Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2268) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (519) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (835) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (622) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3426) |

Görüş bildirebileceğiniz Tarım konuları
Ülkemizde tarımın durumu nedir ve nasıl olmalıdır? (57)
Tarım ile ilgili diğer konular (90)


Tarım - Tarım ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Yavuz KOCA - (Ziyaretci) 31.03.2022 20:27:55

Dünkü Mehmet bugünkü Mehmet ve yeni dünya düzeni

Dünkü Mehmet bugünkü Mehmet ve yeni dünya düzeni
31 Mart 2022, 19:21
Yavuz Koca


Bir zamanlar bir Mehmet vardı, şimdilerdeki Mehmet’ten de öte medyanın baş aktörüydü. Eti de o bilirdi, otu da siyaseti de o bilirdi, göçü de ekonomiyi de o bilirdi, savaşı da… Tarımın tartışmasız uzmanıydı zaten.

Derdi ki; çiftçi senede birkaç gün çalışır, tembeldir, çiftçilik fakirliktir, biz fakirlik istemiyoruz, zenginlik istiyoruz. Dünyada fiyatı 1 olanı biz neden 3’e mal edelim, dışarıdan alalım.

İllet hastalık süreciyle hızlanan ve Savaşın gölgesinde zirve yapan Dünya gıda krizi, kör “gözüne parmağım” diyerek gıdanın önemine nokta koydu. Peki meydan boş iken televizyonlardaki seçilmişler ne diyordu? Türkiye tarımsal destek kamburundan bir an evvel kurtulmadıkça bize rahat (!) yüzü yok. Başka ne diyorlardı? Biz köylüleri, çiftçileri desteklemek zorunda mıyız, herkes kendi başının çaresine baksın. Daha başka ne diyorlardı? Üretmezlerse üretmesinler dışarıda daha ucuz ithal ederiz.

Hatta bakanlardan bile Türk çiftçisini ithalatla tehdit edenler oldu. Paramız var ki ithal edebiliyoruz dediler. Unutuyorlar… Çiftçiler üretmezse alım gücü olmaz, çiftçinin alım gücünün olmadığı ülkelerde huzur olmaz, üretim gücü düşer, yabancılar bedava mal satmayacaklarına göre ithalatın bedelini herkes öder.

Evet ne düşünüyor bizim entellerimiz veya entelektüel bozmalarımız? Tarımın öneminin dünyaca kabul gördüğü günümüzde rahat yüzü görmenin anlamını anlamışlar mıdır? Utanmadan, yeni dünya düzenine ayak uyduralım teranesindeydiler. Yeni dünya düzeninin güçlülerin haklı olduğu bir düzen olduğunu bilmelerine rağmen!..

2005 yılı sonunda Hong-Kong’da yapılan ve derin görüş ayrılıklarıyla Mart 2006’da toplanmak üzere protestolar eşliğinde sonlanan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) toplantısından sonra “Yeni Dünya Düzeni” daha da derinleşti. 1 Ocak 1995’te kurulan DTÖ’nün aldığı kararlar, 2005 sonrasında ABD, AB ve diğer güçlülerin lehine daha fazla pozisyon aldı. Hakeza birçok ülkede iktidarlar bu konsepte göre dizayn edildi.

Türkiye’nin temel sorunlarından birisi insanların kamplara bölünmesidir. Günümüzde bu fark uçuruma dönüşmüştür. Birileri Türkiye şaha kalktı, uçuyor derken, birileri ise uçurumun hemen yanı başındayız diyor. Bu arada kaybeden Millet oluyor. Kamplaşma sendromunu bir yıkabilsek, ne çok zorun kolaylaştığını hep birlikte göreceğiz.

Anlayalım artık… Mesele çiftçi, köylü meselesi değil. Mesele bu milletin özünü ve mayasını temsil eden, terini tarlaya akıtıp, rızkını tarladan derleyen hem kendisini hem de kendisine düşman olanları besleyen, Anadolu insanını çaresiz bırakmaktır. Onları devlete küstürmektir. Alternatif iş sunun bakalım kaç çiftçi köyünde kalıyor. Zira çiftçilik dünyanın her yerinde zordur.

Avrupa’nın, Amerika’nın ve diğer gelişmişlerin halen çiftçisini desteklemeyi sürdürmesinin ve DTÖ kavgalarının altında yatan gerçek budur. AB toplam bütçesinin 40’tan fazlasını işte bu nedenle tarım desteklerine ayırıyor.

Buyursun ister dünkü Mehmet ister bugünkü Mehmet veya Nagehan, cevap versin. Yanı başımızda fiili bir savaş var. Gıda krizini o küçük görülen, gözünü kara toprak doyursun denilen, çiftçiler sayesinde göreceli daha rahat geçiriyoruz.

Unutmayacağız, gıda yetersizliği Türkiye için ayıptır. Düşüneceğiz, neden üretilmiyor, üretilen neden yetmiyor? Bileceğiz, gıda güvenliği sağlanamayan hiçbir ülke, millet, insan geleceğe güvenle bakamaz.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, üretim kıtlığı ile alım kıtlığı arasındaki farkı görene ve güçlülere değil, haklılara ve hakka inananlara saygı duyanlara.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.