Yaşamımdaki Süleyman Demirel
Yaşamımdaki Süleyman Demirel
Allah Rahmet eylesin, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel benim hayatımın ergin döneminin değişmez politikacısıydı.
1964 yılında Ragıp Gümüşpala`nın vefatı ile Adalet Partisi`nin başına geçtiğinde ben daha 16 yaşındaydım, Süleyman bey de 40. Ertesi sene hükümeti oluşturmayı başarmış ve 41 yaşında Türkiye`nin en genç Başbakanı olmuştu.
15 Kasım 1967 tarihinde Kıbrıs`taki Rum Milli Muhafız Ordusunun Genel Komutanı olan Georgios (Yorgos) Grivas, Yunanistan`dan Kıbrıs`a gizlice gönderilmiş 20 bin kişilik Tümenin ve Komando birliğinin içinden seçtiği tepeden tırnağa silahlı 2 bin kişilik bir askeri güç ile Lefkoşa-Limasol-Larnaka kavşağını elinde tutan Geçitkale ve Boğaziçi kantonuna saldırıp, katliam yapınca, siyaseten Türkiye`nin ve Başbakan Demirel`in nasıl bir tavır aldığını pek anlamamıştım. Üniversitede derslerim ile boğuştuğumdan neler olup bittiğinin farkında bile değildim işin doğrusu.
Gerçeği, 20 Temmuz 1974 günü TSK`nın gerçekleştirdiği Mutlu Barış Harekatı sonrasında öğrenmiştim. Dönemin Başbakanı Ecevit 17 Temmuz Çarşamba günü İngiltere Başbakanı Harold Wilson ile görüşmek üzere Londra`ya gitmeden önce yaptığı ``Konuyu 20 Temmuz Cumartesi günü TBMM`de görüşeceğiz gerekirse Yurt dışına asker gönderme kararı alacağız´´ açıklamasına rağmen, kendi kendime sorduğum ``nasıl olur da TSK, TBMM kararı olmadan 20 Temmuz Cumartesi günü sabahı yurt dışına harekat yapabilir´´ sorusunun yanıtını bulmuştum.
Yurt dışına asker gönderme kararını 18 Kasım 1967 günü, Başbakan Süleyman Demirel almıştı ve hala daha geçerliydi. Rahmetli Necmettin Erbakan da, Başbakan Bülent Ecevit`in yurt dışına gitmesini fırsat bilmiş ve Başbakan yardımcısı olarak, bu kararı öne sürerek, Ecevit`in uçağının Esenboğa havaalanından kalkışına müteakip dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar`a gerekli talimatı vermişti.
Bu konuyu rahmetlik Süleyman Demirel ile 1978 yılında, Kıbrıs Türk Federe Devleti Milletvekili olarak (kendi masraflarımı kendim karşılayarak) TBMM`nin açılışına katılmak için gittiğim Ankara`da görüşmüştüm.
TBMM`nin açılış töreninden sonra nasıl olmuşsa Ankara`ya geldiğimi, nerede kaldığımı öğrenmiş ve o dönemde Ankara Hacettepe üniversitesinde Pataloji kürsüsü başkanı olan babam Prof. Dr. Hakkı Atun`un evine beni alması için bir araç göndermişti. Önünde ve arkasında eskortlar olan siyah bir Mersedes ile Çankaya`daki Başbakanlık köşküne gitmiştim. Az daha heyecandan bayılacağımı saklamamam gerekir bu yolculuk ve karşılanış esnasında. Yanında Dışişleri Bakanı rahmetli Sabri Çağlayangil ile beni karşılamıştı. Kollarını belime dolamış- 83 kilo olamam rağmen- ayaklarımı yerden kesecek şekilde beni havaya kaldırmıştı. Yaklaşık 1 saat süren bu görüşmemizin içinde 1967 yılında TBMM`den çıkarttırdığı ``yurt dışına asker gönderme kararı´´nı nasıl ve niye aldığını dolambaçlı yoldan, ince bir manevra ile sormuştum.
Gerçekte adada gerçekte nelerin yaşanabileceğini o günlerde görmüş ve TSK`yı hazırlık içine sokmuştu.
Canımı ve Kıbrıslı Türklerin canlarını, siyaseten önce Süleyman Demirel`e sonra da Erbakan ile Ecevit`e, silahlı kuvvetler olarak da TSK`ya ve Mücahitlerimize borçlu olduğumu ve olduğumuzu çok iyi biliyorum.
Arkasında parlak bir siyaset hayatı, o günün koşullarına göre başarılı bir devlet yönetimi bırakmış olan Süleyman Demirel`i, politik tarihe geçmiş "Dün dündür. Bugün bugündür´´, ``Yollar yürümekle aşınmaz´´, ``Binaenaleyh" gibi benzeri ünlü sözleri ile hatırlayacağız.
Nurlar içinde yatsın, mekanı Cennet olsun, Allah`ın rahmeti üzerinden eksik olmasın&8230;
Ata ATUN e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com http://www.ataatun.org Facebook: Ata Atun http://www.twitter.com/ataatun 19 Haziran 2015
|