Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2268) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (519) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (835) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (622) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3426) |

Görüş bildirebileceğiniz Türk Dünyası konuları
Türk Dünyası (888)


Türk Dünyası - Türk Dünyası konusu hakkında görüşler
Prof. Dr. Ata ATUN - (Ziyaretci) 3.05.2015 22:46:00

41 Yıldır Büyüyemeyen Yavru (2)

41 Yıldır Büyüyemeyen Yavru (2)

41 yıldır büyümeyen ve yan gelip yatmaktan başka hiçbir şey yapmamış olan yavru, içinden ``acaba anamın boğazından kesip benim için yaptığı daha başka yerler de var mı´´ diye geçirmiş ve Aksaçlı adamı da yanına alarak başlamış dolaşmaya.

Üzerinde ``Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi´´ diye yazan bir binanın önünden geçerlerken, anlatmaya başlamış Aksaçlı adam; ``Lefkoşa`da hastaneyle ilk tanıştığımda, hastane Rum tarafındaydı. 1963 yılının Aralık ayının soğuk bir gecesinde Rumların saldırıları ile başlayan çatışmalar sonrasında sayıları önce onları, sonra da yüzleri bulan Kıbrıslı Türk hastalar ve şehitler Lefkoşa`ya gönderilmeye başlayınca, Lefkoşa`da Suriçinde iki katlı bir binayı hastane yapmak zorunda kalmıştı, adı &8211;Genel Komite- olan dönemin idaresi. Elde ne ilaç vardı, ne gerekli ameliyat aletleri, ne yatak, ne çarşaf, ne de yorgan.

Paramız, pulumuz, yiyeceğimiz, içeceğimiz de yoktu oğlum. Rumların saldırısına uğrayan köylerde kalan Kıbrıslı Türklerden canını kurtarmayı başarabilenlerin çoğu Lefkoşa`ya kadar canlı olarak gelebilme şansına eriştiler. Aralarında Lefkoşa`da akrabaları olanlar onların evlerindeki bir odaya yerleşirken, büyük çoğunluğu kalacakları yerleri olmadığı için sinema, fabrika, ambar gibi yerlere topluca yerleştirildiler. Ne içecek suları vardı, ne tuvaletleri, ne banyoları, ne de yemeklerini pişirecek mutfakları&8230; İlk günlerde, göçmenlerin yemekleri Mücahitlerin yemeklerinin pişirildiği yerden geliyordu. Elde bir şey yoktu ki&8230; Rumlarla savaşan mücahitlerin boğazından kesip, göçmenlere de vermeye çalışıyordu yöneticiler.

Allah`tan şu karşı kıyıda oturan anamız, diğer çocuklarının boğazından kestikleri ile bize çadır, battaniye, her tür yiyecek, giyecek ve para gönderdi de açlıktan, soğuktan, dahası ölmekten kurtulduk. Zaten anamız bizi bağrına basmayıp kaderimize terk etseydi, Rum`un kurşunundan ziyade, soğuktan ve açlıktan ölecekti birçoğumuz. Hiçbir Türk de kalamayacaktı bu adada. Ya göç edecekti hemen öldürülmemek için, ya da Rum`un kurşununa hedef olacaktı. İkisinden başka bir seçenek de olamazdı zaten o günlerde. Anamız yanımızda olmasaydı ada boşalacaktı oğlum&8230;´´

Ak saçlı adam bir kez daha baktı Doktor Burhan Nalbantoğlu Hastanesine ve aklına o sıkıntılı günlerin acı hatıraları geldi, başladı mırıldanmaya, ``Lefkoşa`daki tüm doktorlar ve sağlık personeli bu iki katlı binada toplanmıştı ama elde ilaç, alet-edevat olmadığı için pek de verimli olamıyorlardı.

Adada barışı sağlamak için yetkilendirilen İngiliz Alayından yardım istediler önce, biraz olsun ilaç ve ameliyat yapabilecekleri alet edevat sağlamaları veya da verebilmeleri için. Zaten sayıları bir elin parmağını geçmeyen Türk doktorların küçük klinik veya muayenehanelerinde olan ilaçlar daha ilk günden bitmiş, aletler de hastaneye taşınmıştı.

Neyse ki karşı kıyıdaki anamız, ne gerekli ise hemen kendi çocuklarından toparlamış ve bir şekilde hastanemize yetiştirmeyi başarmıştı. Zaten onun gönderdiği ilaçlar ve bir yaralıyı hayata döndürmek için gerekli olan her tür tıbbi alet ve makineler olmasaydı, hastanemizdeki kayıplar çok büyük boyutlarda olacaktı. Yavaş yavaş yoluna girdi hastane anamızın desteği ile.

20 Temmuz 1974 günü analı oğullu omuz omuza verip, komşu çocuklarını anaları ile birlikte buralardan attıktan birkaç yıl sonra anamızın kaldığı evin reisi, Allah`tan dönemin en gözde hastanelerinden birisi olan Hacettepe üniversitesinin ve hastanesinin, tüm binalarını yapan ve çalışır halde teslim eden Tepe İnşaatı görevlendirdi ve parasını verdi de, onlar da gelip bu yeni hastaneyi yaptılar. Tepe inşaat gelmeseydi ve iş bize kalsaydı, yıllar geçerdi ama biz de hala daha Lefkoşa Surlariçindeki hastanede şifa arıyor olurduk oğlum&8230;´´
Soluklandı ve konuşmasına ara verdi&8230; (Devam edecek)

Ata ATUN
e-mail: ata.atun@gmail.com veya ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
4 Mayıs 2015



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.