Amerika artık güzel yaşamın sembolü değil
Amerika artık güzel yaşamın sembolü değil
ABD`de yaşanan kitlesel protesto eylemleri ve Başkan Donald Trump`ın buna yaklaşımı dünya gündeminde. Çünkü ABD yakın tarihin en kaotik sürecini yaşıyor. Amerika Birleşik Devletleri`nde (ABD), George Floyd`un polis şiddeti sonucu ölmesi sonrasında başlayan olaylar ülke geneline yayıldığı gibi kontrol altına alınamıyor. ABD`de bir yanda hayatı alt üst eden COVID-19 salgını ile mücadelede yaşanan sorunlar, diğer yanda 1968 yılındaki ırkçılık karşıtı eylemlerinin bir benzeri aynı anda yaşıyor. Dünya kamuoyu ve başkentleri Amerika`daki olayları çok yakinen takip ediyor. ABD`de halk bugün sistematik bir ırkçılık altında acı çekmektedir. Yaşananların merkezinde toplumsal hoşnutsuzluktan öte insanlığın bir ayıbı olan ırkçılıktır. İnsanların farklı renk ve ırktan oluşu bir suç gibi görünmesi ise insanlık adına utanç verici bir gelişmedir. Bu gerçekler gösteriyor ki; ABD`nin artık örnek bir ülke olmadığı gibi Batı değerlerini yitirmiş bir ülke durumuna düşmüştür. Ülke içinden çıkılması her geçen gün zorlaştıran olaylar karşısında Amerikalıların önemli bir kesimi Başkan Trump`ı çok az şey geliştiren, empati yoksunu beceriksiz bir popülist olarak suçluyor. Önümüzdeki Kasım ayında başlayacak olan Başkanlık seçimlerinde Donald Trump`ı cezalandırmak isteyen rakipleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, yaşanan olayları yatırttırma yerine zarar verici ve kutuplaştıran davranışlar sergilediği görüşünde. Başkan Trump`ı sadece muhalifleri değil, adayı olduğu Cumhuriyetçilerin bir kesimi tarafından da eleştiriliyor. Eski Başkan George W. Bush eleştiren Cumhuriyetçilerin başında gelmektedir. SİYAHLARIN YANINDA BEYAZLAR DA MEYDANLARDA Sosyal, sağlık, adalet ve güvenlik gibi insanların en çok ihtiyaç duyduğu anlamda eşit hizmet alamayan Amerikalılar yoksullar ve zenginler, şehir ve kırsal kesim, siyah ve beyaz olmak üzere tamamen bölünmüş vaziyette: ABD kaynaklı verilere göre bu yılın başından 1 Haziran`a kadar ABD`de çoğu Afroamerikalı (Afrika kökenli Amerikalı) 854 kişi polis şiddetiyle hayatını kaybetti. Ayrıca; Amerika`da dünyada benzeri olmayan bir adaletsizlik söz konusu. Çünkü polis şiddetinin yol açtığı ölümlerin yüzde 99`unda ise sorumlular yargılanmıyor. ``Ey dünya, ey devlet, ey insanlık duy bizi artık!´´ diyerek sokaklara akın eden Amerikalılar, protestolarda amaç, sadece yaşam alanına değil, aynı zamanda adalet arayışı ve insanlık onuruna da sahip çıkmak olduğunu ifade ediyorlar. Aslında bu haykırışla, bitmek bilmeyen ırkçılığın Amerika`da hangi düzeye yükseldiğine dikkat çekiliyor. Hayatları gasp edilen insanlara kitlesel şekilde sahip çıkmak özlenen bir dayanışma örneği idi. Bugün, ABD`de bunun en güzel örneği sergileniyor. Amerika`daki ırkçılığı lanetleyen ve bir isyana dönüşen protestolarda siyahların yanında beyazların da yer alması gerçekten çok anlamlı. Demek ki çeşitli halk katmanları her şeyin farkında ve halk kitleleri uyanıyor. ABD`YE BÜYÜK TEPKİ Polis şiddeti ve ırkçılık karşıtı eylemler ABD sınırlarını aştı. Uluslararası Af Örgütü, BM İnsan Hakları Komiserliği başta olmak üzere dünya genelindeki Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri ve Irkçılıkla Mücadele Organizasyonları`ndan da tepkiler geliyor. Amerikan polisine orantısız şiddete son verme çağrısı yaparken, Berlin, Paris ve Londra`da da ABD`de yönetimi aleyhine protesto gösterileri düzenlendi. Bütün bu gelişmeler, Hollywood ve pop kültürü, Kennedy ile Coca Cola gösterişli ABD, artık özgürlüğün, maceranın ve güzel bir yaşamın sembolü olmaktan hızla uzaklaştığını gösteriyor. Şimdi dünyada &8216;Amerikan Rüyası`nın bitip bitmediği tartışılıyor. Kim ne derse desin. Artık ok yaydan çıktı ve bu olumsuz gelişmeler ABD`nin bölünme sürecine girdiğinin işaretleridir. Bu gerçeği görmek için kâhin olmaya gerek yok.
|