Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Türk Dünyası konuları
Türk Dünyası (888)


Türk Dünyası - Türk Dünyası konusu hakkında görüşler
Roza KURBAN - (Ziyaretci) 18.04.2011 11:15:35

PROF.DR. AHMET TEMİR`İ ANARKEN

PROF.DR. AHMET TEMİR`İ ANARKEN



Ünlü Türkolog ve Mongolist Ahmet Temir, aslen Kazan Tatarıdır. O,14.11.1912 tarihinde Tataristan`ın Bögelme kazasının Elmet köyünde 6 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ahmet Temir`in Çarlık Rusya`sında geçen çocukluk devri, Sovyet Dönemi`ne denk gelen gençlik yılları, yaşanan rejim değişimleri, Sovyetler döneminde ailesine ve kendisine karşı yapılan haksızlıklar onu Türkiye`ye kaçmaya zorlamıştır. Ahmet Temir, 8 Temmuz 1929 yılında ikinci vatanı Türkiye`de yeni hayatına başlaması hakkında şöyle demiştir: `` Herkes, her yerde bize, yeni gelen bir vatandaş gözü ile bakıyor, bizi kendisinden sayıyordu. Türkiye`deki hayata, hiç zorluk çekmeden kolayca intibak edivermiştik, ta ilk günden itibaren biz de kendimizi bu vatanın bir ferdi olarak görmeye başlamıştık.´´ 1929 yılında SSCB`den kaçışla başlayan bu serüven 2003 yılında Ahmet Temir`in ölümü ile son bulmuştur.

Ahmet Temir, Tatar halkına özgü olan çalışkan, girişken ve eğitime meyilli olan yapısı ile büyük başarılara imza atmış, bilim dünyasında kendinden söz ettirmiştir. Çocukluğundan itibaren öğrenme hevesi ile yanıp tutuşan Ahmet Temir daha Tataristan`dayken Tatar, Rus dillerinin dışında aynı zamanda eniştesi olan ünlü Tatar tarihçi Hadi Atlasi`den ((1876&8211;1938) Alman dili dersleri de almıştır. Daha sonraki yıllarda Ahmet Temir Arap, Fransız, İngiliz dillerini de öğrenmiştir. Başarılı bir eğitim hayatı süren Ahmet Temir, Türkiye`de Trabzon Öğretmen Okulu, İstanbul Haydarpaşa Lisesi`ni tamamladıktan sonra yüksek öğrenimine Ankara Üniversitesi D.T.C. Fakültesi (1935&8211;1936), Berlin Üniversitesi`nde (1937&8211;1941) devam etmiş, 1943 yılında Berlin`de doktorasını yapmış ve 1953 yılında Hamburg`da ``Kırşehir Emiri Caca oğlu Nüreddin`in 1272 tarihli Arapça-Moğolca Vakfiyesi´´ adlı tezi ile doçentlik piyesini kazanmıştır. 1955 yılında Ankara Üniversitesi`nin Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Bölümü`nde göreve başlamış ve 1982 yılında emekli olana kadar hocalık yapmıştır. Ahmet Temir 1962 yılında Profesörlüğe yükselmiştir. 250`den fazla eseri olan Ahmet Temir, aynı zamanda birçok kuruluşun da üyesidir. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü`nün üç kurucu üyesinden birisi ve ilk başkanıdır (1961&8211;1975). Türk Dil Kurumu, Milletlerarası Şark Tetkikleri Cemiyeti, Ural-Altay Cemiyeti, Fin-Uğur Cemiyeti, PIAC (Daimi Milletlerarası Altaistler Konferansı, Bund Dentscher Fernschachfreunde ve Ankara Satranç Derneği Ahmet Temir`in üye olduğu kuruluşlardan bazılarıdır.

Türk bilim dünyasına önemli katkılarda bulunan Ahmet Temir, kendi milletini asla unutmamış, Tatar olması ile gururlanmıştır. Millet sevdası ile yanıp tutuşan Ahmet Temir her zaman millettaşlarına maddi ve manevi katkılarda bulunmuştur. Tatar tarihini, edebiyatını ve medeniyetini dünyaya tanıtmak için büyük çaba gösteren Temir, Kazan Türklerinin sosyal etkinliklerinde de aktif rol almıştır. Derneklerin düzenlediği toplantılarda konuşmalar yapmanın yanı sıra, Kazan Türklerinin çıkardığı ``Kazan´´ dergisine yazılarıyla destek olmuştur. Ahmet Temir bedenen Türkiye`de yaşasa da vatan özlemi çekmiştir. Anne-baba, kardeş, arkadaş çevresinden uzaklarda da olsa eli kulağında olmuştur Ahmet Temir`in. Stalin Devrin`den Ahmet Temir`in ailesi de nasibini almıştır. 15 Şubat 1938 yılında Ahmet Temir`in babası Carulla oğlu Reşid Yarullin (1880&8211;1938), 9 arkadaşıyla beraber idam edilmiştir. Kurşuna dizilenler arasında Ahmet Temir`in eniştesi, aynı zamanda tarih ve Almanca öğretmeni de olan Hadi Atlasi da varmış. Bu acı haberi Temir Almanya`da tahsildeyken almış ve bu olay tüm ömrü boyunca kalbinde derin bir yara bırakmıştır. Stalin`in ölümünden sonra, 1958 yılında Ahmet Temir`in babası ve idam edilen arkadaşları mahkemece temize çıkarılmıştır, fakat artık iş işten geçtikten sonra idam edilenleri geri getirmek ne mümkün?

