Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
ABD`NİN YENİ NATO ve AVRASYA HESABI
GİRİŞ
ABD, Büyük Ortadoğu`da yaşadığı geri çekilmeleri telafi etmek için,
aslında Bush döneminde başlattığı "NATO`yu devreye sokma politikasını"
olgunlaştırarak Obama döneminde yürürlülüğe soktu.
ABD, bu dönemde NATO`yu tıpkı 1991 öncesinde olduğu gibi yine
"saldırı" ve "denetleme" aracı olarak değerlendirecek. 2001 yılından
beri doğuya ve güneye doğru genişlemeyi sürdüren NATO, 60. yılında 28
üyeli hale gelerek, "küresel bir askeri aygıt" misyonunu hedefliyor.
ABD, NATO`yu genişleterek ve Afganistan`da olduğu gibi "alan dışı"na
çıkartarak, Rusya`yı güneyden kuşatma ve Çin`e uzanmayı
planlamaktadır.
ABD Irak`tan kademe kademe çekilerek Baltık devletlerinden başlayıp
Doğu Avrupa devletleri, Karadeniz devletleri (Batıda Romanya ve
Bulgaristan, güneyde Türkiye, kuzeyde Ukrayna ve doğuda Gürcistan),
Afganistan-Pakistan hattı ile Orta Asya Türk Cumhuriyetleri`ne üsler
vasıtasıyla yerleşmeye çalışmaktadır. Washington bu hattı
sağlamlaştırdığı oranda, hem Rusya`yı kuşatmış, hem Çin`e uzanmış hem
de bu iki kutup devlet arasına kama gibi girmiş olacak.
Bush döneminde büyük yenilgiler alan ABD Projesi, Obama`nın ilk
aylarında da Özbek ve Kırgız hükümetlerinin Rusya`yla ittifak yaparak
ABD üslerini kapatması nedeniyle bir yenilgi daha aldı.
ABD bu hatta yığınak yapmak istediği için kademe kademe Irak`tan
çekilecek, Bush döneminde üstüne gittiği İran`a karşı sertlik
politikalarından vazgeçip ilişki yolları arayacak ve İsrail`i Filistin
konusunda kısmen frenleyecek.
ABD`nin Baltık Devletlerinden başlayarak Orta Asya`ya uzatmak istediği
hattın ağırlık merkezini ise Afganistan ve Pakistan oluşturacak. (1)
Ekonomik krizle boğuşan ABD`nin bu zorluktaki Avrasya hesabını hayata
geçirebilmek için kullanacağı aygıt ise NATO`dur; daha doğrusu "Yeni
NATO"dur. ABD`nin, yeni NATO`yla başarıya ulaşmasının yolu ise 3
devletle ilişkisine bağlıdır.
1.      AB ile ortaklık.
a.       Washington, AB`nin çıkarlarının son tahlilde Batı ittifakı
içinde olduğuna Brüksel`i ikna etmek zorunda.
b.      Fransa`nın NATO`ya dönüşüyle Avrupa Ordusu kurulması projesi
bir kez daha rafa kaldırıldı.
c.       ABD olası bir kutup potansiyeli taşıyan AB`yi, NATO
ilişkileri içerisinde 1991 öncesinde olduğu gibi yine denetim altında
tutacak.
d.      ABD olası bir kutup potansiyeli taşıyan AB`yi derinleşmek
yerine genişlemeye zorlayacak. Washington AB içine daha çok Truva Atı
yerleştirmeyi ve AB`nin bağlarını zayıflatmayı amaçlıyor.
2.      Türkiye ile "model ortaklık".
a.       Washington Irak`tan çekilirken Kuzey Irak`ta kurduğu devleti,
Türkiye`nin himayesine kabul ettirmeye çalışacak. ABD bu plan için
yıllarca kullandığı PKK`yı da "kısmen" tasfiye edecek.
b.      ABD Baltık devletlerinden başlayarak Orta Asya`ya uzanan
hattın en önemli bileşeni olan Türkiye`yi, "Rusya-Çin-İran"
seçeneğinin oluşmaması koşullarını sağlamamaya zorlayacak. İç politik
baskı aracı olarak NATO geleneksel rolünü yeniden oynayacak.  ABD
Ankara`yı NATO-Gladyo aracılığıyla denetim altında tutmaya çalışacak.
