Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (776)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU - (Ziyaretci) 26.02.2017 19:18:56

SİYA SET Mİ?.. SİYAH SET Mİ?

BU YAZIYI LÜTFEN İKİ KERE OKUYUNUZ.
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU

SİYA SET Mİ?.. SİYAH SET Mİ?
İŞTE..... ``SİYASETİN İÇ YÜZÜ´´
Bu yazıyı baştan sona kadar altını çizerek okuyunuz. Bu konuda; bu güne kadar biliyorum sandığınız şeyleri hiç bilmediğinizi anlayacak ve düşünceleriniz daha da olgunlaştırıp doğruyu bulacaksınız. Bütün Kötülükler Kötü Âmirlerden Kaynaklanır. Bunlar İçin Din, İman, Vatan Mevzu Değil!.. Biz Bunlara "Din ve Vatan Hâini Sahte Kahramanlar!" diyoruz.
Söz Verirler sözlerinde Durmazlar, Sermayeleri Yalandır. Mitinglerde Müslüman Görünür, Koltuğa Oturunca Maskesini Çıkarır. Asıl Hüviyetiyle Ortaya Çıkarlar. Mecliste, Vatanı Koruyacağına Namusu Üzerine Yemin Eder. Fakat Yeminini Unutur, Vatana İhânet Eder ve Küfrün Lehine, Vatanın Aleyhine Hareket Eder. Küffar İle İşbirliği Yapar. "Yahudi ve Hıristiyanları Dost Edinmeyin. Onlar Birbirinin Dostudurlar. ``Sizden Kim Onları Dost Edinirse, O Onlardandır." (Mâide: 51) Ayet
Devlet Kasasını Aralarında Taksim Ederler, Bereket Kalkar, Halk İnler. "Sizler İşbaşına Gelecek Olursanız Yeryüzünde Fesat Çıkaracaksınız... Öyle mi?" (Muhammed: 22)
"Sen Oturma, Ben Oturayım!", "Sen Öl, Ben Yaşayayım!" der. Din, İman, Memleket Ne Gerek Sana. Salla Başını, Al Maaşını. Bunların Yaptığı "Siyaset" midir, Her Hayra Engel Olan "Siyah-set" midir? Buna yaşadıkça gördüklerinizle siz karar vereceksiniz.
"Kim Zerre Kadar İyilik Yapmışsa Onun Mükâfatını Görür.
Kim de Zerre Kadar Kötülük Yapmışsa Onun Cezasını Görür." (Zilzâl: 7-8)
Kendilerini aldatırlar da bunun farkında değillerdir." (Bakara: 9)
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, seyyiat zamanı. Bütün kötülükler bu devirde mevcut.
İYİLERİ DÜRÜSTLERİ TENZİH EDERİM.
Bugünkü siyaset de seyyiat zamanının siyaseti, yâni "Siyah set!"
"Sen oturma, ben oturayım!",
"Sen öl, ben yaşayayım.",
"Din, iman, memleket ne gerek sana, salla başını al maaşını!" Bir zamanlar 0
Sahayı bu gibiler işgal etmiştir. "Din ve vatan haini, sahte kahraman" dediğimiz kimseler bunlardır.
Sermayeleri yalandır. Çıkar konuşur konuşur, söz verir. Halbuki sözlerine asla itimat edilip güvenilmez. Çünkü birçoğu vatan hainidir. İslam düşmanıdır, Ezan düşmanıdır. Ortalığı bunlar istilâ etmişti.
İçlerinde hakkaniyetli, doğru sözlü ve dürüst olanları "yok denecek kadar az"dır. Bu "az"lara bir sözümüz yok. Ancak bunlar da büyük bir tehlike üzerindedir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime`sinde şöyle buyurur:
"Rabb`inizden size indirilene uyun! O`ndan başka dostlara tâbi olmayın. Ne de az öğüt alıyorsunuz!" (A`râf: 3)
İlâhi hüküm bu iken siyah-set kuyusuna düşenlerin gönlünün hırsız, arsız, münafık, dinsiz kimselerin muhabbetiyle dolu olduğunu görürsünüz. Ne kadar büyük tehlike!
