MİLLET PARTİSİ VE MİLLET PARTİLİLER
MİLLET PARTİSİ VE MİLLET PARTİLİLER mehmet mutluoglu mehmetmutluoglu@gmail.com
MİLLET PARTİSİ VE MİLLET PARTİLİLER Mehmet Mutluoğlu Millet Partisi ve Millet Partililer Türkiye de alışılagelmiş makam için, mansıp için, para için; kasa için, masa için, nisa için mücadele veren siyasi partilerden çok farklı bir siyasi partidir. Millet partililer Siyaseti ilim, ahlak ve erdem temelleri üzerinde yürütmek isterler. Bir ahlaki ilkeyi korumak için bin iktidarı, bin makamı terk etmek temel ilkeleridir. Millet Partililer milletten görev istemezler. Milletin onlara görev vermesini beklerler. Ve millet onlara görev verdi mi de onu bihakkın dosdoğru yaparlar. Peki sen yerinde beklersen millet sana görev verir mi? denilebilir. Millet o seviyeye gelince biz görev bekleriz. Ve ancak o zaman ilmin, yüksek ahlakın, adaletin hakim olduğu ve emanetlerin ehline verildiği bir devlet ve toplum yapısını kurabiliriz. Diğer şekildeki bir görev talebi kendimizi de milletimizi de aldatmak anlamına geleceğine inanırız. Millet partililer diğer siyasi partilerimize bağlı insanları da yürekten severler. Ama vatandaşlarımızın bağlı olduğu partilerin ilme, ahlaka, adalete,emanetleri ehline verme noktasında; dine, devlete ve millete yaptıkları yanlışları alacakları hiçbir sonuca aldırmadan açıklıkla ortaya koymaktan da çekinmezler. Çünkü onlar görevlerinin iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak olduğunu bilirler. Millet partililerin eleştirileri; eleştirdikleri kimseler, partiler ve Partililer tarafından bir karşıtlık hatta düşmanlık gibi algılansa da halbuki onlar bu eleştirileriyle bu kardeşlerine en büyük hayrı ve iyiliği yapmak niyetinde ve amacındadırlar. Millet partililer makam beklentisi, ihale beklentisi ve benzeri hiçbir beklenti içerisinde değillerdir. Onun için Millet partililer için sadece Hakkı Hak bilip Hakk`a ittiba; batılı batıl bilip batıldan İçtinab etme temel düsturu söz konusudur. Hak ölçülerini öğrenmek,yaşamak ve tebliğ etmekten başka hiçbir endişeleri ve hiçbir korkuları yoktur. Bu konuda onları engelleyecek hiçbir güç de yoktur. Çünkü hiçbir beklentileri yoktur; sadece ve sadece Hak rızasına taliptirler. Millet partililer sadece Allah`tan korkar ve sadece Allah`a hesap verirler. Liderleri en güzel örnek olan âlemler sultanı Hazreti Muhammet Mustafa Sellellallahu aleyhi vesellemdir. Millet Partililer kendi parti liderlerine ve arkadaşlarına ve tüm mü`min kardeşlerine deruni bir irtibatları, sevgileri ve bağlılıkları vardır. Ancak bu bağlılık davalarının, inanç ve ideallerinin önüne asla geçmez. ``Mü`minler biribirinden yıkayan iki el gibidir.´´ Peygamberimizin hadis i Şerif`i onlara yol gösterir. Kendi parti liderleri ile doğrularda beraber olur eğer yanılırlarsa onları düzeltmeye çalışır. Bu görevi yaparken gelişigüzel değil ilimle, hikmetle; sorumluluk ve nizam içerisinde bu görevlerini gerçekleştirirler. Millet partililer Müslüman Türk milletinin Allah tarafından çok özel bir misyonla görevlendirildiği inancındadırlar. Yeryüzüne barışı, hakkı, adaleti, hakim kılmak; zalime gazap rüzgârı olmak, mazlumun gözyaşını dindirmek için Müslüman Türk milletinin görevli olduğu inancındadırlar. Millet partililer öncelikle kendilerinin bu misyona layık olmak için; bir büyük İç deney yaşamasını, bir büyük değişim yaşamasının gayreti içerisindedir. Diğer taraftan milletinin doğusuyla, batısıyla kuzeyiyle, güneyiyle; genciyle, ihtiyarıyla bu büyük misyonunu idrak etmesini ve bu görevi yerine getirmesini, bunu hazırlanmasını beklemektedir. Millet partililer hiçbir zaman da asla mağlup olmamışlardır ve olmazlar. Çünkü yaptığınız iş Hak ve millet rızâsına uygunsa;siz her an muzaffersiniz demektir. Biz siyaseti yaparken yaptığımız her işin, attığımız her adımın ameli salih olup olmadığına bakarız. Eğer yaptığımız iş ameli salih kapsamında ise biz o zaman her an kazananlarız. Ve eğer yaptığınız iş ameli salih kapsamında değilse dünyanın bütün makamları,bütün paraları sizin de olsa; siz dünyayı ve dünya imtihanını kavrayamamışsınız demektir. Millet partililer yüce dinimize, büyük devletimize, şerefli milletimize, şanlı