3.      Rusya ile çatışma konularında ısrar etmeme ve bekleme.
a.       ABD Ukrayna`yı NATO`ya üye yaparak Rusya`yla direkt karşı
karşıya gelmektense, Ukrayna`nın öncelikle AB`ye üye olmasını
bekleyecek.
b.      ABD "Doğu Avrupa`ya füze kalkanı kurma" projesi için fırsat
kollayacak.
c.       ABD Gürcistan için de Kafkas dengelerini lehe çevirme
politikalarına devam edecek.
d.      ABD NATO-Rusya Konseyi`ni yeniden canlandıracak.

"AMERİKAN LİDERLİĞİNİ YENİLEMEK"
NATO`nun yeni dönem stratejisini ya da "Yeni NATO"yu analiz etmeye
yarayacak en önemli belgelerden biri ABD Devlet Başkanı Barack
Obama`nın, Foreign Affairs`in Temmuz/Ağustos 2007 sayısında yayınlanan
"Amerikan liderliğini yenilemek" başlıklı makalesidir.
Obama bu makalede, Washington`un (NATO`nun) yeni dönemde uygulayacağı
politikaları genel hatlarıyla özetlemiştir. Daha doğrusu ABD Devleti
bu makalede, Bush`la erozyona uğrayan "ABD`nin küresel liderliğini"
yeniden canlandırmanın yol haritasını çiziyor.
Obama, "tehditlerin küresel terörden, haydut devletlerden ve
ülkelerini kontrol edemeyen zayıf devletlerden geldiğini" belirtiyor
ve "bu tehditlerin varlığının aslında ABD liderliğine çağrı olduğunu"
savunuyor. (2)
"ABD`NİN DİKKATİNİ BÜYÜK ORTADOĞU`YA YÖNELTMEK"
Clinton Doktrini`nin devamı niteliği taşıyacak Obama`lı dönemde,
"Washington`un önceliği Irak savaşını sona erdirmek ve ABD`nin
dikkatini Büyük Ortadoğu`ya yöneltmek"! Obama "Irak`tan çekilmenin ve
bu ülkede iyi kötü bir çözüm bulunmasının ABD`nin Büyük Ortadoğu`daki
diğer planları için hayati olduğunu" savunuyor. (3)
Obama, "yeni dönemde askeri gücü savunma amaçlı durumların dışında,
küresel istikrarın temin edilmesi için de kullanmanın
gerekebileceğini" belirtiyor ve "bu durumda uluslararası desteğin
sağlanması gerektiğinin şart olduğunu" vurguluyor. (4)
"YENİDEN ANTİ-KOMÜNİST İŞBİRLİĞİ"
Obama, bu noktada "yeni dönem ABD/NATO politikalarının merkezinde
Afganistan ve Pakistan`ın olacağını, Keşmir ve Peştun krizlerini çözme
çabası göstereceklerini" belirtiyor. "Diplomatik çaba ve girişimlerin
yanında askeri yöntemlere de ağırlık verileceğini" söyleyen Obama,
Washington`un "Soğuk Savaşı kazanan anti-komünist işbirliğine benzer
bir oluşumu" hayata geçireceğini ve "Cibuti`den Kandahar`a kadar
saldırıya hazır bir şekilde konuşlanacak güçlü bir askeri oluşum
kurmayı" hedeflediğini belirtiyor. Obama "Küresel Amerikan Liderliği
için yeni ittifaklar, ortaklıklar ve kurumlar kurmayı" hedefliyor.
