YA DEVLET BAŞA,YA KUZGUN LEŞE! / YA HERRO,YA MERRO!
YA DEVLET BAŞA,YA KUZGUN LEŞE! / YA HERRO,YA MERRO!
Yaşar Durmaz
Türk Milleti tarihin her devresinde var olmuş ve bugüne kadar 16 büyük Türk devleti kurmuştur. Devleti kurmak değil, devleti korumak ve yaşatmak önemli olmakla birlikte tarihte büyük yıkımlarda yaşayan bu millet, tarih boyunca, Türk Milletinin kaderini de değiştiren bir çok büyük zaferlere imzasını atmıştır. Bunların en önemlileri, hiç şüphesiz, Dandanakan (1040), Malazgirt (1071), Miryokefalon (1176) ve Dumlupınar (Başkumandanlık) (1922) zaferleridir.
Dandanakan Zaferi ile Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşunu, Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun fethi ve Türk vatanı hâline gelmesini, Miryokefalon Zaferi ile kurulan bu devleti koruyarak Türklerin Anadolu`da kalıcı olmalarını, Dumlupınar Zaferi ile de işgale uğramış olan Anadolu topraklarının kurtarılması ve yeni bir Türk devletinin kurulması sağlanmıştır.
1071 Malazgirt Muharebesi, Anadolu Türk tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıdır.
Bizans`a karşı kazanılan bu zaferle Anadolu`yu kalıcı olarak Türkler yurt edinmiş,Miryokefalon Savaşı ile Anadolu`nun Türk yurdu olduğu kesinleşmiş, Sakarya Meydan Muharebesi ile de Türklerin Anadolu`dan söküp atılamayacağı ispatlanmıştır.
Geçmiş tarihteki önemli dönüm noktalarını belirttikten sonra, 1071`den sonra Anadolu`ya gelerek bu toprakları vatan edinen bu kadim milletin evlatları, neredeyse yarım asırdır bölücü örgüt PKK`ya karşı büyük bir mücadele vermektedir.
Bu mücadelede binlerce vatan evladımız şehit olmuş, devletin ve milletin kıt imkânları bu mücadelede heba edilmiştir.
MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli`nin 22 Ekim 2024 tarihinde başlayan açıklamasıyla" Terörsüz Türkiye" hedefiyle devam eden süreçte, 27 Şubat 2025 tarihinde ise İmralı`nın terör örgütü PKK`ya "silah bırakma ve kendini feshetme" çağrısıyla yeni bir boyut kazanmıştır.
Terörsüz Türkiye hedefinde "DEVLET" müzakere yapılmadığını, bir pazarlık ve al-ver sürecinin olmadığını, terör örgütünün koşulsuz silah bırakmasının ve kendisini tasfiye etmesinin beklendiğini ifade etmektedir.
Acizene meslek hayatının büyük kısmını PKK ile mücadeleyle geçirmiş birisi olarak önceki yazılarımda belirttiğim gibi, bu süreçte biraz daha ihtiyatlı olunması ve gelişmelere göre hareket edilmesi taraftarıyım.
Şüphesiz bu süreç tarihi bir fırsat olmakla beraber, geçmişte benzeri süreçlerde yaşanan acı tecrübeler ışığında dahili ve harici bedhahlarca bu sürecin sabote edilebileceği ihtimalini de göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyorum. Tabii benim düşündüğümü mutlaka devlet de düşünüyor ve inşallah tedbirlerinide alıyordur.
Çok önemli ayların eşiğindeyiz. Yaklaşan 21 Mart Nevruz Bayramı`na şurada 10 günlük bir süre kaldı. Yıllardır Nevruz`u sahiplenen ve propagandaya alet eden bölücü örgütün 21 Mart Nevruz etkinlikleri ile her sene 4 Nisan`da Halfeti, Ömerli ( Amara) köyünde yapmaya çalıştıkları Apo`nun sözde doğum günü etkinliklerinde bu seneki tutum ve davranışları, bebek katili Apo ve yandaşlarının bir nevi samimiyet testi olacaktır.
Siyaset üstü bakılması gereken bu süreç, bir şekilde yol kazası yaşanmadan başarı ile sonuçlanacak olursa PKK ve uzantısı YPG koşulsuz kendisini fesheder ve tüm unsurlarıyla silahı bırakacak olursa, şüphesiz bu durumdan devletimiz ve bütün milletimiz kazançlı çıkacaktır.
Şayet bu süreç başarısızlıkla sonuçlanır veya Apo`nun attığı adımın taktiksel bir hamle olduğu ortaya çıkacak olursa, bu toprakları bırakıpta, başka bir yere gidecek halimiz yok. PKK ve Suriye`deki uzantısı YPG dahil bölücü örgütün tüm unsurları silahları bırakmayacak olurlarsa, Devlet bu neticeden artık sorumlu tutulamayacak, Kürtçe`ye arapçadan geçme bir deyim olan "Ya Herro, Ya Merro" misali Millet olarak her türlü bedel ödemeyi göze alarak ne pahasına olursa olsun bölücü artıklarının kökünü kazımak için tepelerine binmeye devam ederiz.
Biraz daha sabredelim, Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.
Selam ve saygılarımla
|