|
|
| TÜRKMÜSÜN - TÜRKİYELİMİSİN |
AHMET YILMAZER, 10.11.2010 20:22:07 |
TÜRKMÜSÜN, TÜRKİYELİMİSİN?
YAZAN: AHMET YILMAZER
TÜRKİYELİ terimi 1924 Anayasasının 88. maddesi görüşülürken ortaya atılmıştır.
1924 anayasasının Türk milletinin birliğine verdiği önem bakımından, o gün ki görüşme tutanaklarını iyi incelemek gerekmektedir.
Bu tutanaklar incelendiğinde daha iyi görülecektir ki, (Türkiye yerine -Türkeli ) gibi teklifler getirilmiştir. Halk cumhuriyeti teklifleri dahi görüşmelerde öne sürülmüş , ( Türk Vatandaşlığı ) konusunda ilginç ve heyecanlı konuşmalar yapılmıştır.
MADDE: 88 - Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı olmaksızın ( Türk ) ıtlak olunur. Türkiye veya hariçte, bir Türk babanın sulbünden doğan veyahut Türkiye`de mütemekkin bir ecnebi babanın sulbünden Türkiye`de doğup ta memleket dâhilinde ikamet ve sinni-i rüşde vusulünde resmen Türklüğü ihtiyar eden veyahut vatandaşlık kanunu mucibince Türklüğe kabul olunan herkes Türk`tür. Türklük sıfatı, kanunen muayyen olan ahvalde izae edilir.
Şimdi bu oturumların tutanaklarından bir bölümüne bir bakalım.
Abdullah EF. (Eskişehir ) -...
Bu maddede kast edilen milliyetimdir, tabi`i yet midir?
Celal NURİ Bey.( Gelibolu- encümen adına ) -...Tabiiyettir efendim.
REİS - Bozok mensubu Ahmet HAMDİ beyin takriri var. 88. maddenin şu şekilde tadilini istiyor. (madde 88 - Türkiye ahalisinden olup TÜRK harsını kabul edenlere (TÜRK) ıtlak olunur.
Celal NÜRİ Bey ( Encümen adına)-... Efendim biz burada etnografya itibari ile milliyet tespit etmiyoruz. Lozan Muahedenin 37. maddesinde şöyle diyor.( Türkiye muahedenin 38 den 44`e kadar olan maddelerinde yer alan hükümleri asli kanun şeklinde tanıyacak ve aksine hiç bir kanun çıkaramayacak ve muamele yapamayacaktır. İşte. 38 ile 44 maddeler arasında yer alan maddelerden biri olan 39 uncu madde hükmü şudur. ( Gayri Müslim azınlıklara mensup Türk tebaası, Müslümanların istifade ettikleri medenî ve siyasî haklardan istifade ederler...) Dolayısı ile " Hars " gibi bir kelimeyi Anayasa` ya koymaya imkân yoktur.
Ahmet HAMDİ Bey (Bozok) -...
Madde Türkiye ahalisine, din ve dil farkı gözetmeksizin
Türk dediğine göre tabiiyeti değil, milliyeti tayin etmiş oluyor.
Celal NURİ BEY ( encümen ) - ... Bir Cumhuriyete tâbiiyet denilmez millet denilir. Başka imkânı yoktur.
Hamdullah SUPHİ Bey (İstanbul) -...( Özet olarak ): ( " Bütün siyasi hudutlarımız dâhilinde yaşayanlara Türk unvanını vermek bizim için bir emel olabilir. Fakat görüyorsunuz ki, çok müşkül bir mücadelenin içinden çıktık ve mücadelemiz bitmemiştir. Diyoruz ki Türkiye cumhuriyetinin tebaası tamamıyla Türk`tür. Bir taraftan da hükümet, ecnebiler tarafından kurulmuş müesseselerdeki Rum`u Ermeni`yi çıkarmaya uğraşıyor. Biz bunları ( Rum dur, Ermenidir ) diye çıkarmak istediğimiz vakit, bize ( hayır, Meclisinizden çıkan kanun mucibince bunlar Türk`tür ) derlerse ne cevap vereceksiniz? Arkadaşlar, tabiiyet kelimesi, zihinlerde ve kalplerde mevcut olan emeli ortadan kaldırmaya yetmez. Lâfzen bir tefsir bulabiliriz, fakat ortada bir hakikat var. Onlar Türk olamazlar. Hatta Meclis de, Rum ve Ermenileri Türk yapamaz. Fransa`da Museviler vardır. Mektebi Fransız mektebidir, dili Fransız dilidir. Hars itibariyle Fransız`dırlar. Bu adamlara neslen Musevi olmakla beraber Fransız denir. Emin olunuz ki bu adamlar Musevi ecdattan gelmiş olduklarını hatırlamakta beraber Fransızlık hissiyatını taşırlar. Bu İngiltere`de de böyledir.