(5)
YENİ NATO İLE YENİ YÖNTEMLER
3-4 Nisan 2009 tarihli son NATO Zirvesi, NATO`nun "Yeni NATO"ya
dönüştürülmesinin karara bağlandığı bir zirve oldu. Yeni NATO
"Stratejik Kavram" ve "Kapsamlı Yaklaşım" adını taşıyan iki yeni
konsept çerçevesinde dönüştürülecek. "Stratejik Kavram" konsepti, Yeni
NATO`nun yeni ilgi alanlarını, tehdit algılamalarını ve misyon
anlayışını belirliyor. "Kapsamlı Yaklaşım" konsepti ise "askeri yöntem
dışında başvurulacak siyasi, ekonomik ve sosyal yöntemleri"
belirliyor. Sami Kohen, bu iki projenin olgunlaştırılmasıyla,
"eskisinden farklı, günün koşullarına uygun yeni bir NATO`nun ortaya
çıkacağını" belirtiyor. (6)
YENİ NATO VE YENİ(DEN) ORTAKLIKLAR
ABD`nin AB, Türkiye ve Rusya ile olumlu-olumsuz ilişkileri,
hesaplarının gerçekleşip gerçekleşmemesini gösterecek.
1.      ABD/YENİ NATO - AB ORTAKLIĞI
ABD`nin AB ile ilişkisi iç içe geçmiş halkalar şeklindedir. ABD`nin
Yeni NATO üzerinden AB ile kurduğu ilişki hem AB lehine hem aleyhine
cereyan etmektedir.
Clinton`un "AB`nin ABD yararına genişletilmesi" politikası Obama
döneminde de sürecek. Clinton, NATO`nun genişlemesi konusunda "NATO`yu
1999 yılından başlayarak genişletmeliyiz. Böylece bir zamanlar
düşmanımız olan ülkeler müttefikimiz olacaktır... Genişletilmiş NATO,
Amerika için iyidir" demekteydi. (7) Obama döneminde bu politika daha
da teşvik edilecek.
ABD`nin en önemli dört politika yapım kurumu tarafından  hazırlanan
"İttifakın yeniden doğuşu: 21. Yüzyıl için Atlantik Sözleşmesi -
Washington`un NATO Projesi" başlıklı kapsamlı raporda, ABD ve AB`nin
NATO üzerinden birbirine yeniden bağlanması-çapalanması gerektiği
belirtiliyor. (8)



a.       ABD`nin tek kutuplu dünya politikasına karşı çıkan Almanya-
Fransa merkezli AB, son 10 yıl içinde belirlediği coğrafyaya kadar
genişledi. Brüksel, son dönemde de genişlemeyi bırakıp derinleşmeyi/
entegrasyonu önüne görev koydu.
ABD`yle Ortadoğu konusunda çıkar çatışması yaşayan AB, hem Irak
konusunda Washington`u yalnız bıraktı hem de başta enerji olmak üzere
önemli bazı konularda Rusya`yla yakınlaştı.
Washington, Avrasya`ya hakim olmak için AB ile ortaklık kurmak ve
AB`nin çıkarlarının son tahlilde batı ittifakı içinde olduğuna
Brüksel`i ikna etmek; geleneksel anti-komünist (şimdi de anti-Avrasya)
ittifakı hayata geçirmek zorunda.
b.      Washington, 1999 yılından beri "Avrupa Ordusu" kurmaya çalışan
AB`nin karşısına şimdi de "Yeni NATO" engeli çıkardı. ABD, Avrupa
Ordusu`nu engellemek için NATO`yu AB içinde daha da genişletiyor. ABD,
60. yıl zirvesinde Hırvatistan ve Arnavutluk`u da NATO saflarına
katarak 28 üyeli bir yapı oluşturdu. Avrupa`da genişleyen NATO, bir
kez daha "Avrupa Ordusu" arzusunun önüne geçti.
"NATO`yu genişleterek" ABD`nin etki alanını büyütmek isteyen Barack
Obama,  60. Yıl zirvesinden hemen önce Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy
ile yaptığı görüşmenin ardından AB`ye şu önemli mesajı verdi:
"Avrupa`nın savunma yeteneklerini güçlendirmesini bekliyoruz... Biz
Avrupa`nın patronu olmak istemiyoruz, Avrupa ile ortak olmak
istiyoruz. Avrupa savunma alanında ne kadar daha güçlü olursa, bugün
yüz yüze kaldığımız ortak sorunlara karşı daha uyumlu hareket
edebiliriz." (9)
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, De Guelle`nin 1966`da NATO`nun
askeri kanadından çıkardığı Paris`i yeniden NATO`nun askeri kanadına
döndürdü! Fransa`nın bu hamlesine, savunma harcaması yapmak istemeyen
ve NATO güvencesinden memnun olan bazı AB ülkelerinin tutumu da
eklenince, Almanya "Avrupa Ordusu" kurma konusunda yalnız kalmış oldu.
