Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Tarım konuları
Ülkemizde tarımın durumu nedir ve nasıl olmalıdır? (57)
Tarım ile ilgili diğer konular (90)


Tarım - Tarım ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Yavuz KOCA - (Ziyaretci) 9.03.2024 10:22:40

TARIM GERÇEK BİR BEKA KONUSUDUR

İnsanlık ancak savaşlarda, salgın hastalıklarda ve krizlerde gıdanın, dolayısıyla tarımın önemini kavrayabiliyor. Lakin sorunlu süreç atlatıldığında tekrar eski düzenine dönüyor. Burada mantıksal düşünüldüğünde bir gariplik var ama hayatın gerçeği maalesef hiçbir zaman değişmiyor.

Malum dünyada ilk “Korona Salgını” Kasım 2019’da duyuldu ve Mart 2020’den itibaren küresel ölçekte bir dizi tedbirlerin uygulanmasına başlandı. İnsanlık tarihinde ilk kez bütün dünyada uygulanan bir kapanma söz konusuydu. Bir musibet bin nasihatten evladır sözünü tasdik için “Korona” ile birlikte tarımın önemi bütün dünyada beklenenin çok ötesinde anlaşıldı. Lakin sonrasında unutuldu gibi…

Ülken İçin Üret:

2022 yılının Kasım’ında bir panele katılmıştım. Konu başlığı, “Ülken İçin Üret” idi. Evet ülkemiz için daha çok üretmeliyiz, aksi halde yine ülkemiz için ithal etmek zorunda kalırız. Buradan ithalata karşı olduğumuz hatta külliyen haramdır dediğimiz sanılmasın. Tabi ki her şeyi kendimiz üretecek değiliz, ithalat mutlaka olacak ama özellikle etrafı savaşla çevrili bir coğrafyada, özellikle gıdada, ürettiğinin yarısından fazlasını ithal etmek doğru değil. İsterse ithalatın önemli bir kısmı işlenerek ihracatta kullanılsın. Madem ihraç edebilme şansımız var, madem bazı ürünlerde dünya lideriz o halde girdinin önemli bir kısmını neden kendimiz üretmeyelim?

Pilot ürün olarak buğdayı örneklersek; 1961 yılında kişi başı üretimimiz 251 kg iken 2000 yılında 332 kg’a çıkmış, 2020’li yıllarda ise 235 kg’a gerilemiştir. Bu ciddi değişimin gerek matematiksel gerekse mantıksal gerçekçi bir açıklaması olsa gerek. Ancak maalesef gerçekçi bir gerekçe yoktur.

Tarımsal Dış Ticaret:

Malum tarım ürünleri (bitkisel, hayvansal, işlenmiş tarımsal sanayi ürünleri ve yan ürünleri, vd.) gümrük tarife istatistik pozisyonu (GTİP) numaraları 01 ile başlayıp 24 ile bitmektedir. Bu çalışmada tarımın iki ana kolu olan bitkisel üretim ile hayvansal üretimden sadece bitkisel ürünler ve onların sanayi yan ürünleri işlenecektir. Hayvancılıkla ilgili verilerin değerlendirilmesi, sorunları ve çözüm önerileri başka bir yazıda ele alınacaktır.

GTİP 01-05 aralığını kapsayan; Canlı hayvanlar (01), etler ve yenilen sakatat… (02), balıklar ve suda yaşayan diğer hayvanlar… (03), süt ürünleri, yumurtalar, bal… (04) ve diğer hayvansal menşeli ürünler… (05)’e ilişkin dış ticaret rakamları Tablo-2’de ön bilgi olması amacıyla verilmiştir.

Tarımsal sanayi ürünlerinden, un ihracatında dünya birincisi, diğer bazı gıda ürünlerinin ihracatında ise üst sıralardayız. Hükümetlerin özellikle dahilde işleme rejimiyle (DİR) sağladığı ithalat kolaylıkları ve Türkiye özel sektörünün fabrika yapan fabrikalar hususunda kaydettiği teknolojik aşamalar pazarda kalıcılık açısından ülkemize faydalar sağlamıştır. Bunlar işin sevindirici yanı ancak bir de bilhassa hammadde temininde yerli üretim payının artırılmasının şart olduğunu gösteren rakamlar var. Küresel ölçekte buğday üretiminde lokomotif olan Rusya’nın Türkiye’den ithal ettiği makinalarla geliştirdiği un sanayisiyle bizim pazarlarımıza göz diktiği husus dikkatle takip edilmelidir. 2023 yılında tahıllar ve yem sektörünün temel hammaddelerinin ithalat rakamlarına (Tablo-1) baktığımızda durum daha iyi anlaşılabilir.

