaktır.
Bazı olayları anlamak için kâhin olmaya gerek yok.
Atalarımız, “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir” demişler.
Bazı gerçekler zamanda saklıdır.
Bekleyelim görelim…
|