Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız konuları
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları nelerdir? (22)
Yurt dışında yaşayanların Türkiye’ye bakışları? (4)
Yurt dışındakilerin bulundukları ülke ile ilgili bilgileri. (2)
Yurt dışında yaşayanlarla ilgili diğer konular (26)


Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız - Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları nelerdir? konusu hakkında görüşler
Ayhan Üstün - (Ziyaretci) 13.07.2013 16:56:05

Avrupa ülkelerinde yaşayanlar ve oralarda çalışanlar

Avrupa ülkelerinde yaşayan horlanmış dışlanmış çileli dert ortaklarımız yandaşımız can yoldaşımız aynı milletin çocukları olan türk ve din kardeşlerimiz.
Kendi ceplerini tıka basa dolduran siyasiler rahat mutlu ve huzurlu bir yaşam sürerlerken bizim ceplerimizi boşaltmamalıdır bizleride düşünmelidirler.

3201 Sayılı yurtdışı sigorta sürelerini borçlanarak daha sonra Türkiyeden yaşlılık emeklilik maaşı alamamamızın nedenini, Devletimiz sen yurtdışında çalışıyorsun orada işsizlik parası alıyorsun, ikamete dayalı sosyal yardım alıyorsun diyerek yurt içinde çalışan vatandaşına farklı, yurt dışında çalışan vatandaşına da bir başka farklı haklar verirken ve ayrıca birde yurtdışındaki vatandaşına ikamet ettiğiniz devletin kanunlarından yani bir başka devletin sosyal yardımlarından faydalanamazsınız diyerek engeller koymak, bu insanlarımıza farklı uygulamalara tabi tutmak, Türkiyenin uyguladığı hukuk dışı bir yöntem ile bu günlere gelinmiştir.

Anayasa Mahkemesi Kararlarında Hak Arama Özgürlüğü
Sav ve savunma hakkı" birbirini tümleyen ve birbirinden ayrılması olanaksız bir kurum niteliğiyle hak arama özgürlüğünün
temelidir. Yaşam hakkının karşı öğesi olmaktan ötede, bu hakka işlerlik ve anlam kazandıran önemiyle insanlık yaşamında yadsınmaz bir yeri olan hak arama özgürlüğü, toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri olmakla birlikte bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme uğraşının uygar yöntemidir. ... insan varlığını soyut ve somut değerleriyle koruyup geliştirmek amacıyla hukuksal olanakları kapsamlı biçimde sağlama, bu konuda tüm yollardan yararlanma hakkını içeren hak arama özgürlüğü, hukuk devletinin başlıca ölçütlerinden, demokrasinin en çağdaş gereklerinden, vazgeçilmez koşullarından biridir.
Hak arama özgürlüğü kavramını, kısaca, Anayasa Mahkemesi`nin belirttiği gibi, "hukuksal olanakları kapsamlı biçimde sağlama, bu konuda tüm yollardan yararlanma hakkını içeren hak arama özgürlüğü, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme uğraşının uygar yöntemi" şeklinde tanımlamak mümkündür.

T.C. ANAYASASI
MADDE 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle
ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama
geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 12/9/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik
ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile
malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket
etmek zorundadırlar.

MADDE 49- Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını
geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik
bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.
(Mülga: 3/10/2001-4709/19 md.)

MADDE 60- Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.
B. Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler

MADDE 62- Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin,
kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda
dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.

Bu kadar vatandaşımızın mağduriyeti bu kanunu devletimiz tarafından insanlarımıza anlatılamamış olmasının sonucudur.
Ekonomik ve sosyal durumu, zenginlik ve öğrenim derecesi ne olursa olsun, her vatandaşın siyasal haklardan eşit olarak yararlanması gerekir. Bir ülkede, siyasal haklar her vatandaşa eşit düzeyde uygulanmıyorsa, o ülkenin demokratik olduğu söylenemez. Demokratik yönetimi, güçsüzlerin kendilerini ifade edebildikleri ve yönetimde söz hakkına sahip oldukları bir yönetim şekli olarak da görmeliyiz. Güçsüzlerin yani yoksulların, azınlıkların, güçlüleri siyasal iktidara taşıyabilmeleri için, siyasal haklardan yararlanmaları gerekir. Bunun için genel ve eşit oy hakkı önemlidir. Bir ülkede, Siyasal haklar herkese eşit düzeyde uygulanmıyorsa, bu haklardan yararlanamayan vatandaşlar, yönetime razı göstermeyeceklerdir. Demokratik yollarla kendilerini ifade edemedikleri için, şiddete başvurabilirler. Sonuçta, birbirini anlamayan, birbirleriyle ortak yaşam kurmayan, ülkesini sahiplenmeyen bir vatandaşlar topluluğu doğacaktır.
Bir ülkede yaşayan vatandaşların Yönetime razı göstermeleri için, başka bir deyişle meşruluğun sağlanması için, herkesin eşit düzeyde siyasal haklardan yararlanması gerekir.

