Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Türk Dünyası konuları
Türk Dünyası (889)


Türk Dünyası - Türk Dünyası konusu hakkında görüşler
Dr. Özkan HÜSEYİN - (Ziyaretci) 13.09.2011 21:18:37

BİR ÖMRÜ BATI TRAKYA İÇİN HARÇAYAN,BİR DEVRİN ŞAHİDİ ÖZKAN HÜSEYİN ANLATIYOR

Bir Ömrü Batı Trakya İçin Harcayan, Bir Devrin Şahidi Özkan Hüseyin Anlatıyor



Almanya`daki Batı Trakya Türkleri ve (Echingen) Derneğimiz.



Sevgili okuyucular,

Ele aldığım ``Batı Trakya Türkleri Aile Birliğine Yapılan Bombalı Saldırı´´, ``Almanya`daki Batı Trakya Türk Dernekleri ve Hüseyin Arabacıoğlu´´ konulu makalem, okuyucularımız tarafından büyük ilgi gördü. Bu konuda çok kutlama mesajları da aldık. Bazı konulara daha fazla açıklık getirilmesini talep edenler de oldu. Bir kısmımı da ellerindeki bazı bilgileri bizlere ilettiler. Ne var ki, bu ``konuları bilmiyorduk, bizleri aydınlattığınız için teşekkür ederiz´´ diyenlerin sayısı da göz ardı edilecek gibi değil. Bazı arkadaşlarımız ise bunun Almanya`da yeni bir gündem konusu olduğunu söylediler. Bahse konu yazılarımız birçok sitelerde de yerini aldı. Bilmediğiz birçok konuyu da okuyucularımızın bizlere ilettikleri bilgilerden öğrenmiş olduk&8230;



Okuyucularımızın talebi üzerine Almanya`daki Batı Trakya Türkleri ve Derneklerimiz konulu yazılarımızı yayınlamaya devam edeceğiz. Makalemizdeki ele aldığımız bu konu ilk defa insanlarımızı bilgisine sunulmaktadır. İnsanlarımızın içine korku salmamak ve yeni kurulacak olan derneklerimizin önünü kesmemek için, basın ve kamuoyundan gizlemiştik. Bu konu çok az kişi arasında saklı kalmıştı&8230; Aradan 20 sene geçti&8230; Şimdiki dernekçi ve kamuoyunun bilgisi olması açısından yayınlamayı uygun gördük&8230;




Ehingen Batı Trakya Türkleri Aile Birliği kurucu üyeleri Dr. Özkan Hüseyin ile



Daha önceki makalelilerimde de belirttiğim gibi, Derneğimiz o yıllarda, Bavyera eyaletinde birçok yerlerde temsilcilikler açmıştı. O dönemlerde, eyalet içinde nerede bir Batı Trakya Türkü varsa, oralara gidip, onları bilinçlendirmek için, aile ziyaretleri yapılıyor ve buralardaki kardeşlerimizle dostluklar kuruluyordu. Bu vesileyle bölgedeki diğer Batı Trakya Türkleriyle de, tanışma fırsatı buluyordum. Onlara, merkezi Münih`te bulunan, Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneğimizin faaliyetleri hakkında bilgi veriyordum. Bu arada bölgede söz sahibi olabilmeleri için dernekleşmeleri üzerine telkinde bulunuyordum. Aksi takdirde, Yunanlıların kurmuş olduğu dernekler tarafından temsil edilecekleri mesajını veriyordum



Nihayet bu hemşerilerimiz, ``Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneğini´´ Echingen`de kurdular. Kuruluş aşamasında, kongre başkanlığını da ben yaptım... Böylece Ehingen Batı Trakya Türkleri bu bölgede faaliyete başlamış oldu. Bu derneğimizin de ilk başkanı Küçük Duvancalı İsmail İsmail olmuştur.



