Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Türk Dünyası konuları
Türk Dünyası (888)


Türk Dünyası - Türk Dünyası konusu hakkında görüşler
ROZA KURBAN - (Ziyaretci) 27.05.2009 14:16:35

DÜNDEN YARINA İDİL-URAL

DÜNDEN YARINA İDİL-URAL
ROZA KURBAN

Bir zamanlar Çin Seddi`nin kuzeyinde kılıç sallayan korkusuz Tatarlar, bağımsızlıklarına düşkün eski Bulgarlar, Karadeniz bozkırlarında at oynatan sarışın Kıpçaklar, dünya ticaretine ev sahipliği yapmış tüccar İdil Bulgarları - büyük bir medeniyet yaratmış olan bugünkü İdil-Ural Türklerinin dedeleridir. İdil-Ural Türkleri tarih sayfasında derin izler bırakmış bir ulustur.
1552 yılında eşitsiz bir savaş sonrası, Kazan Hanlığı Korkunç İvan tarafından işgal edilir. Böylece Kazan Tatarları Rus esaretinin altına girer ve yüzyıllar boyu sürecek olan ve halen devam eden bağımsızlık mücadelesine başlar. Kazan Hanlığının çöküşünden sonra diğer Türk ülkelerinin işgaline de kapılar sonuna kadar açılmıştır. 1556 yılında Kazan Hanlığının son başkenti Çalım, 1556`da Astrahan Hanlığı, 1557`de Başkortistan, 1598`de Sibirya Hanlığı, 1606`da Nogay, 1783 yılında Kırım Hanlığı ve diğerleri Ruslar tarafından işgal edilir. Ruslar, İdil-Ural Türklerinin işgali ile yetinmeyip onları zorla Hıristiyanlaştırma çabası içerisine girerler. Hıristiyanlığa geçenler toprak sahibi olmuş, Kazan`a yakın civarda yaşama hakkı kazanmıştır. Fakat İdil-Ural Türkleri bu yalana kanmamışlar, zor şartlar altında olsa bile kendi kimlikleri ile yaşamaya devam etmişlerdir.
İdil-Ural Türklerinin başına gelenler diğer ulusların başına gelmiş olsa bugüne kadar ulus olarak ayakta kalabilirler miydi bunu söylemek zordur. İdil-Ural Türkleri 457 yıldır Rus zulmü altında ezilmektedir. Bu zaman içinde devirler, Çarlar, hükümdarlar, başkanlar, yüksek yöneticiler değişmiş, fakat Tatarlar üzerindeki zulüm hiç değişmemiş, hatta giderek daha da artmıştır. İdil-Ural Türkleri de elbette buna seyirci kalmamış: zamanı geldiğinde silahla, zamanı geldiğinde fikir ile yaşanan olaylara tepkilerini göstermiştir.
1917 yılındaki Şubat ve Ekim Devrimleri İdil-Ural Türklerinde büyük bir heyecan yaratmış ve bağımsızlık umutlarını arttırmıştır, fakat çok zaman geçmeden büyük umutlar bir kez daha suya düşmüştür. Komünist rejim Çar rejimini aratmamış, hatta daha ileriye giderek Tatarları daha da ezmiştir. 1920 ve 1950 yıllarında İdil boyundaki kasıtlı olarak ortaya çıkarılan açlık bunun bir örneğidir. 1937-1938 yıllarındaki Stalin`in aydın soykırımı sırasında da nüfusuna oranla en çok kurban veren Tatarlardır. Bu korkunç yıllarda Tatarlar, Mirseyit Sultangaliyev, İlyas Alkin, Segıyt Sünçeley, Galimcan İbrahimov ve daha nice cevherlerini yitirmiştir. 1941-1945 yılları arasındaki İkinci Dünya Savaşı da Tatar ulusunu büyük kayba uğratmış, 17-18 yaşlık gencecik çocuklar bu savaşta hayatını kaybetmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşen İdil-Ural Türkleri bağımsızlık mücadelesini esirlikte de devam ettirmiştir ve 1944 yılında Almanya`da İdil-Ural Kurultayı düzenlemişlerdir. Bu çetin savaş şartlarında bile cesur Tatar yiğitlerinin bağımsızlıklarına ne kadar istekli olduklarını göstermektedir.
1990`lı yılların başında demokrasi rüzgarları esmeye başlayınca Tatar Milli hareketi bağımsızlık mücadelesine kaldığı yerden devam etmiştir. 1990 yılının 30 Ağustos`unda Tataristan Devlet Egemenliği beyanatını kabul etmiştir. 1991 yılının Aralık ayında Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Tataristan 1992 yılının 21 Mart`ında referanduma gitmiş ve halkın 61,4`ü Tataristan`ın bağımsızlığı lehine oy vermiştir. 1917-1918 yıllarında kurulan, sonra Sovyetler tarafından dağıtılan Tatar Milli Meclisi 73 yıl arardan sonra 1992 yılında tekrar kurulmuştur.
2000`li Putinli yıllarda Tatarlara olan baskı şiddetlenerek artmıştır. Putin İdil-Ural Türklerini ulus olarak yok etmek için elinden geleni yapmakta çekinmemektedir. Buna birkaç örnek göstermek istiyorum:
1.Tatarların Latin alfabesine geçme isteği, Rusya Federasyonu`nun 27 Kasım 2002`de R.F. kanunlarına eklemeler yapılmasıyla hayal olmuştur. Buna göre: "Rusya Federasyonu`ndaki bütün halklar ana dillerini yazarken Kiril alfabesini kullanmalıdır". Oysa Tatar diline en uygun olan alfabe Latin alfabesidir.