Avrupa Parlamentosu`nda 19 Şubat 2009 tarihinde alınan "AB
güvenliğinde NATO`nun rolü" konulu karar AB`yi NATO`ya sıkı sıkı
bağlamıştır. Gelişme, Le Monde Diplomatique`de şöyle
değerlendirilmiştir: "Askeri gücü olmayan Avrupa Birliği `havlayan,
ama ısırmayan bir köpek` haline getirilmiştir. (10)
c.       NATO`nun "savunma/saldırı örgütü" olmasının ötesindeki başat
özelliği yani üyesi olan devletleri ABD adına denetim altında tutma
görevi, Obama`lı yeni dönemde tekrar hayata geçiyor. Washington, yeni
dönemde de NATO aracılığıyla AB`yi denetim altında tutmaya çalışacak.
d.      ABD olası bir kutup potansiyeli taşıyan AB`yi derinleşmek
yerine genişlemeye zorlayacak. Washington AB içine daha çok Truva Atı
yerleştirecek ve AB`nin bağlarını zayıflatacak.
ABD, tüm AB ülkelerini NATO`ya alacak ve NATO`ya almak istediği tüm
ülkeleri de AB`ye tam üyelik ya da imtiyazlı ortaklık şeklinde
yerleştirmeye çalışacak.


2.      ABD/YENİ NATO - TÜRKİYE İLE MODEL ORTAKLIK
ABD`nin Avrasya Hesabı`nda Irak`ın kuzeyi özel bir öneme sahip.
Washington bu konuda yıllardır Türkiye`yi sıkıştırıyor. ABD, Irak`ın
kuzeyinde kuracağı Kukla Devlet ile hem İsrail`in güvenliğini
sağlamayı, hem Türkiye`yi kontrol edilebilir şekilde bölmeyi hem de bu
devleti bir tramplen gibi kullanarak Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu
arasında kritik bir siyasi üs oluşturmayı hedefliyor. ABD, Kukla
Devlet içinde dünyanın en büyük askeri üssünü zaten kurmuş durumda.
Irak`ın kuzeyi, Washington için bir devlet olmanın ötesinde, ABD`nin
Türkiye`yi ve İran`ı denetim altında tutmak açısından büyük önem
taşıyor.
1 Mart tezkere kriziyle önemli bir kırılma yaşayan Türk-ABD ilişkileri
Obama döneminde hem Clinton politikalarıyla tamir edilmeye çalışılacak
hem de Yeni NATO üzerinden biçimlendirilecek.
Clinton, TBMM`de yaptığı konuşmada Türkiye`yi ABD`nin Avrasya hesabına
kapı açacak ya da kapatacak bir "kilit" olarak tanımlamıştı. Clinton
döneminin en önemli politikası da, Ankara`yı Rusya-Çin-İran eksenine
kaymaması için AB kapısına bağlamaktı.
Obama Clinton`un kaldığı yerden devam etme yolunda. ABD devleti
Obamalı dönemde Türkiye`ye Clinton`un kilit tanımı benzeri bir tanım
getirdi: "Model ortaklık".