"Kişi, sevdiği ile beraberdir." (Buhârî)
Binaenaleyh kişi ahirette sevdiği, peşinden gittiği kimselerle beraber haşrolunacak.
"Kişi sevdiği ile haşrolunur." (K. Hafâ)
Âyet-i kerime`de:
"İnsan sınıflarından her birini biz o gün imamlarıyla (önderleriyle) beraber çağıracağız." buyuruluyor. (İsrâ: 71)
Bu münafıklara, bu hırsızlara, bu arsızlara, bu yalancılara muhabbet beslemek, onların peşinden gitmek ne kadar büyük bir tehlike! Allah`ım korusun!
Bu neşriyat, bu tehlikeden haberdar etmek için yapılıyor. Bunlara kapılmayın, cehenneme atılmayın!
Yoksa bu gibiler bu hakikatleri dinleyecek değiller.
"Şüphesiz ki sen ölülere söz duyuramazsın. Hakikata arkalarını dönmüş kaçarlarken sağırlara da dâvetini işittiremezsin." (Neml: 80)
Bunların ruhları ölmüş. Canlı cenaze. Hiçbir hakikati duymaya yanaşmıyorlar. Dinleri dünya olmuş. Cehennem odunu!
"Direk olmuş keresteler!" (Münâfikûn: 4)
Bu odunlar sizi yakmasın!
"Resul`üm! De ki: `İşte benim yolum budur. Ben Allah`a dâvet ediyorum. Ben ve bana tâbi olanlar basiret üzerindeyiz. Allah`ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim.`" (Yûsuf: 108)
Bu Allah ve Resul`üne tâbi olanlara mahsustur.
Halbuki bugün ortaya çıkanlara dikkat ederseniz, Allah ve Resul`ü ne emretmişse tersini yaparlar.
Hükm-ü ilâhiyi hiçe sayan, "Hoşgörü ve dostluk" adı altında dinimizi ve vatanımızı küffara peşkeş çekmeye çalışanlar münafıktır. Ebedî cehennemdedir.
Propaganda meydanlarında bir numara müslümanlar. Meclise girdiği zaman dinine, vatanına, millet ve memlekete, hâinlik yapmayacağına dair namusu ve şerefi üzerine yemin ediyorlar.
Sonra bunları hiç söylememiş gibi sandalyeye oturduğu zaman dini ve namusu çiviye asar, kıpkızıl bir kâfir olarak meydanlarda gezer.
Bunlar mecliste yemin ederken vatanına ihânet etmek için mi yemin ediyorlar? Küffara yardım edeceklerine dair mi yemin ediyorlar?
Zira diyar diyar gezip küfrü hoş göstermeye çalışıyorlar. Demek ki bunların yemini bu imiş. Onların yaptığı siyaset midir? Her hayra engel olan siyah-set midir?
Bir de bu devletten, milletten maaş alıyorlar. Ama milletin aleyhine çalışıyorlar. Bu vatan hâini değil de nedir?
Aldıkları paralarla yaşadıkları refah hayatları veren bu millete mi hizmet ediyorlar, yoksa milletin parasıyla yaşadıkları bu refahla küfre hizmet, vatana ihânet mi ediyorlar? Bu paraları küffara hizmet için; dine, vatana ihânet etmek için mi alıyorlar? Bu hâinlik değil midir?
Mitinglerde müslüman olarak çıkıyorlar. Koltuğa oturduğu zaman maskesini çıkarıyor asıl hüviyetiyle meydana çıkıyor. Bir de bakıyorsun kıpkızıl kâfirmiş. Ve hep küfrü methediyor. Her fırsatta küfrün lehine, vatanın aleyhine iş ve harekette bulunuyor.
SORUYORUM?
Bunlar ikiyüzlü münafık değil de nedir?
BUNLARI NASIL TANIRSINIZ?
Bunları nasıl tanırsınız? Papaları öldü mü hepsi koşarlar. Ermeni, yahudi öldü mü cenazelerine giderler. Mehmetçik şehit olduğu zaman "Bize ne!" derler. Bizden değil bu.