2. 2007 yılının sonunda Putin tarafından imzalanan 309 nolu kanuna göre, R.F. kanunundan "Milli komponent(parça, kısım)" kaldırılmış, yani 2009-2010 eğitim-öğretim yılında okullarda Tatar dilinde eğitim yapılmayacaktır. Ve tüm üniversitelere giriş sınavları sadece Rus dilinde yapılacaktır.
3. 2005 yılının 30 Ağustos tarihinde Kazan`ın 1000 yılığı büyük bir coşkuyla kutlanmış, Putin de kutlamalara bizzat katılmıştır. 2005 yılına kadar 30 Ağustos günü Bağımsızlık Günü (Cumhuriyet Bayramı) olarak kutlanıyordu. 2005 yılından sonra Şehrin doğum günü olarak kutlanmaktadır. Bu bir kasıt değil midir? 365 gün içinde bir tek 30 Ağustos mu kaldı, başka bir gün yok mudur? Bağımsızlık ve Cumhuriyet kelimeleri artık yasak kelimelerdir. Bu kelimeleri kullananlar da acımasız şekilde FSB (eski KGB) tarafından cezalandırılmakta, mahkeme koridorlarında sürünmekte, hapsedilmektedir. Çallı şehrindeki Kadın Doğum Hastanesine girip yeni doğan çocukları vaftiz eden papaza itiraz edip "Hıristiyanlığa Hayır" başlıklı yazıyı internette yayınladığı için Çallı Tatar İctimaî Merkezi Reisi Refis Kaşapov Rusya Anayasasının 282.maddesi gereği 2 yıl şartlı hapis cezası almıştır. Bu insanlık dışı olayı yapanlar suçsuz, olayı duyuran suçlu olmuştur. Gördüğünüz gibi zorla Hıristiyanlaştırma halen devam etmektedir.
Ayrıca Tataristan`da Kültür soykırımı da baş göstermektedir. 2005 yılında yapılan Kazan`ın 1000 yıllığına hazırlık bahaneyle 40 tane tarihi bina yerle bir edilmiştir.Geçen yılın 30 Eylül (Ramazan bayramının ilk günü) tarihinde, Tatarların ulusal bayrağı olan Gabdulla Tukay`ın son yıllarını geçirdiği "Bolgar" misafirhanesi yıkılmıştır. Rus hükümeti Tatarların dilini, dinini ve tarihini unutturma çabası içerisindedir. Tataristan hükümeti buna seyirci kalmaktadır. Söz Tukay`dan açılmışken bir olayı daha dile getirmek istiyorum. Ünlü Tatar şairi Tugay`ı dünya veren Arça şehrine, Putin`in büyük siyaset adamı diye hitap ettiği Stalin`in heykeli dikilmiş ve Stalin`in şu sözleri yazılmıştır: "Biz haklıyız ve biz yeneceğiz!" Bu Tatar ulusuna yapılan bir hakarettir.
20 Aralık 2008`de Tataristan`ın Çallı şehrinde Tatar Milli Meclisi`nin genişletilmiş toplantısı yapılmıştır. Toplantıda Tataristan`ın Devlet Egemenliği Beyanatı kabul edilmiş ve bu beyanatının tanınması isteğiyle Dünya Parlamentolarına, Birleşmiş Milletlere Müracaat yazılmış, Sürgündeki Tatar Milli Hükümeti onaylanmış, Tatar Milli Meclisi reisi olarak Fevziye Bayramova seçilmiştir. Bu toplantıdan haberdar olan FSB hiç ara vermeden hemen Milli Meclis üyelerinin evine gece yarısı baskın yapmış, bilgisayar, belgelere el koymuş ve Rusya Anayasası`nın 282.maddesi 2.fıkrası olan "MİLLİTLER ARASI DÜŞMANLIĞI KÖRÜKLEME" suçu ile cinaî dava açmıştır, bu dava devam etmektedir.
Tatar dilini, tarihini, dinini savunan insanları FSB derhal sorguya almakta, böylece Tatar milli hareketini sindirmeye yok etmeye çalışmaktadır. Son olarak 15.04.2009 tarihinde Moskova`da yaşayan "VATAN" partisi reisi M.Minaçev ve parti üyesi A.Bikbayev FSB tarafından sorgulanmıştır.
Rusların, Tatar bağımsızlık hareketini sindirmek için yaptığı bu alçakça saldırıları, 457 yıldır süregelen saldırıların minik bir parçasıdır. Çünkü Rusya`da gerçek anlamda bir demokrasi hiçbir zaman olmamıştır. Tüm bu zorluklara rağmen Tatar ulusu-Tatar aydınları kendi devletini kurana dek savaşmaya mecburdur. Söyembike ile başlayan bağımsızlık fikri Ekrem, Bahadırşah, Küçem Han, Salavat Yulayevlarla devam etmiş, 1917 yılında Mirseyit Sultangaliyev, Zeki Velidi Togan, İlyas Alkin, Galimcan İbrahimov, İkinci Dünya Savaşı sırasında Ahmet Timer, Şefi Almas, Garif Soltan, günümüzde Fevziye Bayramova, Vil Mirzayanov ve daha niceleri bağımsızlık fikrini savunmuştur. Çünkü Tatarların Tatar kalması için başka yolu yoktur. Bu nedenle bağımsızlık bayrağını her nesil bir öncekinden devralarak bugüne kadar getirmiş ve böyle devam edecektir.





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.