Sn. Arınç; sevenlerini üzdüğü gibi kendine de yazık etti
Sn. Arınç; sevenlerini üzdüğü gibi kendine de yazık etti
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç bir televizyon programında sarf ettiği sözlerle hem sevenlerini üzdü hem de kendine yazık etti.
Sn. Arınç bunu ilk defa yapmıyor.
Bu ve benzeri çıkışlarıylagündemi allak bullak ettiği gibi gereksiz tartışmalara sebebiyet verdi, veriyor.
Başkan Sn. Erdoğan’ın, konuya ilişkin açıklaması “…yeter artık, sabrın da bir sınırı var” niteliğindeydi.
Sn. Arınç, 2015’e kadar 20 yıl aralıksız milletvekilliği yaptı. TBMM başkanlığının yanı sıra hükümet sözcülüğü ve başbakan yardımcılığı gibi görevlerde bulunan deneyimli ve tecrübeli bir siyasetçi olarak ‘FETÖ ve PKK bölücü ihaneti, terör ve teröre destek’ konularının milletimizin ‘kırmızı çizgisi’ olduğunu en iyi bilen birisi olduğu halde neden bu çıkışları yaptığını doğrusu ben de anlamış değilim.
Devlet otoritesini hiçe sayan pervasız açıklamaları ve PKK terör örgütünü alenen destekleyen politik tavrın yanında kışkırtmaları sonucu çok sayıda masum insanın ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan olaylara, sebep olan Demirtaş ile hükümete bir isyan provası olan ‘Gezi Olayları’ndaki rolü nedeniyle tutuklu bulunan Kavala’yı masum gösterme ve onların tahliye edilmemesini bir hukuk ihlali olarak değerlendiren Sn. Arınç’ın terörist Demirtaş’ın yazdığı ‘Devran’ ismindeki kitap için “Ne olur onu alıp okuyun” tavsiyesi isebardağı taşıran son damla oldu.
Sadece Ak Parti ve MHP camiasında değil, aynı zamanda çeşitli halk katmanlarında Sn. Arınç’ın sarf ettiği sözler çok sert tepkilere sebep oldu ve olmaya devam etmektedir.
“DEVRAN” DA YAZIYOR MU?
Çok sayıda E-mail ve SMS mesajları aldım.
Aldığım bir mesaj tümünün özeti niteliğindeydi.
Bu mesajın özeti ise şöyle:
“mademki Sn. Arınç ile yakın tanışıyorsunuz, övdüğü ve tavsiye ettiği ‘Devran’ adlı o kitapta ‘PKK terör örgütü ile siyasetteki uzantısı HDP’in Kürtlere yaptığı zulme yer veriliyor mu? Zorla dağa çıkarılan çocukların ağlayan annelerini yazıyor mu? PKK’nın döşediği mayınlarda parçalanan çocuk, kadın ve yaşlı insanları ve sönen ocakları yazıyor mu? lütfen sorar mısınız?
Sorar mısınız…. Kürtlerin çektiği acıları bir teröristin yazdığı kitap yerine bölgeye gidip Kürt vatandaşlarımızın kendilerinden veya evlatlarını dağa kaçıran HDP Diyarbakır binasının önünde göz yaşları içinde PKK ve HDP’ye beddualar sıralayan, lanetleyen o ana ve babalardan dinlemeyi neden tercih etmedi?
Zulme rıza zulümdür ve zalime, suçluya sahip çıkmak da bir hukuk ihlali olduğunu Sn. Arınç bilmiyor mu?
Ben de bu soruları içeren mesajı Sn. Arınç’a göndererek sorumluluğumu yerine getirmiş oldum.
KEŞKE…
Ben Sn. Arınç’ı yakinen tanırım. Zaman zaman telefon ile görüşür zaman zaman vakit nispetinde buluşur hasbıhal ederiz. Onun geçmiş mücadelesine saygı duyan ve kendisini bir dava adamı olarak hem sever hem de değer veren bir kişiyim.
Ancak, bu sevgi ve saygım onun bu yanlışlarına katıldığım veya onunla hem fikir olduğum anlamına gelmez.
Millet olarak zor süreçten geçmekte olduğumuz şu dönemde Sn. Arınç’ın üzücü ve olumsuz tartışmalarla ülkenin meşgul olmasına sebebiyet vermiş olmasından da fevkalade rahatsız olduğumu önemle ifade etmek isterim.
Vicdanın sesi olmaya çalışan, merhamet ve acıma duyguları, hassas kişiliği ile tanıdığımız Sn. Arınç, terör davasından tutuklu Demirtaş ve Kavala’yı sahiplenme yerine keşke; uykusunda kafalarına kurşun sıkılarak şehit edilen, PKK’lı teröristler tarafından kaçırılarak şehit edilen öğretmen Necmettin Yılmaz ve PKK tarafından 3 yıl önce Batman’da katledilen 22 yaşındaki öğretmen Şenay Aybüke Yalçın, eşinin yanında pazar yerinde ensesine sıkılan kurşunla kanlar içinde yere serilen asker ve polis görevlilerimizin analarının, dul kalan eş ve yetim çocuklarının çığlıklarını, ağıtlarını ve acılarını o programda ifade ederek şehitlerimizi o şanlı mücadelesine övgüler sıralamış olsaydı.
Keşke Sn. Arınç,dış mihraklı terör örgüleri ve mensuplarının bu ülkeye ve bu ülkenin Türküne ve Kürdüne nasıl ihanet ettiklerini dile getirmiş olsaydı.
Keşke; o program yapılmamış olsaydı ve keşke Sn. Arınç o talihsiz beyanlarda bulunmasaydı!.
…. Ve keşke Sn. Arınç, geçmişine saygı duyulan, tecrübelerine her fırsatta baş vurulan Bülent Arınç ağabey olarak kalabilseydi.
İşte o zaman Sn. Arınç, sevenlerini üzmez, kendine de yazık etmiş olmazdı.
|