Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Türk Dünyası konuları
Türk Dünyası (888)


Türk Dünyası - Türk Dünyası konusu hakkında görüşler
Prof. Dr. Ata ATUN - (Ziyaretci) 24.08.2014 23:14:40

KKTC`nin Bıktıran Bürokrasisi (2-3)

KKTC`nin Bıktıran Bürokrasisi (2/2)

Çalışma izni almak veya da yenilemek için yaratılan bıktırıcı prosedürün ne denli insanlık dışı ve çalışanları aşağılayıcı olduğunu anlamak için yakın bir tanıdığımla birlikte daireleri gezerek, her aşamayı yaşadım ve göz şahidi oldum. Utandığımı itiraf etmem gerekir.

Bana göre aynen vergi dairesinde yaşananlar gibi tam bir beceriksizlik örneği ve rezalet.KKTC vatandaşı olduğum ve çalışma iznine gereksinim duymadığım için ülkemiz bürokrasinin bu denli bıktırıcı ve aşağılayıcı olduğunu gerçekten bilmiyordum..

Önce ilk adım, ilk aşama olarak polise gidiliyor ve "Temiz Kağıdı" isteniyor. Bu prosedür ortalama 4 gün sürüyor ve 2 kez bölge Polis merkezine gidip gelmek ve temizkağıdı için de ücret ödemek gerekiyor. Getirmeniz gereken resimler de cabası.

Madem KKTC e-devlet sistemine geçti, Çalışma Dairesi "Temiz Kağıdı" bilgilerini polisten direkt ve aracısız olarak alamaz mı? Alabilir tabii. Sadece biraz beceri, biraz da inisiyatif ister, hepsi o kadar. Ama ne gezer bizde beceri ve inisiyatif. Maksat iş yapmak yerine vatandaşa bu işi yaptırmak ve bezdirmek, kendisi de yan gelip oturmak ve ay sonu çuval dolusu maaş almak.

İkinci aşama "Sağlık Raporu." Tam bir insanı aşağılama yöntemi uygulamaya konmuş bu etapta.
Önce bölge hastanesine gidip 135 TL para yatırmanız ve bulunduğunuz şehirde hangi laboratuvara gidileceğini öğrenmeniz gerekiyor. Bu çağda, para yatırmak ve nerede gerekli sağlık testlerinin yapılacağını öğrenmek için bölge hastanesine niye gidildiğini gene anlamış değilim. İnternet üzerinden hem para yatırılabilir hem de hangi laboratuvarda gerekli testlerin yapılabileceği öğrenilebilir. Vergi dairesinde olduğu gibi aracınızı park etmek için yer aramak ise bir başka eziyet ve zaman kaybı. Buna ilaveten suratları asık ve gülmeyen memurların hakaretine maruz kalmak ise kabul edilebilir bir yaklaşım değil. (Sıradakileri telefonda kızı ile konuştuğu için boşu boşuna bekleten memurun yüzünden düşen bin parçaydı.)

Buradan sonra gidilen yer ise sağlık testi için yönlendirildiğiniz laboratuvar. Özel sektör ile devlet memurları arasındaki fark hemen ortaya çıkıyor bu aşamada. Gidilen laboratuvarda güler yüzle karşılanıyorsunuz ve vakit kaybettirilmeden gerekli testler yapılıyor ama bu aşamanın süresi ise nerden baksanız 4-5 gün. Kazara bir hastalığınız çıkarsa, soluğu limanda alıyorsunuz. Adaya sapasağlam gelmişseniz ve yıllarca sağlık sorununuz olmamışsa bile anında sınır dışısınız.

Bu uygulamayı anlamak mümkün değil. Yıllarca KKTC`de çalışmışsınız, bütün primlerinizi ve sağlık sigortanızı bir tamam ve eksiksiz ödemişsiniz ama KKTC`de çalışırken es kaza bir hastalık size bulaşmış ise suçlu hemen siz oluyorsunuz ve derhal sınır dışı ediliyorsunuz. Peki o vakit devlet niye her ay ortalama 400 ile 600 TL arası bir meblağı bu çalışandan "Sağlık Sigortası" adı altında almakta? İlk seneden sonra tedavi etmek KKTC devletinin yükümlülüğü olmalı, eğer çalışma izni ile çalışan bir kişi KKTC sınırları içinde çalışırken hasta olursa, sınır dışı etmek yerine.