İspanya`dan kovulup da memleketimize İspanyolca ile gelen Musevi, Anadolulun ortasında Musevi olarak kalır, Musevi lisanını okur ve kendine özel mektep yaparsa, onu Musevi olmaktan men edebilir misiniz? Anadolu toprağımızın üstünde yaşayan bir Ermeni ki, ayrı bir mektebi, ayrı bir terbiyesi, ayrı bir lisanı yoktu, Türk şiirlerini yazdılar, Türk manilerini söylediler. Fakat araya propaganda girdi, edebiyat, musiki, kilise, mektep, tamamıyla asırların Türkleştirmiş olduğu Ermenileri bizden ayırmaya başladı. Şimdi ayrı bir lisanı, ayrı bir mektebi var ve kalbine ayrı bir soy sokulmuştur. Kanuna, ( Türk tür ) diye bir madde koyunuz, bunlar Türk olmuşlar mıdır? Başka memleketlerdeki azınlıkların yaptığı gibi yaparlar, dillerini Ermenilik veya Museviliklerini terk ederler. Türk kültürünü ve Türk dilini kabul ederlerse, ancak o zaman biz onları Türk sayabiliriz. Siz. Ancak lisan ve mektep ayrılığı, Devlet ayrılığı güdünüz ve sonra da kalkıp beni Türk telâkki et deyiniz, bu olamaz! O halde arkadaşlar, madde açık değildir. Onların Türk kabul edilmeleri izaha muhtaçtır. Türk diye bir madde geçerse aleyhimize kullanırlar."
Daha sonra oturumda söz alan, Encümen sözcüsü CELAL NURİ bey " Bunlara Türklük sıfatı veremeyeceksek, ne diyeceğiz?" diye sormuş, mebuslar ( TÜRKİYELİ DİYEBİLİRİZ ) diye bağırmışlardır.
Celal NURİ Bey devamla " Şu Türk`tür şu Türkiyelidir diye ayrım yapmak Lozan`a aykırıdır " tezini savunmuştur.
Mecliste oturumlar süresince çeşitli öneriler verilmiş, uzun, kısa konuşmalar yapılmış ve neticede Hamdullah SUPHİ ( Tanrıöver ) beyin verdiği şu öneri Mecliste kabul edilerek Anayasa metnine girmiştir.
Maddenin kabul edilen şekli şudur:
``Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı olmaksızın, vatandaşlık itibariyle (TÜRK) ıtlak olunur.´´
İstiklal Harbi mücadelesini vermiş olan, T.B.M.M si 1924 Anayasasını yaparken TÜRK` lük üzerinde son derece titiz ve hassastır. Bu doğal olarak Anayasanın ruhuna da çok açık bir biçimde nüfus etmiştir. Türkiye`deki azınlıklar, ancak vatandaşlık gibi hukuki bir şekil meselesi bakımından Türk addedilmektedirler. Milliyet yönünden ise, bu sıfata sahip olabilmek, Türk soyundan gelen, Türklük kültürünü benimseyenlerin ve Türklüğünün şuurunda olanların hakkıdır.
Türkiyeli, Türk vatandaşlığı ve Türk konusunda yukarıdaki izahımdan sonra gelelim günümüzde sıkça gündeme gelen Türkiyeliyim meselesine.
O yıllarda, irken ve soyca Türk olmadıkları halde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı hakkı ve Türkiyeli tanımlanması verilecek olanlara düşünülen bu sıfat, günümüzde de etkili ve yetkili çevrelerce benimsenmiş olup, Türk kamuoyuna propaganda araçları da kullanarak, adeta zoraki dayatılmak istenmektedir.
Oysa Türkiyeli tanımlaması 1924 yıllarında, ırken ve soyca Türk olmayanların, Türk dilini konuşmayan, Türk Tarih ve kültürümüze yabancı olan, örf adet ve geleneklerimizin dışında kalan, buna mukabil, kendi dilini, dinini ve kültürünü yaşatma çabasında olan ve Lozan antlaşmasına göre azınlık kabul edilen ve Türkiye de yaşayan azınlıklara verilmesi istenmişti.
Neden?
Aslen Türk olanlarla, şeklen Türk sayılanların birbirinden ayrılması için; Lozan antlaşmasının mani hükümleri yüzünden bu gerçekleşememiş, Türkiyeli tanımlanması, kabul edilen Anayasa metnine girememişti.
Bu gün için ise durum çok farklıdır. Bu gün bazı kişiler adeta ittifak oluşturarak ortaya çıkıp, Türk oldukları, İslâm dinine mensup oldukları ve Türkçe konuştukları halde, kendilerinden, ( Ben Türkiyeli yazar, ben Türkiyeli sanatçı, ben Türkiyeli gazeteci, Ben Türkiyeli aydın(!), ben Türkiyeli Atatürkçü, ben Türkiyeli siyasetçi )tarzında bahsetmektedirler. Bu sıfat onlara Türk milleti tarafından verilmiş de değildir. Onlar kendiliklerinden benimsemişler, kendilerine Türkiyeliliği yakıştırmışlardır.
Bu kişilere sormak lazım; siz bu ülkede kendinizi, AZINLIK gibi mi hissetmektesiniz?
Gene onlara sormak lazımdır ki, kendinizi, Türkiyeli diye tanımlamak sureti ile tesadüfen, istemeyerek, Türkiye`de dünyaya gelmiş olmanın üzüntüsünü çekip, bu durumunuzdan hayıflanmanızı mı dile getiriyorsunuz!
Türk Milleti bu soruların cevaplarını, bu kişilerden almak hakkına her halde sahiptir.
Onların da bir gün, ``NE MUTLU TÜRKÜM´´ diyerek, gurur duyabilmelerini, Türk kültürüne mensup olmanın zevkini tadabilmelerini temenni ediyorum.
Evet, sayın okurlar; Her fırsatta " NE MUTLU TÜRKÜM" diye bütün dünyaya haykıran, Başkomutan ATATÜRK` ile Ben Türkiyeliyim diyenlerin Atatürkçülüğü nasıl bağdaşır?
| | |