TABLO-1: 2023 Yılında İthal Edilen Temel Bitkisel & Sanayi Yan Ürünleri

Ürün Grubu

Miktar (Bin Ton)

Tutar (Bin Dolar)

Buğday (Ekmeklik, Makarnalık, Yemlik)

11.690

3.523.765

Arpa

1.446

426.876

Mısır

1.887

519.194

Soya Fasulyesi

2.955

1.679.267

Melas

355

54.614

Balık unu

153

255.091

Kepekler (Buğday, Mısır, Pirinç, Baklagiller)

1.490

329.892

DDGS (kurutulmuş damıtma tane ve çözünürler)

845

283.079

Küspeler (Ayçiçeği, Soya, Kanola, Palm, Shea)

1.692

667.806

Toplam

22.513

6.061.996

Kaynak:tuik.gov.tr






Buğday ithalatında 2023 yılı gerçekleşmesi, 11.7 milyon ton ve 3.5 milyar dolar ile bütün zamanların rekorudur. Un ihracatında dünya lideri olsak da ürettiğimiz buğdayın yarısı kadar ithalat yapmamız sürdürülebilir olamaz. Aynı durum net ithalatçı olduğumuz yem sektörü için de geçerlidir.

Soya fasulyesinde gümrük vergisi sıfırken soya küspesinde 5 gümrük vergisi uygulanması soya fasulyesi ithalatına avantaj sağlamıştır. Bu suretle 90’nın üzerinde açığımız olan soya fasulyesi ve ürünlerinde, hazır ürün (küspe) yerine hammaddesinin (soya fasulyesi) ithalatının teşvikiyle ülkemizdeki yağ fabrikaları üretim yapmış, kendi işçimiz çalışmış, kısaca katma değer elde edilmiştir. Ancak diğer girdiler için aynı şeyi ifade etmek mümkün değildir.

2023 yılında tarım ürünleri dış ticaretinin (Tablo-2) parasal karşılığını incelediğimizde yaklaşık 6.9 milyar dolar fazla verdiğimiz görülmektedir. Hakeza 2023 yılı verileri bir önceki yılla (2022) kıyaslandığında ihracatın 1.362 milyon dolar, ithalatın ise 1.160 milyon dolar arttığı anlaşılmaktadır. Yani ihracatımızdaki artış, ithalatımızdaki artıştan net 202 milyon dolar daha fazladır.

Tarım sektörü ihracatında ilk üç sıra (Tablo-2); GTİP 08 (yenilen meyveler ve sert kabuklu meyveler), GTİP 20 (sebzeler, meyveler, sert kabuklu meyveler ve bitkilerin diğer kısımlarından elde edilen müstahzarlar) ve GTİP 19 (hububat, un, nişasta veya süt müstahzarları, pastacılık ürünleri)’dan oluşmaktadır.

Söz konusu 3 kalem ihracatın toplamı 10.333 milyon dolar olup, 24 kalemin 38’ini oluşturmaktadır.

Aynı perspektiften ithalata bakacak olursak. İthalatta ilk üç sıra (Tablo-2); GTİP 10 (hububat), GTİP 12 (yağlı tohum ve meyveler…) ve GTİP 15 (hayvansal, bitkisel veya mikrobiyal katı ve sıvı yağlar…)’den oluşmaktadır.

Yine bahse konu 3 kalem ithalatın toplamı 10.450 milyon dolar olup, 24 kalem ithalatın 51’ine tekabül etmektedir. İşin bu boyutuna özellikle ve öncelikle eğilinmesi gerekmektedir. Ki ihracat ve ithalatta ilk 3’ü kendi aralarında kıyasladığımızda parasal değerin hemen eşit olduğu (ithalat sadece 117 milyon dolar fazla) görülmektedir. Oysa tarımsal dış ticaret avantajlı olmakla birlikte eksiye düşmememiz gerekmektedir. Dış ticarette bütün ürünler önemlidir ancak teferruatta boğulmama adına ilk 3 ve ilk 5 dikkate alınırsa meselenin önemli bir kısmı çözülmüş olacaktır.