Türkiye ziyaretinde "Küresel ve bölgesel sorunların çözümü Türkiye-ABD
arasında model ortaklık kurulması ile mümkündür" diyen Obama "model
ortaklık" tanımını da şu şekilde yaptı: "Türkiye`nin önemini
vurgulamak istiyorum. Türkiye Batı ve Doğu arasında köprü görevi gören
bir ülke olarak adlandırılır. Sıradışı ve zengin bir mirasa sahip. Söz
konusu eski medeniyet ve yeni ulus devletlerin birlikte barındığı,
hukukun üstünlüğüne, demokrasiye önem veren, canlı ekonomisi olan,
NATO üyesi ve çoğunluğu Müslüman olan, bu anlamda özgün bir yere
sahip. Bölgesel ve stratejik anlamda son derece önemli. Bunun sonucu
olarak birlikte çalışmamız bizi heyecanlandırıyor. Birlikte çalışmak
Müslüman dünyası ile Batı dünyası arasında birleşmeyi sağlayacak,
bizi refah ve güvenliğe götüren bir yol olacak. Başarı Türkiye ve
ABD`nin model ortaklık oluşturmasıyla mümkün olabilir. Baskın bir
Hıristiyan ulusla Müslüman ulus bir araya gelecek ve iki kıtayı
birleştirecek. Bizim son derece büyük bir Hıristiyan nüfusa sahip
olmamıza rağmen biz kendimizi vatandaşların oluşturduğu, ideallerin
birbirine bağladığı bir ulus olarak görüyoruz. Laik bir ülke vaadinin
ve hukuk üstünlüğüne saygı gösterme vaadinin sürdürülmesinin Batı ve
Doğu olarak birlikte hareket edebilecek olursak son derece sıradışı
bir etkisi olacaktır." (11)

a.       Model Ortaklık tanımı yeniyse de, ABD Devleti Türkiye ile bu
dönemde uygulayacağı politikaları Bush`un son yılında olgunlaştırmaya
başlamıştı. ABD devleti için bu dönemin temel çizgisi "PKK`nın
tasfiyesi karşılığında Kukla Devleti Türkiye`ye tanıtmak" şeklinde
özetlenebilir.
Kademe kademe Irak`tan Irak`ın kuzeyine çekilecek yani kukla devletine
yerleşecek olan ABD, Türkiye`nin bu devleti himaye etmesine mecbur.
Türkiye`nin himaye etmediği bir Kukla Devlet`in yaşaması mümkün
olmayacak.
ABD bu plan için, yıllarca kullandığı PKK`yı da "kısmen" tasfiye
edecek. Washington`un hedefinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi`nin tamamen
Barzanileştirilmesi var.
b.      ABD, 90`ların başında "hizadan çıktığını" tespit ettiği Türk
Ordusu`nu yeniden hizaya sokmak için uzun süredir uğraşıyor.
Hükümetler üzerinden denetlemeye çalışmak ve içerden bölmek üzerine
inşa edilen TSK karşıtı hesaplarında başarı kazanamayan ABD, Yeni
NATO`yu Türkiye`de çoktan harekete geçirdi. Washington Ergenekon
tertibiyle, Yeni NATO`yu yine Ankara`yı denetim altında tutmak için
araç olarak kullanıyor.
c.       ABD ve Türkiye`nin ulusal menfaatleri şiddetli çatışma
halindedir. Irak, Kıbrıs, Ermeni sorunu önde gelen çatışma
alanlarıdır. Öyle ki, Türkiye dünyanın en anti-Amerikan dalgasının
yükseldiği ülke olmuştur.
1 Mart 2003 tezkere kriziyle büyük kırılma yaşayan Türk-Amerikan
ilişkilerini onarmak ve Türkiye`ye "stratejik ortak" ve "model ortak"
kavramlarıyla BOP politikaları uygulatmak, Washington açısından
olmazsa olmazdır.
CIA Türkiye Masası eski şefi Graham Fuller, "Esasen Türkiye`nin, ABD
politikalarının hala Türk çıkarlarına hizmet ettiğine ikna edilmesi
gerekmektedir" demektedir. (12) İşte Yeni NATO bu "ikna" sürecinin
aygıtı olacaktır!


3.      ABD/YENİ NATO - RUSYA İLE ÇATIŞMA KONULARINDA ISRAR ETMEME
ABD/Yeni NATO, Rusya`yı askeri-siyasi çevreleme politikasını
sürdürecek ancak Bush döneminden farklı olarak "kontrollü çatışma"
politikası izleyecek. Washington`un 2001-2008 yıllarına damga vuran
"ya bendensin, ya düşmandansın" politikası, yeni dönemde "kontrollü
çatışma" denilen, "çatışma konularında ısrar etmeme, bekleme,
ortaklıklarla çevreleme" politikasına dönüşecek.