Merkezi Münih`te bulunan Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği onların yapmış olduğu kültürel faaliyete destek veriyordu&8230; Derneğimiz bünyesinde faaliyet gösteren ``Batı Trakya Türk`ünün Sesi Korosu´´ ile ``Batı Trakya Folklor Ekibi´´ de onların aile gecelerine iştirak ediyordu.



Özkan Hüseyin yönetiminde Batı Trakya Türk`ünün Sesi Korosu Echingen Aile Gecesinde



Yunanlılar bu duruma tamamen karşı olup, Batı Trakya Türklerini kendi saflarına çekerek kendi kültürleri içinde eritmek için çaba gösteriyordu. Batı Trakya Türklerinin faaliyeti onları telaşlandırıyor ve birçok entrikalarla onları engellemeye çalışıyorlardı&8230; Dernekleşme uğrunda canla başla uğraşan Batı Trakya Türklerini, bazen açık, bazen de kapalı bir şekilde tehdit, baskı ve engelleme girişimlerinde bulunuyorlardı.



Yunan faaliyetinin bazı örneklerini kısaca sizlere anlatmak istiyorum.



Ehingen`de yayımlanmakta olan Schwäbische Zeitung gazetesi, 23.5.1991 tarihli nüshasında bir faaliyetimizi, ``Türk Aile Birliği, Linden Halle`de Eğlenecektir´´ başlığıyla vermişti.[1]



Bu gazetenin muhabiri, bu konunun gerçekten ilginç ve önemli olduğunu belirterek geceye bizzat katılıp, Batı Trakya Türkleriyle bir röportaj yapacağını bildirmişti. Muhabir, bize göre malum (!), geniş çevrelerin anlayamayacağı sebeplerden dolayı, geceye katılamadı.



Tertiplenen bu kültür ve aile gecesine, Münih Batı Trakya Türk Aile Birliği Başkanı ve Federal Almanya`daki, Batı Trakya Türk Dernekleri Federasyonu olarak davet edilmekle beraber gerekli bilgi ve belgeler de benden rica edilmişti.



Federasyonumuzun, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu nezdinde, daha önceden kullanmış olduğumuz belge ve bilgileri kendilerine ileterek, yukarıda adı geçen gazeteyi ziyaret etmesini ve gece hakkında bilgi vermelerini Başkan İsmail İsmail`e tavsiye ettim.



Ehingen`deki dernek başkanı İsmail İsmail başarılı çalışmalarıyla 25 Mayıs 1991 tarihinde düzenlenen Türk Kültür Gecesi, adı anılan gazete tarafından okuyucularına duyurulmuştu



Yapılan açılış konuşmalarından sonra, Batı Trakya`daki sorunlarımızı kapsayan ve federasyonumuzun faaliyetleriyle ilgili bir konuşma yaptım.



Schäbische Zeitung gazetesi, 27.5.1991 tarihli nüshasında, ``Yunanistan`daki Türkler Ehingen`de Buluştu´´ başlıklı bir haber yayımladı. Haberde, Batı Trakya Türklerine karşı yapılan baskılar dile getirilmiş. Yunan Hükümetinin Lozan Antlaşması`na uymadığı, Yunanistan`da yaşayan Türk azınlığın, devlete karşı olan görevlerini (askerlik, vergi vs.) yapmalarına rağmen, gayrimenkul alamadıklarını, hatta içinde yaşadıkları evlerini tamir edemediklerini ve ana dillerinde eğitim yapamadıklarını duyurmuştu.



Bahse konu gazetede yayınlanan bu haber gazetenin bulunduğu bölgede büyük etki yapmıştı. Gazeteyi okuyan Almanlar, iş yerlerindeki Yunanlıları bu tutumlarından dolayı kınamışlardı. Bu durum karşısında zor durumda kalan Yunanlılar, Batı Trakyalı Türk kardeşlerimize sözle sataşmışlar ve yanlarında çalıştıkları Almanlara iddiaların yalan olduğunu söyletmek için baskı yapmışlardı.



