| Rıza Müftüoğlu
-
(Ziyaretci)
|
22.11.2008 15:01:54 |
Yalın ifadesiyle Türkçülüğün tarihi Türklerin ilk toplum haline gelmesinden başlar. Bir ideoloji olarak Türkçülük tartışmasına yakın tarihte Osmanlı`nin son dönemlerinde rastlamaktayız. Türkleşmek, İslamlaşmak, Muassırlaşmak noktasındaki tartışmalar o dönemde Türk aydınları arasında oldukça yoğun fikir münakaşalarına sahne olmuştur. Buna paralel olarak Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşundan sonra da Türkçülük asıl çıkış noktası ile yapılan suçlamalar arasında sıkışmaktan kurtulamamıştır.Bu gün ise bölücü hareketlerin çok mesafe almasıyla Türkçülük çok hassas bir şekilde ele alınmak zorunluluğu ile karşı karşıyadır.
Türkçü olan herkes öncelikle bugün üzerinde yaşadığımız vatan topraklarında ayrıştırcı değil, bütünleştirci olmak mecburiyetindedir. Çünkü Türk dünyası ancak güçlü bir Türkiye ile ve Türkiye`nin öncülüğünde dünya hakimiyeti haritasında güçlü yerini alabilir. Kendi iç sorunlarıyla boğuşan bir Türkiye Türk dünyası bakımından büyük bir eksiklik demektir. Ama güçlü bir Türkiye Türk dünyası için bir güneş gibidir. Bu bakımlardan da Türkçü olanlar bu vatan topraklarında yaşayanları dışlayan bir düşünce sergilemesi yapamazlar. Yaptıkları takdirde kendi düşüncelerine ters düşmüş olurlar ve bir müddet sonra da yabancı servislerin oyuncağı haline düşerler. Tıpkı bir dönem Jöntürkler`in İngiliz ve Fransız etkisnde kaldıkları gibi.
Önce şunu bilmek ve kabul etmek gerekir. Türk hem bir ırkın adıdır, hem de Türkiye üzerinde yaşayan ve Türk vatandaşı olan herkesin müşterek adıdır. Kökenleri ne olursa olsun bu ülkedeki bütün vatandaşların müşterek adı TÜRK`tür. Bu ülkede Türkçü olan, Türk Milliyetçi olan herkes öncelikle Türkiye`nin ve bu ülkede yaşayan herkesin;Türk milletinin milliyetçisidir. Türk dünyasına yönelirken de bu özelliği ile bir Türkçü olarak yönelmelidir. Ve Türk dünyasına yönelmede varmak istediği Turan idealini de önce Türkiye menfaatleri paralelinde düşünmek ve uygulamaları bu yönde yapmak mecburiyetindedir.Bunun için de ilk ele aacağı büyük araç Ekonomik Turancılık, ve kültürel Turancılık olmalıdır. Tek bayrak altında toplanmayı bir nihayi hedef ve diğer birliktelikler açısından bir ışık, bir büyük kapı olarak anlamalı ve takdim etmelidir.Çünkü dünyanın bügünkü şartları çok farklıdır.Mesela Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir yönetim değişikliği ile bu gün Denktaş siyasetinin dışına çıkmıştır. Kazakistan`da yaşayan Rus asıllı Kazakların sayısı çok ciddi bir seviyededir.Bir kısım Türk Cumhuriyetleri Beşli Şhangay örgütü üyesi olmuşlardır. Rus aydınlar Rusya Federasyonu ekseninde bir "Avrasya projesi" yürütmek istemektedirler. Bu projede Türkiye bir öncü ülke olarak görülmemektedir.Buna benzer birden çok karmaşık durumlar sözkonusudur.
Özetle Türkçülüğümüzün bütün hedefleri "Önce Türkiye" temeline dayanarak yürütülmelidir. Diğerleri çok kuru ve netice alınmaz anlayışlar olmaktan öteye geçemez.
Rıza Müftüoğlu
|
|
| Bilgehan Göktuğ
-
(Ziyaretci)
|
2.11.2008 00:56:07 |
Türk milliyetçiliğinin temelinde Türk milletine aşk vardır. Aşkın her türlüsü fedakarlık ister. Karşılıksızlık vardır.Bu birinci meseledir. Her Türk Milliyetçisi kendi benliğini Türk milletinin benliği içinde yok etmeyi bilebilmelidir.Bu durum fedakarlığın sınırsızlığını belirler.
Türk milliyetçliği fikir hareketi öncelikle bir bağımsızlık, bir başkaldırı hareketidir.Haksızlığa, adaletsizliğe, sömürüye ve emperyalizme başkaldırı hareketidir. Bu noktada şuur, cesaret ve güç gerekmektedir.
Türk milliyetçiliği, Türk milletini refaha kavuşturmak, mutlu kılmak, Türk devletini güçlendirmek gayreti ve başarısını ister. Bu noktada ayrıca, çalışmak, çalışmak ve çalışmak gerekmektedir.Bilgi, tecrübe sahibi olmak lazımdır.
Türk milliyetçiliğinin nihayi hedefi ise dünya hakimiyetidir.
Duygu temeldir.Ama sadece duyguda kalmak, temeil atılmış bir bir bina inşaatı gibidir.Katları çıkmaz, daireleri iyi döşeyemez, çatıyı çatmazsan bir şey ifade etmez.Bunun içindir ki Türk Milliyetçisi olmak çok önemli ama sadece ben milliyetçiyim demek kafi değildir. Türk milliyetçileri aynı zamanda bilgili, görgülü, çalışkan ve başarılı olmak zorundadır. Ama bu milliyetçlik öyle bir tılsındır ki, çok çaılşkan, bilgili ve başarılı olan bir insan milliyetçi olmadı mı bir noktada bütün bu meziyetlerin bir faydası olmamaktadır. Mesela bir gün emperyalizmin bir aracı bütün oluşumları alıp götürebilmektedir. Onun içindir ki önce Türk milliyetçliği fikri sonra da bilgi, çalışma, tecrübe vs. gerekmektedir.
Bu arada Türk milliyeçilerine sürekli sorulan bir soru vardır. Bu soru da aslında çok önemlidir. Bu soru "Türk kimdir" sorusudur. Önce şunu söylemek lazımdır. Kendisini Türk sayan herkes Türk`tür.Türk Milliyetçileri hiç bir dönemde antropolojik ırkçılık yapmamışlardır. Mevcut Anayasamıza göre de vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk`tür. Türk Milliyetçileri hiç kimseye sen Türk değilsin demez, diyemez.Ancak kendinisini Türk kabul etmeyenleri, Türk yerine Türkiyelilik kavramına sığınarak etnik ırkçılıkta mesafe katetmek isteyenleri karşısına alır ve bunlarla ülkemizin birlik ve beraberliği için mücadele eder. Bu çok uzun anlatımlara muhtaç olan önemli konuda bu esasları yazmak istedim.
Bilgehan Göktuğ
|
|
