TRT ŞEŞ

TRT’de Kürtçe yayın başladı.Yani devlet televizyonunda yayın başladı.TRT ŞEŞ kanalı açıldı.

Şimdi bu ne demek oluyor? İki ana fikir etrafında konuya bakarsak;

1-Bölücülerin öteden beri istediklerinden biri gerçekleşmiş oluyor. PKK’nın silahla elde etmeye çalıştığı dayatmalarından biri kendiliğinden yerine geliyor. Çünkü hepimiz biliyoruz ki bölücüler ve bölücülerin silahlı propaganda kanadı PKK öteden beri, Kürtçe eğitim, Kürtçe TV, ve güçlendirilmiş yerel yönetim, akabinde eyalet sistemi ve sonunda da ayrı bir devlet özlemi ve mücadelesi içindeydiler.

2-Bölücüler Kürtçe konuşan vatandaşlarımıza yönelik yanlış ve yalan propaganda yapmaktaydılar. Devlet bunun önüne geçmek için kendi kontrolünde Kürtçe televizyona geçerek bu yalan ve yanlışları ortadan kaldıracak ve doğruları anlatacak bir yolu tercih etti. Zaten bunun en güzel örneği de televizyon açılır açılmaz DTP’lilerin TRT Şeş’e “Korucu TV” adını takmaları olmuştur. Bölücüler bu televizyondan rahatsız olmuştur. Çünkü PKK’ nın yayın organı olan Roj TV artık çok az seyredilir olacaktır.

Önce şunu belirtmeliyim ki ben şahsen Kürt kökenli vatandaşların kendi aralarında  Kürtçe konuşmalarına karşı değilim.Kürtçe konuşan vatandaşlarımızı da asla ve asla Türk Milletinden ayrı görmemekteyim ve hatta Kürtçe konuşanların bir Türk boyu olduğuna inanmaktayım.En azından Orta Asya’dan beri birlikte olunan kardeş bir boy olduğunu kabul etmekteyim. Ve gerçek nasıl kabul edilirse edilsin bin yıla yakın aynı vatanda yaşayanların temel değerlerde bir farklılıklarının olmadığına kesinlikle inanılmasından yanayım. Ayrıca bırakın Kürdünü, Çerkezini, bu ülkede yaşayıp vatandaşlık bağı ile bağlı olan bir Alman’ın dahi farklı bir kulvarda kabul edilmesinin yanlış olduğuna inanıyorum.

Şimdi devlet kendi televizyonundan Kürtçe yayın yaparsa bu durum kısa vadede olmasa dahi orta vadede ciddi bir ayrışmaya neden olacaktır.

Nedeni de gayet açıktır.

Bir kere ülkemizde bölücülük yapanlar sadece PKK terör örgütünü kullanan, yani silahlı mücadeleyi  bir metot olarak kabul ederek hareket edenlerden ibaret değildir. Bölücüler üç ayrı metotla çalışmaktadırlar:

1-Silahlı mücadeleyi esas alanlar,

2-Demokratik mücadeleyi esas alanlar,

3-Dini esasa dayalı mücadeleyi tercih edenler.

Şimdi Kürtçe televizyonla devlet silahlı mücadeleyi esas alan örgütleri zayıflatabilir. Bu açıdan bakıldığında “doğru bir hareket” denebilir. Amma öte yandan Kürtçe TV. Diğer metotları tercih eden bölücülerin ekmeklerine yağ sürer. Bu açıdan bakıldığında da bu yolun sadece birini zayıflatıp diğerlerini güçlendirmekten öteye geçemeyeceğini söyleyebiliriz.

Kürtçe TV’nin diğer bir sakıncası da şu olacaktır. Bu yayından sonra bir kısım Kürtçe konuşan vatandaşlarımız yapılan yayındaki çoğu kelimeleri anlamadıklarını, Kürtçede böyle kelimelerin olmadığını söylemişlerdir. Bu durum doğrudur. Çünkü  Kürtçe Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden mürekkep bir ağızdır. İran’a yakın bölgelerde Farsça kelimeler daha çoktur, Irak ve Suriye’ye yakın yerlerde Arapça kelimeler, İç taraflarda ise Türkçe kelimeler ağırlıktadır. Zaten Zazaca’yı bir tarafa bırakırsak bir Kürtçe ağızla konuşan ve anlaşan insan sayısı bir milyonu geçmez. Şimdi Kürtçe televizyon ile zamanla tek bir kürtçe ağız ve zamanla da ek kelimelerle Kürtçe dil meydana getirilmiş olacaktır. Ve bunu kim yapacaktır? TRT.Yani Devlet.

Avrupa Birliği ve özellikle Almanya 1990’lı yıllarda PKK’nın lider kadrosuna şunları söylemişti.”Siz silahı bırakın, silahla elde etmek istediklerinizi biz sağlayalım” Barzani ve Talabani ne diyor? Silahları bırakıp hakları demokratik yollardan elde etmek lazım. Acaba Almanya, Barzani, Talabani Türk Devletinin yanında, PKK’nın karşısında mı dır?

Hükümet, çok tehlikeli bir yolu tercih etmiştir. Dileğimiz o dur ki bu yolun sonunda;ileride, bu günleri aşan çok daha fazla kan akmamış olsun.