TABLO- 2: 2023 Yılı Tarım Sektörü Dış Ticareti

GTİP

Ürün Grubu

İhracat Dolar

İthalat Dolar

01

Canlı hayvanlar

64.752.378

1.195.976.533

02

Etler ve yenilen sakatat

707.749.388

215.454.481

03

Balıklar, kabuklu hayvanlar, yumuşakçalar ve suda yaşayan diğer omurgasız hayvanlar

1.613.014.418

263.167.284

04

Süt ürünleri, yumurtalar, tabii bal, diğer yenilebilir hayvansal menşeli ürünler

710.913.277

133.955.935

05

Diğer hayvansal menşeli ürünler (kıl, kemik, boynuz, fildişi, mercan, bağırsak, vb.)

98.110.657

68.555.599

06

Canlı ağaçlar ve diğer bitkiler, yumrular, kökler ve benzerleri, kesme çiçekler ve süs yaprakları

134.522.298

67.289.827

07

Yenilen sebzeler ve bazı kök ve yumrular

1.952.858.578

744.435.984

08

Yenilen meyveler ve sert kabuklu meyveler

4.824.099.218

631.191.059

09

Kahve, çay, Paraguay çayı ve baharat

226.510.504

527.716.677

10

Hububat

1.338.476.569

4.928.308.305

11

Değirmencilik ürünleri, malt, nişasta, buğday gluteni

1.851.277.858

259.106.103

12

Yağlı tohum ve meyveler, muhtelif tane, tohum ve meyveler, sanayide ve tıpta kullanılan bitkiler, saman ve kaba yem

489.406.869

2.896.126.878

13

Lak, sakız, reçine ve diğer bitkisel özsu ve hülasalar

13.888.309

75.969.816

14

Örülmeye elverişli bitkisel maddeler, tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya yer almayan bitkisel ürünler

33.413.757

14.171.619

15

Hayvansal, bitkisel veya mikrobiyal katı ve sıvı yağlar ve bunların parçalanma ürünleri; hazır yemeklik katı yağlar

2.333.968.693

2.625.151.883

16

Et, balık, kabuklu hayvanlar, yumuşakçalar veya diğer su omurgasızlarının müstahzarları

258.408.008

17.909.050

17

Şeker ve şeker mamulleri

1.136.586.833

366.015.088

18

Kakao ve kakao müstahzarları

988.349.509

781.089.729

19

Hububat, un, nişasta veya süt müstahzarları, pastacılık ürünleri

2.642.829.725

278.883.517

20

Sebzeler, meyveler, sert kabuklu meyveler ve bitkilerin diğer kısımlarından elde edilen müstahzarlar

2.865.382.837

68.868.585

21

Yenilen çeşitli gıda müstahzarları (kahve hülasaları, çay hülasaları, mayalar, soslar, diyet mamaları, vb.)

1.073.585.300

801.197.453

22

Meşrubat, alkollü içkiler ve sirke

460.317.729

675.318.056

23

Gıda sanayiinin kalıntı ve döküntüleri, hayvanlar için hazırlanmış kaba yemler

539.483.439

2.158.033.469

24

Tütün ve tütün yerine geçen işlenmiş maddeler

931.974.616

642.576.296



2023 Yılı Toplam

27.289.980.767

20.436.469.226



2022 Yılı Toplam

25.927.967.837

19.276.088.063



2023-2022

1.362.012.930

1.160.381.163

Kaynak:tuik.gov.tr








Tarımsal Dış Ticaretin Genel İçindeki Payı:

Türkiye çok uzun yıllardır dış ticaret açığı vermektedir. Son yıllarda 100 milyar doları aşan açık genel ekonomimizi, yatırım bütçemizi, enflasyon oranımızı, istihdam durumumuzu ve daha birçok konuyu derinden etkilemektedir.

