| Yeni Şafak:CHP ve MHP`nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde izledikleri yol sizce doğrumu?
Rıza Müftüoğlu: Yadırganan bir yol izlenmiştir. Çok dar bir çerçevede kararlar alınmıştır. Yönetim kadememelerinin herbirinden fikir almak yerine, "yetki alma" ve "empoze edip kabul ettirme" yolu tercih edilmiştir.Halbuki ülkemizde ilk defa Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecektir. Siyasi partilerin hafızalarında bu seçimle ilgili bilgi mevcut değil. Böyle olunca ilk yapılacak iş çok geniş bir istişare ve görüşalma yolunu seçmek olmalıydı.Birincisi bu yapılmadı. Karşısındakini diktatörlükle suçlayan bir diktatörlük örneği verildi sanki.
İkincisi parti teşkilatlarını tam kadro çalıştırmak için geçerli olan yollar tercih edilmedi. Bunlardan birincisi CHP ve MHP sayın genel başkanlarının aday olmalarıydı.Aday olsalardı teşkilatlar canla başla çalışırlardı.Çalışmak başarıda birinci etkendir. Bir de üstelik rakip adaylar partilerinin genelbaşkanları. İkinci yol CHP ve MHP nin kendi mensupları içinden teşkilatları harekete geçirebilecek adayları bu yarışa sokmaktı.Mesela Deniz Baykal, Mustafa Sarıgül, Murat Başeskioğlu, Meral Akşener`in yanısıra siyasilerden ve üniversite camiasından çok değerli adaylar seçime girebilirdi.
Şu anda CHP de de MHP de de teşkilatlar Ekmeleddin İhsanoğlu için canla başla büyük bir heyecan içerisinde çalışıyor demek mümkün değildir.
Diyorlar ki "Tayyip Erdoğan düşmanlığı çalışmayı gerektirmez, oylar kendiliğinden gelir". Bu tür yaklaşımlar çok tehlikeli yaklaşımlardır ve kamplaşmayı kamçılayan yaklaşımlardır. Bir taraftan cumhurbaşkanı adayınız Sayın İhsanoğlu, rakibini kamplaşmayla suçlayacak ve kendisinin birleştirici olduğunu, olacağını söyleyecek ama almayı hedeflediği oylar Sayın Erdoğan`a olan düşmanlıktan gelecek. Böyle şey olmaz. Hem sonra niye düşmanlık? AKP, CHP ve MHP Türk Milletinin bağrından çıkmış partilerdir. Siyasi yarış siyasetin gereği çerçevesinde demokrasinin ilkeleri çerçevesinde yapılmalıdır. Düşmanlıklara ve kamplaşmalara yönelik siyaset kimseye hayır getirmez. "Rejim değişecek", "Özerklik verilecek, eyalet sistemine geçilecek" gibi sözler sarfedilirken de çok dikkatli olunmalıdır. Bazen bu sözler çok kullanılınca sadece bölücülere yaramaktadır. Hem herkes bilmelidir ki rejim değişmez. Özerlik veya eyalet sistemi asla ve asla olmaz.
Yeni Şafak:Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra CHP ve MHP de yönetim sorgulanır mı?
Rıza Müftüoğlu: Sorgulama olacaktır.Hatta şimdiden başlamıştır. Özellikle tabanın morali biraz bozuktur. Taban şimdi bunu yüksek sesle ortaya koymamaktadır ama bir müddet sonra içini ortaya dökecektir. Hatta taban şimdiden şunları söylemektedir. " O ki CHP ve MHP işbirliği yapacaktı bunu neden mahalli seçimlerde yapmadılar. Cumhurbaşkanlığı seçiminde zaten ikinci turda kendiliğinden mecburi bir ittifak oluyor. Halbuki mahalli seçimlerde bu işbiriliği yapılsaydı ki 1989 da ANAP`a karşı SHP ve DYP centilmenlik anlaşması yaparak çok büyük bir başarı elde etmişlerdi, bu defa CHP ve MHP çok daha başarılı olabilirdi. O zaman cumhurbaşkanlığı seçimi de farklı bir ortamda gerçekleşmiş olurdu. Ama ne anlaşılmaz bir durumdur ki yapılması gereken zamanda işbirliği yapılmıyor, yapılmasına gerek olmayan seçimlerde birlikte hareket ediliyor. Bu nasıl bir iştir, nedir? Hem zaten bu siyasi partilerin "Milliyetçi, muhafazakar, laik, cumhuriyetçi" özelliklere sahip bir mensubu yoksa bu durum siyasi iflas demektir. Böyle adaylar var da aday gösterilmediyse bu daha da kötü bir durumdur.
Bu gerçekler ortaya konduğu zaman şu söyleniyor:" Ekmeleddin İhsanoğlu İslami çevrelere yakındır. İslami literatürü geniştir. AK Partiden ancak böyle oy alınabilir ve seçim kazanılabilir". Bu görüş doğruysa o zaman yarın parti tabanı genel seçimler yaklaştığında demez mi ki "Genel başkanımız değişsin, İslami çevrelere yakın biri genel başkan olsun. Biz ancak böyle seçim kazanabiliriz..." O zaman genelbaşkanlar koltuklarını devredecekler mi?