Fakat hiçbir Batı Trakya Türk`ü bu baskılardan etkilenmeyerek haberin doğru olduğunu, hatta daha birçok baskıların yapıldığını söylemişlerdi. Böylece Ehingen`de Yunanlılarla Batı Trakya Türkleri arasında gerginlik başlamış, iş yerlerinde ve evlerinde komşularıyla aralarında bir güven bunalımı oluşmuştu.



Echingen`de yaşayan Yunanlılar, dernek başkanları olan Vasilyos Filipidis`e baskı yaparak gazetede yayınlanan bu haberi tekzip etmesini istemişlerdi.



Schwäbische Zeitung gazetesi, 31.5.1991 tarihli sayısında, ``Yunanlı Dernek Başkanı, Lütfen Genelleştirmeden Tenkitleri Tartışalım´´ başlıklı bir haber yayımlamıştı.[2]



Yunanlı dernek başkanı Vasilyos Filipidis, Echingen Türk Aile Birliği Başkanı İsmail İsmail`in gazetedeki iddialarını tekzip ederek, Yunanistan`daki Türklere baskı yapılmadığını söylemiş ve ``Bu tür iddiaları gazetede değil, Echingen dernek başkanı İsmail İsmail`le karşılıklı tartışmak isterim!´´ diyerek İsmail İsmail`i açık oturuma davet etmişti.



Yunanlı dernek başkanı Vasilyos Filipidis`in ricası üzerine Schwäbische Zeitung gazetesi 5.6.1991 Çarşamba günü saat 18.00`de bir basın toplantısı tertipledi. Bu toplantıdan elde edilen neticeden gazete okurlarının da haberdar edilmesini istemişti.



Ehingen Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Başkanı İsmail İsmail beni de durumdan haberdar ederek, Federasyonumuzdan bu konuyla ilgili destek istediğini bildirmişti.



Ben de Federasyon genel sekreteri olarak bu durumu Federasyon Başkanı Cafer Alioğlu`na ilettim. Kendisi, iş günü (!) olmasını bahane ederek bu toplantıya kendisinin ve arkadaşlarının katılamayacaklarını, fakat konuyla benim ilgilenmemi rica etti. Toplantıya, Derneğimizin yönetim kurulundan arkadaşlarım da katılacaktı. Yönetim Kurulu arkadaşlarımla birlikte, belirlenen tarihte ve saatte Münih`ten Ehingen`e hareket edecektik.



Bu arkadaşlarımı telefonla aradığımda, ortalıkta kimsenin olmadığını anladım!?



Bir hafta önce bu toplantıya katılmak için çok heyecanlı olan Federasyon ve Dernek yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım, beni yalnız bırakmışlardı. Hâlbuki orada nasıl hareket edeceğimiz hakkında dahi beraber projeler üretmiştik. Peki, bu arkadaşlarıma ne olmuştu da ortalıklarda yoktular? Bu arkadaşlarım, bir gün önce benim de almış olduğum telefon tehditlerini almışlardır, diye düşündüm. Eşim Fatma Hanım, benim bu düşüncemden hareketle, üzerini giyinerek hazırlandı ve beraberce her zaman olduğu gibi yola koyulduk. Fatma Hanım, bana, yalnız olmadığımı gösterdi.



Sevgili okuyucular,

Bu telefon tehditlerinin kimler tarafından nasıl tehdit edilebileceğini düşünenler olabilir&8230;



05. 06. 1991 tarihinde gece saat 02.00 sularında telefon sesiyle uyandım. Telefondaki ses, Almanca, bazen de Yunanca ``Siz Özkan Hüseyin Bey misiniz?´´ diye sordu.



Ben de ``Evet Özkan Hüseyin benim!´´ dedim.



Telefondaki ses, ``O zaman beni çok iyi dinle!´´ dedi&8230; ``Senin iki oğlun var değil mi?´´ diye sorarak onlardan birinin Türkiye`de eğitim görmekte olduğunu ve ikisinin de doğum tarihleriyle adreslerini söyledi.