Sağlık testiniz sağlam ve temiz çıktıktan sonraki son aşama "Çalışma İzni" almak veya yenilenmesi oluyor. İşte rezaletin ve beceriksizliğin son perdesi de Çalışma Dairesi&8217;nde oynanıyor. Tüm evraklarınızın tam olmasına rağmen izin almak veya da yenilemek için 2-3 git-gel`den sonra, 1 haftada gerçekleşebiliyor.

Anlamadığım ve kafama yatmayan bir başka rezil uygulama da, bazı durumlarda çalışma izni alabilmek için yurt dışına çıkış ve tekrar giriş zorunluluğu. İlgili kişi sabah yedide bir uçağa binip yurt dışına giderse ve gittiği ülkeye giriş yapmadan transitten geçiş yapıp aynı uçakla bir kaç saat içinde geri dönerse, her şey tamam, hiç bir sorun yok. Ama çıkış yapmadan bu işleri yapmak isterse, yandı da ne yandı. Tutuklanmak, hakkında dava okunmak, birkaç aylık brüt asgari ücret kadar ceza ödemek, içerde yatmak ve sınır dışı edilmek gibi bir sürü ceza onu bekler oluyor o vakit. Kişi aslında aynı kişi. Fark sadece yurt dışına çıkış yapıp yapmamasında. Bana çok mantıksız geliyor bu uygulama gerçekten. Bu insanları zora sokan saçma uygulamanın insancıl bir alternatifi olmalı mutlaka, eğer inisiyatif sahibi bir yönetici çıkıp bu ezgiye son vermek cesaretini göstermek isterse. İşin yoksa,akıllı ve becerikli olan ülkelerin internet üzerinden birkaç saatte gerçekleştirdikleri iş için, bir avaracı (boşta gezen) gibi daireden daireye, hastaneden laboratuvara koştur dur günlerce...
Yazıklar olsun "Nüfusunun yüzde 100`ü okumuş" diye övündüğümüz devletimize ve bizlere.... (Son)

Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata@kk.tc
http://www.twitter.com/ataatun
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
22 Ağustos 2014








KKTC`nin Bıktıran Bürokrasisi (3)

Küçücük ve dünya güzeli ülkemizde yaşanan bıktırıcı bürokrasinin sadece buzdağı gibi gözle görülebilen minik bir kısmından örnek vermiştim son iki yazımda... Niyetim devam etmemekti ama gelen itirazlar, hoşnutsuzluklar ve yaşanan olumsuzluklar o denli fazla, üzücü ve can evinden vurucu idi ki, devam etmemin ve yaşanan tüm olumsuzlukları vatandaşlara, hükümet üyeleriyle, karar merciindeki bürokratlara aktarmamın daha doğru olacağını düşündüm.

İçişleri Bakanı, özellikle çalışma izinleri, izin alma prosedürü ve memurların çalışma izni için başvuran kişilere davranışı konusunu araştıracak, yenilikçi, çağdaş, bilgisayarın ne işe yaradığını bilen, internetin vatandaşın bürokratik işlemlerinde nasıl kolaylık sağlayabileceğinin bilincinde olan ve en önemlisi de değişime karşı çıkmayan, "tutucu bürokrat" kafasında olmayan kişilerden oluşan bir ekip kurarak önce konuyu araştırmalı, sonra da iyileştirmek, kolaylaştırmak ve internet üzerinden bu tür başvuruların kolayca yapılabileceği bir sistem için çalışma başlatmalıdır.

Mevcut sistem ve uygulama gerçekten insan onurunu kırıcı, aşağılayıcı ve içinde bariz bir şekilde ırkçılığın yer aldığı çirkin bir yöntem. Bunun bir an önce değişmesi gerekmektedir. Hele de KKTC`de doğan çocukların doğum belgesine "KKTC vatandaşı değildir" yazmanın hangi insan haklarına sığdığını anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Doğduktan sonra tüm hayatı KKTC`de geçen bir tanıdığımın kızını 18 yaşına girdiği gün sınır dışı ettiler maalesef. Ailesi burada olduğu için ne Türkiye`de gideceği bir yer, ne akrabası, ne de bir tanıdığı vardı. Tam tabirle sudan çıkmış balığa döndü gencecik kız. Nasıl bir mantık bu, nasıl bir uygulama bu, ben anlamış değilim.

Amerika Birleşik Devletleri, ırkçı, tutucu ve kurallara sıkı sıkıya bağlı bir ülke olmasına rağmen, sınırları içinde doğan herkesi, ana-babası ABD vatandaşı olsun veya olmasın vatandaşı olarak kabul etmektedir. Avrupa Birliği içinde de neredeyse tüm üye ülkelerde aynı uygulama vardır. Rum adadaşlarımız bile, adanın güneyinde doğan bebek, her kimden doğmuş olursa olsun, vatandaşı olarak kayda geçirmektedir. Bu çirkin ve ırkçı davranış, topraklarımızda doğan bebekleri vatandaşımız olarak kabul etmemek mantığı ve uygulaması sadece bize özgü. Artık bu insan haklarına aykırı, 21. yüzyılın düşünce ve kavramlarına uymayan uygulamaları kaldırmamız gerekmektedir.

