UNUTULAN TÜRKLER
Unutulan Türkler!
06 Aralık 2009, Pazar(Türkmen Şanı(www.turkmensani.com) sitesinden alınmıştır)
Son iki üç yüzyıldır hemen, hemen bütün dünyadaki Türkler için acı olaylarla geçmiş ve gözyaşları hiç dinmemiştir.
Öyle ki, yaşadıkları coğrafyalar yaşanmaz hâle gelmiş. Çeşitli baskı, sürgün ve zulümlere hatta soykırımlara uğramışlardır.
Hangi coğrafyada yaşanan acıdan bahsetsek bilemiyorum ki?
Ata yurdumuz Doğu Türkistan`dan mı?
Karabağ`dan mı?
Kerkük-Musul Telafer`den mi?
Kırım`dan mı?
Balkanlardan mı?
Batı Trakya`dan mı?
Kıbrıs`tan mı?
Türkiye`den mi?!..
Ata yurdumuzda, Çin vahşeti devam ediyor. Gün geçmiyor ki, bir Türk`ün idam haberini almayalım. Türklerin yaşadığı bölgeyi açık hapishaneye çeviren Çin; insanlık dışı uygulamalarını dünyanın gözü önünde sürdürmektedir.
Asırlardır Türk toprağı olan Karabağ yıllardır Ermeni işgali altında. Çağımızın soykırımcı milleti Ermenilerin yaptıkları katliamlar bütün dünyanın gözü önünde işlendi&8230;
Burnumuzun dibindeki Irak Türkmenleri ha keza, Baas ve Saddam zulümlerinden, kıyımlarından sonra şimdi de, ABD- Kürt Peşmerge yönetiminin insafına terk edilmiş durumda. Iraktaki soydaşlarımız her gün ölümle burun buruna. Açlık ve sefalet diz boyu.
Kırım`da, topraklarının büyük bir bölümü elinden alınmış Türkler. Diğer Türk bölgelerinde olduğu gibi yaşam savaşı veriyor. Sürgünlerde acı ve ızdırabı yaşayanlardan yurtlarına dönebilen bir kısmı ile onların torunları yoklukla mücadele ediyor.
Balkanlar ve Batı Trakya`da durum farklı mı?
Elbette oralarda da durum üç aşağı beş yukarı aynı. Medeni(!) Avrupa`nın kurduğu medeniyet projesinin üyeleri Türklere farklı mı davranıyor sanıyorsunuz?
Asla!
Lozan`da verilmiş haklarını bile kullanamayan soydaşlarımız da zor durumda.
Akdeniz` deki penceremiz Kıbrıs. Ada`da iskan eden ve adanın gerçek sahibi olan Türkler 1974 öncesinde az çekmedi. Çoluk çocuk demeden Çeteci Rumlar tarafından hunharca katledildi&8230;
Ya Türkiye?
Hepinizin bildiği gibi, Mete Han`ın torunları, zamanın ve iklimin zorlamasıyla; Orta Asya`dan kalkıp Anadolu`ya geldiler. Atilla`nın çağlar öncesi yaptığı gibi bir kez daha Avrupa`nın içlerine aktılar. İslam`la şereflenmiş bu asil milleti çekemeyen Avrupalılar; geçmişte Çin`in yaptığının benzeri politikalar yürütmeye başladılar. İslam`a ve Türk töresine yakışmayan davranışlar sergilenmeye başlanılması sonucu. Gerileme ve çöküş başladı. Bu çöküş ve gerileme, önce Çanakkale`de daha sonra da Sakarya`da durduruldu.
Bütün Türk dünyasının ümidi olan ve gerektiğinde bütün soydaşlarının yardımına koşması beklenen Türkiye`den bahsediyorum. Bunca çileyi çekmiş aziz milletimden bahsediyorum.
Ne oldu da Türkiye böyle oldu?!!
Ne olacak! Yine geçmişin hastalığına tutuluverdik. Akıl tutulmasına uğrayıp, basiretsiz yönetimleri veya yöneticileri işbaşına getirmeye başladık.
Bunların sonucunda, Bu coğrafyanın asıl sahipleri olan Türkler ikinci sınıf vatandaş haline geldi.
Türk`üm demek neredeyse suç haline geldi. Tahrik sebebi sayılmaya başlandı. Birkaç eşkiyanın veya bölücünün sözü geçer oldu.
Milli birliğimiz, beraberliğimiz, Cumhuriyetimiz ve onun değerleri sorgulanır oldu.
Kendi derdine düşmüş ve neredeyse; Kerkük gibi, Kıbrıs gibi, Kırım gibi beka sorunu baş göstermiş Türkiye.
Diğer soydaşlarına yardım edebilir mi?
Değerli soydaşlarım, eğer devlet ricali elini uzatamıyorsa.
Ki, tam manasıyla uzatmıyor.
O hâlde bizler, kıt kanaat imkanlarımızı; bizden imdat bekleyen gerek yurtiçi, gerekse de yurt dışındaki mazlum ve gözü yaşlı , kandaşlarımızdan esirgememeliyiz.
Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz dinimiz İslam`da, Yüce Allah (c.c) bizlere öyle emretmektedir. (Bakınız Nahl Suresi 90.`ıncı Ayet-i Kerime)
Kısaca birlik beraberliğimiz sağlanmalı. Karınca kararınca herkes elini taşın altına sokmalıdır?
Efendim bu yazının kaleme alınış sebebi.
Türk dünyasının dertleriyle dertlenen biz fakirin. Kırım Türklerinin kurduğu dernekte yapılan bir toplantının duygu atmosferinin kağıda dökülmesidir.
Derneğin Ankara`daki Genel Merkezinde; Kırım Türklerinin diğerleri gibi önemli şahsiyetlerinden olan Şakir Selim, Şevki Bektöre, Eşref Şemizade`nin anısına düzenledikleri ``ŞİİR GÜNLERİ´´ inden biraz bahsetmek isterim.
Meryem Başkut ve Türker Yüksel`in sunduğu programda.
Her üç şairin kısa yaşam öyküsü anlatıldı.
Ekseriyeti Kırım` dan gelip okuyan:
Sevile, Selametova, Sebila Fezaziyeva Semih Gezer, Safiye Olgun adlı öğrencilerce,
Şiirleri okundu. Kırım Türklerinin bazı türküleri seslendirildi&8230;
Bu arada derneğin çabalarıyla yapılan kampanya sonucu, Türkiye`deki Kırım dernekleri ve Diyanet Vakfının (202 adet) gönderdiği 1500 kadar Kurban yardımının yapıldığını öğrendik. Sanırım çok daha fazlasına ihtiyaçları olduğunu belirtmeme gerek yoktur.
Dernek yönetiminin gayretleriyle son derece düzenli tertiplenen toplantıya Doç. Dr. Hakan Kırımlı başta olmak üzere çok sayıda Kırım Türk`ünün katılımı olmuştur.
Son söz olarak diyoruz ki.
ALLAH TÜRK MİLLETİNİ KORUSUN VE YÜCELTSİN.
Vede,
UNUTULMUŞLUKTAN ve ÖTELENMİŞ OLMAKTAN KURTARSIN!
(Amin)
HARUN KILIÇ
|
