ARTIK BU ADALETSİZLİK EN KISA ZAMANDA SON BULSUN İSTİYORUZ
3201 SAYILI YURTDIŞI SİGORTA SÜRELERİNİN BORÇLANDIRILMASI KANUNUNDAN YARARLANARAK BORÇLANMASINI YAPMIŞ PARASINI ÖDEMİŞ OLANLARA EMEKLİYE HAK KAZANMIŞ OLANLARA EMEKLİ MAAŞI TALEBİNDE BULUNMUŞ OLANLARA, DEVLETİMİZ BU İNSANLARA SEN HALEN YURTDIŞINDA İKAMET EDİYOR ORADA YAŞIYOR ORADA ÇALIŞIYORSUN VE ORADA DEVLETTEN İŞSİZLİK PARASI VEYA SOSYAL YARDIM ALIYORSUN DEMEK, AYNI ZAMANDA DA TÜRKİYEDEN EMEKLİ MAAŞI TALEBİNDE BULUNARAK EMEKLİ MAAŞI ALAMAZSINIZ ANLAYIŞINI YASAĞINI KOYMAK BİR UTANÇ VESİKASIDIR.
AYRIMCILIĞIN ADRESİ DEVLETTİR
1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ‘Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin kabul edildiği 10 Aralık günü bütün dünya’da ‘İnsan Hakları Günü’ olarak kutlanmaktadır. İnsan hakkı yönetenlerin yönetilenlere bir lütfu değil, insan olmanın bir gereğidir. Ancak her insan doğuştan özgür eşit ve onurlu bir yaşama hakkına sahip olmasına rağmen dünyanın değişik yerlerinde insanların can ve mal güvenliği, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile sosyal hakları alenen çiğnenmektedir.
Evrensel hukuk metinleri yok sayılarak, dünyanın birçok yerinde savaş işgal gibi sebeplerle insanların yaşama hakları ellerinden alınırken, ülkemizde ise en büyük haksızlık yurtdışında yaşayan oralarda çalışan vatandaşlarına uygulanan sosyal haklar yasağı ile boy göstermektedir.
ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK AYIBI BU İNSANLARA UYGULANAN SOSYAL HAKLAR YASAĞIDIR
Sosyal Haklar yasağı, sadece kadın-erkek, yaşlı-genç eşitliğini değil, aynı zamanda vatandaşının-vatandaşına karşı eşitliğini de ortadan kaldıran çağımızın en büyük ayıbıdır. Türkiyedeki Erkek ve Kadın emekliler emekli maaşı alırken rahatça çalışabilirken, her meslekte çalışabilirken, milletvekili seçilebilirken, avrupalı türkler TBMM’ye girememesi, milletvekili seçilememesi kamuda görev alamaması tüm bunlar yetmezmiş gibi, 3201 sayılı Kanun gibi sosyal haklar`da yaşlılık emeklilik maaşı talebinde bulunamazsın ayırımcılığın bizzat devlet eliyle yapıldığının açık göstergesidir.
TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN YASAKLAYICISI DEĞİL GÜVENCESİ DEVLET OLMALIDIR
Adalet Allah’ın emri olduğu hususu devletin bir kurumu olan SGK Anayasamız ile sabit iken, İslam dininin bir emri olan adaleti yasaklamak, çalışma ve sosyal güvence haklarından mahrum bırakmak çalışma, ve seyahat etme özgürlüğünü elinden alarak hakkına karşı da yapılan saldırıdır.
Bin dört yüz yıllık İslam tarihinde her asırda yüz milyonlarca insanların sosyal hayatında en kudsi ve hakiki ve hakikatlı bir ilahi emir olan ve sayısız tefsir, fıkıh kitaplarında ittifakla Allahın emri olan çalışmayı kaldıran ya da engelleyenler, adları ve konumları ne olursa olsun bunun hesabını millete de veremezler Allaha da.
