Doğu Türkistan`ın feryadı duyulmalı
Doğu Türkistan`ın feryadı duyulmalı
Doğu Türkistan Milli Meclisi Başkanı Seyit Tümtürk ile Tavşanlı Belediye Başkanı Mustafa Güler ve Tavşanlı Kaymakamı Yüksel Kara ile Tavşanlı Sivil Toplum Kuruluşlarının organize ettiği &8216;Doğu Türkistan`da Çin zulmü` adlı konferansta beraber olduk. Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk ve beraberindeki Doğu Türkistanlılardan oluşan bir grup çok dertliydi. Çünkü, Doğu Türkistan`da gelen haberler ve görüntüler gerçekten korkunçtu. Özel sohbette bana aktarılan bilgiler ve belgeleri zaman içinde bir röportaj olarak yayınlamak suretiyle kamuoyunu daha ayrıntılı bilgilendirmeye çalışacağım. Dünya gündemini meşgul eden önemli konular ve yerel seçimlerin yoğunluğu nedeniyle bu konuda daha fazla geç kalmamak için bazı ön bilgilere bu yazımda yer vermek istiyorum. Zira, soydaşlarımıza uygulanan insanlık dışı baskı ve devam eden zulüm vicdanları sızlatacak ve insanı isyan ettirecek boyuttadır. Doğu Türkistan`da neler oluyor? Çin`in 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan`ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatlar devam ediyor. Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur Türkü`nün tutulduğu toplama kamplarının son bir yılda tam 3 katı büyüdüğünü ortaya koyan uydu görüntüleri yayınlandı. Birleşmiş Milletlere (BM) göre 1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü, Çin`in &8216;eğitim merkezi` olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor. 2014 yılından itibaren bu zulme ve soykırım politikalarına &8216;teröre karşı halk mücadelesi` kılıfı uydurularak dünya kamuoyundan gerçekler gizlenmeye çalışılıyor. Ancak, Uygurlara yönelik Çin devlet terörünün aralıksız ve şiddeti artırılarak devam ettiği, elde edilen bilgi ve belgelerle tescil edildi. BM, AB ve NATO ile Uluslararası İnsan Hakları Kuruluşlarının raporlarına göre Doğu Türkistan`da kültürel ve dini kısıtlama ve baskılar 2009 yılından itibaren giderek hız kazandığı görüşüne yer veriliyor. Çin`in, Doğu Türkistan`da dünyada eşine zor rastlanan insan hakları ihlallerini ve zulmü gizlemek için uluslararası arenada Uygur Türk`ünü &8216;İslamcı Teröristler` olarak suçlamaktadır. Bu gerçekten ahlaksızca bir iftira ve yalandır. Uygur Türkleri evrensel insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde kendi inanç değerleri ve kendi kültüründen oluşan kimliğiyle ve de kendi vatanında yaşamaktan başka bir beklentisi yok. Bu da onun en doğal ve insani hakkıdır. Doğu Türkistan`ı iliklerine kadar sömürmekle yetinmeyen Çin emperyalizmi, Müslüman Uygur Türkü`nü topyekûn yok etmek amacıyla bir yandan asimilasyon politikaları uygularken, diğer yandan direnenleri katlediyor. Erkeklerin sakal bırakması ve kadınların uzun kıyafet giymesi kısıtlanırken, halkın düğünlerde alkol kullanmaya ve domuz eti yemeye zorlanması da bu uygulamalardan bazıları. Erkekler zindanlara ve toplama kamplarına gönderilirken, eşleri ve kızları &8216;aile kardeşliği` adı altında Çinli erkeklerle zorla evlendiriliyor.
Kısacası; bir yanda, insafsızca işgal edilip sömürülen şanssız toprakların sahibi bir ülke olan Doğu Türkistan, diğer yandan her türlü işkenceye, baskıya ve iğrenç çirkefliklerin yapıldığı zulümlerle maruz kalan, yardıma muhtaç bir halk olan Uygur Türkü. Tarihten bugüne Doğu Türkistan, Orta Asya`nın orta bölümünde yer alan büyük Türkistan`ın doğu kesimidir. 1949 yılından bu yana Çin Halk Cumhuriyeti`nin siyasi ve iktisadi kontrolü ve ağır baskıları altındadır. Bütün baskı ve işkencelere rağmen Doğu Türkistan bir sairdir özgürlük mücadelesi veren devlettir. Uygur Türkü`nün vatanı olan Doğu Türkistan`ın toprakları, doğalgaz, petrol, uranyum ve kömür gibi önemli yeraltı zenginliklerine sahip, Bu yeraltı ve yerüstü maden zenginlikleri Çinlilerin iştahını kabartıyor. Çin`e göre Doğu Türkistan kaybedilmemesi gereken önemli bir hammadde kaynağı olan ülkedir. İşte Çin`in Doğu Türkistan`da sürdürmekte olduğu zulmün en önemli sebeplerinden biri hatta en başta geleni bu gerçektir.
|