Tarım ürünleri dış ticaretimizdeki fazlalık bir nebze olsun genel açığımızın daha da artmasını engellemektedir. Tablo-3’teki verilere baktığımızda 2023 yılında 01-24 GTİP nolu ürün ihracatımızın toplam ihracat içindeki payı 2022 yılında 10.1 iken bu oran 2023 yılında 10.6 olmuştur. Aynı açıdan ithalatımızı kıyasladığımızda ise, 01-24 GTİP nolu ürünlerin toplam içindeki payı 2022 yılında 5.3 iken, 2023 yılında 5.6 olarak gerçekleşmiştir.

TABLO-3: GTİP 1-24 Grubu Ürün Dış Ticaretin Toplam Dış Ticaret İle Mukayesesi

Yıllar İtibariyle Toplam Dış Ticaret

İhracat (Milyar Dolar)

İthalat (Milyar Dolar)

Fark (Milyar Dolar)

2023 Yılı Türkiye Genel Toplamı

255.8

361.8

(-) 106.0

2023 Yılı GTİP 01-24 Toplamı

27.3

20.4

(+) 6.9

2022 Yılı Türkiye Genel Toplamı

254.2

363.7

(-) 109.5

2022 Yılı GTİP 01-24 Toplamı

25.9

19.3

(+) 6.6

Kaynak:tuik.gov.tr








Dış ticaret verilerini detay olarak inceledikten sonra cevaplanması gereken sorular kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Günümüzde göçmenlerle birlikte 100 milyona yaklaşan nüfusumuz var. Buna karşın pilot ürün olarak buğdayı ele alacak olursak, tıpkı ülkelerin “Orta Gelir Tuzağından” çıkamaması gibi Türkiye de buğday üretiminde 20 milyon ton ibresine takılmışsa, sorunu başka yerde aramaya gerek yoktur. Ve doğal olarak akla gelen sorulardan birisi de “peki ne yapılmalıdır, sorun ne, çözüm ne?” sorusudur.

10 Sorun, 10 Çözüm:

Sorun 1. Tarım arazileri alan olarak her geçen yıl azaldığına ve buna karşın nüfus her geçen yıl arttığına göre açık nasıl karşılanacaktır?

Çözüm 1. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfus artıyor ama ne dünyanın ne de Türkiye’nin arazisi büyüyor. Dahası, tarımsal arazi miktarı da her geçen yıl azalıyor. Toprak çoğaltılabilir mi? Teorik olarak evet denilebilse de pratikte mümkün değildir. Peki, toprak taşınabilir mi, burada da teorik olarak var olan ihtimal pratikte sürdürülebilir olamaz… İkincisi toprak, arazi olarak ithal de edilemeyeceğine göre. Ekilmeyen atıl alanları işlemek gerekir ancak bu da yetmez. Aynı paralelde ve hatta ötesinde birim alandan elde edilen verimi artırmak için tohumculuğa daha fazla bütçe ayırmak, yatırım yapmak ve desteklemek şarttır. Uzun yıllar ortalamasına göre buğdayda dekara verim yaklaşık 40, mısırda dekara verim yaklaşık 120 artmışken yetersizlik söz konusu ise daha çok çalışmak zorundayız.

Sorun 2. Tarım sektöründe Türk vatandaşları yaş ortalamasının, çok yakın gelecekte 60 yaşı geçecek olması, aradaki boşluğun geri kalmış ülkelerden ülkemize yasal ve/veya kaçak yollarla giriş yapan yabancılarca karşılanıyor olması.

Çözüm 2. Genç yaşta çiftçiliğe başlamanın teşviki, uzun vadeli ve kalıcı olarak sürdürülmesi için yeniden planlanması ve desteklenmesi şarttır. Bu minvalde sayısı fazla olan Ziraat Fakültelerinden verimli olmayanların kapatılması, ara eleman açığını karşılamak üzere ciddi eğitim veren Ziraat ve Veteriner Meslek Liselerinin sayısının ve kalitesinin artırılması. Bu minvalde, Ziraat Meslek Liselerinden kapatılanlara ilişkin kararın yeniden ele alınması şarttır. Bilahare bu liselerden mezun olanlara sektörde asgari 10 yıl kalmaları şartıyla gerek arazi gerekse finansal destek verilmesi. Gerçek çiftçi aynı zamanda tecrübeye dayalı iyi bir meteorologdur. Yani nerede, ne zaman, hangi süreyle, hangi açıdan yağmur, dolu yağacak bilir. Yine hangi tarlada iyi arpa, hangi tarlada kaliteli buğday, hangi merada iyi hayvan otlatılır sorularının cevabı da ondadır.

