Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Türk Dünyası konuları
Türk Dünyası (888)


Türk Dünyası - Türk Dünyası konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 16.07.2017 19:11:44

Musevi Türkler (2) 

Musevi Türkler (2) 
Musevilik, eski dönemlerde kendisine ``muhtedi´´ kabul ediyordu. İsrailoğulları`ndan olmamalarına rağmen Yemen`den, Habeşistan`dan (Falaşalar), Hindistan`dan ve Türkler`den (Hazaralar, Kırımçaklar, Karailer) insanlar, Museviliğe mensup olabiliyorlardı. Musevilik, evrensel nitelikte bir din idi, giderek sadece bir ırka ait yerel bir dine dönüştü ve ``Yahudilik´´ adını aldı. Diğer yandan Yahudilerin ve Hristiyanların dinlerinin bozulduğuna dair bir inançları yok, ``Dinlerimizin muharref olduğu iddianıza bizim de katılmamızı beklemeyin´´ diyorlar. 
Musevilik ve İsevilik dinini benimseyen Türkler, tarihte, bu iki dinin deforme olmasını ve yerelleşmesini geciktirmek gibi tarihi bir rol oynamışlardır. Halen bugün de Musevi Türkler`in bir bölümü, yalnızca Tevrat`ı ölçü alır, Tevrat`ın zorlama tefsiri olarak değerlendirilen Talmud`u reddeder, bunu, rabbiler tarafından yazılan, düzmece ve çelişkili bilgiler içeren bir kitap olarak değerlendirirler. Yahudiler`e göre ise Talmut, Tevrat kadar önemlidir. Bunların ilahi ilhamla yazdırıldığına inanırlar. Genel Yahudi Ansiklopedisi`ne göre ``Talmud, şerhleri olmaksızın, kilitle kapatılmış bir kitaptan öteye geçmez.´´ Talmut`a inanmayanlar gerçek Yahudi sayılmaz. Nitekim bir kısım Musevi Türkler, Talmut`a inanmadıkları için Yahudiler tarafından Yahudi olarak kabul edilmezler. Bu bağlamda tıpkı bizim de mensubu olduğumuz Kuzey İslâmı ve Maturidilik`te olduğu gibi, Musevi Türkler`de de akıl esastır, bu sebeple de bazı Yahudilerce ``tehlikeli´´ olarak değerlendirilirler. 
Talmud`ta, kendilerinden olmayan herkese karşı bir kin besleme ve onlara tepeden bakma öğütlenir, Yahudi olmayan herkes, bir önyargıyla ``düşman´´dır. Musevi Türkler bu fanatizmi de reddeder ve bu sebeple de Siyonizm`in önünde bir engel olarak görülürler. 
İspanya`dan Mançurya`ya, Kafkasya`dan Kuzey Afrika`ya kadar geniş bir coğrafyaya dağılmış Musevi Türkler, gittikleri yerlerde Musevilik çalışmalarında Rabanit Yahudiler`le çatıştılar, çatışıyorlar. Bugün, bazı merkezlerce finanse edilen çeşitli çalışmalarla Musevi Türkler`e ait ne kadar kanıt varsa, üzeri örtülmeye, ``yok´´ sayılmaya, yok edilmeye çalışılıyor. Çünkü Musevi Türkler hakkında ortaya çıkan bazı gerçekler, tarihin yeniden yazılmasını gerektirmekte. Ancak ünlü tarihçi Halil İnalcık`ın ifadesiyle ``Şu bir gerçektir ki hiçbir zaman, objektif bir tarih yazılamaz; zira tarih, daima belli politikaları ve ideolojileri yönlendiren ve temsil eden bir görüş ve anlayışla ele alınmıştır.´´ (H. İnalcık`ın 29 Mart 2006 tarihinde Ankara Üniversitesi Rektörlüğü 100. Yıl Salonu`nda sunduğu ``Tarih ve Politika´´ konulu konferanstan &8211; Konferansın tam metni için: Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 19, Yıl: 2006) 
Musevi Türkler`e ilişkin bazı veriler ayrıca ``Yahudiler, Tanrı`nın seçtiği halktır´´ dogmasını da yerle bir etmektedir. 1983 yılında İngiltere`de şüpheli bir şekilde eşiyle birlikte intihar ettiği iddia edilen Arthur Koestler, ``Onüçüncü Kabile´´ adlı kitabında Siyonizm`i temellerinden sarsan şu görüşlere yer veriyor: ``Tarihçilerin pek çoğu, Doğu Avrupa Yahudilerinin ve dolayısıyla dünya Yahudilerinin bir bölümünün, belki de büyük çoğunluğunun, Sami ırkından olmayıp Hazar (Türk) soyundan olmaları olasılığı üzerinde durmaya yönelmişlerdir&8230; Yahudilerin pek çoğu Doğu Avrupa kökenli. Bu da, bunların büyük bir olasılıkla, ``Türkik´´ bir ulus olan Hazar kökenli olduğu anlamına gelebilir. Eğer bu doğruysa söz konusu Yahudilerin atalarının Tur-i Sina`dan değil, Kafkas dağlarından geldiği, Ürdün dolaylarından değil, Volga dolaylarından koptuğu gerçeklik kazanır. Böyle olunca bu insanların İbrahim`e, İshak`a, Yakub`a yakın olmaktan çok, Hunlara, Uygurlara, Macarlara yakın oldukları kabul edilmelidir.´´ (Arthur Koestler, Onüçüncü Kabile, Plato Film Yayınları, Temmuz 2007, Sayfa 5 ve 6) 
Yahudi-Musevi Türkler`in içinde Yahudiliğin tüm renkleri mevcut olduğu gibi, Yahudiliğin içinde de Musevi-Yahudi Türkler`e karşı genel ve birleşmiş bir reddiyeden bahsedilemez. 
Yarın devam edelim. 


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.