Hıristiyan Türkler (4)
Hıristiyan Türkler (4)
Macarlar yani Kadim Hun Türkleri, Avrupa`nın göbeğinde Hıristiyan Türkler olarak yaşamakta ve Avrupa`lılığı tümüyle içselleştirmiş durumdadırlar. Hatta bir zamanlar Vatikan`da ``Hıristiyan`dan daha Hıristiyan bu Macarlar´´ denirdi.
Kilise kayıtlarına göre İznik Konsülü`nden yaklaşık 100 yıl kadar önce Avrupa`da, Avrupa`nın doğusunda ve Anadolu`da yerleşik Türkler`le Hıristiyanlar arasında dini ve siyasi görüşmeler başlar. Türklerin istekleri basittir. Bir kısım Türk, Hıristiyan olup Avrupa`nın çeşitli yerlerine yerleşmek istemektedirler. Hıristiyan unsurlar buna karşı durmakla birlikte kaynaşma değişik dozlarda başlar.
Atilla`nın Avrupa`yı istilasında yine Türklerin istekleri basittir. Bazı Türk unsurlar, Hıristiyan olacaklar ve Avrupa`ya yerleşeceklerdir. Üstelik yerleşilecek yerleri de kendileri seçeceklerdir. Kuzey ve Doğu
Avrupa`dan Güney`e ve Balkanlar`a kadar birçok noktada yerleşim hakkı istemektedirler.
Papalık`ın itirazı ise birkaç nedene dayanmaktadır. Bunlardan birisi, Atilla`nın, Yahudiliği kabul etmiş Türklerin Anadolu`nun daha güneyine, Kudüs`e doğru inmelerine engel olmaması, Papa`yı huzursuz etmektedir. Bir diğeri ise; Türklerin Hıristiyan olduklarında tek tanrı inancı ile Hıristiyanlığı nasıl bağdaştıracağı tartışılmalı ve Türkler, Gök Tengri inancını terk etmelidirler. Atilla`dan istenen budur.
Papalık ayrıca, Avrupa ve Güney Asya`da ve bugünkü Anadolu ve Suriye`deki Türklerin Yahudi olarak kalması ve hiç birinin Hıristiyan olmaması için ısrar etmesine rağmen Atilla`nın talepleri kabul görür. Bu büyük bir pazarlık ve büyük bir uzlaşmadır. İlerleyen süreçte Türkler`in İslam`a intisabının da Araplar`ın tebliği ve zorlaması ile değil de Türklerin Arapları zorlaması ile olduğu gerçeği ile yüzleşeceğiz. Bunun da belgeleri var.
Türklerin tüm dinlerin içinde yer alma stratejisi üzerinde bizim ülkemizde pek durulmazken başta Yahudi tarihçileri ve teologları olmak üzere Hıristiyanlar da önemli inceleme ve araştırmalar yapmışlar, fakat neşretmemişlerdir. Bu çalışmalardan anlaşılan en önemli husus şudur: Türkler hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, o dini etnikleştirmemişler ve siyasallaştırmamışlardır. Bu da Hıristiyanlık ve Yahudilik`in deforme olma durumlarını geciktirmiş ve o dinleri korumuştur.
Hıristiyan Türkler olgusu üzerinde başta Vatikan olmak üzere bazı merkezler çeşitli araştırmalar yapmış fakat neşri mahzurlu görülerek raflara kaldırılmıştır. Çıkan sonuç ilginçtir: Türkler samimi bir şekilde Hıristiyanlığı benimsemiş ve Hıristiyanlığa kadim zamanlardan akan bilgileri dercetmeye başlamışlardır. Bugünkü Hıristiyan kehanetlerinin çoğu bu kadim zamanlardan süzülen ve Hıristiyanlığa damıtılan bu bilgilere dayanmaktadır. Bu süreç ilerleyen zamanda Hıristiyanların içindeki statü savaşları ile kesintiye uğramış ve okült okullara dönüşmüş, hem Avrupa`nın hem de tüm dünyanın dönüşümünü gerçekleştirmiştir.
Hıristiyan Türkler olgusu üzerinde çalışıldığında Avrupa`daki samimi yerli Hıristiyan unsurlarla Hıristiyan Türkler arasında kurulan sağlam ilişki de gün yüzüne çıkacaktır. Konu ezoterik okullarda, okült merkezlerde çalışılmakta ve Türklerin katkılarından da memnuniyet duyulmaktadır. (bitti)
|
