Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1834
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10516
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2059 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (161) | Dış Politika (2373) | Ekonomi (242) | Eğitim (93) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (64) | Adalet (74) | Milli Kültür (476) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (866) | Tarım (153) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (21) | Din (566) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (14) | Milli Güvenlik (637) | Türk Dünyası (907) | Şiir (92) | Sağlık (190) | Diğer (3486) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (798)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Hasan Yakup CANGÜVEN - (Ziyaretci) 20.03.2024 11:53:39

SEÇİM, KORKU VE KÖTÜ YÖNETİMLER

SEÇİM,
KORKU VE
KÖTÜ
YÖNETİMLER
20 Mart 2024
Hasan Yakup CANGÜVEN
Yerel yönetim yarışındaki partiler de, seçmen de, vatandaş da 31 Mart
2024 Pazar günü yapılacak seçim ve doğuracağı sonuçlarından
taşıdıkları umut kadar korku da duyuyorlar.
Partilerin hiçbiri “yoğurdum ekşi” demiyor, küçüğünden büyüğüne
kendi adaylarının kazanacağından emin şekilde saha ve propaganda
çalışmalarını sürdürüyorlar.
Partiler, seçimi kazanmak uğruna rakipleri hakkında o kadar çok
dezenformasyon yapıyorlar, akla hayale gelmeyecek öylesine saçma,
öylesine absürt argüman kullanıyorlar ki, bir taraf kamu otorite ve
gücünü kullanarak siyasi-ekonomik sistemin en önemli parçasını
oluşturan yerel yönetimlerde daha fazla sayıda belediye kazanarak
güç ve otoritesini pekiştirmek isterken, diğer taraf ise ellerindeki
mevcudu koruyarak yerel yönetimler içerisindeki sayılarını artırmak,
sahip oldukları ekonomik kaynak, imkan ve kabiliyeti kaybetmek
istemiyor…
Aslında bütün taraflar rakiplerinin kazanmasından, duydukları
öfkelerinden, hesap sormalarından ve dahi seçmenin kendilerini
cezalandırmalarından korkuyorlar.
Bugün ne seçmenin, ne de seçim sonucunun “çantada keklik”
olmadığı aşikâr görülüyor. Sandıklar açılıp, oylar sayılmadan önce
hangi aday kazanacak, hangi grupların kazanma ihtimali yüksek bunu
kestirmek, bir tahminde bulunmak, şudur diyebilmek bugünden çok
zor…
Medya, gece yarısına varmadan çıkacak sonuçları iktidara ve
muhalefete, seçmen ve vatandaşa bu kadar şakadan uzak, esprisi
dahi yapılamayacak ciddiyette “1 Nisan” haberi olarak bültenlerine
geçecek…
Bu seçim…
Helal haram demeden haksız zenginleşenlere, haksız mal ve servet
edinenlere, siyasetin de birgün sona ereceğini, nüfuzun da birgün
gücünü, etkisini ve tesirini yitireceğini düşünmeyenlere, kamu
kaynaklarını kendi menfaati, ikbal ve şöhreti için harcayanlara, dini ve
siyaseti, makam ve güçlerini şahsi emellerine tahvil edenlere,
temsilde haktan ve hakikatten uzaklaşanlara, hukuktan ve adaletten
sapanlara ve dahi ellerindeki imkân, güç ve yetkiyi vatandaş lehine
kullanamayanlara, hizmet üretemeyenlere uyarı, ihtar ve hatırlatma
olacak…
Bu seçimde…
Dürüst olan, ölçülü davranan, ayrıştırmayan, onarıcı-yapıcı-mutedil
bir dil kullanan, aldatmayan, aldatılmayan, devletin de, milletin de,