"Washington`un NATO Projesi" raporunda ilişki "nişanlanma ve sorunları
yeniden çözme" şeklinde tarif ediliyor. Rapor Moskova`yla yürütülecek
politika için Washington`un önüne iki aşamalı yol çiziyor. Buna göre
izlenecek ilk yol, ABD`nin, potansiyel yarar sağlayacak konuları
somutlaştırması ve önde tutması; ikinci yol da, sorunları BM ve
Helsinki prensipleri gibi uluslararası kurallar içinde ele alınmaya
Moskova`yı zorlaması. (13)

Rusya`nın ABD`nin kışkırttığı Gürcistan`a 2008 Ağustos`unda verdiği
sert yanıt sonrası rafa kaldırılan NATO-Rusya Konseyi çalışmaları,
yeni dönemde tekrar hayata geçiyor. ABD, 5 Mart 2009`daki NATO
Dışişleri Bakanları toplantısında, NATO-Rusya Konseyi`nin yeniden
harekete geçirilmesi kararını aldırdı.
a.       Yeni NATO`nun Rusya`yla ilişkiler konusunda en sıkıntılı
olacağı çatışma alanlarının başında Ukrayna geliyor. Avrasya`yı
çevreleme hattının önemli bir noktasında yer alan Ukrayna, ABD`nin son
5 yılda üzerine olanca abanmasına rağmen, başarı elde edemediği bir
ülke oldu.
ABD/Yeni NATO bu dönemde Ukrayna`ya direkt abanmaktan vazgeçecek ve
Rusya`yla dolaylı çatışmayı sürdürecek. Zbigniew Brzezinski ve Brent
Scowcroft gibi politika yapıcıların ABD`ye bu konuda çizdiği yol
haritası "AB`yi dışarıya uzanması için özendirmek" ve "AB`yi bu
bölgelere itmek ve durumun günbegün gelişmesine izin vermek" şeklinde.
Brzezinski ve Scowcroft şöyle diyor: "AB`nin tüm üyeleri NATO üyesi
olacak. Bu nedenle eğer Ukrayna bir gün AB`nin bir parçası haline
gelirse, NATO üyesi olmanın yollarını arayacaktır." (14)
ABD Doğu Avrupa`ya füze kalkanı projesini de kısmen rafa kaldırıyor.
Bush dönemimin önemli çatışma alanlarından biri olan bu konu,
Rusya`nın sert tepkisine yol açmış ve Washington bu konuda ilerleme
sağlayamamıştı.
Washington, yeni dönemde bu konuda da "kontrollü çatışma" politikası
izleyecek ve AB`yi ileri cepheye sürecek.
b.      Gürcistan da ABD`nin Bush döneminde abandığı ama Rusya
engeline sert çarptığı bir çatışma alanı.
Kafkaslara Gürcistan üzerinden girmeye çalışan ABD/NATO, Rusya`nın
Ağustos 2008`de verdiği sert yanıtla büyük gerileme yaşadı.
Karadeniz`e dahil olmaya çalışan ABD, Rusya`nın bu hamlesiyle önemli
mevziler kaybetti. Üstelik Rusya Abhazya ve Güney Osetya`nın
bağımsızlıklarını tanıdı. Moskova Abhazya`nın Gudauta ve Güney
Osetya`nın Şinvali kentinde, 2010 yılında aktif hale gelecek iki üs
hazırlıklarına başladı.
Gürcistan`ın NATO`ya üyeliği konusu Moskova açısından kırmızı çizgi
olma özelliği taşıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, "Rusya
ile Gürcistan arasında yaşanan savaş, NATO`nun genişleme
politikalarının ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinin
ispatıdır" diyerek ABD ve AB`ye uyarıda bulundu. "Gürcistan NATO`ya
üye yapılırsa Ağustos krizi tekrarlanır" mesajı veren Moskova`nın
kararlılığı yankı buldu ve Aralık ayındaki NATO zirvesinde,
Almanya`nın bloke etmesiyle Gürcistan`ın "üyelik aksiyon planı"na
dahil edilmesi engellenmiş oldu.
c.       ABD 5 Mart 2009 tarihindeki NATO Dışişleri Bakanları
toplantısında NATO-Rusya Konseyi`nin yeniden işlerlik kazanmasını
karara bağlattı. Washington böylece, yeni dönemin "kontrollü çatışma"
politikasını izleyecek aygıtı devreye sokmuş oldu. Ancak bu aygıt,
yani NATO-Rusya Konseyi, aynı zamanda Moskova`nın NATO içine kama gibi
girmesine de olanak vermekte.


