Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Türk Dünyası konuları
Türk Dünyası (888)


Türk Dünyası - Türk Dünyası konusu hakkında görüşler
Roza KURBAN - (Ziyaretci) 29.11.2013 21:44:30

VAR OLMAK..(3)

Yukarıda da söz ettiğimiz gibi, Stalin Dönemi`nde insanlar 3`e ayrılmıştır. İlk iki türden bahsettik, üçüncü tür insanlar sessizce kabuğuna çekilen suskunlardır. Bilindiği üzere o yıllarda edebiyat Komünist ideolojinin propaganda aracı olarak hizmet vermiştir. Ya Komünizm`i öveceksin, ya göklere çıkaracaksın. Yazar olmanın, unvan, makam sahibi olmanın, yükselmenin başka yolu olmamıştır o dönemde. Sovyetlere karşı yazı yazmayı hayal etmek bile tehlike arz etmişdir. Yazarsan dahi sansüre takılır, o da yetmezmiş gibi yargı yolu seni bekler. Sovyetleri övmek istemeyenler Stalin Dönemi`nde sessizce kabuğuna çekilmiş, hiçbir eser yazmamış veya yazdıklarını da kendilerine saklamıştır. Suskunlar grubuna dâhil olan yazarlardan birisi de ünlü Tatar yazar Emirhan Yeniki`dir. Yazar Stalin Devri ile ilgili şu satırları yazmıştır: ``Kısacık Lenin Dönemi`nin ardından uzun yıllar sürecek Stalin Dönemi geldi. Kısa ömürlü olan sanki uzun ömürlüsünü doğurdu. Bu dönemde yeni nesil doğup büyüdü. Benim yaşıtlarım delikanlı adam olduklarında, bir kez daha geri dönmeyecek yılları bu döneme denk geldi. Gördük biz o dönemi, tanıdık, canlı şahidi olduk &8211; bununla belki, övünebiliriz de`´´ (Yeniki 1996: 55). Yeniki eserinde Stalin için ``insan´´ kavramının olmadığını, ``yararlılar´´ ve ``yararsızlar´´ olarak nitelendirdiği insan topluluğunu istediği gibi yönettiğinin altını çizmiş, ``yararlı olmayan´´ kişileri ``halk düşmanı´´ ilan ederek yok ettiğinden söz etmiştir. ```Dünyada Stalin gibi kim tüm dünyayı, tüm halkı, devletin en yüksek güçlerini kendine bağlayabilmiştir?.. Bazen, pabuççudan devlet zirvesine çıkan bu insan olağanüstü güçlere mi sahip diye de düşünmüyor değilsin. Gerçekte ise hikmet olağanüstü güçlerde değil, Stalin`in bir diktatör olarak tüm hâkimiyeti kendi ellerinde toplamasındadır.. Diktatörler ise her daim kendini ve kendi iktidarını korumalı.. bu onların ilk kaygısıdır.´´ şeklinde yorumu Yeniki`nin Stalin ile ilgili düşüncelerini ortaya koymuştur. (Yeniki 1996: 60-61). Burada Stalin ile ilgili İkinci Dünya Savaşı`nda Almanlara esir düşen bir Polonyalı askerin tespitini de eklemek istiyorum: ``Büyük Stalin, dediniz. Evet, o büyük. Fakat kendini göstermek istediği gibi ne büyük lider, ne halkların atası olacak kadar da ahlak sahibi değildir, o bir entrikacıdır. Ayrıca dönemin Rus Emperyalizmi`nin büyük uşağı, büyük cellâdı, GPU, NKVD gibi insanları idam eden topluluğun baş mimarı bir zalimdir. Ruslar onun acımasızlığını silah olarak kullanarak, bu silahla tarih gözlüğünden bakıldığında sallanmaya başlamış, çökmüş Emperyalizmi tekrar sağlamlaştırmayı amaçlıyorlar..´´ (Galiyev 1996: 192). Diktatör Stalin`in idaresi altında milletin birçok aydın ve yazarının kalemi bir kez daha yazmamak üzere kırılmış, kırılamayanlarınki de susturulmuştur. O dönem milletin ileri gelenlerinin topluca hapis ve sürgünde olduğu da dikkate alındığında sonuçları tahmin etmek hiç de zor değildir. Henüz 20 yaşındayken ``Dost Kişi´´ (1929) adlı ilk kitabı yayımlanan Emirhan Yeniki uzun yıllar eline kalemini almadan susmayı tercih edenlerdendir. Hapiste ve sürgünde olan yazarların ise kalem alıp eser yazma olasılığı olmamıştır. Tüm bunlar dikkate alındığında Tatar Edebiyatı başta olmak üzere Türk Dünya`sı Edebiyatı büyük bir sekteye uğramış, yazılmamış eserler sadece kalplerde kalmış, büyük çoğunluğu da yazarlarıyla birlikte gömülmüştür.