Sorun 3. Her kontrolsüz göç, şehirler için tehdittir. Tarım sektöründen her kontrolsüz göç, gıda sektörü için bir tehdittir.

Çözüm 3. Gıda bir Milli Güvenlik meselesidir, klasik ifadeyle gıda gerçek beka konularındandır. Şehirdeki her kişinin kamuya maliyeti, kırsaldakinin 3-10 katı olarak değişmektedir. Bu değişim ilçelerde ve küçük şehirlerde 3-5 kat aralığında iken, metropollerde 5-10 kat arasında değişmektedir. O halde tarım sektörü hibeler yoluyla hakkaniyetli ve gerçekçi olarak yerinde daha çok desteklendiği takdirde genel bütçede doğacak rahatlama üretim artışına katkı sunacaktır. Çiftçiyi köyünde, tarlasının yanı başında tutmanın kalıcı çareleri geliştirilmelidir ve mümkün mertebe atadan oğula geçebilecek bir kurumsal kimlik oluşturulmalıdır.

Sorun 4. Reyon fiyatı ile üretici fiyatı arasındaki farklar.

Çözüm 4. Bu sorun hamasetle değil bilinçli yaklaşımla kısmen çözülebilir. Monopol piyasalar hariç, en dengeli çözüm, serbest rekabetin oluşturulduğu ve sağlıklı olarak yaşatılabildiği pazarlardır. Bu da yasal düzenlemeler ve kontrollerle sağlanabilir.

Sorun 5. Su arzıyla gıda arzı arasında doğrusal bir ilişki var ise, küresel ısınma silahı ve hidrolojik kuraklık tehdidi yanı başımızda ise BEKA konusu daha fazla öne çıkar.

Çözüm 5. Hidrolojik kuraklık gözden uzak tutuluyor. Bu yeni bir konu mu, değil. 1970’lerin sonlarında üniversite öğrenciliğimizde “Hidrolik ve Hidroloji” dersinde öğrendiklerimizin üzerinden geçen 40 yılı aşan sürede gerek dünyada gerekse Türkiye’de çok önemli değişiklikler ve gelişmeler oldu. Bugün Türkiye su stresi yaşayan ülkelerden birisi ise ve sürekli stresin yokluk, ölüm getirebildiği varsayımıyla daha ciddi düşünme gereği vardır. İklim değişikliğine engel olunamıyorsa ki çok zordur, bu değişime uyum sağlamanın yollarını bulabilmeliyiz.

Sorun 6. Büyükşehir Yasasıyla birlikte köylerin mahalle olması tarımı etkilemiştir.

Çözüm 6. Büyük şehirlerin yasayla bütün şehir haline gelmesi sonrası köylerin mahalle statüsüne geçmesiyle birlikte birçok ahır, kümes ve hatta tarla-çayır-mera olumsuz yönde etkilenmiştir. Yasanın bu bağlamda revize edilmesi tam olmasa da kısmen bir rahatlama getirebilir.

Sorun 7. Çiftçilerin çocuklarının ardından şehre taşınması.

Çözüm 7. Taşımalı eğitimle öğrencinin ardından ailenin de şehre göçü küçük aile işletmeciliğini etkilemiştir. İlk- orta öğrencisinin ailesi, tarım sektörü için en ideal yaş olan 30’lu, 40’lı yaşlarda olur ki yakın geçmişten itibaren tarım sektörünün en önemli sorunlarının başında ortalama 60’a yaklaşan yaşlı çiftçiler gelmektedir. Öğrenci başına bir öğretmenin düşmesi halinde bile köy okullarının açık olmasının getireceği mali yükten fazlası üretimle mutlaka karşılanabilecektir.

Sorun 8. Gerçek tarım kooperatifçiliğinin kurulamaması ve sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılamaması.

