Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10795
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2280) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Siyasi Partiler ve Siyasetciler konuları
Siyasetçiler nasıl olmalıdır? (41)
Siyasi Partilerimiz nasıl olmalıdır? (27)
Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular (778)


Siyasi Partiler ve Siyasetciler - Siyasi partiler ve siyasetçiler ile ilgil diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 24.04.2019 21:23:08

Suçlu kadar, suçun işlenmesine sebep olan da suçludur


Suçlu kadar, suçun işlenmesine sebep olan da suçludur


Bir olayın sonuçlarından çok sebepleri irdelenmelidir.
Bu olay neden ve hangi sebeplerden dolayı meydana geldi?
Bu olaya, kim ve kimler sebep oldu?
Sorularına cevap aranmalıdır.
Ancak ne hazindir ki, Kılıçdaroğlu`na yapılan saldırı üzerinden bir mağduriyet algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
Elbette her türlü terör ve şiddet kabul edilemez ve kınanmalıdır.
Ancak, olayın spontane bir gelişme sonucu protestonun şiddete dönüşmesine sebep olanlar da aynı derecede kınanmalıdır.
Unutulmasın ki; suçu işleyen kadar, bu sucun işlenmesine zemin hazırlayan eylem ve söylemleriyle kışkırtıcılık yapanlar da suçludur.
Bu ülkenin bölünmez bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığı ile toplumsal barış, huzur ve güveni bizim millet olarak kırmızı çizgilerimizdir.
Bu değerlere zeval verecek fiili saldırı ve müdahale, eylem ve söylem asla kabul edilmez.
Organize olmadan çeşitli halk katmanlarında bu değerleri hiçe sayanlara karşı toplumsal tepkiler yükselir.
Bazen ise tepkiler, maalesef üzücü sonuçlara sebep olmaktadır.
Bu gerçeklerden hareketle her siyasetçi, toplumsal tepkilere sebep olacak, eylem ve söylemlerine ayrıca kuracağı ilişkilere dikkat etmelidir.
Çünkü bu ülke dış destekli bir bölücü ihanetinin silahlı tehdidi altındadır.
40 yılı aşkındır ülke ve millet olarak bu ihanetle mücadele halindeyiz.
Binlerce vatan evladımızı gençliğinin baharında toprağın kara bağrına vermek zorunda kaldı.
Şehitlerimiz ve onlardan arta kalan dul kalan eşleri, yetim kalan çocukları ve yüreği yanan anaları babaları ile ağlayan bir millet var.
Ayrıca ülke olarak milyarlarca maddi kayıplarımız söz konusu.
Bütün bunları yok sayarak siyasi ihtirasları uğruna bu ihanetin uzantılarıyla siyasi pazarlıklar üzerinden gizli ilişkiler kuran siyasi lider veya lider kadroları yaşanan her türlü üzücü olayların sorumlusudur.
HAK BAŞKA, MEŞRU
OLMAK BAŞKADIR
Hukuken bir kişi veya kişiler bazı haklara sahip diye, insani ve ahlaki olmayan davranışları da meşrudur anlamına gelmediği gibi, birilerinin de bu ülkede siyaset yapma hakkı var diye, onların bu ülke ve millete ihanet derecesindeki söylemleri ve bölücü ihanete destekleri de meşru sayılamaz.
Hele hele bu ülkeyi yönetme iddiasındaki bir partinin toplumun kahir ekseriyeti tarafından ihanetin temsilcisi olarak kabul edilen bir siyasi oluşum ile açık &8211; gizli pazarlıklar kurması asla normal olarak kabul edilemez.
Maalesef, CHP yakın tarihte bu ihanetin siyasi uzantılarıyla oy uğruna gizli-açık ilişkiler içinde olmuştur.
CHP, bölücü ihaneti TBMM`ye taşıyan partidir.
Geçmişte, vekil olmanın haklarından yararlanan bölücü örgütün uzantısı siyasiler dokunulmazlık zırhına bürünerek pervasızca tavırlar sergilemişlerdir.
Yol kesen teröristler bu vekiller tarafından &8216;Kürdistan`ın özgürlük savaşçıları` diyerek kucaklanmış, yaralılar tedavi ettirilmiş ve araçlarıyla silahlar taşınmıştı.
Devletin kolluk kuvvetlerine mensup görevlilere tokat atacak ve küfredecek kadar seviyesiz ve alçakça hareketlerine şahit olduk.
Ve şimdi&8230;
Geçmişte milli onurumuz demokratik haklar bahane edilerek ayaklar altına alınmıştı.
Şimdi kirli bir ittifak üzerinden bölücü ihanet yerel yönetimlere ortak edildi.
Meral Akşener Genel Başkanlığındaki İP, maalesef bölücü taşeronluk konusunda CHP`ye ortak oldu.
Oy uğruna hem CHP, hem de İP, bölücü ihaneti meşrulaştırma yolunu aralamış oldular.
Elbette farklı kesimlerin seçim ittifakı kurmaları doğru ve demokratik bir davranıştır.
Ancak, kimlerle kurulmalı? Sorusundan yola çıkılmalıydı.
HDP, önce terörü lanetlemeli ve bölücü terör örgütlerinin kanlı eylemlerini kınamalı ve karşı tavır almalıydı.
Bu tavrı almak bir yana terör örgütünün söylemlerini dillendirerek destek vermiştir ve vermeye de devam ediyor.
İşte bunun içindir ki, toplumda CHP ve İP, ittifak ilişkileri üzerinden ihanetin suç ortakları olarak kabul ediliyor.
Seçim öncesi bu ilişkilerin inkâr edilmesi ayrı bir kepazeliktir.
Geniş halk kitlelerinde protesto ve kınamaların sebebi budur.
Bu partilerin Genel Başkan ve bazı yöneticileri bölücü ihanetin temsilcisi HDP bir yandan bu kabul edilmez gizli ve karanlık ilişkileri sürdürürken, diğer yandan şehit cenazelere katılmaları tepkilere sebep olmaktadır.
Herkesin şehit cenazelerine katılmaya hakkı var; ancak, askerimize, polisimize ve masum sivillere kurşun sıkan hainleri alkışlayanlarla ilişkileri sürdüren siyasiler de bu yanlışlardan dönmelidir.
Bu kin ve nefret üzerinden başlayan tepkilerin müsebbibi, yanlışta ısrar eden siyasiler olduğu gerçeğini hatırlatmak isterim.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.