Sovyet Dönemi, bilhassa Stalin Devri tarihin en karanlık noktalarından birisidir. Tarihin önünde masumiyetini korumuş olan Stalin Devri kurbanları bugünlerde az da olsa dillendirilmektedir. Devir, rejim ve yöneticilerin değişmesi ile Türklerin hayatında pek bir değişiklik olduğu söylenemez. Rus olmayı tercih edenler günümüzde de büyük imtiyaz sahibi olduğu gibi, Türk kalanlar ise bunun aksine ``ötekileştirilmekte´´ ve dışlanmaktadır ki, kendi topraklarında üvey evlat muamelesi görmektedir. Bazı konularda tersine gerilemeler bile vardır. Günümüzde Ruslarla evlilikler artarak devam etmektedir. Verilen rakamlara göre bugün Tataristan`daki Tatarların 50`si Ruslarla evlidir. Bu da Kazan Tatarlarının geleceğini belirleyen acı bir gerçektir. Ruslarla evlilik yapan gençlerimiz mankurtlaşmaya ilk adımını atmış olan insanlardır. Evlilik, çocuklarını Rus okullarında okutma, çocuklarına Rus ismi koyma gibi yollarla var olma uğruna Rus olmayı seçenler millet için en tehlikeli olanlardır ki, çünkü onların geri dönüşü yoktur. Hiç kuşkusuz makam, unvan, nişan, madalya, mal mülk sahibi olan bu insanlar milleti karşısında bir hiçtir. Hayatta Türk doğup Türk ölen doğru, cesur ve namuslu insanlarımız dün olduğu gibi bugün de çile çekmeye devam etmekte, horlama ve aşağılamalara maruz kalmakta, takip edilmekte, yargılanmakta, yoksul hayat sürmekte, milli dilde eğitimden mahrum bırakılmaktadır. Fakat her şeye rağmen Tatarlar görmüş, geçirmiş bir millettir, zorluklar onlara vız gelir tırıs gider. Tatarlar var olmak için değil insan gibi yaşamak için sonuna kadar savaşımlarını sürdürecektir. `Var olmak` ile `yaşamak` arasında ince bir çizgi var gibi gözükse de aslında kocaman bir uçurum vardır. ``Herkesin, yaşadığı zorluk kadar direnci, çektiği çile kadar gücü vardır. Önemli bir acı yaşayan kişi (veya millet R.K.), basit acılardan etkilenmez. Karşımıza çıkan zorluklar bizi eğitir, güçlendirir, deneyimli ve dayanıklı kılar. Hiçbir zorluğu göğüslemeyen insanlar, en ufak bir derdin altında kalırlar.´´ (Sertel 2006: 199). Doludan ıslanan, yağmurdan korkmaz, derler.


Kaynakça:
1. Galiyev Marsel, Kayda Minem İlem (Nerede Benim Vatanım), Kazan 1996.
2. Gaynetdinov, Mesgut, Davıllarda, Cillerde,(Fırtınalarda, Yellerde), Kazan 1989.
3. Höseyen, Mehmüt, Mehebbet hem Moñ (Aşkın Melodisi), Kazan 1983.
4. Kerimullin, Ebrar, Yazmış, Yazmış&8230; (Kader, Kader..), Kazan 1996.
5. Kurban, İklil, Yaşlı Tarihin Yankısı (Bulgar-Tatar Tarihi ve Medeniyeti), İstanbul 1998.
6. Mostafin, Rafael, Repressiyelengen Tatar Edipleri (Cezalandırılan Tatar Edipleri), Kazan 2009.
7. Sertel, Adem, Tecrübenin Dili: Konu Konu Atasözleri, İstanbul 2006.
8. Togan, Zeki Velidi, Hatıralar, Ankara 1999.
9. Yeniki, Emirhan, Koyaş Bayer Aldınnan (Güneş Batmadan), Kazan 1996.






Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.