ALMANYA`DA DEĞİŞENLER, DEĞİŞMEYENLER..
Bu ülkenin ekonomisine şerefli alın terleriyle katkı sağlayan Türkiye`de Almancı, Almanya`da ise ``Ausländer´´, yani yabancı olarak isimlendirilen gurbetçilerimizin içinde bulundukları şartları araştırma ve yerinde tesbit etme imkanı buldum.
Onları en iyi anlayabilenlerden biri de benim. Çünkü, aynı kaderi ben de onlarla birlikte tam 30 yıl paylaşmış birisiyim.
Almanya ve Türkiye`de çeşitli konferans ve toplantılarla ``Almanya`ya göçün ellinci yılı´´ tartışılıyor. Dile kolay; yarım asır geçmiş. Almanya, gurbet olmaktan çıkmış; şu bir gerçek ki, burada Türk toplumu gurbetçi, yani geçici değil, kalıcı bir düzen kurmuştur.
Eski dostlarla biraraya geldik ve geçmişten günümüze yaşanan süreci değerlendiren sohbetlerde bulunduk.
Çok değerli fikirlerinden istifade ettiğimiz yazar abimiz Selahaddin Eş, uzun yıllar birlikte çalıştığım arkadaşım gazeteci-yazar İlhan Bilgü, İslam Toplumu Milli Görüş Genel Başkanı Kemal Ergün, Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, İslam Toplumu yöneticilerinden Abdurrahman Dizman, Ali Bozkurt, Mehmet Gedik, Emrullah Yayla ile Almanya İslam Konseyi Başkanı Ali Kızılkaya ile gece geç saatlere kadar süren sohbetlerde bulunduk.
Her zaman olduğu gibi konumuz Türkiye ve İslam dünyası ile Avrupa`daki müslüman topluluklarının meseleleri oldu. Bilhassa, Selahaddin Eş ağabeyimizin ilmî derinliği ve birikimlerinden tekrar istifade imkanı bulduğum için kendimi şanslı hissettiğimi ifade etmek isterim.
Çok şey değişmiş. Ancak, hiç değişmeyen konuların başında ise geçmişten günümüze varolagelen İslam dinine karşı takınılan aleyhteki tavır ve müslümanları karalama kampanyaları gelmektedir. İslamî kuruluşlar, sürdürülen bu karalama kampanyalarının izalesi için, çok ciddî çalışmalar yaptıkları halde, Almanya`da İslam ve müslümanlara karşı devam eden yanlış tavrın düzeltilmesi konusunda bir arpa boyu yol alınamadığı da açıkça hissedilmektedir.
Önemle ifade etmek isterim ki; İslam ve müslümanlara karşı Batılıların önyargılı tavır ve davranışları, tarihin derinliklerinden gelmektedir. Siyasilerin yanında basın kuruluşlarının yürüttükleri bu kampanyalarda İslam, çağdışı ve müslümanlar, potansiyel suçlu ilan edilmektedir.
İslam Toplumu Milli Görüş Genel Başkanı Kemal Ergün ve Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü`den oluşan bir heyet Başbakan Erdoğan`ın annesinin cenazesine katılmak ve Başbakanımıza başsağlığı dilemek için yola çıkmaya hazırlandıkları için, sohbetimizi kısa tutmak zorunda kaldık. Ancak, onları yolcu ettikten sonra sohbetimize diğer dostlarla devam ediyoruz.
Tespitleri ve olaylara getirdiği yorumlarını zevkle dinlediğim İlhan Bilgü beyin ``Almanya`da müslüman toplumun durumu ve resmi makamlar ile siyasi iktidarın tavrı nedir?´´ şeklindeki soruma şu cevabı genel durumu özetlemektedir: ``Siyasî iktidar, kullandığı dili daha dikkatlice kullanmaya başlamakla birlikte, Başbakan Merkel`in, ``İslam Almanya`ya ait değil´´ şeklindeki sözü ve terör olayları karşısındaki değerlendirmesinde de, İslamî terörden bahsedip, Norveç`teki katliamın faili Anders Breivik`i ise sadece saldırgan olarak tanımlaması, hâlâ klişeleşmiş önyargılardan kurtulamadığını gösteriyor. Bunun yanı sıra Alman hükümeti, Müslümanlar aleyhine yayın yapan, normalde ırkçı söylemler olarak kabul edilen söylemleri de sadece aşırı yorumlar olarak değerlendirerek, İslam ve müslüman karşıtlarını cesaretlendirmektedir.´´
Evet Almanya`da müslüman olmak ve inançları doğrultusunda bir hayatı yaşamak gerçekten zor. Köln sokaklarında dolaşırken eski dostların yanında, sıradan vatandaşlarımızla da ayak üstü sohbetleşirken geçmişe nazaran daha ümitli olduklarını ve Türkiye`deki değişimlerden memnun kaldıklarını gördüm.
``Ancak, altını çizerek ifade etmek isteriz ki, ülkemizin içte ve dışta bu derece güçlenmesi bizi onurlandırmaktadır. Artık geçmişin kötü imajını yıktık ve Türkiye sınırları dışında sözü dinlenen itibarlı bir ülke olduk. Türkiye`nin dış dünyada varlığını kabul ettirmesi buradan bile hissedilmektedir. Almanların bize olan tavrının değişmeye başladığını görüyor ve yaşıyoruz. Bizi sahiplenerek sorunlarımızla ilgilenen ve Almanlara ``Bunlar sahipsiz değil. Biz varız´´ açıklamaları çok anlamlı ve bizi rahatlatmıştır.´´
Burada yarım asırdır sorunlarıyla baş başa bırakılmış Türk toplumunun moral bulması ve geleceğe ümitle bakması bizi de mutlu etmektedir. Benim için çok anlamlı ve unutulmaz bu ziyaretimin diğer kısmını, daha sonraki yazılarıma bırakarak bununla yetiniyorum.
TAZİYE: Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan`ın annesinin vefatını Almanya`da öğrendim. Merhumeye Yüce Allah`tan rahmetler, Sayın Başbakanımıza ve ailesine sabır ve metanetler diliyorum.
|