Yurtdışı bahane edilerek kişinin eğitim öğretim, seçilme, çalışma ve sosyal güvence haklarının ellerinden alınması evrensel hukukun çiğnenmesi anlamına geldiği gibi yasal dayanağı olmadığı halde çalışmanın suç sayılması da yasal ve anayasal suçtur.
DEVLET ELİYLE ÇALIŞMA YASAĞI VATANDAŞINA ZORBALIK VE ŞİDDET DEĞİLDE NEDİR?
Devlet Anayasada çalışan vatandaşına yasalarla ve güvenlik tedbirleri ile korumaya çalışırken, hukuki dayanaktan yoksun yurtdışında çalışma yasağı sebebiyle kendilerine emekli maaşı ödenmesine yasaklaması şiddetin devlet eliyle yapıldığını gösteren bir utanç vesikasıdır.
Devlet vatandaşının yurtdışındaki insani değerlerini görmezden gelerek üretilen bu yasak açık bir hukuk skandalı olduğu kadar aynı zamanda insanlık ayıbıdır.
Toplumsal hayatın hiçbir aşamasında sorun olarak görünmeyen çalışmanın, akıl ve fikirden yoksun bir azınlığın dayatması ile sosyal hakların böylesine yasaklanmasının altında yatan garabeti anlamak mümkündür.
Ancak halkın ekseriyeti ile seçilen ve 10 yılı aşkın süreden beri ülkeyi yöneten bir iktidarın hukuki dayanaktan yoksun yaşlılık emeklilik hakları gibi böyle bir sosyal haklar yasağını sürdürmesinin mantalitesini anlamak mümkün değildir.
YASAKÇILAR KADAR BU YASAĞIN DEVAMINA GÖZ YUMANLARDA SUÇLUDUR
Düne kadar bu insanların ülkeye getirdikleri dövizi yabancı paralar ile devletimiz bankaların boşalan kasalarını doldurduğunu unutmayalım, bu insanlar geçmişte 5 cent dövize muhtaç olan ülkemize çok katkı
sağladıklarını unutmamak gerekir, kurumlarından tecrit etmek suretiyle suç işleyenler kadar bu gün bu yasağın devamına göz yumanlar da aynı suçun ortağıdır.
BİR TEK DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ DEMİYECEĞİM, BUNUN YANISIRA SOSYAL HAKLARIN OLMADIĞI BİR ÜLKEDE DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ.
İnsanlık onuru ancak temel hak ve hürriyetlerinin korunması ile sağlanabilir. Sosyal haklar yasağı, inanma ve inandığı gibi yaşama hürriyetinin önüne konulan bir engel olduğu gibi, bir demokrasi ve insanlık ayıbıdır. İnsanlık adına bir utanç vesikasıdır.
Ülkemiz bu utanç vesikasından derhal kurtarılmalıdır.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi devlet bu gurbetçi avrupalı Türk vatandaşlara daha halen soyuyor, ve halen soymaya devam ediyor.
ÖRNEK:
Bir vatandaşın geçmişte türkiyede 10 günlük dahi sigortalı çalışmışlığı varsa daha sonra yurtdışında çalışmışsa, bu insan 50 yaşına geldiğinde
3600 günden borçlanıyor emekliye hak kazanıyor alacak olduğu maaş ise 1200,- TL yakın bir para.
Bir avrupalı gurbetçi türk vatandaşı yurtdışı borçlanmasını ise geriye dönük tüm 25 senesini yani 9000 iş gününü borçlanıyor 98,100,- TL gibi para ödüyor ama bu yukardaki maaşı hiç bir zaman alamıyor, biz şimdi devletimize soruyoruz tüm bunlar neyin nesidir Adalet bunun neresindedir.
Haram zıkkım olsun AKP çatısı altında toplanan hak yiyen zalimlere ve onun başındaki Başbakan Recep Tayyip Erdoğana ondan da
ahirette mahşerde haklarımızı alacağız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
|
