Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
TÜRK PİRAMİTLERİ
 
Çin Halk Cumhuriyeti`nin sınırları içerisinde yer alan ve tarihi "İpek
yolu"nun başlangıç şehri olan Xi`an şehrine 100 km uzaklıkta "Qin Ling Shan"
dağlarında "Büyük Uygur Türk İmparatorluğu" döneminden kaldığı düşünülen
irili ufaklı 100 kadar piramit ve bunların içerisinde "Beyaz Piramit" adı
verilen ve 300 metre yüksekliğinde Keops piramidinden daha büyük ve yüksek
bir piramit bulunuyor.
On altı piramitten oluşan merkez kompleksin en büyüğü Beyaz Piramittir. Bu
bölge yasak bölgedir. Çinli yetkililer bu bölgede bilimsel araştırmalar
yapılmasına kesinlikle izin vermemektedir ve bu piramitler kamufle edilmeye
çalışılmaktadır. Bir çok piramit toprakla kaplanmış ve üzerlerinde yaz kış
yaprağını dökmeyen ağaçlar yetiştirilmiştir. Bütün bu çabalar gerçeği
gizlemeye yetmemektedir. Piramitlerin taş girişleri ise oldukça belirgindir.
Birçok piramit tahrip edilmiş ve kaderlerine terk edilmiştir. Bazı
piramitler Orta Amerika piramitleri gibi düz bir tepe yapısına sahiptir. Bu
piramitleri ilk olarak 5000 yıllık bazı Çin metinlerinde görmekteyiz.
Piramitlerin bazılarının üzerlerine, sürekli yeşil kalan, yaprak dökmeyen
türden ağaçların dikilmiş olması bu yasağı anlamlı kılıyor. Çünkü hiçbir
devlet kendi geçmişine ait olan bu kadar önemli yapıları yok saymaz. Bu hem
tarihi açıdan hem de turizm açısından o ülkeye zarar vermek demektir.
Buradan anlıyoruz ki, bu piramitlerin Çin tarihi ile bir ilişkisi yoktur.
Asya`da bulunan ve eski Türk toprakları üzerinde yer alan bu eserler tabi ki
Ön-Türklerle ilgilidir. Mevcut tarihi bilgiler bu durumu teyit etmektedir.
Bu bölgenin Kadim Türk toprakları olduğu şüphesiz bir gerçektir. Bu durum
Çin kaynaklarınca da teyit edilmektedi