Ben, ``Bütün bunlar sizi neden bu kadar ilgilendiriyor?´´ dediğimde, aldığım cevap şöyleydi: ``Onları çok mu seviyorsun?´´ Ben de ``Evet´´ dedim.



Telefondaki ses bağırarak, ``Yarın akşam Ehingen`deki toplantıya gitmeyeceksin! Gidersen geri dönemeyeceksin, dönsen dahi çocuklarını göremeyeceksin!´´ dedi ve daha birçok nasihatlerde de bulundu.



Bu gerçekten bir öncünün ailesine karşı yapılabilecek ciddi bir tehditti. Fakat ben kararımı vermiştim ve ne pahasına olursa olsun oraya gidecektim.



Bu konuşmalara eşim de şahit oldu ve bu telefon konuşmasından hareketle arkadaşlarımızın da tehdit edilmiş olabileceğini öne sürdü.



Söz konusu arkadaşlar, toplantıya katılmadıkları gibi o günden sonra dernekten de uzaklaştılar ve bir daha derneğin lokaline gelmediler. Bunlar, aradan yıllar geçmesine rağmen bu gerçeği insanlarımızdan saklamaktadırlar.



Saat 17.30 sularında Ehingen`e vardığımızda, arabamı Linden Halle`de belediyeye ait park yerine bıraktım. Basın toplantısının yapılacağı ajans binasına vardığımızda Yunanlıların oluşturdukları büyük bir kalabalıkla karşılaştık. Yunanlılar, Batı Trakya Türklerini ve gazeteyi protesto ederek kendi dernek başkanlarına destek verdiler. Korumalar eşliğinde basın toplantısının yapılacağı salona alındık.



Saat 18.00`de basın toplantısı başladı. Toplantıya Yunanlılardan şu kişiler katılmışlardı: Vasilyos Filipidis (Yunanlı Dernek Başkanı), Yakovidis Stefanos (Başkan Yardımcısı), İncidis Kiryakos (Yönetim Kurulu Üyesi).



Batı Trakya Türklerini temsilen de şu arkadaşlar katılmışlardır: Özkan Hüseyin (Federal Almanya`daki Batı Trakya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri), İsmail İsmail (Ehingen Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneği Başkanı), İlyas Muharremoğlu (Yönetim Kurulu Üyesi), İsmail Recepoğlu (Yönetim Kurulu Üyesi).




İsmail İsmail Başkanlığında Echingen Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Yönetim Kurulu üyeleri bir arada.



Yunanlı Dernek Başkanı Vasilyos Filipidis`in elinde, Yunanca yazılı, kendisine o zamanki Yunan Hukûmeti tarafından verilmiş olan üç sayfalık bir rapor vardı. Raporun üzerinde, Muslimaniki Miyonotita (Müslüman Azınlık) yazıyordu. Bu zayıf raporlar bize hiç de yabancı değildi. Biz bu raporlara karşı Avrupa Parlamentosunda bile zevk ve gururla mücadelemizi verip başarı elde etmiştik.



Yunanlı dernek başkanının Batı Trakya konusuna vakıf olmadığı açıkça görülüyordu.



Toplantıda, Schwäbische Zeitung gazetesinin sahibi ve muhabiri, bizlere Batı Trakya`daki baskılarla ilgili sorular yöneltti. Soruların hepsini, elimizde daha önceden mevcut olan belgelerle çok rahat bir şekilde cevapladık.



Tartışma esnasında Helsinki İzleme Komitesi tarafından hazırlanmış olan ve kendilerince itibarlı bulunan (Etnik Kimliğin İmhası) raporu da onlara sundum. Ayrıca Batı Trakya`nın Gümülcine şehrinde Yunanlılar tarafından feci bir şekilde dövülen Alman Avukat Dr. Hans Heltman`ın uğradığı saldırı ve Alman ZDF televizyonu tarafından (Ausland Jurnal) yayımlanan bir videokaset de toplantıya katılanlara gösterildi.