KKTC`de yürürlükte olan "Çalışma İzni" başvuru ve alma yöntemi ile hantal, olumsuz ve vatandaşı hizmetçi gibi kullanmak üzerine kurulmuş bürokrasimiz ile ilgili yazıma 44 tane yorum geldi. Her biri ayrı ayrı ele alınması ve düzeltilmesi gereken üzücü konular. Yaşanılanlar ise kabul edilebilir gibi değil.

KKTC`nin en büyük geliri üniversitelerden. Binlerce vasıfsız ve yarı vasıflı kişi üniversitelerimizin akademik olmayan, temizlik, gıda, servis, bakım, onarım ve benzeri gibi bölümlerinde çalışmakta. Faaliyette olan mevcut üniversitelerimizi dikkate alırsam ve son 22 yıldır görev yaptığım Yakın Doğu Üniversitesini baz alıp örneklemeler yaparsam, çok rahat 15 binden fazla vasıfsız ve yarı vasıflı kişinin bu sektörde çalıştığını, akademisyen ve idari personelle birlikte bu sayının rahatlıkla 25 bin civarında olduğunu bulgulayabilirim. Çalışan nüfusumuzun neredeyse yedide biri üniversite sektöründe çalışmakta.

Adamızda yüksek eğitim gören öğrencilerimizin sayısı ise 60 bini aşmış durumda. Bu öğrencilerden ve ailelerinden elde edilen gelir, KKTC`nin yurtdışı gelirlerinin ilk başta olanını oluşturuyor. Öğrencilerimizden ikamet izni için istenen belgeler, memurların yan gelip yatmasına ve hiç bir gayret göstermeden bilgi toplamasına yönelik eziyetler ve ezgiler dizisi. Maliye Bakanlığı tüm evlerin envanterini tutacağına ve hangisi kirada, hangisinde mal sahibi oturuyor, kendi memurları ile sokaklara düşüp veriler toplayacağına, çok zeki ama tembel bir idarecinin öngörüsü ile çareyi öğrencilerden kira kontratı istemekte bulmuş.

Herhangi bir taşıt aracı olmayan öğrencilerimizin, toplu taşımacılığın olmadığı ülkemizde ikamet izni almak için çektikleri eziyet ile bu ve buna benzer bürokratik işlemler için harcadıkları zaman tamı tamamına 2 veya 3 gün sürmekte. Üstelik gecikirse de cezası var. Bence bu ceza, öğrencilerimizi ayak işleri için kullanan, kendi yapacakları işi öğrencilerimize yaptıran memurlarımıza verilmeli.

Bana gönderilen yorum mesajlarından bir tanesi de bir öğrencimizdendi. Bakın neler çekmiş bu evladımız, ikamet iznini geciktirdiği için...
GS: "Ata hocam ben Yakın Doğu Üniversitesi`nde mühendislik eğitimi aldım sizin öğrencinizim yani Türkiye`den KKTC`ye bir keresinde babamla geliyordum. Babam Kıbrıs`a ilk defa geleceği için çok heyecanlıydı. Havaalanından giriş yaparken vize borcumdan dolayı öğrenci olduğumu ispatlamam gerektiğini yada parayı yatırmam gerektiğini söyledi. görevli kişi. Yanımda öğrenci belgesi olmadığı için öğrenci olduğumu kanıtlayamadım ve nezarethanede 1 gece kalmak zorunda kaldım babam Kıbrıs`a ilk defa geldiğinden evin yerini de bilmiyor. Telefonumu aldılar. Bir arkadaşımı bile arayamadım. Babam yemin ediyorum soğukta sokaklarda dolaştı sabaha kadar, karakola bile almadılar. Havaalanında sabaha kadar oturdu. İnşallah bu uygulamalar bitmiştir. Türkiye artık KKTC üniversitelerinden artık denklik başvurusu bile istemiyor."

Gelecek yazımda bana gönderilen, yaşanmış yürek yakıcı olaylara ve yüz karası uygulamalara yer vereceğim, belki birileri dikkate alır ve düzeltir beklentisi ile..... (Devam edecek)

Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata@kk.tc
http://www.twitter.com/ataatun
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
25 Ağustos 2014





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.