 BEYAZ PİRAMİT

Beyaz piramit ilk olarak 2. Dünya savaşı sırasında Hindistan`dan Chungking`e
C-54 uçağı ile malzeme taşıyan Amerikalı pilot James Gaussman tarafından
gözlenmiştir. Pilotun dönüşü sırasında motorlarından birisi arızalanmış ve
alçak irtifaya inmeye karar vermiştir. Dağlık bölgede alçak uçuş yapmak
zorunda kalan Gaussman, düz bir vadiye ulaşmış ve parlak devasa bir piramit
keşfetmiştir. Muhtemelen Keops gibi beyaz piramitte kireç taşı ile kaplı
idi. Gaussman`ın en çok dikkatini çeken nokta ise piramidin tepe taşı
olmuştur. Öyle ki Gaussman tepe taşının kristalden olduğunu düşünüyordu.
Piramidin etrafında üç tur attıktan sonra üssüne doğru yönelmişti. Üssüne
verdiği istihbarat raporunda piramidin çevresinde hiçbir şey görmediğini
söylüyor ve  "Çıplak arazi içinde büyük bir piramit duruyordu. Onun çok eski
olduğunu tahmin ettim" diyordu ve "Onu kim inşa etti? Neden inşa edilmişti?
İçinde ne var?" diyerek sorularla raporunu bitiriyordu. Uçağından çekmiş
olduğu fotoğraf 1957 yılında ilk olarak "Life" dergisinde yayınlanmıştır.
1994 yılından sonra ise başta Beyaz Piramit olmak üzere diğer piramitlerinde
fotoğrafları bir çok yayın kuruluşu tarafından defalarca yayımlanmıştır.
1994 yılında bu bölgeye araştırma yapmak için giden Alman bilim adamı
Hartwig Hausdof bir çok fotoğraf çekmiş ve bu fotoğrafların bir kısmının
yayınlanmasına izin vermiştir. Görülüyor ki Hausdof`ta Çinlilerin gizlilik
yasağına uymuş ve bu konuda basit bilgiler dışında açıklama yapmamıştır.
Hausdorf`a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö. 2500`ler civarıdır.
Piramitlerin içerisinde Ön-Türlere ait olduğu varsayılan ve mısır
mumyalarından daha iyi mumyalanmış cesetler ve yazıtlar üzerinde araştırma
yapılması Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yasaklanmıştır.
Hausdorf Çin`e kadar giderek yaşadıklarını yazdı : "Mart 1994`te Çin`e
gittim. Orta Çin`de Shensi Eyaleti`ndeki Xian şehri çevresinde bulunan yasak
bölgeleri gezdim ve burada masalsı 6 piramit buldum. Ekim 1994`te bölgeye
tekrar geldiğimde video kameramı yanıma aldım ve yürüyerek 18 dakikalık bir
uzaklıktan bazı resimler çektim. Daha sonra evde incelediğimde arka planda
birçok piramit görebildiğimi fark ettim. Ve bugüne kadar 2000 km²`lik bir
alanda 100`den fazla piramit saydım!

Piramitlerin bazıları şu anda kötü durumda. Çünkü bu yapılar, burada yaşayan
insanlar ve çiftçi aileler tarafından yağmalanmış ve zarar verilmiş.
Piramitler genelde taştan değil toprak ve kilden yapılmışlar ve bazı
çiftçiler piramitlerin parçalarını, evlerini ve çiftlikleri için
alıyorlar.Aslında bu hoş bir şey değil ama gerçek böyle. Bu hayret verici
eserleri incelemeye devam etmek için izin almak istedim fakat gerçekten çok
zorlandım. Çin hükümeti piramitleri gerçekten iyi koruyor ve kesinlikle kazı
yapılmasına izin vermiyor. Çinli arkeolog Profesör Xia Nira kazıların yeni
nesillerden yetişen ve yetişecek olan Çinli bilim adamlarının görevi
olacağını söylüyor. Daha da ilginci, Çin Hükümeti  şu aralar piramitlerin
üzerinde hızlı büyüyen kozalaklı ağaçlar yetiştiriyor. Böylece 20 yıl sonra
şöyle söyleyecekler : "Ne piramitleri? Onlar sadece üzerinde ağaçların
yetiştiği doğal tepeler." Ama benim asıl merak ettiğim şey, neyi örtbas etmeye çalıştıkları...