SONUÇ
1990-2000 yılları arasında kısmen "dünyanın hakimi" olan ABD, Bush
döneminde 2025`ten sonra da bu egemenliği sürdürebilmek için,
stratejik hamleler yaptı ama kazanamadı. Üstelik 2000-2008 dönemi
Rusya`nın yeniden toparlandığı, Çin`in dünya siyaset sahnesine daha
ağırlıklı çıktığı, Hindistan`ın Avrasya ekseninde yükseldiği,
Brezilya`nın ABD`nin arka bahçesini değiştirdiği, İran`ın Washington`a
kafa tuttuğu bir dönem oldu.
2009`a ağır ekonomik bunalımla giren ABD emperyalist devleti,
ilerleyen yıllarda da süper güç olabilmek adına önüne koyduğu Büyük
Ortadoğu Projesi`nde ilerleme sağlayabilmek için Obama döneminde
taktik değişikliklere gidiyor.
İşte Yeni NATO bu taktik değişikliğin uygulanmasının aracı olarak
karşımıza çıkacak/çıkmaya başladı.
Yeni NATO`nun karşısında da günbegün etkinliği artacak olan Şangay
İşbirliği Örügütü`nü göreceğiz. Rusya ve Çin`in ABD`ye karşı askeri
işbirliği aygıtı olan ŞİÖ, aynı zamanda ABD`nin hedefinde olan Orta
Asya Türk Cumhuriyetleri`ne de kalkan görevi görüyor.
ABD, son tahlilde dünyanın değişen dengeleri içinde başarı şansına
asla sahip değil. 21 yy. ABD`nin gerilemesine ve Avrasya`nın
yükselmesine sahne olacak.
Çıkarları ABD ile çelişen Türkiye de, er geç NATO`dan çıkacak ve
yükselen Avrasya içindeki yerini alacaktır.

DİPNOTLAR
(1) (The Afghan-Pakistan War: New NATO/ISAF Reporting on Key Trends,
Center for Strategic and International Studies, 10 Şubat 2009)
(2) (Barack Obama, Renewing American Leadership, Foreign Affairs, July/
August 2007)
(3) (Barack Obama, Renewing American Leadership, Foreign Affairs, July/
August 2007)
(4) (Barack Obama, Renewing American Leadership, Foreign Affairs, July/
August 2007)
(5) (Barack Obama, Renewing American Leadership, Foreign Affairs, July/
August 2007)
(6) (Sami Kohen, Milliyet, 3 Nisan 2009)
(7) (6 Şubat 1999, Yeni Yüzyıl)
(8) (Alliance Reborn: An Atlantic Compact for the 21st Century - The
Washington NATO Project, Atlantic Council of the United States, Center
for Strategic and International Studies, Center for Technology and
National Security Policy NDU, Center for Transatlantic Relations,
Johns Hopkins University SAIS, Şubat 2009)
(9) (Deutsche Welle, 3 Nisan 2009)
(10) (Le Monde Diplomatique, Mart 2009, Serge Halimi)
(11) (7 Nisan 2009 tarihli günlük gazeteler)
(12) (Graham Fuller, Yeni Türkiye Cumhuriyeti, Timaş Yayınları)
(13) (Alliance Reborn: An Atlantic Compact for the 21st Century - The
Washington NATO Project, Atlantic Council of the United States, Center
for Strategic and International Studies, Center for Technology and
National Security Policy NDU, Center for Transatlantic Relations,
Johns Hopkins University SAIS, Şubat 2009)
(14) (Zbigniew Brzezinski-Brent Scowcroft, Amerika ve Dünya, Profil
Yayınları)
 

Mehmet Ali Güller
Teori Dergisi
Mayıs 2009 Kapağı




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.