Bu milletin parasını alıyor küfre meyletmek için, ihânet etmek için! Bunların yaptığı siyaset midir? Siyah-set midir? Her hayra engel olan "siyah-set`dir.
Bu münafıkların küfre kaydığını; üç Âyet-i kerime ile delil veriyoruz. Çok Âyet-i kerime var, fakat size üç Âyet-i kerime`yi delil olarak gösteriyoruz.
Her fırsatta küfrün lehine, din ve vatanın aleyhine çalışanlar kimlerdir? Bunu bizzat Âyet-i kerime`den öğrenin. Zira Cenâb-ı Hakk Mâide sûre-i şerif`inin 51. Âyet-i kerime`sinde buyurur ki:
"Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır." (Mâide: 51)
İşte bu Âyet-i kerime onlardan olduğunu ispat eder.
Allah-u Teâlâ buyuruyor: "Kim onları dost edinirse, o onlardandır." Bu beyân-ı ilâhî O`na âittir. Memleketimizi karıştırmaya çalışan, bu vatanı elimizden almaya çalışan, insanlarımızı birbirine kırdırmaya çalışanları dost edinenlerin onlardan olduğunu Allah-u Teâlâ buyuruyor. Bu sözü bize atfetmeyin. Artık böyle kimselerden her türlü tehlike beklenir.
Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime`de "O onlardandır." buyurdu.
Şimdi ikinci Âyet-i kerime`yi delil olarak gösteriyoruz.
Bu Âyet-i kerime`de de Allah-u Teâlâ kâfirleri dost edinenler için "Allah ile bir dostluğu kalmaz." buyuruyor:
"Müminler müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir dostluğu kalmaz." (Âl-i imrân: 28)
Allah-u Tealâ ile hiçbir ilgileri kalmadığı gibi, Allah-u Teâlâ`nın dininde onların hiçbir yeri yoktur. Aralarındaki bütün bağlar kesilmiştir.
İlâhî hüküm budur.
Üçüncü Âyet-i kerime`de Allah-u Teâlâ dostluk kuranları tehdid-i ilâhî`si ile ikaz ediyor:
"Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin. Allah`ın aleyhinize apaçık ferman vermesini mi istersiniz?" (Nisâ: 144)
Bu üç Âyet-i kerime; "Medeniyetler ittifakı" adı altında küffarla dostluk toplantıları yapanların; Amerika`nın kucağından "küfrü hoş görme" küfrünü yayanları "imam=önder" olarak benimseyenlerin; bu küfrü hoşgörücülerin toplantılarına katılıp gözyaşı dökenlerin; bu küfrü hoş görücüleri baştacı etmek için vatan ve millet aleyhine karar almaktan çekinmeyenlerin; Avrupa Birliği`ne gireceğiz diye, putun altına girip imza atanların İslâm dini ile, Allah-u Teâlâ ile hiçbir ilgilerinin olmadığına, din-i İslâm`dan çıktıklarına dair en büyük delildir.
İman eden için bu üç Âyet-i kerime kâfidir. Bunların durumu hakkında artık hiçbir tereddüde, hiçbir şüpheye kapılmayın.
Küfrü metheden hiç Müslüman olabilir mi?
&8226;
Hazret-i Allah iman ile küfür arasında açık ve kesin bir berzah koymuş iken kâfirlerle bir olmak, onların küfrünü hoş görmek hangi Müslümana yakışır? Müslüman olan bu alçalmayı, "İslâm`ın ve imanın yüksekliğine tercih eder mi?