Bildiğim tüm piramitler, Qin Chuan ovasında ve biri hariç yükseklikleri 25
ile 100 metre arasında değişiyor. Diğer piramitlerin hepsinden farklı olan
bu piramit, Qin Lin vadisinin kuzeyinde "Büyük Beyaz Piramit" adıyla
biliniyor. Gerçekten de çok büyük, yüksekliği yaklaşık 300 m.
söyleyebileceğim tek şey, bunun Çin piramitlerinin anası olduğudur.Belki de
Çin hükümeti, benim oraya gitmemi bu yüzden reddetti. ayrıca Çinliler bu
büyük vadiyi uzay çalışmaları için kullanma niyetinde de olabilirler.
Böylece bu vadi kesinlikle yasaklanmış bir yer olacaktır. Bence Çinliler
Amerikalılardan çok daha paranoyak.
Bilindiği kadarıyla Mısır uygarlığından çok önceleri mükemmel bir şekilde
ilk insan mumyalayanlar Altay Türkleridir. Bugün Saklı Piramitlerin
bulunduğu bölge ise Mu kıtası araştırmalarıyla ünlü ve naacal tabletlerini
okuyan araştırmacı James Churchward`ın verdiği bilgilere ve çizdiği haritaya
göre "Büyük Uygur İmparatorluğu" bölgesidir. "Çin efsaneleri Uygurların
17.000 yıl önce uygarlıklarının zirvesinde olduklarını anlatır. Bu
Piramitler "Büyük Uygur Türk İmparatorluğu" zamanında yapılmış
piramitlerdir. Yıpranmışlıkları dikkate alınırsa, yapım tarihleri M.Ö. 5000
- 15.000 tarihleri arasında olduğu söylenebilir. Çünkü bu zaman aralığı
Büyük Uygur Türk imparatorluğunun medeniyetinin parlak dönemleridir.
Bu bölge Uygur-Türk Bölgesidir ve piramitlerin tahmini yaşı uyarınca
(Piramitlerin incelenmesine izin verilmediği için sadece tahminlerde
bulunulabiliyor) Türkler tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Yine bu
Piramitlerin içerisinde Proto-Türk yazılarının olduğu tahmin edilmektedir.
Çinlilerin kendi atalarına ait olmayan bu eserleri dünyadan gizlemeye
çalışmalarını da onların bakış açılarına göre anlayabiliyoruz. Sonuçta
insanlık tarihinin yeniden yazılması gerekebilir. Bu durumda birçok gerçek
değişecektir ve haliyle yerleşik otoriteler bu değişikliği istememektedir.
Çinli yetkililer "Turfan"da bulunan mumyalar üzerine bazı açıklamalar
yapmakla yetinmişlerdir. Bu açıklamalarda ise şu bilgiler veriliyor: "Turfan
mumyaları eski Mısır mumyalarından çok farklı ve teknik olarak Mısır
mumyalarından daha mükemmeldir." Daha sonra Mısır mumyaları ile
karşılaştırmalar yapılmış ve Turfan mumyalarının üstünlüğü bilimsel olarak
ta ispat edilmiştir. Eldeki birçok veriye dayanarak bugün rahatlıkla
söyleyebiliriz ki "Mumya kültürü Türkler tarafından ilk olarak kullanılmış
ve geliştirilmiştir. Mısır uygarlığını geri planda bu kültür açısından
besleyen bir alt yapının olmadığı bilinmektedir. Mumyalama kültürünü ve
tekniğini bulan ve geliştiren Türklerin bu kültürü Mısır halkına öğretmiş
olması muhtemeldir. Aynı şekilde Piramit bilgileri de Mısırlılara Türkler
 