VATANDAŞLIK HAKLARI
Sosyal Haklar, Ekonomik Haklar, Siyasal Haklar

Sosyal ve ekonomik haklar birbirini tamamlar Gerek 1961 Anayasası gerekse 1982 Anayasası bu hakları aynı bölümde düzenlemiştir. Ekonomik haklarda sosyal haklar gibi, hem ülke kalkınmasını sağlamak, hemde “sosyal adaleti” gerçekleştirmek için devletin yerine getirmesi gereken ödevlerden oluşmaktadır. Devlet sosyal ve ekonomik hakları, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.

Çalışma Yaşamının Düzenlenmesi: Bir ülkede ekonomik ve siyasal dengenin olması için, adaletli bir ücret politikasının bulunması gerekir. Çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli ücret almaları ve sosyal yardımlardan yaralanmaları için gerekeni yapmak devletin ödevleri arasındadır. Devlet, çalışanların hayat düzeyini yükseltmek, çalışanları korumak ve geliştirmek, çalışma koşullarını insanlara yaraşır bir hale getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle işsizliği önlemek için gerekli önlemleri alır; asgari ücreti saptar.
Sosyal ve ekonomik haklar yanında, vatandaşlıktan doğan haklardan biri de siyasal haklardır. Siyasal haklar, vatandaşların yönetime katılmaları ve siyasal alanda söz sahibi olmalarını sağlar. Onun için siyasal haklar, demokratik yönetim anlayışının vazgeçilmez unsurudur.

Siyasal hakların başında seçme ve seçilme hakkı gelir. Temsili demokrasilerde, halkın adına karar almak, seçimle iş başına gelen yöneticilere bırakılır. Bu yöneticileri kimin seçeceği sorunu, demokrasinin temel sorunlarından biridir. Başlarda, oy hakkı vatandaşların küçük bir kesimi tarafından kullanılmaktaydı. Çalışan kesimlerin ve kadınların oy hakkını elde etmeleri daha sonralara rastlar. Bu nedenle, genel ve eşit oy hakkı, seçim ve temsil ilkesi doğduktan sonra ortaya çıkmıştır. Oy hakkının genişlemesiyle ve çağdaş siyasal partilerin siyaset sahnesinde yerini almasıyla birlikte, bugünkü anlamda seçme ve seçilme hakkı doğmuştur. Günümüzde, yasalarda gösterilen şartlara uygun olarak, her vatandaş seçme, seçilme, siyasal etkinlikte bulunma ve halk oylamasına katılma haklarına sahiptir.

Türkiyeden 3201 sayılı kanunla borçlanarak emekliliğe hak kazanmak böyle bir kanunun içinde ne bir hak var olduğundan söz edilebilir, nede bir hukuktan, nede bir adaletten tüm bunların yok olduğu içi boş bir şeyi kanun denmez, sözü dahi edilemez.

Bu ülkenin Başbakanı milyonlarca gurbetçi vatandaşımızın alın teriyle kazanmış oldukları parayı önemsiz ve değersiz görüyor, ama diğer bir başka taraftan ise kendisi birilerine çok çok paralar kazanmalarına hizmet etmektedir, olamaz böyle bir şey olamaz ey avrupalı Türk vatandaşları artık uyanın birlik ve beraber olalım hakkımız olan haklarımızı alalım.

Başbakan 76 milyon Türk vatandaşının Başbakanı olarak bizleri avrupa ülkelerinde çalışan Türk vatandaşlarımızı ayrım yapmadan emekli maaşlarımızın ödenmesi için artık bu yolu açmalıdır buna son vermelidir, geçmişte yapılan bu haksızlıklar son bulmalıdır, bu bir sosyal haktır sosyal hak asla kısıtlanamaz verilen hak ise geri alınmaz anlayışı ile bundan böyle ödenecektir demesini arzu ediyor ve kendisinden bunu bekliyoruz.

Hiç kimse kimseyi kandırmasın aldatmasın devlet zarar ediyor diye bu insanlarımızın haklarını yemesinler, Hükümetin başındakiler bizlere yalan söylüyorlar söylenenleri kimse inanmasın kanmasın.



Ayhan Üstün


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.