Videokasetleri izleyen Yunanlılar da hayretler içinde kaldı ve Yunanlı Dernek Başkanı Vasilyos Filipidis`in, ``Ben Yunanistan`dan ayrılalı 26 sene oldu. Bu durumlardan haberdar değilim!´´ diyerek mahcup bir şekilde toplantıdan ayrıldı.



Böylece üç saatlik bir gayretle, Batı Trakya`daki Türklerin uğradığı haksızlıkları belgeleriyle ispatlamış olduk. Böylece, Yunanlıların da kötü emelleri engellenmiş oldu&8230;



Açık oturum bittikten sonra arkadaşlarımla beraber durum değerlendirmesi yapmak için İlyas Muharremoğlu arkadaşımızın lokaline gittik. Orada bir saat içinde hem yemek yedik hem de basın toplantısının değerlendirmesini yaptık.



Daha sonra Ehingen Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Başkanı İsmail İsmail`in evine gidip bir kahve içtik. Saat 23.15`te Başkan İsmail İsmail`in arabasıyla daha önce arabamı park etmiş olduğum park yerine geldik. Başkan İsmail İsmail`le vedalaştıktan sonra eşimle birlikte saat 22.30`da Münih`e hareket ettik.



Yolda eşim Fatma Hanım bana, ``Ben çok sıkıldım. Ayakkabılarımı çıkarmak istiyorum.´´ diyerek ayakkabılarını çıkarıp rahat bir şekilde oturdu. Bir ara kendisine sorduğum bir soruya cevap alamadım. Sanki uykuya dalmış gibi bir hâli vardı. Elimle dokundum ses çıkarmadı. Elimle kendisini sarstığımda yine bir hareket göremedim. İlk park yerinde durmayı düşündüm. Fakat yoldaki tabela iki kilometre sonra benzin istasyonu gösterdi. Benzin istasyonunda durmak için orta şeritten sağ şeride geçmek istedim. Sağımda ilerlemekte olan arabanın önüne geçmek için sinyal verdiğimde süratim 140 km`yi gösteriyordu. Kendimde de bir güç kaybı hissetmeye başladım. Birden gözlerim karardı ve ellerimi hissetmez oldum. Direksiyon hâkimiyetini kaybettim. Direksiyondan ellerim salınırken eşimin üzerine yıkıldığımı ve beynimde garip bir ses işittiğimi hâlâ hatırlarım. Araba kontrolsüz bir şekilde otoban demirlerine çarparken ben sesleri duyabiliyor, hiçbir şey göremiyor ve hiçbir tepki gösteremiyordum.



Bilemediğim bir zaman içerisinde diğer sürücüler tarafından arabadan çıkarıldık. Kendime gelmeye başladığımda, olayın vahametini arabayı gördükten sonra daha iyi anladım. Bilirkişi raporlarına göre sağ, sol ve üst tarafta büyük eziklikler vardı. Bu da gösteriyor ki, araba otoban demirlerinin sağ ile sol tarafına çarpmış ve takla atmıştı.



Polis geldiğinde kaza sahiplerini sordu. Onlar, sürücünün ben olduğumu soğukkanlılığımdan dolayı anlayamamışlardı. Kendileri bizim bu arabadan sağ çıkabileceğimize ihtimal bile verememişlerdi. Münih`e 73 km kala kaza olmuştu. Bu kaza neticesinde, otoban da hayli bir zaman kapalı kalmıştı.



Kaza olmadan önce kesinlikle uykusuz ve alkol almış değildim. Bu kazaya sebebiyet veren, telefondaki sesti. Daha doğrusu Yunan gizli servis elemanlarıydı. Arabanın içine şırıngayla sıkılan anestezik bir madde, nefes yoluyla kana karışıp, belli bir müddet sonra kanla birlikte beyne ulaşıyor ve beyni uyuşturuyormuş. Daha doğrusu beynin çalışmasını önleyip, uyudu ve kaza yaptı süsü verilirmiş.



