Üslup, adap ve TBMM’de yaşanan kepazelikler
Üslup, kişinin kendi duygu, düşünce ve heyecanlarını dile getirme şekli, dili kullanma biçimidir.
Yani, üslup, tavır, deyiş ve davranış tarzı anlamına gelir.
Üslup, bir kişinin duygu ve düşüncelerini aktarırken, aldığı tavrın ifadesi, şekli ve kullandığı dil ile söylem biçimi, o kişinin karakter ve ahlâkıyla yakından ilgilidir.
Üslup aynı zamanda kişinin zihniyetinin oluşumunu sağlar. Övgü, sevgi gibi yergi ve alay temaları, kin ve nefret dolu ifadeler ile tavır ve davranışlar ise kişinin karakterinin bir ifadesi olarak tezahür eder.
Çünkü zihninde var olanın dışa vurmasıdır.
Bu ifadeler, her insan için geçerli olmakla birlikte ‘üslup’ siyasilerin en çok bilmesi ve uyması gereken kuralların başında gelmektedir.
Çünkü siyaset, devlet işlerini düzenleme ve yürütme, toplumu yönetme işidir. Yani, devlet idare tarzı içinde insan topluluklarını yönetme sanatıdır.
Dil ve davranışlar ise üslubun belirleyici unsurlarıdır.
Kısacası, her konuda ve insan ilişkilerinde olduğu gibi siyasette ve bilhassa topluma hitap eden hatipler için de dil ve üslup ile usule uyması gereken kurallardır.
Siyasetçilerde, bilgi birikimi, tecrübe, strateji belirleme becerisine sahip olma ve insan idare etme sanatı ve toplumu etkileme gibi özel şartlar aranır. Ancak bunların tamamının öncesinde ise siyasi ahlak, dil kullanımı, tavır ve davranışların hülasası olan üslup ve adap aranır.
“Üslup, usul ve adap bilmeyenden ne toplum adamı ne de siyasetçi olmaz” görüşü toplumun genel kabulüdür.
Siyasetçi; meramını muhatabına veya muhataplarına ifade ederken, usulüyle, erkanıyla, adabıyla, nezaket göstererek ve de alçak sesle ifade etmelidir.
O makamda bulunmanın ve temsilciliğin verdiği sorumluluğun bilincinde olmalı ve ona göre hareket edilmelidir.
•
Yukarıda mana ve ehemmiyetlerini izahına çalıştığım üslup, usul ile adap gibi değerleri maalesef ki bazı siyasilerimizin hiçe saydıklarına milletçe şahit olduk.
TBMM’de bütçe görüşmelerinde, bütçe değil, kin ve nefret tetiklendi. Tv ekranlarına yansıyanlar ise gerçekten utanç vericidir.
Kendini bilmez bazı milletvekilleri, terbiye ve ahlak sınırlarını aşan tavır, davranış ve söylemlerinin sebep olduğu olaylar tek kelimeyle bir kepazelik.
Dahası var. Milletin meclisinde bölücü ihanetin yani PKK terör örgütünün propagandası yapanların karanlık mahfillerde gizli pazarlıklarla kurdukları ‘Şer ittifakı’nın yıkılmaması uğruna İP’li vekillerin sessizliğine ve CHP’lilerin ise HDP’lileri nasıl himaye ettiklerine de şahit olduk.
Aslında işin buraya varacağı önceden belliydi. Dış güçlerin operasyonlarıyla yakın zamanda iktidar yolunun kendilerine açılacağı hayaliyle yaşayan ‘Şer İttifakı’nın mensupları siyasi ahlak ile bağdaşmayan tavır ve davranışlarla Başkan Sn. Erdoğan ve İçişleri Bakanı Sn. Soylu, başta olmak üzere, bakanlarımızın her birine iğrenç iftira ve hakaretleri bardağı taşıran son damla oldu.
Bölücü ihanetin temsilcileri olan HDP’liler ile CHP’nin içindeki şarlatanlar, fütursuzca sözleri sarf ederken, ‘Şer İttifakı’nın bir kısım şakşakcıları da “bravo, aferin, yetmez, devam” vb.. sözlerle onlara alkış tutarak yanlış davranışlarını ve pervasızca beyanlarını adeta doğru gibi göstermeye çalışmaları ayrı bir iğrençlikti.
Elbette yanlışları eleştirme, soru sorma ve doğru önerilerde bulunmak, siyasi muhalefetin asli görevidir. Buna karşı olan yok, ancak o malum zihniyete göre iktidarın her yaptığına karşı çıkmak muhalefetin görevidir.
Ancak…, eleştiri ve tartışmalarda sabır sınırlarını zorlayan, küfür, hakaret, yalan ve iftiralar ise üslup, usûl, adap ve siyasi ahlak ölçülerini aşan seviyesizlik, ahlaksızlık ve haddini bilmezliktir.
Kısacası; milli iradenin tecellisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) CHP ve HDP’li haddini bilmez vekillerin müsebbibi olduğu çirkin olaylar sebebiyle tarihînin en utanç günlerini yaşadı, yaşıyor.
Onlar, ‘Cumhur İttifakı’ cephesini provoke etmekten ve olayların çıkmasına sebep olmaktan geri durmadılar.
Ne diyelim! CHP zihniyetinin helalleşmesi böyle oluyor demek ki(!)..
Fransız doğa bilimci G. L. Leclerc’e atfedilen “Üslûb-ı beyan ayniyle insandır” sözü bu gerçeği ifade etmektedir.
|