İran ile İsrail, geriye dönüşü olmayan bir yolda
İran ile İsrail, geriye dönüşü olmayan bir yolda 05 Ekim 2024
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com İsrail’in Ortadoğu’yu kana bulama girişimleri hız kesmeden devam ederken, İsrail, Lübnan, İran üçgeninde artan gerilim, bölgesel savaşa kapı aralamış durumda.
Lübnan’dan Yemen’e, Suriye’den İran’a kadar saldırı ve suikastlar düzenleyen Siyonist İsrail, savaşı tüm bölgeye yayma niyetini açıkça ortaya koymuştur.
Büyük yıkım ve soykırıma varan toplu katliamlarla büyük bir insanlık faciasına sebep olan İsrail’in şimdi Gazze benzeri bir felaketi Lübnan’da gerçekleştirmeye yönelmesi, ayrıca İran, Irak ve Suriye ile Yemen’e belli aralıklarla saldırılarda bulunması, savaşı tüm bölgeye yaymayı hedeflediğinin en bariz örneğidir.
İsrail, bilhassa 8 Ekim 2023’den beri İran’ı savaşın içine çekmek için sürekli İran ve İran’ın vekil güçlerine saldırılar düzenleyerek sabır sınırlarını zorladıkça zorladı.
Hedefi, İran’ı savaşa çekmek ve ABD ile karşı karşıya getirmek.
ABD ve İngiltere ile doğrudan savaşa girmek istemeyen İran, ‘Sabır politikası’nı ısrarla sürdürse de İsrail’in Hizbullah’ı hedef alan saldırıları, lider Hasan Nasrullah ile komutanlarının önemli kesimini suikastlarla ortadan kaldırması, bardağı taşıran son damla oldu.
İran’ın Birleşmiş Milletler (BM)’nin ‘Ülkelerin güvenliği, egemenliği ve toprak bütünlüğünün meşru savunulması ve korunması hakkı’ olan 51. maddesine dayanarak, balistik ve hipersonik füzelerle Siyonist İsrail’in saldırı ve suikastlarına misillemede bulunması, İsrail ve destekçilerini dehşete düşürdü.
“İran misillemede bulunmaz, bulunamaz”, “İran, intikam sözü verse de eyleme geçmez” ve “İsrail ile İran arasındaki tartışma, kayıkçı kavgası..” gibi alaylı ve küçümseyen yorum ve analizleri muhatap olan İran, şaşırtan bir stratejik kararla eylemini gerçekleştirmiş oldu.
“İsrail dokunulmazdır ve hiçbir ülke ona misillemede bulunma cesareti gösteremez” mitini kıran hamleyi gerçekleştiren İran’ın, İsrail’e misillemede bulunması, savaş sürecini farklı bir yöne sürükledi.
Böylece, hem aşılmaz zannedilen İsrail’in koruma zırhı, ‘Demir Kubbe’ delinmiş oldu, hem de “Yenilmez İsrail” algısı yıkılmış oldu.
İran son füze saldırısı ile İsrail’e bir anlamda savaş ilan etmiş oldu.
Bölgedeki en gergin süreç bundan sonra başlayabilir.
Çünkü İran, kendisine yönelecek her saldırıya mecburen sert tepki vermek zorunda kalacak olması, ABD ve İngiltere, İsrail’e yardıma koşması durumunda ise karşılıklı saldırı ve çatışmalar, bölgesel büyük bir savaşa dönüşeceği kuvvetle muhtemeldir.
Tahran’ın füze saldırısına güçlü bir şekilde karşılık vermek için hazırlık içinde olan İsrail’in ilk hedefi ise İran›ın nükleer tesisleri olacak.
İran’ı, başta Hizbullah olmak üzere vekil güçlerine geniş çapta karşılık vermek üzere harekete geçme emri vereceği bir gerçektir.
Nitekim, İran Lideri Ali Hamaney, dört yılı aşkın bir sürenin ardından Tahran’da verdiği ilk Cuma hutbesinde, “İsrail durmaz ise tekrar vururuz” tehditli ikazının yanında vekil güçlere verdiği mesajlar da “kayıplara rağmen direnişe devam” niteliğindeydi.
Hamaney, Cuma hutbesinde mesajlarını verirken, İsrail’in de aynı zamanda Beyrut’a bombalar yağdırması, her iki tarafın geri dönüşü olmayan bir yola çıktıklarını gösteriyor.
Gelinen noktada verilen karşılıklı mesajlarda İsrail, İran’a güçlü bir misillemede bulunmaya ABD ve Batılı müttefikleri de savaşa dahil olmaya hazırladığı anlaşılmaktadır.
Eğer, İran’a toplu halde bir saldırı gerçekleştirilir ise işte o zaman İran, vekil ve milis güçlerininde yardımıyla direnecek olsa bile İran’ın varlığı, rolü ve geleceği için büyük bir felaket olur.
Ancak ne kadar aksilik yaşarsa yaşasın İran, bölge stratejilerinde var olmaya devam edecek.
ABD ve Batılı müttefik güçler ile İsrail, İran’ın askeri gücünü zayıflatıp, vekil güçlerini tasfiye edecek olsalar da Sünni İslam’a karşı denge kurmak ve gelecekte bir mezhep savaşı için lazım olur gerekçesiyle İran’ın Şii rejimine dokunmazlar.
|