Kazanın büyüklüğü şuradan da anlaşılabilir: Sigortam otoban tamiratı, yol temizleme ve diğer masraflar için 15.000 Mark para ödemek zorunda kalmıştı.[3]



Öyle anlaşılıyor ki bu kaza, bizi yolumuzdan çevirmeye ve önümüze engeller koymaya çalışan güçler tarafından bir sabotaj şeklinde gerçekleştirilmiştir.



Kazadan sonra Alman polisinin alkol kontrolü yapmaması da ayrı bir kuşku uyandırıyor. Mesela diyelim ki ben uyudum; yanımda oturan eşimin benden önce bayılması nasıl açıklanabilir?



Bu ``faili meçhul suikast´´ gerçekten bu konularda tecrübeli kişiler tarafından planlanmış olup bu sefer başarıya ulaşamamışlardı. Bu yolda bize korkularından dolayı sadece sempati duyanlara bile teşekkür ederim.



05.06.1991 tarihinde yapmış olduğumuz açık oturumun değerlendirilmesi ise, 08.06.1991 tarihli Schwäbische Zeitung gazetesinde geniş bir haber olarak yayımlandı.[4]



Bu derneğimiz ve oradaki kardeşlerimiz bu olaydan büyük bir darbe almıştı&8230; Hiç bir Allah`ın kulu da bu dernekçi kardeşlerimizin elinden tutup, hal ve hatırını sormadı&8230; Halbukisi bu kardeşlerimizin onure edilmesi ve ödüllendirilmesi gerekirdi&8230; Ama ne yazık ki bu kardeşlerimizin kapılarını çalan ve buralara uğrayan bile olmadı&8230; Biz BATTAM olarak, bu kardeşlerimizi cesaretlerinden dolayı kutluyor ve acılarını paylaşıyoruz&8230; Daha öncede yanlarında olduğumuz gibi bu günde yanlarında olduğumuzu belirtiyoruz&8230;



Geçmişteki ABTTF Yönetim Kurulu üyeleri kendileriyle ilgilenmedikleri gibi, bu günkü ABTTF yetkilileri de kendileriyle uzaktan veya yakından hiç ilgilenmemişlerdir. Kendilerini ABTTF iktidarına taşımak için, secim öncesi derneklerimize (adam kandırmak için) gidip, sağda solda boşuna hava atan, ziyaretler yapan ve çekildikleri resimlerle bol bol hava satan, yönetici kardeşlerimize tavsiyemiz, lütfen bu gibi derneklerimizi yeniden hayata kazandırma girişiminde bulunmak için gayretler sarf etmenizi ve ziyaretler yapmanızı tavsiye ediyoruz. Bunu bu kardeşlerimiz yıllar öncesinden beri sizlerden beklemektedirler&8230;



Sevgili okuyucular,

Bu gibi Yunan baskıları dün vardı ve bu günde halen devam etmekte olduğunu düşünmekteyim&8230; Bu gibi tehditleri bazı yönetici arkadaşlarımın da halen aldığını tahmin etmekteyim. Konuşmalarından hal ve davranışlarından açık bir şekilde bu anlaşılmaktadır.



Bazı kardeşlerimiz de Yunanistan`a gittiklerinde Batı Trakya Masasını yöneten ve takip eden kurumların başındaki memurlarla ve yine bizim Batı Trakya Türkleri aracığıyla yemekli ve içkili toplantılara davet edilerek, Almanya`daki bazı yöneticilere mesaj göndermekle görevlendirdiklerine de şahit olduk&8230;



Bu yöntemle, yönetim kurulumuzdan çok kişiyi kopardıklarını da biliyoruz&8230; Yönetim kurulumuzdan kopan bu arkadaşlarımız bir daha dernek lokaline uğramadıkları gibi dernek lokalimizin önünden bile geçemez oldular&8230;