Çözüm 8. Türkiye’de maalesef gerek yönetim gerekse üretim ve pazarlama perspektifinde kendi ayakları üzerinde durabilen kooperatifçilik kalıcı olarak kurulamamıştır. Burada yasal yetersizlikler yanında ister hükümetlerin ekonomik olmayan siyasi müdahaleleri isterse yetkin olmayan art niyetli yönetimlerin oluşturduğu olumsuzlar yıkıcı olmuştur. Dünyanın birçok yerinde sağlıklı kooperatifçilik örnekleri vardır. Gerek bunlardan gerekse Türk Milletinin tarihinde başarılı Ahilik sisteminden faydalanılarak güçlü bir denetim ayağı da olan bize özgü yeni bir sistem kurulabilir. Ayrıca kooperatiflerinde sözleşmeli üretimle birlikte değerlendirilmesi birçok sorunu kendiliğinden çözebilecektir. Zira sözleşmeli tarımda ana faktör olan fiyat bağlayıcılığı yani fiyatlar artınca üreticinin başkasına meyletmesi, azalınca alıcının başka üreticilere yönelmesi sorunu çözüldüğü takdirde sözleşmeli üretimin önündeki en büyük engel ortadan kalkmış olacaktır.

Sorun 9. Tarım arazilerinde parçalanma.

Çözüm 9. Türkiye’de yaklaşık olarak 3 milyon işletme ve 33 milyon parsel olduğunu düşündüğümüzde bu konunun önemi kendiliğinden ortaya çıkar. Tarımda arazi parçalanması, ölçek ekonomisine uygun üretim alanına sahip olamama ciddi bir açmazdır. Zira bu suretle birim alanda giderleri artarken verimlilik, karlılık düşer ve nihai maliyet analizinde sürdürülebilirlik sağlanamaz. Bu sorunun çözüm yollarından birisi de “Çok Ortaklı Tek İşletme” kurulması olabilir. Öte yandan, tarım ürünleri deseninin havza modeli kapsamında yeniden ele alınması gerekir.

Sorun 10. Su noksanı ülkemizde kuraklıkla mücadele için tedbirler tartışması. Su ve bitki deseni ikilemi.

Türkiye`nin yaklaşık 784.000 kilometrekare olan toplam arazisinin 1/3’üne tekabül eden yaklaşık 260.000 kilometrekaresi ekilebilir tarım arazisidir. Yine bu alanın yaklaşık 1/3’ünü oluşturan 85.000 kilometrekaresi de ekonomik olarak sulanabilir arazidir. Burada önemli olan sulanabilir miktarın ne kadarının fiiliyatta sulanabildiğidir. Sulamada verimliliğin alt faktörleri; klasik sulama ve modern sulamadır ki bunlardan ikincisi birincisine kıyasla yaklaşık 2/3 oranında su tasarrufu sağlanmaktadır. Türkiye’de suyun ¾’ünün tarımsal sulamada kullanıldığı dikkate alındığında modern sulamanın tercih edilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Hakeza su kısıtı yaşanan ülkemizde, suda tasarrufu artırmak kadar su ihtiyacı düşük bitkilerin üretilmesi de önemlidir. Örneklemek gerekirse; su tüketimi yüksek olan tarım ürünlerinden mısır, yonca, ayçiçeği ve patates gibi ürünlerin havza bazında yeniden çerçevelenmesi elzemdir.

Sonuç:

Burada on madde halinde yazılan sorun/çözüm ikilisine çok tabii olarak eklenebilecek çok sayıda, hatta yüzlerce madde bulunabilir. Türkiye zor bir coğrafyadadır. Doğudan batıya, kuzeyden güneye etrafı krizlerle, savaşlarla ve insan hakları ihlalleriyle doludur. Ülkesini en çok seven, en çok çalışandır, yaptığı işin hakkını verendir ve daha fazla katma değer üretendir. Eski Tarım Bakanlarımızdan birsinin sıkça vurguladığı üzere, “üretim, üretim, üretim hatta inadına üretim” olmazsa olmazımız olmalıdır. Biliyoruz ki, tarım sanayiyle buluşmadığı takdirde REFAH gelişmez, refah gelişmez ve katmanlar arası uçurum artarsa huzur olmaz, huzur olmazsa ülkeler BEKA sorunu yaşar. Onun için tarım üretimle desteklenmelidir ve “Ülken İçin Üret” umdesi slogan olmaktan çıkarılmalı ve gerçek hayatın öznesi yapılmalıdır…

() Yavuz KOCA, Ziraat Yüksek Mühendisi, İşletmeci, Tarım Politikaları Uzmanı.

() Karınca Postası Dergisi`nin, Şubat 2024 Sayısında yayınlanmıştır.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.