Ahmet Temir`i hayattayken bir kere Ankara Kazan Tatarları Kültür ve Yardımlaşma Derneği`nde görmüştüm. Bu görüşmem selamlaşmadan öteye gitmemişti. O zamanlar daha Ahmet Temir`i pek tanımıyordum. Sovyetlerde yetişmiş birisi olarak Tataristan`dayken onun adını hiç duymamıştım. Ancak 1990`lı yıllarda Sovyetler Birliği çöktükten sonra yasaklanan isimler tekrar kaleme alınmaya başladı. Ahmet Temir`i ne yazık ki ölümünden sonra kitaplarından tanıdım. İlk olarak ``60 Yıl Almanya´´ (1936&8211;1996) adlı kitabını okudum. Bu kitap, İkinci Dünya Savaşı hakkındaki görüşlerimi kökünden değiştiren bir kitaptı. Ahmet Temir, dünyada kimsenin söylemeye cesaret edemediği fikirleri ortaya koymuş ve bu fikirlerini o zamanın canlı tanığı olarak delillerle kanıtlamıştır. Rus ve Yahudi yalanlarına esasen yazılan İkinci Dünya Savaşı uydurmalarını çürütmüştür Ahmet Temir. Bugünlerde bilim dünyası İkinci Dünya Savaşı tekrar yazılmalıdır fikrini söylerken, Ahmet Temir gerçekleri çoktan yazıp ortaya koymuştur. Sessiz, sakin ve mütevazı kimliğiyle tanınan Ahmet Temir, yeri geldiğinde kendi fikirlerini sonuna kadar savunmayı da bilmiştir. Ahmet Temir, çok konuşmaktan ziyade çok çalışmayı tercih etmiştir. Ne yazık ki Ahmet Temir`in çalışmaları, hak ettiği ilgiyi görmemektedir.

Gazeteci, yazar Çetin Altan (1927) bir yazısında ölüm hakkında şu satırları yazmıştır: ``Bir insan gün gelir ölür&8230; Ama öldüğü gün aslında ölmez&8230; Uzun bir süre daha kendinden veya yaptıklarından söz edilir&8230; Çocukları ondan bahseder&8230; Sonra daha seyrek olarak torunları&8230; Belki birkaç yerde torunlarının çocukları&8230; Sonra bir gün bir yerde o kişiden son bir kez bahsedilir&8230; O son söz ediştir&8230; Bir daha adı geçmez hiçbir yerde&8230; İnsan işte o gün esasen ölmüştür&8230;´´ Fakat Türk Dünyası var olduğu müddetçe Ahmet Temir`in adı, eserleri ve fikirleri ebediyen yaşayacak ve yolumuzu aydınlatacaktır.

19.04.2011 millettaşımız Ahmet Temir`in ölümünün 8.yılıdır. Milleti için yılmadan, yorulmadan çalışan, Rus emperyalizmine karşı mücadele veren bu büyüğümüzü saygı ve minnetle anıyoruz. Ahmet Temir`in mezarı başına dikilen çınar ağacı da adına ve şanına yakışmıştır. Çınarın Türk tarihinde ve edebiyatında önemli bir yeri vardır. Çınar uzun ömürlü ağaç olduğu için ``ölümsüzlük simgesidir´´. Antikçağ`da filozoflar, Atina`da çınarın altında gezinerek ders verdikleri için ``filozof ağacı´´ diye adlandırılan çınar aynı zamanda ``düşünce simgesidir´´. Çınar ağacı savaş sırasında korunma yeri olsa, barışta resmi tören yeri olmuştur. Ölümsüzlük ve düşünce simgesini bir arada barındıran çınar ağacı, Ahmet Temir`in ölümsüz düşüncelerinin simgesidir. Ahmet Temir &8211; çınar ağacı gibi dimdik ilkeli duruşu ve ölümsüz fikirleriyle gerçek Türk-Tatar Çınarı`dır ve sonsuza dek kalbimizde yaşayacaktır. Seni unutmadık koca çınar! Ruhun şad olsun! Rahat uyu!



Roza Kurban

11.04.2011.





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.