Sabah Gazetesi yazarı Sayın Engin Ardıç, bugün köşesinde yayınladığı"Tenekesünü deldüğümün gara şövalyesü" başlıklı yazısına.
Sayın Engin Ardıç,
21.Eylül.2009
İlgisiz bir bayram yazınızı üzüntüyle okudum. Böyle konulara bayramda ve seyranda, ”boş” günlerinizde girdiğinizi belirtiyor ve sıkılınca tarihe daldığınızı belirtiyorsunuz.
Bence bu konulara devamlı girin ve devamlı tarih okuyun ki yanlış yapmayın. Okuyucuların kafalarını karıştırmayın.
Aslında bu yazıyı yazmayacaktım ama, bir süre önce yazdığınız bir yazınızda keşke kurmay subaylarla tartışma olanağım olsa diye bir şeyler karalamıştınız.
Sayın Ardıç.
Salah-üd Din-i Eyyubi’nin Kürt olduğunu anlayıp çarpıldığınızı belirtiyorsunuz. Çarpılmayın, düzelin. Öğretmenleriniz doğru öğretmişler.
Eyyubiler anlı şanlı Türk devletidir ve sizin Salah-üd Din-i Eyyubi diye yazdığınız, bugünkü yazılışı ile Selahaddin Eyyubi de Türk’tür.
Günümüzde Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu’da suni olarak yaratılmak istenen bir millet ve onun olmayan tarihine Eyyubiler mal edinmek istenmektedir.
Siyasi Kürtçülerden önce de bazı tarihçiler bu devleti ve Selahattin Eyyubi’yi Araplaştırmaya çalışmıştır.
Tarihi gerçeklere baktığımızda, bu iddiaların hiçbiri doğru değildir. Devletin kurulduğu yer Mısır ve halkın çoğunluğu Arap olmakla birlikte, idareci zümre ve ordu Türk çoğunluğun elindedir.
Aynı bölgede Tolunoğlu Ahmed kendi hanedanını 875 yılında kurmuş, daha sonra başka bir Türk, Topaçoğlu Muhammed Ebû Bekir, İhşidî Hanedanlığını kurmuştur. Her iki Türk Hanedanı, Abbasilerin politikaları gereği olarak Türk komutanları ile Türk askerine, orduda büyük yer vermeleri sonucunda doğmuştur.
Yazınızda Selahaddin Eyyubi’nin babası ve amcasının adını vererek kendinizi inandırmaya çalışıyorsunuz. Ben size Selahaddin Eyyubi’nin ağabeyinin adının “Turanşah”,kardeşlerinin adlarının ise “Tuğtekin” ve”Böri” olduğunu söylersem ne dersiniz.
Bilin ki Eyyubi Hanedanı mensuplarının büyük çoğunluğunun adlar, en eski Türk adlarıdır.
Devam edelim;
Selahaddin Eyyubi’nin annesi, hanımları ve iki eniştesi de Türk’tür. Birisinin adı Unaroğlu Sadedin Mesut, diğeri ise Muzafferüddin Gökbörü’dür.
Son parağraf, Sayın Ardıç;
Devrin şairlerinden İbn Senâül-Mülk’ün,Haleb’in Selahaddin Eyyubi tarafından alınmasından sonra yazdığı methiyedir.Şair,bu methiyenin bir beyitinde şöyle der.
“Arap milleti, Türklerin devletiyle yüceldi.Ehl-i Salip davası Eyyubî’nin oğlu tarafından perişan edildi.”
Sayın Ardıç,
Bu yazıyı yazarken, sizin gibi Türk-Kürt ayrışmasını düşünmedim. Zira kim ne derse desin, Kürtlerin Türklerin bir boyu olduğunu tarihen bilenlerdenim. İtiraz ettiğim konu ayrılıkçı unsurlara yeni bir tarih yaratarak ayrı bir millet ve devlet oluşturma peşinde olanlara tarihi gerçekleri göstermektir.
Saygılarımla.
Atila Şimşek
Kur. Alb.(e) |