93 Yıl Sonra (2)
93 Yıl Sonra (2) Ortadoğu`da geçen 60 yılda çok şey değişti. Öncelikle petrol sayesinde Petro-dolar zengini Arap ülkeleri oluştu ancak bu zenginliklerle birlikte Ortadoğu`da mezhepsel, etnik ve ideolojik fay hatları da oluştu ve bu hatlar sürekli çatışma ürettiler ya da çatışma üretme potansiyelleri hep zirvede kaldı. Dün gelinen oyunlara bugün daha da acemice ve hatta gönüllü gelindi. Dolayısıyla tarih yine hükmünü icra ediyor. Adaletli olmaz isen ve evrensel ve bölgesel gerekleri yerine getirmez ve elindekini bekanı takviye edecek akıllılıkta değerlendirmez isen; İngiliz, Amerikalı, Alman, Fransız ve Rus gelir bölgenin sınırlarını yeniden çizer, bundan daha doğal bir şey yok. Iraktaki Kürt referandumu sebebiyle kaleme aldığımız ``Referandum´´ başlıklı yazımızda ifade etmiştik: Biz Türklerin sözleri ve yüzleri, Arap ve Kürt kardeşlerimize sevimsiz geldi ve hiç düşünmeden bize genelde cephe aldılar. Oysa uzaklardan gelenleri en ufak bir sorgu sual eylemeden baş tacı ettiler, etmeye de devam ediyorlar. Bu tercih karşısında nasıl davranabilirsiniz? Dün Ortadoğu coğrafyası bölündü, bugün ufalanıyor. Bunun sonucunda küçük ve kendini koruma yeteneği/gücü olmayan devletler oluşuyor ve bunun oluşmasına da büyük oranda bölge insanı destek veriyor. Beklentiler, boş hayaller heva ve hevesler, aileleri, kabileleri, etnik kuruntularla hareket edenleri yapay oluşumlara sevk ediyor ve tarihte ilk defa köksüz ağaçlar dikiliyor. Tıpkı elektrik direkleri gibi&8230; Başkalarının işine yarasın diye&8230; Ve elektrik direği olmak için yarışan kabileleri görünce Habil`in katili Kabil`i hatırlıyoruz. Biz Türkler, bir sürü Kabil`in ortasında kalmış Habilleriz. Kimi suçlayacağız, kime aklı hatırlatacağız? Tarihin seyrini, kabilelerin, devletlerin seyrini, kardeşlerimizin Kabilleşme sürecini atlamışsak tüm sorularımızın cevabı bizleri kahredici nitelikte olacaktır. Kabilleşen kardeşlerimizin tercihleri karşısında bizler meşru müdafaa hakkımızı kullanmak durumundayız. ``Kardeşler durun bu yol çıkmaz sokak´´ diyebilmeli ve bunu da nezaketle değil usulüne uygun demeliyiz. Aksi taktirde siyasi ötenazi yapan kardeşler serisi ile karşılaşacağız. Şimdi bir salgın gibi Kabilleşen kardeşlerimize Habil olmayalım, mukayyet olalım. Dün uzaklardan gelenlerle kol kola girip kardeşlerini katledenler bugün aynı eylemi yine yapmak için çaba harcıyorlar. Bunun sonucunda yani siyasi Kabilleşmenin sonucunda kazansalar üzülmeyeceğiz, fakat her seferinde olduğu gibi kendileri de kaybediyorlar. Nerede Hz. Muhammed`in ümmeti, nerede Hz. Ömer`in, Hz. Osman`ın, Hz. Ebu Bekir`in, Hz. Ali`nin, Eşrefi Bitlisi`nin kardeşleri? Cellatlarından cellat seçme yarısındalar. Anlı şanlı kardeşlerimiz, Hz. Yusuf`un kardeşleri gibi bizleri kuyuya atma yarışında. O kuyudan tekrar çıkarız, fakat bu sefer de Kabil`i affedersek Allah bizi affeder mi? Ortadoğu; adalete, hakkaniyete, kardeşine ihanet ettiğin sürece yerlerde sürüneceksin. Kabile asabiyetini uluslararası siyaset ve siyasi akıl zannettiğin sürece lanetler yağmur olup üzerine yağmaya devam edecek. Ortadoğu`da yabancıların kaderimizi yazmaları için kalemi onlara verenler kardeşlerimiz olunca ne yapmalıyız? ``Bu soru kardeşlerimize gelsin´´ abukluğu ile karşı karşıyayız. Vebal bölge halkında, sorumluluk önemli ölçüde oradaki halkın, tüm Ortadoğu`nun üzerinde. Orta Doğu`yu ve Türkiye`yi milletin azim ve gayreti kurtarır. Bu azim ve gayret yoksa asıl facia budur. (Bitti)
|