Bazen de Yunan konsolosluklarında görevli açık istihbarat yetkilileri dernek lokalimize giden yolların başını tutarak bazı üyelerimizle sohbet etmekteler ve ``nereye gidiyorsun´´ gibi laflar sarf ederek, bu hareketleriyle psikolojik korku salmakla beraber, dernek lokallerimize gelmek isteyenlerin önü kesilerek engellenmek istenmektedir&8230;



Bazı arkadaşlarımız, Yunan konsolosluğuna kendiişleri için gittiklerinde, kendilerine ``Hangi derneğin üyesisiniz? Birinci derneğin mi? İkinci derneğin mi´´? Gibi sorular sorulduklarına da şahit olduk. Bir arkadaşımız da hiçbir derneğin üyesi olmadığını söylemiş&8230; Yunan konsolosluk yetkilileri birinci derneğe gitmemeleri ve üye olmamaları için baskı yaptıklarını da böylece şahit olmuş olduk...



Agusburg`dan bir Batı Trakyalı kardeşimize sorulan bir sorudan anlaşılacağı gibi ``Birinci derneğin başkanı Özkan Hüseyin bizden değil&8230; ``O bizim adamlarımızı başına toplayıp onları Türkleştiriyor, üye olacaksanız gidiniz ikinci derneğe üye olunuz´´ diyebilmiştir. Bu sözleri sarf eden Yunan yetkili kişi de Gümülci`ne Batı Trakya`da ``Siyasi İşler Masası´´ şefliği yapmış (!) bir kişidir. Bahse konu arkadaşımız da inadına gelip bizim derneğimize üye kaydı yaptırmıştır. Bu sözler de, kendisine ait olan sözlerdir. Bu konuları yayınlanacak olan yeni kitabımızda daha geniş manada yer verdik&8230; Yeni çıkacak olan kitabımızdan keyifle okuyabilirsiniz&8230;



75.000 km de, M.EH 8320 plakalı 1984 model 190 E Mercedes arabamı, kazadan üç gün önce 17.500 DM oğlum Ergin Hüseyin`e hediye olarak satın almıştım. Plakasından da anlaşılmaktadır. M`den (Münih`ten) sonra EH ise, Ergin Hüseyin`in adının ve soyadının baş harflerinden almaktadır. Ergin Hüseyin arabasını daha hiç kullanmadan 3 gün içinde babası tarafından bir dava uğruna çöpe atılmış oldu&8230; Bu da haliyle Hüseyin ailesini ekonomik yönden sarsmış ve çok zor durumda da bırakmıştı&8230; Hiçbir Allahın kulu da bu güne kadar, halimizi ve hatırımızı sormadı. Zor şartlar altında kendi işimin haricinde ek işler yaparak durumumuzu düzeltmeye gayret sarf ettik&8230; Biz de, kaderde bu da varmış deyip, olan bitenleri sineye çektik. Allah bizi çoluk çocuğumuza bağışladığına da şükretmiş olduk&8230;



Böylesi korku, baskı ve ekonomik sıkıntılara rağmen, ayakta durabilmeyi başarabilmiş ve bu durumdan da pişmanlık duymuş birisi olmadım, olamam da... Bu durum karşısında kendimi çok iyi ve rahat hissetmekteyim&8230; Öylesine korkunun kol gezdiği bir dönemde geri adım atmayarak, bu ``millî görevi´´ canı gönülden ifa edebilmenin mutluluğunu yaşamaktayım&8230; Bu olay benim için ayrı bir şeref, Batı Trakya Türklüğü için de, bir dönüm (Milat) noktası olmuştur&8230; Çünkü bu hesaplaşmada Batı Trakya Türklüğü adına büyük bir zafer elde etmiş olduk... Onun içindir ki, gittiğim her yerde başım dik ve yüzüm ak olarak, huzurlu bir şekilde, rahatlıkla dolaşmaktayım&8230; Her şey Batı Trakya`mız için gönlünüzce olsun&8230;



BATTAM Haber Merkezi



Dağıtım: BİLMER İletişim Merkez



www.battam.org



facebook; özkan hüseyin



GSM: 00 49 536 312 24 66



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.