Meral hanım kendince bir taşla iki kuş vurdu
Meral hanım kendince bir taşla iki kuş vurdu Seviyeli eleştiri siyasetin doğasında vardır ve de iktidar – muhalefetin arasındaki ilişkinin vazgeçilmezlerindendir.
Ölçülü eleştiriler, doğruların hatırlatılması yanlışlar ile eksiklerin giderilmesi bakımından hiç şüphesiz faydalıdır ve de yapılmalıdır.
Ancak, siyasi eleştirinin suça dönüştüren hakarete dönüşmesi asla kabul edilemez.
Ancak son yıllarda siyasi liderlerin kullanmış olduğu üslup ahlak ve nezaket kurallarını aştığı, sinirlerini kontrol edemediği, bir dönemi yaşıyoruz.
Yapıcı bir muhalefet anlayışı için haklı eleştiriler yerine dengesiz ve de pervasızca kelimelerle kurulan cümleler ile kullanılan dil hem kutuplaştırıyor hem de tansiyonu oldukça yükseltmektedir.
Hatırlatmak isterim ki, seviyesiz hakaretler asla eleştiri olmadığı gibi bir suçtur.
Siyasiler cezanın adli para cezasına dönüştürüleceği düşüncesinden hareketle siyasi rakiplerine hakaret etmekten çekinmemektedirler.
Ancak bu cezanın manevi ve vicdani sorumluluğu parayla ölçülemeyecek kadar ağırdır. (Tabii ki anlayana göre)
•
Bu gerçeklerden hareketle İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Cumhurbaşkanımıza yönelik sarf ettiği ve siyasi tansiyonun yeniden yükselmesine sebep olan o talihsiz açıklamalarına bakalım.
Sn. Akşener’in hakaret içeren ve hukuk açısından bir suç olan o skandal açıklamalarını kendisine yakışmadığını öncelikle hatırlatmak isterim.
“Sayın Erdoğan’ın İsrailli versiyonu olan Netanyahu” ifadesini kullanan Meral Akşener’ Sayın Cumhurbaşkanımızı eli kanlı bir katile benzetmesi siyasi ahlak değerleriyle bağdaşmayan bir ölçüsüzlüktür.
Bir bayan siyasetçinin hanımefendiliğine gölgede bırakan o talihsiz açıklamalarını dinlerken, “Meral Hanımefendi bu ‘ne bu şiddet, bu celal! Bu paranoyak ruh halin sebebi ve bu derece saldırganlığın sebebi nedir?” sorularını sormaktan kendimi alamadım.
Aslında işin gerçeği şu:
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, eleştiri ve hakaretlere daha çok ‘Bay Kemal’ diyerek Kılıçdaroğlu üzerinden cevaplar veriyordu.
Tüm eleştirilerine rağmen Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan tarafından muhatap alınmaması Meral Hanımı rahatsız ediyordu.
Ancak Meral hanım, son hamlesiyle bir yandan bölücü ihanet örgütü PKK ve siyasi uzantısı olan HDP’lilere destek vermiş diğer yandan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından muhatap alınmasını sağlamış oldu.
Yani ona göre siyasi ahlak, seviye ve hanımefendilikten çok daha önemli olan bir siyasi hamleyi başarmış olmaktı.
Nitekim Meral hanım, kendince bir taşla iki kuş vurmak suretiyle hedefine ulaşmış oldu.
Bir hatırlatma:
Cumhurbaşkanı Sn. R Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya “Sen zalimlerin sesisin. Sen devlet terörü estiriyorsun” şeklinde seslenmesi üzerine PKK’nın tv kanalları olan Roj Tv, Artı Tv, Nuçe TV ile MMC TV’ye bağlanan PKK’nın baş katillerinden Murat Karayılan ve Cemil Bayık açıklamalarında Cumhurbaşkanımız için “Netanyahu Filistinlileri, sen de çocukları ve sivil Kürt halkını katlediyorsun. Sen de İsrailli versiyonu olan Netanyahu’sun” ifadelerini kullanarak hakaretler sıralamışlardı.
HDP Diyarbakır Milletvekili Hisyaz Özsoy, kürsü dokunulmazlık hakkını kullanarak Meclis’te küstahça ifadeleri kullanarak Türk devletini terör devleti İsrail’e benzetmişti.
PKK terör örgütünün çete başları ile HDP’nin sözde vekillerinin tehdit ve karalama kampanyalarının hedef ve amaçlarını anlıyorum.
Onların hedef ve amaçları ile varlık sebebi vatana ve milletimize düşmanlıktır.
Ancak “Ben Türk Milliyetçisiyim” iddiasıyla 3 parti dolaşan ve 8 ay İçişleri Bakanlığı yapan İYİ Parti lideri Meral Hanım’ın benzer ifadeleri kullanmasını ve milli iradenin tercihiyle seçilmiş Cumhurbaşkanına hakaretlerini ise anlamakta zorlandığım gibi hazmedemiyorum.
Demek ki, siyasi ihtiras, insanı inandığı değerlerden uzaklaştırdığı gibi düşman safına kadar da çekebilmektedir.
Bunları yazarken gerçekten çok üzülüyorum, ancak bunları yazmamıza sebep olan Meral hanım ve etrafındaki şakşakçıları bilmem utanıyor mu?
|