Seçimler, siyasi ahlak ve liderlik
Seçimler, siyasi ahlak ve liderlik
- Ülkemizde ideolojik, ekonomik, sosyal, kültürel ve dini alanlar başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarında zaman ve şartlar çok hızlı bir şekilde değişiyor. Sosyolojik değişimi en çok siyasal alanda görmek mümkündür. Bu gerçekleri nazarı dikkate alan siyasiler, yakın tarihte hiç görülmemiş bir kaygı ve heyecanla strateji belirleme peşindedirler. Çünkü şartlar çok değişmiştir ve belediye başkanlığı veya meclis üyelikleri hiçbir parti için artık çantada keklik değildir. Herkes çok iyi biliyor ki, seçmen de zamanın getirdiği şartlara göre değişiyor ve Türkiye de eski Türkiye değil... Bu girişten sonra gelelim ``Zurnanın zırt ettiği yere´´ Türk siyasi hayatının sosyolojisi, yeni sistemle hem değişiyor hem de yenileniyor. Bilgi birikim, vizyon ve misyon gibi kabiliyetlerden yoksun, milli ve manevi değerlerden uzak. Kısacası, ülke sorunlarını çözme kabiliyetine sahip olmayan ilkesiz ve çapsız siyasi liderler ile onların etrafında bulunan kadroların bu değişime ayak uyduramadıkları ve de kendilerini yenilemediklerine şahit oluyoruz. İşte bu sebepten dolayıdır ki bu lider ve kadrolar partilerini iktidara taşıyamıyorlar. Yine o lider ve kadrolar milli iradenin desteğiyle ülke yönetiminin meşru sahipleri olamıyorlar. İleri demokrasiyle yönetilen ülkelerde &8216;siyasi ahlak` denince ilk akla gelen, başarısız olan siyasi lider ve o başarısızlığın bir parçası olan siyasi kadroların siyaset meydanından çekilmeleridir. Hatırlatmak isterim ki; siyasette &8216;dürüstlük`, siyasetçiye güvenilmesi için gerekli. &8216;Güven` desteklenmek için, destek ise iktidara ulaşmak veya iktidarda kalmak için gereklidir. Eğer bir siyasi lider, bu değerlere sahip olduğunu çeşitli halk katmanlarına inandıramıyor ve kendini kabul ettirtemiyorsa yani siyaseten mağlup olmuş ise siyaset meydandan çekilmelidir. Unutulmasın ki; değişimin yolunu açmak üzere siyasi başarısız olan bir siyasi lider ve kadrosunun siyaset arenasını terk etmesi bir erdemliktir ve bir ahlak gerekliliğidir. Bunun birçok örneği ileri demokrasi ile yönetilen ülkelerde vardır. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki; ülkemizde bu değerlerden yoksun oldukları için halk kitleleri tarafından her seçimde kırmızı kartla saha dışı gösterildiği halde çeşitli bahanelerle çekilmemekte ısrar ediyorlar. Lider, girdiği her seçimde mağlup olduğu halde hâlâ istifa etmiyor ise o lider, partisine, parti taraftarlarına, demokrasiye ve Türk siyasetine ihanet ediyor demektir. Unutulmasın ki; bir siyasi hareket iktidar olamıyorsa, bunun suçlusu seçmen değil, o siyasi hareketin lider ve kadrosunun çapsızlığıdır. ZAFERSİZ KAHRAMANLAR Bir lider, sorun çözen olamıyorsa, sorun olan kişi bizatihi kendisidir demektir. ``Yenilen pehlivan güreşe doymaz´´ yakıştırmanın muhatabı olan o çapsız ve başarısız liderin kim olduğunu anlamak için müneccim olmaya gerek yok. Çünkü bu kişinin CHP Genel Başkanı KeMAL Kılıçdaroğlu olduğunu aklı eren herkes bilir. ``Meral Akşener de aynı yolda´´ diyenleri de duyar gibiyim. Büyük vaatler sıralayıp meydan okuyan Meral hanımefendi, seçimden sonra ortadan kaybolmuştu. Haksız da sayılmaz. Çünkü Genel Başkan olarak katıldığı ilk yarışta partisinin aldığı oyların gerisinde kalmış ve hezimete uğramıştı. Akşener, bunu yaparak bana göre bir lider olma vasfına sahip olmadığını göstermişti. Ancak o, siyasi şovlarla mağduriyet pozlarına yattı ve koltuğunu korudur. Yani önce istifa etti, sonra geri aldı ve yeniden koltuğuna dönmüş oldu. Meral hanım, halkta bir karşılığı olmadığı için partisini kendi başına giremeyeceğini anladığı için CHP ile ittifaka mecbur kaldı. İttifaka rağmen beklenen başarıyı elde edemez ise Meral hanım, onurlu bir siyasetçi olarak mağlubiyetini kabullenip istifa eder mi? sorusunun cevabını merak şimdiden merak ediliyor. Her Salı günü yapılan parti grup toplantılarını ibretle seyreltiyorum. Bu ülke ve milletimize hizmet eden siyasi liderlerin icraatlarını anlatarak kendilerini alkışlatmalarını anlıyorum. Ancak, her müsabakada tuş olmaktan sırtı nasırlaşan pehlivan misali her seçimde başarısız olan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu`nu ve hiçbir siyasi başarısı olmayan İP Genel Başkanı Meral hanımı alkışlayanları anlayamıyorum. Sahadan her sefer mağlup ayrılan takımın özel seçilmiş fanatik amigolarına benziyorlar&8230; Kılıçdaroğlu ve alkışlayan amigoları görünce: Fazıl Ahmet Aykaç`ın bir zamanlar pek bir ünlü olan ve hiç eskimiyor dörtlüğü aklıma geldi. ``Hele var ki bir tablo, görse şaşar Anibal: Ördeklerden bir filo, bir de kazdan amiral´´ Bu dörtlükle maksat hasıl olmuştur. Sanırım başka söze gerek yok.
|