"Allah`a ve Peygamber`ine muhalefette bulunanlar, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Halbuki biz apaçık ayetler indirmişizdir. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır." (Mücâdele: 5)
&8226;
Kâfirin küfrü öyle bir illettir ki, bir kâfirin hakiki iman ehlini dost edinmesi mümkün değildir. Zira içindeki küfür onu mütemadiyen Müslümanlara, İslâm dinine düşmanlığa sevk eder. Dış görünüşleri ne kadar dost gibi görünse de hakikatte hiçbir şekilde bunlara itimad edilmez.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime`sinde şöyle buyuruyor:
"Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler." (Bakara: 217)
Bu ilâhi hükümdür. Küffarı bize tanıtan Allah-u Teâlâ`dır. Artık ahmedin mehmedin sözüne hâlâ aldanacak mısınız? Münâfıkların "Kâfirler bizim dostumuz" demelerine inanacak mısınız?
Başka bir Âyet-i kerime`de Hazret-i Allah şöyle haber veriyor:
"Kâfir olanlar birbirlerinin dostlarıdır." (Enfal: 73)
Bu kadar Âyet-i kerime ortada iken onlarla dostluk olmaz, yapılmaz. "Yapıyorum!" diyenler ihânet içindedir, yalancıdır.
Küffar; İslâm`ın, vatanın menfaatini düşünen bir Müslümanla zaten bir araya gelmek istemez. Kendi toplantılarına aldıkları ancak münafıklar arasından seçtikleridir. Bunları da kullanırlar. Bütün gayeleri sömürmek, m anen işgal etmektir.
"Ey iman edenler! Sizden olmayan kimseleri sakın sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten aslâ geri kalmazlar. Size sıkıntı verecek şeyleri isteyip dururlar. Öfkeleri ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinin gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz, âyetleri size açıklamış bulunuyoruz." (Âl-i imrân: 115)
Hâl böyle iken bu dostluk kurmalar, küfre ve kâfire yakınlaşıp vatanı peşkeş çekmeler hem dine hem vatana ihanet değil de nedir?
&8226;
LÜTFEN DİKKAT EDİNİZ!
Size bir delil gösteriyorum.
Hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden; hiçbir zalimin, bugünün Ebu Cehillerinin zulmünden korkmadan size hakikatleri hatırlatıyoruz.
"Allah onları sever, onlar da Allah`ı severler. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı başları dik ve güçlüdürler. Allah yolunda cihat ederler. Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah`ın öyle bir lütfu ihsanıdır ki, onu dilediğine verir." (Mâide: 54)
Bu neşriyat "kalemle cihattır. Bu Allah-u Teâlâ`nın büyük bir lütfudur. Elhamdülillâh-i Rabbül Alemin.
Onun ihsanının, ikramının zerresinin idrakinden aciziz. Bu sahaya sürmüş. Sonsuz hamd-ü senalar olsun.
"Yazan Allah`ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın." (Bakara: 282)
Size de bu hakikatleri kabul etmek düşmez mi? Biz hükm-ü ilahî`yi hatırlatmaya, duyurmaya çalışıyoruz. Sakın bize atfetmeyin. Şahsa mal etmeyin. Biz bu menfaat için çalışanlardan değiliz. Para toplayanlardan da değiliz.
"Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun. Ancak onlar doğru yoldadırlar." (Yâsin: 21)
Âyet-i kerime`sine iman ettik.
Hiçbir bölücüden de değiliz. Hem dinimizi, hem vatanımızı muhafaza ve müdafaa için bu cihadı yapıyoruz. Bunlar bu vatanı, din-i mübini parçalamaya çalışıyor. Biz de bunları parçalıyoruz.
"Biz hakkı bâtılın tepesine şiddetle indirip atarız da, onun beynini parçalar. Bir de görürsünüz ki bâtıl yok olup gitmiştir." (Enbiyâ: 18)
Bu yapılan işi sakın küçük görmeyin. Ya da şahsa maletmeyin. Allah-u Teâlâ kimi öne sürmüşse o Allah namına iş görüyor demektir. Bunun Kur`an-ı kerim`deki ispatı şudur:
İsa Aleyhisselâm hayatta iken, dinini müjdelemek için zaman zaman çeşitli yerlere dâvetçiler gönderiyordu. Antakya halkını Tevhid`e dâvet etmek için Havâriler`inden iki kişiyi göndermişti. Oranın halkı karşı çıkınca, arkalarından bir Havârî daha gönderdi.