tarafından öğretilmiş olabilir.
Urumçi mumyaları ise başlı başına birer şaheserdir. Öyle ki urumçi de
bulunan ve "Lolan" adı verilen M.Ö. 2000 yılına ait olduğu hesap edilen bir
bayan mumyası çok dikkat çekmektedir. Bu mumya 4000 yaşındadır ve iç
organları bile çıkartılmamıştır ve Mısır mumyalarından çok daha iyi
durumdadır. Bazı mumyaların üzerinde ise ameliyat izleri bulunmaktadır. At
kılı ile dikiş atılmıştır. Bu bilinen en eski tıbbi operasyondur.
Ön-Türk araştırmacısı olan Kazım Mirşan`ın araştırmalarına göre Ön-Türkler
tarafından OT-OG olarak isimlendirilen Mısır`a M.Ö. 3000 yıllarında
Anadolu`dan  Isub-Ög yazısının gittiğini tespit etmiştir. Araştırmacı Bilim
Adamı Kazım Mirşan`ın diğer çalışmaları ise şöyledir: Anlamı çözülemeyen 184
mısır hiyeroglif yazısını Ön-Türkçe olarak okumuş ve çözümlemiştir. Bu
ilginç bir tespittir. Hiyerogliflerle Ön-Türk dili iç içedir. Kazım Mirşan
yaptığı araştırmalar sonucunda şunları ileri sürmektedir:
Yazı, Türkler tarafından M.Ö. 16.000 yılında icat edildi. Anadolu`da da Ön
Türkçe yazıtlar bulunmaktadır. Latin, Yunan, Fenike ve Kiril alfabeleri Ön
Türkçe`den oluşmuştur. Roma`nın küllerinden kurulduğu medeniyet olan
Etrüskler Türk`tür. (Etrüskçe yazıtlar ilk defa 2004 senesinde Kazım Mirşan
tarafından çözümlenmiştir.) Romalılardan önce İtalya Yarımadası`nda yaşayan
Etrüsklerin konuştuğu dil olan Etrüskçe, Türkçe kökenlidir. İskandinavya
dahil, tüm Avrupa`da 5000`den fazla Türkçe yazıt bulunmaktadır. Mısır`daki
eşteşlerinden 2000 yıl daha eski ve iki kat daha büyük olan ve şu anda
yasaklanmış bölgede bulunan piramitler Türkler tarafından yapılmıştır. Kazım
Mirşan ve Haluk Tarcan tarafından ortaya çıkarılan yeni bir tez, Türk
Tarihi`nin M.Ö. 16.000`li yıllara dayandığını söylemektedir. Bu teze göre
yazıyı Türkler bulmuştur. Tüm dünya alfabelerinin kökeni Türk alfabesidir.
Ayrıca bilinen ilk Türk devleti olan Hun İmparatorluğu`nun ilk Türk devleti
olmadığı, ilk Türk devletinin Bir Oy Bil olduğu görüşündedirler. Ardından At
Oy Bil, Türükbil- (karşılığı: Göktürk) gelir. Türk tarihinin çok eskilere
dayanması gerektiğini gösteren en büyük delil ise; Orhun Yazıtlarıdır. Çünkü
Orhun Yazıtları`nda kullanılan dil ve noktalama işaretleri bu dilin en
gelişmiş hali olduğu sonucuna götürmektedir. Böyle bir dilin oluşabilmesi
için en az 3000 yıl geriye gidilmesi gerekir. Bugün Çin sınırları içerisinde
300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu piramitlerin Mısır`dan çok önce
 
inşa edildiği tespit edilmiştir. Mısır`ın dip kültüründe de Türkler olduğu
iddia edilmektedir. Norveç, İsveç, Portekiz ve Fransa`daki mağaralardaki
yazıların Türk damgaları (harfleri) ile okunduğunda anlamlaştığı ileri
sürülmektedir. İskitlerin yani Sakalar`ın Türk kökenli oldukları ileri
sürülmektedir. Etrüskler, Truvalılar, Sümerler, Hititler ve Friglerin dip
kültüründe Türk uygarlığı olduğu görüşü de ileri sürülmektedir. Bu kavimler
Türk olmasa bile dip kültüründe Türk etkisi vardır. Japon ve Çin
medeniyetinin de dip kültüründe M.Ö. 4000 yıllarında Orta Asya`dan Çin`e ve
Japonya`ya göçen Türklerin olduğu kabul edilmiştir. Türkler Anadolu`ya
1071`de değil, M.Ö. 7000`li yıllarda gelmişlerdir. Çevresi denizle çevrili
Anadolu`yu sürekli besleyen Türk göçleri buraya sıkışmışlar ve Türk
varlığını tesis etmişlerdir. Oğuzlar Anadolu`ya geldiklerinde karşılarında
aynı dili konuşan pek çok Türk grubu ile karşılaşmışlardır.
 
M.Ö. 10.000 yıllarında ılıman iklim ve büyük göllerin olduğu anlaşılan Orta
Asya`nın kuruması ve çölleşmesiyle Türk gruplarının çevre ülkelere yayıldığı
ve diğer kültürlere etki yaptıkları ileri sürülmektedir. Bering Boğazı`ndan
geçerek Kızılderili ve Güney Amerika kültürlerinin diplerinde de Türk
etkileşimi olduğu ileri sürülmektedir.

------------------------------



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.