Çin’in bitmek bilmeyen zulmü
Çin’in bitmek bilmeyen zulmü
Doğu Türkistan’daki Çin devlet zulmü bitmek bilmiyor. Tüm uyarı ve çağrılara rağmen Çin devletinin Müslüman Uygur Türk halkına karşı sürdürdüğü asimilasyon politikalarını sürdürüyor.
Baskılar, milli kimlik, inanç ve kültür değerlerinden uzaklaştırma gibi uygulamalarla bir millet yok etmeye çalışılıyor.
Soydaşımız olan Uygur Türkü’ne reva görülen bu zulüm artık dünya gündemindedir.
Uydu görüntüleri ve bölgeden gizlice sızdırılan fotoğraf ve video görüntüleriyle ses kayıtlarındaki ifadeler, dayanılmaz baskı ve sistematik işkenceleri belgeliyor.
BM İnsan Hakları Komitesi, Baskı Altındaki Halkları Savunma Komitesi, Uluslararası İnsan Hakları Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü…
Ayrıca: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri (Council of Europe Commisioner for Human Rights), Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezayı Önleme Komitesi (European Committee for the Prevention of Torture and Inhuman or Degrading Treatment or Punishment (CPT)ile Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH) kuruluşları tarafından şimdiye kadar hazırladıkları raporlarında:
Çin hükümeti tarafından Doğu Türkistan’daki Uygur Türk halkına yönelik uygulanan kitlesel keyfi gözaltılar, işkence, kötü muamele ve gündelik yaşam üzerinde giderek artan ölçüde yaygınlaşan, sistematik baskıların her geçen gün artarak devam ettiği, ayrıca İslam kültürü ve milli kimliği yok etmeye yönelik olarak ‘Eğitim Merkezleri’ adı altında oluşturulan ‘Toplama Kampları’nda milyonlarca Müslüman Uygur Türkü ‘asimilasyon politikaları’na maruz kaldığı bilgi ve belgelerine yer veriliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Çin Direktörü Sophie Richardson’un “Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da insan haklarını yıllardır görülmemiş bir ölçekte ihlal ediyor” bilgi notunun yer aldığı raporunda “Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri durdurulmaz ise yakın zamanda bu ihlaller bir insanlık faciasına dönüşebilir” uyarısında bulunuyor.
Rapor, işkenceden kaçarak dış ülkelere sığınanlar ve baskı altındaki ailelerin yaşadıklarını içeren mektupları ile Uygur Bölgesi’nde yaşayan 147 kişi ile yapılan mülakatlara dayanıyor.
İŞKENCE VE YARGISIZ İNFAZLAR
İLE TOPLAMA KAMPLARI
‘Toplama Kampları’ hakkında bilgi sızdıran, kamplara katılmamak için farklı bölgelere kaçıp gizlenen veya kamplara gitmemek için direnenler herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın ve mahkeme kararı olmaksızın hapsediliyor. Avukatlar ve aileleri ile iletişime geçmelerine izin verilmiyor.
Zorla getirildikleri ‘Kültürel Eğitim Merkezi’ adlı ‘Toplama Kampı’ndaki asimilasyon eğitimine uyum sağlamayanlar ise yargısız infaza tabi tutuluyor.
Düşünce kuruluşu Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü (ASPI) tarafından hazırlanan rapor ise Çin hükümetinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yani Doğu Türkistan’da bilinenden daha fazla sayıda kamp ve cezaevi kurduğunu belgeledi.
ASPI, bölgede Uygurlar’ın gözetim altında tutulduğu ve asimilasyon eğitiminden geçirildiği bu kampların sayısının 380’den fazla olduğunu bildirdi. ASPI uzmanları, bu merkezlerin “eğitim kampı”, “cezaevi” ve “gözetim kampı” gibi farklılıklar gösterdiğine işaret etti.
Ayrıca, uydu görüntülerinden 14 yeni ‘Toplama Kampı’ inşasının devam ettiği tespit edildi.
ÇİN, KAMPLARIN KAPILARINI
GÖZLEMCİ HEYETLERE AÇMALI
Çin hükümeti ise raporlarda yer alan iddia ve suçlamaları reddederek Uygurlar’ın gönüllü olarak kaldığı kampların Toplama Kampları değil, “eğitim kampları” olduğunu savunuyor.
Eğer Çin devleti, bu iddiasında samimi ise o zaman bu iddialarını ispatlamalı ve kampların kapılarını ve bölgeyi Uluslararası Gözlemci Heyetleri’ne açmalıdır.
Aksi halde Çin devleti, ‘Beynelmilel hukuk’a göre ‘İnsan haklarını ihlal eden ülke’ olduğu tescillenmiş olacak.
Tüm bu iddialar konusunda Türk hükümetini ve siyasileri daha duyarlı olmaya ve Doğu Türkistan’daki Çin zulmünü araştırma yönünde çalışmalar yapmaya davet ediyorum.
|