Âyet-i kerime`de şöyle buyuruluyor:
"O zaman kendilerine iki elçi göndermiştik de, onları yalanlamışlardı. Biz de bir üçüncü ile onları takviye edip desteklemiştik. `Gerçekten biz size gönderildik.` demişlerdi." (Yâsin: 14)
Dikkat edilirse onları görünüşte İsa Aleyhisselâm gönderdi, fakat Allah-u Teâlâ: "Biz gönderdik." buyuruyor. "Biz gönderdik." buyurulması, İsa Aleyhisselâm tarafından gönderilmeleri de Allah-u Teâlâ`nın emriyle olduğundan dolayı olmuş oluyor.
Binaenaleyh Hakk`ın namına iş gören bir topluluk her devirde mevcuttur.
Onlar şu Âyet-i kerime`nin lütuf tecelliyatına mazhardırlar:
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk`a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler." (A`râf: 181)
İşte bu hüküm size bildiriliyor.
&8226;
Bu hakikatleri daha öncede defalarca anlatmaya gayret ettik.
"Öğüt ver, hatırlat." (Zâriyât: 55)
"Sen o (Kur`an`la) öğüt ver ki, kişi kazandığı amel sebebiyle helâke uğramasın." (En`âm: 70)
Binaenaleyh Müslümanların göz göre göre helâke uğramalarına gönlümüz razı olmadığı için bu nasihatleri, bu hakikatleri ara ara yazıyoruz.
SORUYORUM?
O günden bu güne ne değişti?
Bu siyasetçilere bakarsanız din onlar için oyun ve eğlence gibidir. Halkı kendilerine çekebilmek için din maskesi takmaktan çekinmezler.
O zaman ortalığı kasa hırsızları istilâ etmişlerdi. Şu zaman ise ortalığı iman hırsızları istilâ etti. Din maskesi altında memleketi ve Müslümanların imanını küffara peşkeş çekmek için çalışanlar türedi.
Öbürü cebini doldurma sevdasında, beriki küffarı memnun etme sevdasında. Küffar da hem vatanımıza, hem imanlarımıza, hem de ekonomimize nüfuz ediyor. Hem imanlar gidiyor, hem de ekonomi gidiyor. İkisi bir arada gidiyor.
Bunlara fırsat verilirse her türlü ihaneti yapmaktan çekinmezler. Bunlara fırsat verilmediği için istedikleri gibi peşkeş çekemediler. Fakat çok büyük tavizler verildi, çok büyük zararlar meydana geldi.
Bu sahte kahramanlar hiçbir nasihati, hiçbir ikazı dinlemediler.
"Fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." (A`râf: 79)
Binaenaleyh dinleyecek de değiller.
"Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin. Onun için sen sadece benim tehdidimden korkacak olanlara Kur`an ile öğüt ver." (Kâf: 45)
EYY MÜSLÜMAN..!
Öğüt verenleri sevmeyen bu "Sahte kahramanlar"a, bu "Vatan hainlerine aldanma, bu beyanlarımız Âyet-i kerime ve Hadis-i şerifler iledir. Bunların içyüzünü, hükm-ü ilâhi`yi ortaya koyuyoruz. Sakın ilahi hükümleri arkaya atıp, nefis arzusunun peşinden gidenlerden olma!
Öğüt ve nasihatten fayda gören müminler sınıfına dahil ol!
"Çünkü öğüt ve nasihat müminlere fayda verir." (Zâriyât: 55)
Allah`a, "O`nun hükmüne teslim olmaya" yapılan davetten yüz çevirenlerin durumu ise şudur:
"Kâfirlere şöyle seslenilir: `Allah`ın buğuz`u, sizin kendi kendinize olan buğuzunuzdan elbette daha büyüktür. Çünkü siz imana dâvet edilirdiniz de inkâr ederdiniz.`" (Mü`min: 10)
SİYASETİN GERÇEK YÜZÜ
Bundan önceki köşe yazımda siyasetin adaleti yok diye bir başlık atmış ve çeşitli konuları tüm çıplaklığı ile ortaya koyarak açıklamıştım. Ancak Bir kez daha zaman bize gösterdi ki, adaleti olmayan siyasetin gerçek yüzünü göremeyenlere bu kez halk göstermiştir.
