Musevi Türkler (3)
Musevi Türkler (3) Türkler`in Anadolu`daki varlığı 1071`de başlamadığı gibi Yahudi varlığı da 1492`de başlamamıştır, tarihi kalıntılardan, Anadolu`nun özellikle Kudüs`e yakın kıyı bölgelerinde Milattan Önce de Yahudi cemaatlerinin yaşadığı anlaşılmaktadır. Yahudiler için, eğer Kudüs`e gidemiyorsa bari yakın olmak çok önemliydi, mesela ``Kuzguncuk, Avrupa Yahudileri tarafından, Kutsal Topraklar`a varmadan önceki son durak olarak kabul edilirdi. O kadar ki herhangi bir sebepten dolayı &8216;Vaat Edilmiş Topraklara` ulaşamayanlar hiç olmazsa, Kudüs`ten denizle ayrılmamış Kuzguncuk`a yerleşip ölmeyi arzular ve orada gömülmeyi vasiyet ederdi.´´ (Naim A. Güleryüz, Fetih Öncesi ve Feth-i Hakani Sonrası İstanbul`da Musevi İbadethaneleri - Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu/2, Mayıs 2014) 1170 yılında İstanbul`u ziyaret eden ünlü İspanyol Yahudisi seyyah Tudela`lı Binyamin, ``Sefer ha- Massa`ot´´ adlı eserinde, İstanbul`un Pera semtinde, Rabinik Yahudiler`in yanı sıra Musevi Türkler`e de rastladığını ifade etmektedir. Musevi Türkler, 1453`te İstanbul`un fethinden önce ve hatta Osmanlı daha ortada yok iken onlar buradaydı ve Fatih`i onlar karşıladı. Selanik ve Edirne`yi bir ilim merkezi haline getiren Musevi Türkler, Fatih`in çağrısıyla fetihten sonra İstanbul`a göç ettiler. Osmanlı, Rabanit Yahudilerle olan farklılıklarını bildiği için Musevi Türkler`e ``cemaatbaşı´´ seçme hakkı tanıdı ve onları ayrı kategoride değerlendirdi, vergiden de muaf tuttu. Cumhurbaşkanlığı Forsu`nda tarihte kurulmuş Türk imparatorluklarını simgeleyen 16 yıldızın yedincisi, Musevi Türkler`in Milattan Sonra 651 ila 983 yılları arasında yaşayan devleti Hazar İmparatorluğu`dur. Musevilik veya Yahudilik dininin kaç yıllık bir geçmişe sahip olduğunun hesaplanabilir olduğu yaklaşımı, Yahudiler ve Hıristiyanlar için de geçerliliğini korumakta. Kur`an-ı Kerim söz konusu olunca Yahudiliğin hayli kadim bir din olduğu ortadadır. İşin ilginç yani Yahudiliğin kadimiyetini Yahudilerin de kabul etmemesidir. Yahudiler için bile ``Yahudilik yaklaşık 3-5 bin yıllık bir dindir´´. Oysa Kur`an-ı kerim dikkatle incelenirse Yahudiliğin 3-5 bin yıllık taze bir din olmadığı hayli kadim bir geçmişe sahip olduğu görülür. İsrailoğulları da bu açıdan bakıldığında hayli kadim bir ırktır. Bu husus Yahudiliğin bir ırka dayandırılmasına imkân verecek verileri de içermektedir. Bizzat Kur`an-ı Kerim zaten Yahudiliğin bir irk dini olduğunu teslim ediyor. Bu konu Yahudiliğin bir eksikliği mi yoksa avantajı mı diye sorulmadan ``Yahudilik bir ırk dini´´ diye küçümsenebiliyor. Yahudilerin diğer ırklardan dinlerine katılımları şüphe ile karşılamaları, sorgulamaları ve bu noktada muhafazakâr davranmaları doğal sayılmalıdır. Çünkü Yahudilere ait bir dine başkaları niye katılsın ki! Peki öyleyse Türklerin geçmişte önemli bir kısmı acaba neden Yahudiliğe intisap etti? Meselenin kilit noktası burasıdır. ``Türklerin bir kısmı ya da geçmişte önemli bir kısmı niye Yahudi oldu?´´ sorusu Yahudilik anlaşıldıkça stratejik bir husus olabilir. Fakat bundan daha önemlisi Yahudilerin menşei ile ilgilidir. Birçok tarih kitabı ve kutsal kitap, Yahudileri Ortadoğu kökenli hatta Kudüs kökenli bir halk olarak tanımlar. Fakat kadim bilgiler ve bilimler söz konusu olunca Yahudilerin asıl menşeinin, tarihin derinliklerine gömüldüğü iddia edilen medeniyetlere dayandığı görülür. Bu aynı zaman da Türklerin menşeini de gündeme getirir. Türkler ve Yahudiler aynı menşeiye sahip olabilir mi, bu soru cevabını aramaktadır. Perşembe günü devam edelim.
|