vatandaşın da kazanacağı projeler üreten, servetine ilişkin sorulan
sorulara tereddütsüz doğru cevap veren, demokrasinin ilkelerine
uyan, erişilebilir yönetimi benimseyen, hukukun üstünlüğüne
inanmış, şovla, inatla, tehditle, şantajla, deepfake montaj kasetlerle
değil, aklıyla ve hakkıyla yarışanlar kazanacak…
Oy kullanmak, vekâlet vermektir…
Seçmen, o kadar çok aldatıldı ki sütten ağzı yandığı için yoğurdu
üfleyerek yiyor. Bir daha aldatılmak, bir daha kandırılmak, aklını
birilerine, bir yerlere teslim etmek, kalabalığın peşinden koşmak, kitle
iletişim araçları, seçim kampanyaları ve dahi her seçimde yapılan
propagandalar ile yeniden şekillendirilen, yeniden formatlanan
iradesinin, oyunun ve tercihinin ipotek ve baskı altına alınmasını
istemiyor. Yaşayacağı bu geçici irade kaybının kendine neler
kaybettireceğini biliyor.
Seçmen, medyanın her yazdığına, servis ettiği her fotoğrafa, yaptığı
her habere, yazılıp- çizilenlere, yapılan açıklamalara, kulağa hoş gelen
bir bilgiyi araştırmadan, teyit etmeden, emin olmadan, körü körüne,
hemen orada, o anda inanmıyor. Trollere, algı yöneten toplum
mühendislerine, montaj kasetlere, kirin ve pisliğin üzerini örtenlere,
yalanı ve hayali hakikatmiş gibi gösterenlere itibar etmiyor.
Seçmen, oy vereceği, vekâlet vereceği kişiden dürüstlük, erdemlilik,
ahlak, bilgi, cesaret ve temsilde adil davranmasını, hayatları ve
yaşantıları kolaylaştıracak gerçek, hakiki, sahici bir belediyecilik ve
hizmet bekliyor.
Seçmen, dünü çok net hatırlıyor. Dün yapılanları unutmadığı gibi,
bugünü takip ve gelişmeleri kayıt altına alıyor, hatırlamak üzere
hafızasında tutuyor. Onu biz yaptık, bunu biz yaptık, şunu da biz
yaptık diye böbürlenenleri, ötekileri de ancak biz yaparız, sizin aklınız
bunlara ermez diye kibirle yürüyenleri, yaptıklarını ve yapamadıklarını
abartıyla anlatanları tanıyor ve biliyor.
Ve seçmen Kamu kaynaklarını kullanarak kendi reklamını yapanları,
yalan vaatleri cilalayıp halkı aldatanları, yolsuzlukta, rüşvette ve
hortumlamada birbirlerine centilmenlik edenleri, bugün kimden nasıl
bir hizmet alıp alamayacağını, hayırlı ve Allah`ın rızasına uygun işler
yapmak için çalışanların önüne engel çıkaranları da çok iyi görüyor.
Seçimlerde oy kullanmak, vatandaşlık görevidir. Hangi seçim olursa
olsun, seçmen mutlaka sandığa gitmeli, oyunu kullanmalı, vatandaşlık
görevini yapmalıdır. Bundan kaçan her kimse kullanmadığı oyun
sonuçlarından kimseleri “sorumlu” tutamayacağı gibi sonrasında
alınamayan her kalem hizmetten kendisinin “sorumsuz” olduğunu
söyleyemez ve şikâyette bulunamaz…
Her seçmen mutlak bir vatandaşlık görevi olarak sandığa gitmeli,
başkalarının kanaatlerini değil, “aklının ve kalbinin tatmin ve mutmain
olduğu adaya” oy kullanmalıdır…
Seçimlerde sandığa gitmek, demokrasinin gereğidir. Eğer toplumun
büyük çoğunluğu oy kullanmıyor, sandığa gitmiyorsa, seçime katılım
oranı düşükse bu az gelişmişliğin ve geri kalmışlığın bir göstergesidir.
Peki, halkı temsil etmesi gereken insanlar nasıl ve kimler tarafından
seçilecek?


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.