Çünkü geçmişte nice iktidarlar, nice sultanlar geldi geçti artık hepsi mazi olup tarihin derinliklerinde yerini almıştır.
Adaletli siyaset anlayışından uzak kalanlar hep bir bir yok olup gitmeye mahkum olmuşlardır. Günümüzde bazı siyasilerin boyunu aşan istek ve arzuları doğrultusunda sarf etmiş oldukları söz ve beyanları karşısında vatandaş siyasetin gerçek yüzünü göstererek dur demiştir.
Elbette bu yöndeki tereddütler sonucu demokrasinin mihenk taşları ile oynamanın, insanların hür iradesine ipotek koyarcasına ben ne dersem o olur tarzından
sergilenen tavır ve davranışlar karşısında sessiz çoğunluğun hür iradesi ile siyasetin gerçek yüzünün yansıtılması, seçmenden ders alınacak nitelikte olmuştur.
Gerçekten son genel seçim öncesi ve sonrasında gelişen olaylara bakıldığında, cereyan eden olayları bir masaya yatırdığımızda siyasetin gerçek yüzünün ne olduğu,
nelerin doğru, nelerin yanlış yapıldığını görmek olasıdır.
Şüphesiz geleceğe yönelik hesaplar peşinde olan siyasi yelpazelerin aksine sağduyunun hakim kılındığı ve vatandaşı oy deposu görmenin faturasını alanlar artık
siyasetin gerçek yüzünü görmüş ve sonucun demokrasi adına bir kazanç olduğunun idraki içerisinde kendilerine çekidüzen vermeleri gerçeğini anlamış olmalıdırlar.
Özellikle son dönemde 07 Haziran 2015 Genel Seçimleri sonucundan anlaşılıyor ki, halk tek başına iktidar yerine koalisyon ile otokontrol yöntemini benimsemiştir.
Çünkü genele bakıldığında demek ki geçmişte bazı şeyler yanlış yapılmış ve işletilmiştir. Bu nedenle de vatandaş olumsuz gördüğü tabloya dur demiş ve kararını mevcut oluşan tablo ile neticelendirmiştir. Bundan sonrası için ise ülkemizin hayrına olacak gelişmelerin ve birlikteliklerin gerçekleşmesi temennimizdir. Kanımca meclis başkanlığı seçimi ile başlayan süreç, gelecekle ilgili bazı endişeleri beraberinde getirdiği gibi, bazı fikir ve uygulamaların ortadan kaldırılması adına da umut verici olduğu gözlemlenmektedir.
Elbette meclis aritmetiğine göre en fazla sandalye sayısına sahip olan Ak Parti adayının kazanmasını ve MHP`nin ise 4. Turda tarafsız kalarak İsmet YILMAZ`ın seçilmesi ise diğer muhalefet partileri olan CHP ve HDP tarafından tepki ile
karşılanmıştı. O halde MHP`nin adayına destek vermiş olsalardı tablo farklı olacaktı. Dolayısı ile MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, geçmişte Abdullah GÜL`ün
Cumhurbaşkanı seçilmesindeki olumlu tavrını yineleyerek doğru bir hamle yapmıştır. MHP zaten gerçek tavrını baştan göstermiş ve HDP ile hiçbir şekilde birlikte olamayacağını açıklamıştır.
Sonuçta ülkemizin selameti açısından artık görünen odur ki, toplumun büyük bir kesiminin beklentisi Ak Parti MHP koalisyonundan yanadır. Zaten Dr. Devlet Bahçeli`de tüm alternatifler tükendiğinde üzerlerine düşeni yapacakları sinyalini vermiştir.
Artık siyasetin gerçek yüzünü görmeli ve bundan sonrası için ona göre davranılmalıdır. Şimdiden ülkemizin geleceği açısından en hayırlısının tecelli etmesi temennilerimle en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Selam ve dualarımla
29 Şubat 2017
ALANYA


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.