tarihimize, kültürümüze, medeniyetimize,çok büyük hizmetler yapmışlardır. Şimdiye kadar hiçbir partiye nasip olmayan büyük hizmetler gerçekleştirmişlerdir. Samimiyetle araştıran, düşünen ve soran her millet evladı bu gerçeği çok rahatlıkla görecektir. Ama Millet Partililer yaptıkları bu hizmetleri sırf Allah için yapmışlardır ve bunları da pek anlatmaktan yana değillerdir. Çünkü hizmet Allah için, devlet için, Millet için yapılmışsa bu anlatılmaz. Millet Partisi ve Millet partililer çağımızı bir fetih çağı; toplumumuzu bir fetih toplumu yapmak arzusu ve isteğindedir. Millet partililer çağları aydınlatan kutlu medeniyetimizi yeniden uyandırmak;asrın idrakine sunmak; Kutlu Medeniyetimizi yeniden inşa etmek arzu ve isteğindedir. Millet partililer her yükselme ve yücelme hareketinin son tahlilde bir medeniyetin yeniden dirilmesi olduğunu çok iyi bilmektedir. Millet Partisi ve Millet partililer Müslüman Türk Milletinin kendi gerçek görevini idrak ettiği an ve kendini buna göre hazırladığı an Muhteşem Türkiye`nin mukadder olacağı kesin inancındadır. MİLLET PARTİSİNİN LİDERİ, TALEBELERİ VE TAKİPÇİLERİ GÜNÜBİRLİK POLİTİKACI ASLA DEĞİLLERDİR; ONLAR BİR SEÇİM SONRASINI DEĞİL 3 NESİL SONRASINI HAZIRLAYAN GERÇEK SİYASETÇİ VE DEVLET ADAMLARIDIR Türkiye`nin, Türk Milletinin en büyük problemi bir seçim sonrasını düşünen, seçimi alabilmek için her türlü boyaya girebilen politikacılara rağbet ediyor; ama devlet adamlarına rağbet etmiyor. Politikacılar; bir seçim sonrasını düşünürler ve seçimi alabilmek için bir çok ahlaki ilkeyi çiğnemeyi de göze alırlar. Ama devlet adamları; bir seçim sonrasını değil üç nesil sonrasını düşünürler. İlim ve yüksek ahlak üzerinde titrerler. derin bir tefekkür sahibidirler; mütefekkirdirler. Politikacı, dinden kitaptan bahsetse de seçimi her türlü hile ve aldatma yoluyla almakta hiç tereddüt etmez. Kitaba uymayan politikacı bu ahlaksız uygulamasını çok güzel bir şekilde kitabına uydurur ve buna ``Harp hiledir.´´ diye çok güzel bir mazeret uydurur ve buna kendisini de inandırır. Politikacı; daima bir aldanma ve aldatma süreci içerisindedir. Devlet adamı; aldanmamak ve aldatmamak için kılı kırk yarar. Devlet adamlarının asla dünya bir araya gelse feda edemeyecekleri temel ilkeleri ve prensipleri vardır. Mesela bir ahlaki ilkeyi korumak için bin iktidarı feda ederler. Devlet adamı; koltuk için, para için, nisa için ilke ve prensiplerinden asla vazgeçmez. ``Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz ben asla davamdan vaz geçmem.´´diyen Hazreti Resulullah`ın yolunda gider. Politikacı; kitleleri manipüle etmek ve peşinden sürüklemek için her türlü argümanı kullanır ve şuursuz kitleleri bir yığın halinde peşinden sürükler. Devlet adamı; kitle psikolojisine göre hareket etmez. Çünkü kitleler şuursuz yığınlardır. O milletini milletinin büyük tarihi misyonu etrafında teşkilatlamaya çalışır. Bütün uğraşı milleti bir yığın olmaktan kurtarıp teşkilatlı bir güç haline getirmektir. Devlet adamı kitleleri yönetmekten çok fikirleri yönetmekle meşguldür. Politikacı her şeyi bilir. Konuşması efsunludur, cerbezelidir. Devlet adamları, çoğunlukla lafı öyle iyi evirip çeviren insanlar değildir. Bir çok soruya bilmiyorum diye cevap verirler. Yaldızlı,süslü,heyecanlı,duyguları okşayan konuşmaları olmaz. Çoğu zaman durarak, düşünerek konuşurlar. O zaman da halk bilmiyorsan ne diye beni yönetmeye talip oluyorsun diye onlara hiç itibar etmez. Aslında Türk milletinin son 200 yıldır yaşadığı en önemli problemlerden biri ``Kaht ı rical´´ diye ifade edilen devlet adamı yetiştirememe problemidir. Türkiye`nin bir diğer problemi de artık büyük mütefekkirler de yetiştiremiyor. Marifet iltifata tabidir denmiştir. Devlet adamı olma potansiyeline sahip, mütefekkir olma potansiyeline sahip insanlara millet olarak yeterince sahip çıkmayınca haliyle bir çoraklaşma zaruri bir sonuç olarak ortaya çıkıyor. Selam ve muhabbetler dostlar... Yaşasın Kutlu Medeniyetimiz Yaşasın Muhteşem Türkiye Sevdamız Yaşasın millet Yaşasın Millet Partisi İmam et! Mücadele et! Zafer senindir. Zafer Hak`kın ve Hakk`a inananlarındır. Ve zafer fert olarak,millet olarak onu hak ettiğimiz an yakındır;yakından da yakındır.
|