Yeni Şafak:Ekmeleddin İhsanoğlu bir "çatı" da belirlenip muhalefete empoze edilen biri mi? Bir plan, bir program ürünü mü?
Rıza Müftüoğlu:Sayın İhsanoğlu`nun şahsi ile ilgili bir şey söyleyemem, çünkü tanımıyorum. Ama belli çevrelerden şahsi ile ilgili bazı senaryolar kulağımıza kadar gelmektedir. Bu senaryoların ütobik olanı da var, gerçekleşmesi hemen mümkün olacak olanı da. Ben bu senaryolar sebebiyle bir "çatı"dan seçilip muhalefet "çatı"larına aktarılan bir aday görünümü verdiğini düşünüyorum..
Nedir bu senaryolar. Sayın İhsanoğlu cumhurbaşkanlığını kazanamadığı takdirde bir seçimlik;2015 seçimleri için bir "çatı" parti kuracak.Muhalefet partileri milletvekilliği seçimlerine bir defalık bu "çatı" partiden girecek ve seçimden sonra herkes kendi partisine dönecek. Yani AKP karşısında bir cephe oluşturularak seçime girilecek.
Bu plan muhalefet partilerince zor görülüp kabul edilmezse bu defa Ekmeleddin İhsanoğlu merkez sağ ve solu içine alacak bir siyasi parti kuracak. ANAP ve DYP`nin geçmişteki Adalet Partisi ve Demokrat partisinin anlayışı siyaset sahnesine girecek. İhsanoğlu böyle bir anlayışa da çok yakındır ve uygundur. Bunun en güzel delilini şurda gördük. Sayın Devlet Bahçeli Demirtaş`ın cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini ve bunu Yüksek Seçim Kurulunun dikkatine sunduğunu beyan edince Ekmeleddin İhsanoğlu hemen "Demirtaş saygıdeğer bir rakibimizdir" diyerek milliyetçilerin anlayışından farklı olduğunu ortaya koymuştur.
Belki başka senaryolar üzerinde de çalışılmaktadır ama şu bir gerçek ki Ekmeleddin İhsanoğlu artık siyaset sahnesine sokulmuştur. "Bir "çatı" dan başka "çatı"lara sürülmüştür. Böyle olunca da "çatı"nın içerde veya dışarda olmasının pek önemi yoktur.
Yeni Şafak:Siz bu seçimde hangi adayı destekleyeceksiniz?
Rıza Müftüoğlu:Ben cumhurbaşkanlığı seçimini biraz önce yapmış olduğum açıklamalar ışığında değerlendiriyorum. Ve bu arada halkın seçeceği Cumhurbaşkanı adaylarını neden Türkiye Büyük Millet Meclisi`ndeki asgari 20 milletvekili belirliyor da siyasi partiler belirlemiyor? Hatta neden herkes aday olamıyor? bunun sorgulanmasını istiyorum. Mevcut durumun bir eksiklik olduğunu düşünüyorum, doğru bulmuyorum.
Sorunuza dönersek, şu anda 3 cumhurbaşkanı adayı var. Sayın Erdoğan, İhsanoğlu ve Demirtaş. Selahattin Demirtaş propaganda amaçlı ve pazarlıkları hedef alan bir adaydır. Bu seçimde bölücülerin etki alanında olan %6 civarındaki blok oylara yeni ilaveler yapmak için uğraşacaktır. Bunun için üslubunu da yumuşatacaktır. Sol cenahtan oy almayı hedeflemektedir. "Rıza Tümen aday olsaydı CHP ile işbirliği yapardık" şeklindeki açıklamları da bunun içindir. Ondan sonra da ikinci turda kendi blok oyunun üstünde bir oyla ciddi bir pazarlık yapmayı hesap etmektedir. Yine Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyalarında maddi yardım için adayların açılmış ve ilan edilmiş olan hesaplara Ekmeleddin İhsanoğlu`nun biner liralık sembolik yardımda bulunması sonucu Demirtaş ve İhsanoğlu`nun twitter yazışmaları da şimdiden bir işbiriliği adımlarının atılmak üzere olduğunu gösterecek kadar samimidir. Bu ve benzeri durumlar nedeniyle bana göre en çok dikkat edilmesi gereken aday Demirtaş`tır. Sayın Bahçeli`nin Yüksek Seçim Kurulu`ndan Demirtaş`ın adaylığının önlenmesini istemesi bu açıdan çok yerindeydi ama YSK bu talebi reddetti.Ben 45 yıldır Türk Milliyetçiliği davası içinde yer almış biriyim. Beni tanıyanlar boş laf etmeyeceğimi, durup duruken önemli konularda beyanda bulunmayacağımı bilir. Onun için açıklamalarıma hemen tepki göstermeyip iyice düşündükten sonra karar vermelidirler. Ben Cumhurbaşkanlığı seçimin birinci turda bitmesini temenni etmekteyim ve Demirtaş`ın ikinci turda ne Sayın Erdoğan`la ne de Sayın İhsanoğlu ile bir pazarlık yapmasını önlemek için Sayın Erdoğan`a oy vermeyi çok ciddi olarak düşünmekteyim |
