Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (776)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 13.04.2016 11:41:01

Siyasi ahlâk ve sorumlulukları



Siyasi ahlâk ve sorumlulukları

13 Nisan 2016


&61489;

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu`nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkındahakaret içeren sözleri siyasi polemiğe dönüştürüldü.

Kılıçdaroğlu, onur kırıcı sözlerinden ötürü özür dileme yerine ısrarla sözlerini tevil etmeye çalışıyor olması gerçekten utanç vericidir.

Kılıçdaroğlu, ülke ve milletimiz için hayırlı hizmetlerine şahit olduğumuz ENSAR VAKFI`nı hedef almış ve bir sapık üzerinden genelleme yaparak bütün bir camiayı suçlu göstermek gibi bir yanlışın içine girmiştir.

Bayan bakan ise bir ahlâksız kişinin suçu yüzünden genelleme yapılıp, Ensar Vakfı`nın tüm mensuplarını suçlamanın doğru olamayacağı açıklamasına karşı Kılıçdaroğlu, ahlâk sınırlarını aşan kelimelerle cümle kurması tartışmaların büyümesine sebep oldu.

Ayrıca Kılıçdaroğlu`nun ısrarla sürdürdüğü bu yaklaşım siyasi ahlâkı içinde barındırmayan bir eylemdir.

Eğer bir sapık üzerinden bir genelle yapılıp, bir kuruluş topyekûn suçlu ilan edilecek ise o zaman, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal üzerinden tüm CHP`nin de o iğrenç seks kasetinden sorumlu tutulması gerekirdi.

Demek ki...

Suçlu olan kurumlar ve mensupları değil, suçu işleyenler sorumludur.

Halbuki, Kılıçdaroğlu,

``Ben onu kastetmemiştim!, Yanlış anlaşıldım´´ diyerek, özür dilemiş olsaydı tartışmalar büyümezdi.

Ama o kendine göre birtakım anlamlar yüklemek suretiyle haklı çıkma uğraşına girdi.

Kılıçdaroğlu, bilmeli ki!.. ``Özür dilemek´´ bir erdemliktir.

Kullandığı kelimeler ve kurduğu cümlelerde hakaret içeren sözlerde ısrar ise ahlâksızlıktır.

Ayrıca yüz kızartıcı bir suçtur.

Unutulmasın ki; Kadın siyasetçiye hem de aileden sorumlu bir bayan bakan için sarf edilecek sözlerle erkeğin erkeğe söyleyebilinir sözleri aynı olamaz.

Bayana karşı nezaketli ve saygılı davranmak erkekliğin şanındadır.

Tabii ki o kültüre sahip olanlar için&8230;

Ve yine:

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan`ı eleştirme değil, ona hakaret ederek aklınca Kılıçdaroğlu siyasette bir kazanım elde ediyor.

Acziyet içinde sarf ettiği bu sözlerle rezil olduğunun farkında bile değil..

Üsdat Necip Fazıl`ın Muhasebe şiirinde;

``Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana´´ ifadesini bulan tarifi sanırım başka söze yer bırakmıyor..

Bu ülkede 52 oranıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanına hakaret etmek, milli iradeye saygısızlık olduğu gibi hem siyaseten abesle iştigaldir, hem de gerçekten bir klinik vakıadır.

SİYASİ AHLÂK VE SİYASETÇİYE GÜVEN

Ahlâk, en basit anlatımla, toplumsal alanda insanlar arası ilişkilerde bireylerin uymaları beklenen ve talep edilen davranışlardır.

Bu davranışlara uymak ve gereklerini yerine getirmek ise en başta toplumun önüne çıkan siyasilerin en asli görevidir.

Üslup, adap ve nezaket gibi kuralların sınırlarını aşarak sergiledikleri bu ve benzeri davranışları nedeniyle siyaset; pis, kaygan, kaypak ve bulaşılmaması gereken ``kirli bir uğraş alanı´´ olarak algılanıyor.

Çekilen sıkıntıların, siyasi kargaşanın, velhasıl, şiddete dönüşen tartışmaların temel sebebi, konuştuğunda sözün ne anlama geldiğini düşünmeden ve toplum tarafından nasıl anlaşılacağının hesabı yapılmadan sarf edilmesidir.

Bu nedenle siyaset; bazı kesimler tarafından ülke ve millete hizmet yerine ``nefretin sistematik örgütlenmesi ve çıkarlar için araç olarak kullanıldığı´´ gerçeğini ortaya koymaktadır.

Üzülerek ifade etmek isterim ki; özür dilememek için direnmek, yalan ve uyduruk tariflerin arkasında gizlenmek, toplumun demokratik temsile olan güven duygusunu zedelemektedir.

Türk siyasi hayatında hakaret, küfür ve karalama kampanyaları ile algı operasyonları insanımızı hem yormuş hem de yeni arayışlara yöneltmeye başlamıştır.

Özetlenecek olursa ``Siyaset nedir?´´ sorusuna verilecek tek bir cevabın olmadığı açıktır.

Çeşitli halk katmanlarında ``Gerçekten, siyaset ve ahlâk birbiriyle örtüşüyor mu? Siyasi faaliyet değer ve yargılara göre icra edilebilir mi? Ahlâk, siyasi meşruiyet çerçevesinde, siyasi temsilde temel kaynak olarak yerini alabilir mi?´´ şeklindeki bir dizi sorular yeniden cevaplanması gerekmektedir.

Siyaset kirli bir alan olmamalı.

Siyasiler menfaat ve ihtiraslarına yenik düşmemeli&8230;

Siyasilerin sarf ettiği sözler, toplumu rahatsız ediyor ve genel ahlâka aykırı ise gurur ve kibrini ayaklar altına alarak muhatabından ve kamuoyundan ÖZÜR dilemeli.

İşte o zaman demokrasi bahçesinde güller açar ve siyaset ile siyasetçiye duyulan güven artar.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.